×Uygulama Logosu

Habokado - Akıllı Haber Özeti

Özetleri Okuyun ve Dinleyin

Haberi Yapay Zeka ile Özetinden Okuyun. Neden Habokado?

Örsan K. Öymen

Baskıların Nedeni

10 Şubat 2025 05:30

AKP Genel Başkanı ve " Cumhurbaşkanı " Recep Tayyip Erdoğan anayasanın 101. maddesine göre üçüncü defa cumhurbaşkanı adayı olamaz. Anayasanın ilgili 101. maddesi açıktır: "Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa cumhurbaşkanı seçilebilir." Erdoğan, "cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine" geçildikten sonra iki defa cumhurbaşkanı seçildi. CHP'li Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer 'in ve CHP'li Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat'ın tutuklanmaları; İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu 'na yönelik açılan kumpas " soruşturmaları", kumpas "davaları" ve kendisi hakkında hapis cezası ve siyaset yasağı istemiyle hazırlanan sözde "iddianame"; DEM'li belediye başkanlarının görevden alınıp yerlerine kayyum atanması; Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ 'ın tutuklanması; menajer Ayşe Barım'ın " Gezi" kumpas "davasıyla" tutuklanması, medyaya ve milyonlarca vatandaşa "Gezi" konusunda gözdağı verilmesi; Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş'ın tutuklanması; tarihçi- yazar Çiğdem Bayraktar Ör' ün bir sosyal medya paylaşımı yüzünden tutuklanması; Barış Pehlivan, Serhan Asker, Kürşad Oğuz, Seda Selek, Özlem Gürses gibi gazetecilerin, televizyon programcılarının ve CHP Gençlik Kolları Başkanı Cem Aydın'ın çeşitli bahanelerle gözaltına alınmaları ve ev hapsi, yurtdışına çıkış yasağı gibi koşullarla "serbest bırakılmaları"; yeni mezun teğmenler Ebru Eroğlu, İzzet Talip Akarsu, Serhat Gündar, Deniz Demirtaş, Batuhan Gazi Kılıç'ın ve onların komutanları olan Alper Topsakal, Halit Türkoğlu ve Murat Öztürk 'ün Türk Silahlı Kuvvetleri'nden ihraç edilmeleri; Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu'na kamu kurumlarındaki görevden almalarla ilgili padişahlık yetkileri veren "yasal" düzenleme, son zamanlarda artan hukuk dışı baskılara dair örneklerdir. *** CHP Genel Başkanı Özgür Özel bir süre önce, hem cumhurbaşkanı adayı olmayacağını söylemişti hem de 2025'te erken seçime gidilmesi çağrısı yapmıştı; böylece Erdoğan'a, "Aday olacaksan 2025'te Ekrem İmamoğlu'na veya Mansur Yavaş' a karşı yarışacaksın veya bir daha cumhurbaşkanı adayı olamayacaksın" mesajını vermişti.

Orhan Bursalı

Total Kontrol Sistemine Doğru Dörtnala

10 Şubat 2025 05:27

En son, Meclis komisyonda görüşülen siber güvenlik tasarısı, adalet komisyonu üyesi CHP milletvekili Süleyman Bülbül'ün açıklamalarına göre hâkim kararı olmadan "Başkanın yazılı emriyle, konutta, işyerinde, kamuya açık olmayan bütün mekânları kapsayacak şekilde arama, el koyma ve kopya çıkarma yetkisi veriliyor. Peki bu yetki hangi hallerde kullanılacak ve kime karşı kullanılacak diye sorduğumuzda bu soruların cevabını düzenlemenin içeriğinden alamıyoruz. Özetle tüm yurttaşlar bu düzenlemenin hedefi olabilir." Yani yargının görev alanı, anayasaya aykırı olarak bir kurulun başkanlığına veriliyor. Veri sızıntısı olduğu iddiası bile 2-5 yıl arası cezayı gerektirecek. Bir yanda Sağlık Bakanlığı'nın sisteminde bir veri sızıntısı yaşandığını kabul eden Bakan Uraloğlu, "Bu sağlık sisteminden bir sızıntıdır. Pandemi sürecinde bazı bilgilerin maalesef belli şekliyle elde edilmiş olduğu doğru. O süreçte o maalesef önlenemedi" derken (www.cumhuriyet.com.tr/siyaset/ bakan-uraloglu-85-milyonun- kimlik-bilgilerinin-calindigini-itiraf- etti-2246653) diğer yanda bir mültecinin sosyal medyada dolaşıma çıkarılan ikamet kimliğini "dikkat bu kimlikle oy kullanamaz" benzeri bir yazıyla paylaştığım için, kimliği gizlice ele geçirmiş ve paylaşmışım gibi bir iddia ile 1 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırılan ben... Yeni medya kontrol sistemi Muhalