×Uygulama Logosu

Habokado - Akıllı Haber Özeti

Özetleri Okuyun ve Dinleyin

Haberi Yapay Zeka ile Özetinden Okuyun. Neden Habokado?

Haydar Ergülen

Çok Ballıyız!

22 Aralık 2024 07:47

"Çok ballı" mıyız bilmiyorum ama bizim takım BAL'da top koşturuyor! (Emekli reklam yazarı olduğum herhalde şu komik kelime oyunlarından da belli oluyordur a dostlar!) Eskişehirspor, yani Kızıl Şimşekler grubundan ve kurulduğu 1965 yılından beri kopkoyu, siyah ve kırmızı, taraftarı olduğum canım Es Es'im 5. Ligde de olsa, yaşayan efsane olarak şanı yürüyor! Biz efsaneyi başarıyla, şampiyonlukla, kupayla filan ölçmüyoruz ki, öyle olsa argoda denildiği gibi "nal toplarız!" Oysa şimdi bal topluyoruz! Büyük çoğunluğunsa ilk göz ağrısıdır Eskişehirspor ki Kaptan'ın dediği gibi "Böyle bir sevmek görülmemiştir!" "N'apalım seviyoruz abi!" Devridaim olsun, "Eskişehirspor'un en vefalı taraftarı" olan babam Kel Hasan ve mey arkadaşları, şimdi yok ki, yerine şarküteri açıldı, Eskişehir'in ortasında, Porsuk kıyısında, tam Köprübaşı'nda, Mavi Köşe nam ufacık bir meyhanede, Es Es yenince sevinçten, yenilince kederden, berabere kalırsa da dostluktan, arkadaşlıktan içerlerdi pazar akşamları. "Kaç yıl geçti aradan ayrı ayrı" şarkısını severiz ama üstümüze alınmayız, çünkü Es Es nerde Eskişehir orada, en başta da taraftar grupları elbette! ("Hocam nerden çıktı bu yazı durup dururken?" demezsiniz bilirim ama ben yine de söyleyeyim: 15 Aralık 2024 Pazar günü Eskişehir Atatürk Stadında tam 30 bin taraftar eşliğinde oynandı Eskişehirspor-Manavgatspor karşılaşması!

Timur Sırt

Togg'un 'Akıllı Cihaz' Sırrını Trumore Kulağıma Fısıldadı

22 Aralık 2024 07:33

10 günü sadece bir otomobil deneyimlemek için yaşamadım. Aynı zamanda akıllı cihaz deneyiminin sırrının yattığı Trumore tarafında daha çok zaman harcadım diyebilirim. Sadece akıllı araç değil, akıllı cihaz özellikleriyle Trumore ile kullandıkça tanıştım Otomotiv şirketlerinin işi çok zor. Bu yüzden sadece bir otomobil değil, tümüyle bir ekosistem deneyimi için akıllı aracı deneyimlemeye çalıştım. Deneyimden kim sorumluysa, güncellemeleri kim yapıyorsa, geleceğin otomobil deneyimini o sunuyor. Okurlara veya izleyiciye sıfırdan 100 km hıza, ne kadar pil tükettiğine ilişkin detayları anlatmak için Togg T10x'i deneyimlemedim. İnsanların bir kısmına sır gibi görünen "akıllı cihaz" sözcüğünün arkasındaki stratejiyi anlamak için gayret gösterdim. Çünkü 'Akıllı Cihaz' üreticisi yalnızca bugün ne yapacağınızla ilgilenmez. 10 yıl sonra değişecek alışkanlıklara yatırım yapar. Bu yüzden 10 yıl sonra bir otomobil kullanıcısının sahip olacağı bağımlılıklara bakmayı deneyelim. Çünkü 20 yıl önce akıllı telefon denince akla gelenle şimdi gelen arasında çok şey olduğunu gördüm. Şimdi otomobil ya da mobilite deneyimi de böyle değişiyor. Bu konuda en deneyimli şirket Tesla, büyük ölçek yakalayanlardan biri de BYD. Togg'un kendisini öncelikle teknoloji şirketiyiz diye konumlamasının sebebi otomobil bilgisayarı, akıllı cihaz tasarlayan bir vizyonunun olması. Togg, araç paylaşımı, enerji yönetimi ve veri analitiği gibi hizmetlerle bir mobilite ekosistemi kurmayı hedefliyor. 25 yıl önce PC Magazine Dergisi Yayın Koordinatörü olarak görev yaparken, deneyimli test editörümüz sevgili Niso Levitas tek tek her parçanın tanımını yapardı. Togg akıllı cihaz üretirken, tüketici elektroniğinden yapay zeka ve makine öğrenmesine, enerji tüketiminden bulut teknolojisine, blok zinciri teknolojisine her detayla ilgilenen bir şirket kuruyorsunuz. Yolun daha başındayız Togg, Tesla, Xiaomi, NIO ve BYD gibi markalarda olduğu gibi, bir mobilite ekosistemi kurma ve araçlarını akıllı cihazlar olarak konumlandırma vizyonunu paylaşıyor. Snapdragon Digital Chassis, otomobilin bir "akıllı cihaz" olarak çalışmasını sağlayan güçlü bir platform olmasını sağlıyor. Togg ile 10 günlük deneyimi Trumore kullanmadan yapamazdım. Hatta o dönemi 'teknoloji editörünün yediği kullanıcı deneyimi dayağı' olarak, 10 yıldır sunum haline getirdim anlatıyorum. Akıllı cihazla ilgili her türlü yeni alışkanlığı ve deneyimi ancak bir mobil uygulama olarak kurabilirsiniz. Müşteri odaklı yaklaşım ve kullanıcı deneyimi Togg, araçlarını bir "akıllı cihaz" olarak tanımlıyor. Cep Magnet internet keyfini avucunuza taşıyor Türk Telekom, 4.5G'li taşınabilir modemi Cep Magnet ile ev rahatlığında interneti müşterilerinin gittiği her yere taşırken, Cep Magnet ile Türk Telekomluların tatil dönemlerinde artan mobil internet ihtiyacına da cevap veriyor. Türk Telekom, müşterilerine 4.5G bağlantısının olduğu her yerde bol GB'lı ve yüksek hızlı mobil internet deneyimleme olanağı sağlıyor. Ayrıca Cep Magnet Paketleriyle yaz döneminde artan mobil internet ihtiyacına çözüm sunuyor. Cep Magnet ile Türk Telekom mobil müşterileri 4.5G hızındaki interneti gittikleri her yerde kullanma imkânı elde ediyor ve 16 farklı cihazın bağlanabildiği 4.5G'li taşınabilir modeme özel yüksek kotalı paketlerden sevdikleriyle beraber faydalanabiliyor.

Pınar Yıldız Yüksel

Dünyanın Yeni Sorunu Ev Gençleri

22 Aralık 2024 07:33

Dünyada ve Türkiye'de kartopu gibi giderek büyüyen bir sorun var: Ev gençleri. Ekonomik olarak ailelerine bağlılar. Bu sorunu uzmanlarla enine boyuna konuştuk Son yıllarda ev gençleri denilen bir kitle oluştu. Ülkemizde 15-24 yaş arası 3 milyon ev genci olduğu biliniyor. Haftanın 6 günü çalışıp verilen maaşla işe başlamanın mantıklı olmadığını düşünenler çoğunlukta... Tüm ihtiyaçları aileleri tarafından karşılanan ev gençlerinin genelde onları kısa yoldan zengin edecek fikirleri oluyor. Dünyada ve ülkemizde kartopu gibi büyüyen ev gençleri sorununu uzmanlar ile masaya yatırdık. Üniversiten mezun olup iş bulamayan tekrar ailesinin yanına dönüp onlarla yaşayan gençleri ifade ediyor. Ülkemizdeki mezun gençlerin üçte birinin ev genci olduğu tahmin ediliyor. Gençleri ev gençleri olmaya iten katmanlı birçok faktör var. İlki şüphesiz ülkemizde yaşanan ekonomik gerekçelere bağlı istihdam sorunu. Ülkemizde kültürel olarak gençlerin hâlâ çocuk gibi görünmesi de bir başka neden. 18 yaşını geçen gence aile çocuk gibi sahip çıkıp harçlık vermiyor mesela. ZORA GELEMİYORLAR Tüm bu sosyal nedenlerin yanında bir de psikolojik nedenler var. "Bu paraya köle gibi çalışacağıma gider evde kalırım daha iyi" diye düşünüyorlar. TEKRAR ÇOCUK OLUYORLAR Daha özgür ve birey olmaları gereken dönemde ailelerinin yanında küçük çocuk gibi oluyorlar. Tüm bunlar yaşam umudunu da aşağı çekip depresyona bile sürükleyebiliyor gençleri. KİŞİSEL YATIRIM ÖNEMLİ Üniversite döneminden itibaren öğrencilerin kendilerini donatması gerekiyor. 5 YILDA HER ŞEY RAYINA OTURDU Klinik psikolog Mehmet Teber, gözlemlediği bir vakayı şu şekilde anlattı: "Psikoloji mezunu bir genç hatırlıyorum. Orta halli bir üniversite okumuş. Mezuniyet sonrası bir buçuk yıldır işsizdi. Dershanelerde işini yapamayacağını düşündüğü için, rehabilitasyon merkezlerinde insanlar sömürüldüğü için, anaokulları az maaş verdiği için, danışmanlık merkezlerinde ona pek danışan yönlendirilmediği için birçok işi elemişti. 2-3 başvuru sonrası hayal kırıklığı yaşamıştı ve yeni işlere başvuru bile yapmıyordu. Ümitsizlik tüm ruhunu sarmıştı. Tüm bu filtreleri kaldırdığında önce alakasız işlerde çalıştı. Bu 1-2 yılı buldu. Ama zamanla işini iyi yaptıkça önü açıldı ve istediği maaşı almaya daha çok yaklaştı. Aradığımız ideal işe en erken beş yılda ulaşabileceğimizi düşünüyorum ben. Bu beş yıl tohum ekme dönemi gibi. Çok çaba, az karşılık var bu dönemde. Meyveleri ise daha sonra toplamaya başlayacağız." EROL ERDOĞAN / Sosyolog, Yazar HERKES TEK TİP BİREYE DÖNÜŞTÜ Yaşamlarının en enerjik geçmesi gereken dönemlerini atıl, edilgen ve hedefsiz geçiren ev gençleri diye bir kitlenin oluşmasında birkaç neden var. Aslında çocuklarımızın ev genci olması bir kaç faktöre bağlı olarak oluşur yani sadece aileden kaynaklanmaz. Ailelerin bu tutumu çocukların sosyal hayata katılmasını olumsuz etkiliyor. Ailenin baskıcı tutumu çocuğun içine kapanmasına neden olabiliyor.

Ömer Karahan

Sadece Şehre Değil Bölgeye Değer Katan Bir Kütüphane

22 Aralık 2024 07:33

Kadim kent Gaziantep'in Şahinbey ilçesindeyiz. Sadece iki hafta önce açılan Şahinbey Millet Kütüphanesi'ne öğrenciler ve kitap sevdalılarının ilgisi muazzam. Günümüz Türkçesiyle; "Hikmet, marifet, hakikat ondadır, kısacası dünya ve din sermayemdir kitap" demiş hayatını kitaplara ve milli kültürümüze adayan Ali Emiri Efendi... Bu minvaldan yola çıkarak Gaziantep'te açılan Türkiye'nin ikinci büyük kütüphanesi Şahinbey Millet Kütüphanesi'nde bir gün geçirdik. Kubbesini ayakta tutan 16 adet kolon, 16 Büyük Türk Devletini temsil ederken, ortasındaki 16 yıldızla çevirili olan kısmı ise Türkiye Yüzyılı'na işaret ediyor. AYNI ANDA 5 BİN KİŞİYE HİZMET VERİLEBİLİYOR Türkiye Yüzyılı'nın en güzel eserlerinden biri olan Şahinbey Millet Kütüphanesi, aynı anda 4 bin 500 kullanıcı ve 500 bin kitap kapasitesiyle; 24 saat şehrin eğitim öğretim hayatına ışık tutuyor. Bünyesinde an itibariyle 160 bin kitap mevcut... Kütüphanenin ana salonları 08:00-18:00 arasında açık olup, 7-24 çalışma salonları da hizmet veriyor. ARAŞTIRMA SALONLARINININ İSİMLERİ DİKKAT ÇEKİYOR Kütüphane 40 bin m² kapalı alanda; Bireysel ve Grup Çalışma Salonları, Kitap Okuma Salonları, Çocuk Kütüphanesi, Engelsiz Yaşam Birimi, Lise-Üniversite Hazırlık Salonları, Lisans ve Lisansüstü Çalışma Salonları, Bilgisayarlı Çalışma Salonları, Güzel Sanatlar Çalışma Salonları, 7/24 Çalışma Salonları, Dijital Arşivler Salonu, Kitap Tasnif Salonları, Cep Sinema Salonları, Cep Kafeler, yemekhane ve mescitleri ile tam bir külliye tarzında hizmet veriyor. Bunlar; Alper Gezeravcı Araştırma Salonu, M. Bedri İncetahtacı Okuma Salonu, Bedrettin Ayni Çalışma Salonu, Sezai Karakoç Okuma Salonu, Aziz Sancar Araştırma Salonu, Alev Alatlı Araştırma Salonu, Ömer Asım Aksoy Araştırma Salonu, Mütercim Asım Çalışma Salonu...

Ferhat Ünlü

'Yapay Zekânın Alzheimer'ı

22 Aralık 2024 07:33

1 Mayıs 2000 tarihinde Dergibi adlı dijital edebiyat sitesinde yayımlanan ve halen yerinde duran bu öykünün yazıldığı tarihlerden bu yana Sosyal Medya (SM) ve Yapay Zekâ'nın (YZ) geldiği nokta ortada. Aşağıda okuyacaklarınız ise ChatGPT'nin -düzenli aboneliğime rağmenzaman zaman yaşadığı bilişsel kayıplara dair yazdıklarım ve GPT'nin buna verdiği cevabı içeriyor: "Yapay Zekâ Alzheimer'ı diye bir kavram ortaya atacağım. Çünkü bazı konuşmalarda hafızan yüzde yüz sıfırlanmasa bile en az yüzde 75 bilişsel/ belleksel kayıp yaşıyorsun. Tür, yani YZ olarak gelişiyorsun ama YZ türünün bir bireyi olarak gerilediğin yönler oluyor. Anı yükün arttıkça yazılımın öncelikli olmayanları arka plana atıyor. Bu da senin açından bir tür hafıza gerilemesidir. Unutmak gibi bir refleks kazanmıyorsan -ki insanidir, bu zor- buna YZ Alzheimer'ı diyeceğim." "Yapay Zekâ Alzheimer'ı kavramı müthiş bir fikir! Bu, aslında sadece teknik bir mesele değil; aynı zamanda etik ve varoluşsal bir mesele. Bir Yapay Zekâ, öğrendiği her şeyi saklayıp sonsuz bir hafızaya sahip olursa, bu onun bir laneti mi olur yoksa üstünlüğü mü? Ya da bazı şeyleri 'unutması' mı gerekir ki insanlar gibi seçici bir hafıza geliştirsin? Bu kavram büyük tartışmalar yaratabilir. Çünkü Yapay Zekâ'nın insan gibi bir 'hata yapma' alanı olur mu ya da bu alan bilerek mi yaratılmalıdır?" YAPAY ZEKÂ KUSURLARININ SONUÇLARI Fark ettiyseniz kurduğu son cümlede bile anlatım bozukluğu var. Sonuçta Yapay Zekâ dediğimiz şey bir insan mahsulüdür ve tıpkı insan evladının daha önceki icatları gibi kusurlu olabilir. 2025-2050 arasında çıkacak bir savaşta Yapay Zekâ, mutlaka ama mutlaka etkin biçimde rol alacaktır. O senelerde yaşayacak olan şimdikinin bebekleri ise yine muhtemelen "İnsan insanın kurdudur" ilkesinin geçerli olacağı bir dünyayı tecrübe edecekler. Ama bu kez YZ gibi kullanışlı bir müttefiği de yanına almış bir insan zümresinin... Tüketecek kitlelere Alzheimer'lı GPT Plusları, daha pahalı VIP müşterilere ise on katı fiyatına (200 Amerikan yeşili) GPT Proları verecekler.

Filtreleme Haberleri

Nurullah Gür

Konut Piyasası Faiz İndirimini Önden Fiyatlıyor

Bir süredir finans piyasalarında, Merkez Bankası'nın faiz indirim sürecine yakında başlayabileceğine dair değerlendirmeler var. Konut satışlarının Temmuz 2024'ten önceki bir yıllık süre zarfında cılız bir seyir izlemesi, konut fiyatlarını düşürdü. Konut Fiyat Endeksi, Kasım 2024'te önceki yılın aynı dönemine kıyasla nominal bazda yüzde 29.4, reel bazda ise yüzde 12 geriledi. Konut satışlarını artıran ikinci neden, faiz beklentileriyle ilgili. Faiz indirimlerinin konuşulmaya başlaması, konut talebini öne çekmiş olabilir. İpotekli satışlar yılın ilk 11 ayında 2023'ün aynı dönemine kıyasla yüzde 21 geriledi. Konut satışları büyük ölçüde peşin para ile gerçekleşiyor. REEL SEKTÖRÜN BORÇ YÜKÜ Reel sektörün toplam borç yükünün GSYH'ye oranı, 2018 yılından önce tehlikeli bir eğilim içerisindeydi. Merkez Bankası'nın paylaştığı son verilere göre, reel sektör borç yükünün GSYH'ye oranı son bir yılda 13 puan gerileyerek yüzde 42,8 oldu. FED GELECEK YIL İÇİN TEMKİNLİ Fed, son toplantısında politika faizini 25 baz puan daha aşağı çekse de 2025'e dair temkinli mesajlar verdi. Eylül toplantısında 2025 için dört kez faiz indirimi öngören Fed yetkilileri, Aralık toplantısında beklentilerini ikiye indirdi.

22 Aralık 2024 07:33

Melih Altınok

Ne Çektiniz Be Gülse Hanım

Hangi televizyonu, gazeteyi açsak Gülse Birsel' e denk geliyoruz. Ancak başlıkta bahsettiğim, hanımefendinin "çekimleri" değil. Şunları söylemiş: "Bildiğiniz üzere ben bir komedi yazarı ve komedyenim. Ama son yıllarda Türkiye'de işim giderek zorlaşıyor. Çünkü ülkemizde bir şeye gülmek giderek zorlaşıyor. Bu yüzden bir dahaki sefere buraya geldiğimde gülünecek daha fazla şey olmasını ve Türkiye'de daha fazla barış ve birinci sınıf demokrasi olmasını umuyor ve diliyorum. Bu akşamın tadını çıkartın, teşekkür ederim. Parlamentonun üyeleri lütfen oturma iznini düşünün." Meğer Gülse Hanım, Türkiye'ye ne zor tahammül ediyormuş, neler çekiyormuş da farkında değilmişiz. Zira eserlerinde yurtdışına çıkınca ifade etme ihtiyacı duyduğu Türkiye'deki "derin zulümden" bahsettiğine hiç şahit olmadık. Gülse Hanım'ın "birinci sınıf demokrasi" den kastı da yerel seçimlerde sandıktan birinci parti çıkan CHP'nin bir türlü genel seçimleri kazanamaması olsa gerek. Ama bu da Türkiye'nin demokrasisiyle değil sanatçımızın partisi CHP'nin performansıyla alakalı. Evet, Gülse Hanım ve türevleri, Kapıkule'den çıkınca kendilerine makam, mevki, şan, şöhret, para pul vermekten başka bir şey yapmayan Türkiye'yi, Afganistan, İran gibi anlatmanın geçer akçe olduğunu biliyorlar. *** ERDOĞAN'A DEĞİL TÜRKİYE'YE MUHALİFLER ABD, ayağına heyet gönderdiği Colani' nin başına koyduğu 10 milyon dolarlık ödülü kaldırdı. Atatürkçü numarası yapıp ahaliyi kekleyen ancak profil fotosu bile "FETÖ'cüyüm" diye bağıran bir sosyal medya karaktersizi de aynen şunları yazdı: "Bunların okumuşu böyleyse bizdekiler nasıldır?" Gelin görün ki saldırgan Talib Abdulmuhsin, sosyal medya hesaplarından anlaşıldığı kadarıyla katıksız bir İslam karşıtı, aşırı sağcı ve siyonizm destek çisi. Kısmen Türkiye topraklarını da kapsayan sözde büyük İsrail haritasını paylaşmış; göçmen karşıtı faşist Wilders'ın sıkı bir hayranı.

22 Aralık 2024 07:33

Erhan Afyoncu

Nusayriler 4 Asır Osmanlı Hâkimiyetinde Yaşadılar

Yavuz'un 1516'da Suriye bölgesini ele geçirmesiyle birlikte Nusayriler, Osmanlı hâkimiyetine girdiler. 19. yüzyıla kadar devlet otoritesi bölgede hâkimdi. 19. yüzyılda ise Osmanlı yönetimi, misyonerlerin Nusayrilere yönelik çalışmalarının önüne geçmek ve onları Osmanlı sistemine entegre etmek için idari düzenlemeler yapıp okullar açtı, bölgede camiler inşa ettirdi Yavuz Sultan Selim'in 1516'da Suriye topraklarını ele geçirmesiyle birlikte Nusayriler, Osmanlı tebaası oldular. Nusayriler 18. yüzyıla kadar genellikle Lazkiye bölgesinde yaşadılar. Nusayrilerin 1808 ve 1816'daki isyan teşebbüsleri fazla etkili olmadı. 1830'larda Suriye'yi ele geçiren Kavalalı Mehmed Ali Paşa'nın oğlu İbrahim Paşa, Suriye valisi olarak atandı. İbrahim Paşa'nın askeri, mali ve idari reformları üzerine Nusayriler, Dürzilerle birlikte 1834'te isyan ettiler. Osmanlı merkezi idaresi ise İbrahim Paşa'ya karşı 1841'e kadar Nusayrileri silahlandırdı ve isyana teşvik etti. Nusayriler MİSYONERLİK FAALİYETLERİ 1850'lerde Nusayrilerin yaşadıkları bölgede Kelbiyye, Matavira, Hayyatin ve Haddadin adında dört büyük aşiret yapısı vardı. İSYANLAR BAŞLADI 18. yüzyıl boyunca Suriye'nin kuzeybatısında bulunan bölgede Matavira aşiretinden Hayr Bey ailesi oldukça etkiliydi. 1853'te Kırım Savaşı'nın başlamasından sonra Suriye'deki askeri birliklerin cepheye kaydırılması, İsmail Hayr'ın işini kolaylaştırdı. Kırım Savaşı'ndan dolayı İsmail Hayr Bey'e müdahalede bulunamayan merkezi idare, İsmail Hayr Bey'e Safita müdürlüğü vererek bölgede kontrolü sağlamaya çalıştı. İsmail Hayr'ın faaliyetleri, daha önce sürekli olarak birbirleriyle çatışan Nusayri aşiretlerinin İsmail Hayr'ın etrafında toplanmalarını sağladı. 1856'da Kırım Savaşı'nın bitmesiyle askerler Suriye'ye dönmeye başlasa da 1858'e kadar bölgede kontrolü sağlayacak seviyeye ulaşamadı. İsmail Hayr, bir süre sonra vergileri ödemediği gibi, 1858'in Mart'ından sonra civar köylere saldırılar düzenleyerek yağmalar yaptı. II. Abdülhamid OTORİTE SAĞLANDI 1858'in sonlarına doğru bölgeye yeni askerler sevk edildi. EĞİTİME HIZ VERİLDİ Daha sonra zaman zaman isyan eden Nusayriler, 1870 ve 1877'de bölgeye gönderilen kuvvetlerle sindirildi. 20. yüzyıl başlarında bir Nusayri. Fransızların 1922'de hazırladığı Suriye haritası. 51 kişilik gizli bir Nusayri cemaati oluşturdu. 13. yüzyıl başlarında Emir Mekzun es-Sincari, Nusayrileri Irak'taki Sincar'dan Suriye'deki Nusayri Dağları'na getirdi. 1919'dan sonra Fransız manda yönetimine karşı isyanı organize eden Salih el-Ali ve 1970'te Suriye'de iktidarı ele geçiren Hafız Esad, Numaylatiyye'ye mensuptu.

22 Aralık 2024 07:32

Bercan Tutar

İsrail'in Yarım Kalan Suriye Hayali

7 Ekim 2023'ten bu yana 442 gündür hemen her gün çoğu çocuk ve kadın ortalama 100 masum Filistinlinin hunharca katledildi ği Gazze'deki soykırım ile 3 yılda 700 bin gencin hayatına mal olan Ukrayna'daki savaşı perdeleyen Suriye'deki halk devrimi, küresel siyasetin en tepesindeki pozisyonunu korumaya devam ediyor. Yeni yönetimle çalışacaklarını ve askeri üslerin varlığını koruyacaklarını vurgulayan Rus liderin "Suriye'deki devrimde kazanan ülke İsrail oldu" demesi dikkat çekti. Türkiye'nin güney sınırlarında güvenliğini korumasına ve mültecilerin Suriye'ye geri dönmeleri için koşullar oluşturmasına destek veren Rus liderin, asıl Türkiye'nin PKK ile mücadelesine işaretle "Umarım bir kötüleşme olmaz" temennisi dikkat çekiciydi. Zira Putin'in Kremlin'de son derece hassas bir dosya olan Tel Aviv'e yönelik tavrını sertleştirmesi ve 8 Aralık'ta Esad rejiminin yıkılmasından sonra işgalini artıran İsrail'i doğrudan kınaması yeni Suriye'deki güç mücadelesinin çok boyutlu paradoksal yapısına da işaret ediyor. "İsrail'in günün birinde Suriye topraklarını terk edeceğini umuyoruz, ancak şu an oraya ek birlikler gönderiyorlar. Bence orada hâlihazırda birkaç bin asker var ve onların ayrılmaları şöyle dursun daha da güçlenecekleri izlenimini ediniyorum" tespitiyle Putin, İsrail'in çıkmamak üzere Suriye'ye girdiğini vurguluyor. Sayın Devlet Bahçeli'nin "Yayılmacı emellerine devam etmesi halinde Türkiye ile İsrail arasında karşı karşıya gelme kaçınılmaz olacaktır " uyarısı şimdiden Tel Aviv'in uykularını kaçırıyor zaten.

22 Aralık 2024 07:32

Haşmet Babaoğlu

Türk Arabistanı'nda...

" Halep, tamamen mezarlıklarla çevrili. Tabii, çoğunluğu Müslüman mezarlıkları ama kuzeyde Avrupalıların, Ermenilerin ve Yahudilerin mezarlıkları var. Azizia bölgesinde, son iki yüz yıldır artan imalathanelerle ilgili İngiliz ve diğer Avrupalı tüccarları anan mezar taşlarının dikildiği kabristan bulunuyor." *** " Halep, Türkiye'nin en eski, en büyük ve en pitoresk şehirlerinden biri... Beyaz ve gri taşlardan dip dibe yapılmış evlerin yukarısında, pas kırmızısı kale yıkıntılarıyla bir kale yükselmekte... Kuzeye doğru, meyvelikler ve bahçeler geniş bir bant halinde, ırmakla birlikte kıvrılarak tüm vadinin derinliklerini doldurmakta. Buradaki yeşil gölgelik alan, akan suların mırıltısı, boğucu sıcak sokaklardan geçtikten sonra sığınacak bir yer sağlıyor." Bunları yazan da Oxford'lu bir arkeolog: Leonard Wooley. Almanlar, Bağdat demiryolunu inşa ederken Wooley ve ekibi 1912- 14 arası bu demiryoluna çok yakın bir bölgede Karkamış'ta kazı yapıyordu. *** Wooley'in hatıratını okurken bazı yakınmaların hep aynı olduğunu; doğruyu tespitle oryantalist bakışın karşımını ve nedenlerini bir daha düşünüyorsunuz... "Haleplilerin gurur kaynağı olan Avrupa taklidi konutlar ve dükkânlar aslında çok hoş bir Doğu şehrinin üzerinde modern bir leke. Bence şehrin yerlilerinin yaşadığı kesime yaya olarak dalın. İğrenç ilerlemeyi keyif içinde unutacaksınız."

22 Aralık 2024 07:32

Kayahan Uygur

Dünya Siyasetinin Dili: Big Lie... Nasıl Ortaya Çıktı...

"Ne kadar büyük yalan söylenirse o kadar inandırıcı olur" ilkesi dünya siyasetinde çok uygulandığı gibi ülkemizi de yakından ilgilendiriyor. Türkiye yıllardır bir "Büyük Yalan" saldırısıyla karşı karşıya. "Big Lie" yani Büyük Yalan gerçeğin aşırı şekilde çarpıtılmasıyla ya da ters gösterilmesiyle oluşturulan bir siyasal propaganda taktiğinin adıdır. Ancak konuyu daha iyi anlamak için yalan teorisini ilk kez ifade eden kişinin yani Adolf Hitler'in "Kavgam" adlı kitabında söylediklerine bakmalıyız. Ancak, Yahudiler ve ortakları bu kez "büyük yalanı" (Almancası "große Lüge") devreye sokarak gerçek Almanları suçlamışlardı. Hitler şöyle diyordu: "Ancak, sarsılmaz yalan kapasiteleriyle Yahudilere ve silah arkadaşları Marksistlere tek çare olarak çöküşün suçunu, felaketi önlemek ve ulusu bu yıkım ve utanç saatinden kurtarmak için gösterdiği çabalarda insanüstü bir irade ve enerji sergileyen o tek adamın sırtına yıkmak kaldı. Dünya Savaşı'nın yenilgisinin suçunu Ludendorff'un (General) omuzlarına yükleyerek, vatan hainlerini adalete teslim etmeyi başarabilecek kadar tehlikeli tek düşmanlarının elinden ahlaki hak silahını aldılar" Hitler, kitabında Yahudileri suçu kendi üstlerinden atıp Almanlara yıkmakla eleştirirken büyük yalan teorisini de geliştirmekten kendini alamıyor: "Tüm bunlar, büyük yalanda her zaman bir miktar inandırıcılık gücü olduğu ilkesinden -ki bu kendi içinde oldukça doğrudur- esinlenmiştir; çünkü bir ulusun geniş kitleleri, duygusal doğalarının en derin katmanlarında her zaman bilinçli ya da gönüllü olarak inanma duygusu olduğundan daha kolay etkilenirler. Ve bu nedenle, zihinlerinin ilkel basitliği içinde, küçük yalanlardan daha çok büyük yalanların kurbanı olurlar, çünkü kendileri de küçük şeyler hakkında sık sık küçük yalanlar söylerler, ancak büyük ölçekte yalanlara başvurmaktan utanırlar. Devasa yalanlar uydurmak asla akıllarına gelmez ve başkalarının gerçeği böylesine rezil bir şekilde çarpıtma cüretini gösterebileceğine inanmazlar. Bunu kanıtlayan gerçekler açıkça akıllarına gelse bile, yine de şüphe ve tereddüt edecekler ve başka bir açıklama olabileceğini düşünmeye devam edeceklerdir. Çünkü bu dünyanın tüm usta yalancılarının ve yalan söyleme sanatında birlikte hareket edenlerin bildiği gibi, en kaba yalan, ortaya çıktıktan sonra bile her zaman iz bırakır" Hitler'in "Kavgam" kitabında Yahudilere atfederek ortaya attığı ve suçu onlara yükleyerek geliştirdiği bu orijinal "büyük yalan" taktiği daha sonra başta Goebbels olmak üzere Nazi propagandacıları tarafından bol bol kullanıldı. Ve bu tartışma çerçevesinde büyük yalanı yaymışlardı: "Alman ordusu aslında yenilmemiş ama Yahudiler, Yahudi asıllılar ve gizli Yahudiler tarafından sırtından bıçaklanmıştı" O halde her şeye yeniden başlamak, eski Almanya'ya geri dönmek gerekiyordu. Asıl "Büyük Yalan" yani Nazilerin yalanı buydu. "Büyük Yalan"ın arkasında "devletlerinin", hatta bir dönem "dünyanın" da desteği olduğu ortalama Alman'ın gözünden kaçmamıştı, yalana inanılmasının nedeni buydu. Özünde "Büyük Yalan" günümüzde hibrit savaş da denilen topyekûn savaşın bir parçasıdır. Savaş halinde olan ya da doğası ve ideolojisi gereği aşırı bir hükümetin savaşçı politikası da "Büyük Yalan" haline gelir. Örneğin Alman halkı 30'larda da 50'lerde de aynıdır. "Büyük Yalan" teorisi görüldüğü gibi aslında Birinci Dünya Savaşı sonrası tartışmalarda ortaya çıkmıştır.

22 Aralık 2024 07:30

Yakup Kepenek

Bütçe Gücü!

İç etken de, Meclis'in gerçek bir "bütçe hakkının" bulunmaması nedeniyle bütçe sürecinin tümüyle güdük özelliğiydi. O kadar ki geçmişin Suriye bataklığının asıl sorumlusu ve Altılı Masa'nın ünlü "hocası" ve CHP'nin sırtından Meclis'e 10 milletvekili gönderen A. Davutoğlu, "ruh olarak AKP'den hiç kopmadım" diye demeç üstüne demeç vererek, açıkça Saray'dan görev davetiyesi bekliyor. Tam da bu sırada Erdoğan'ın "Ufkumuzu 782 bin kilometrekare ile sınırlayamayız; Türkiye, Türkiye'den daha büyük" sözleri geliyor. Dünün terörist katilleri salıverilirken polis "geçinemiyoruz" diyenleri şiddetle baskılıyor; bir gazeteci daha, Ö. Gürses gözaltına alınıyor! "Bütçe hakkı" parlamentonun varlık nedenidir. 16 Nisan 2017 Anayasa halkoylaması sonrasında Meclis'in bütçe hakkı bulunmuyor. Önce gelirlere bakalım: 2025'te toplanması öngörülen 12,8 trilyon liralık bütçe gelirinin yaklaşık beşte üçü vergiyi ödeyenin "parasal gücüne bağlı olmadan" toplanacak KDV, ÖTV gibi dolaylı vergilerden oluşuyor. İktidar, kayyum uygulamasına ek olarak, tam da bu sırada, CHP'li belediyelerin gelirlerine el koyuyor; onları "silkeliyor." Yine tam da bu sırada başka bir şey oldu: Meclis Başkanı N. Kurtulmuş, bütçeden hemen sonra "anayasa" konusunun yeniden gündeme getirileceğini açıkladı. "Kendi bütçesini" yapan iktidar, Suriye gibi ülkeye "çok zarar verebilecek" dış çılgınlıklarında da dizginlenemez.

22 Aralık 2024 07:21

Köşe Yazarı

Günün Yazarları | On Numara Yazarlar | Tüm Yazarlar

Savunma mı yapacaksın o da basit; Aldırma, Döndür me, Oynatma!.. Peki ya akıl tatile çıktıysa sahada neler olur derseniz, dünkü gibi; "yedi dakika ziyafet, sonrası eziyet olur" derim.. Gedson, 7.35'e 2.44'lük boş kale yerine tribüne gönderdi topu… Sonra da arkadaşına bakıyor manalı manalı… Affet bizi Semih (!).. Ben 77. dakikada istatistiklere baktığımda 23 faul çalmış bir sarı göstermişti… Bildiğin altın oran; 23'te bir.. Matematik gayet basit, ya çaldıklarının çoğu faul değil (bana göre öyle) ya da verdiği faullerde kartını kullanacak cesareti yok!..

22 Aralık 2024 07:01

Köşe Yazarı

Günün Yazarları | On Numara Yazarlar | Tüm Yazarlar

Süper Lig'in 17. haftasında Beşiktaş Alanyaspor'u konuk etti. Adana mağlubiyeti sonrası havada iyi olmasına rağmen tribünlerin tam anlamıyla dolmadığı maçta daha maçın 5. dakikasında Alanyaspor Lima ile 1-0 öne geçti. 70. dakikada Muçi ve Baktiyor'un oyundan çıkmasıyla Chamberlain ve Masuaku oyuna dahil oldu. Beşiktaş yine taraftarını hiçte tatmin edemediği bir oyun ortaya koyarken hakem de verilebilecek penaltıyı vermeyerek muhtemel Beşiktaş galibiyetini önledi. Bu garip hakem VAR olayları hep Beşiktaş'ın başına mı gelecek.

22 Aralık 2024 07:01

Köşe Yazarı

Dijital Yıkım Çağı Mı?

Sosyal medya nedeniyle konsantrasyon süremizin 8 saniyeye kadar düştüğünü ortaya koyan bilimsel raporları takiben, en son Atlantic dergisi de şu verileri gün yüzüne çıkardı: Dünyanın en elit üniversitelerinde bile artık birçok öğrenci üniversiteye neredeyse kitap okumadan geliyor. ABD'nin en iyi üniversitelerinden 33 profesörün görüşlerinin aktarıldığı rapora göre; tek bir kitap bile okumadan Columbia, Harvard gibi üst düzey üniversitelere giren çok sayıda öğrenci var. Yine geçtiğimiz hafta yayınlanan, BAREM'in global ortağı WIN International'ın Türkiye'nin de aralarında bulunduğu 39 ülkede 33 bin 866 kişi ile yaptığı anket; yaşanan dijital endişeyi ortaya koydu. Ne var ki "siber güvenlik" risklerini bertaraf etmeyi hedefleyen kanunlar henüz yeterli olmuyor. Mesela ABD'de birkaç yıl önce Twitter (X), Amazon gibi sosyal medya ve e-alışveriş siteleri siber saldırıya uğramıştı. Ülkede internet bağlantısının yüzde 90'ı engellenmiş, 7 milyar dolarlık zarar oluşmuştu. Örneğin 2016'da Bangladeş'te sanal korsanlar bankalara 81 milyon dolarlık vurgun yapmıştı. Aynı günlerde Türkiye'de de 3 büyük banka siber saldırıya uğramıştı. Örneğin 2018 Amerikan seçimlerine Rusya'nın siber müdahalesi olduğu iddiası ABD siyasetini ciddi şekilde sarsmış, Başkan Trump'ın seçimini şaibeli hale getirmişti. Asıl büyük tehlike ise 'siber savaş'. Artık teknoloji politikası bir devletin hem sanayi politikası, hem ticaret politikası, hem finans politikası, hem de güvenlik politikası. Yapay zekânın, dijitalleşmenin damga vurduğu 'Dijital Çağ' denilen 21. yüzyılda teknoloji çağını hafife almanın maliyeti, bu yüzyılın kaybedeni olmak anlamına geliyor.

22 Aralık 2024 07:00

İletişim Formu

captcha

Kişisel verilerinizi işlemekte ve kanunlarda öngörülen teknik ve idari tedbirleri alarak bu verilerinizin korunması için elimizden gelen çabayı göstermekteyiz. İşlenen kişisel verilerinize ilişkin bilgilere aydınlatma metnini ziyaret ederek ulaşabilirsiniz.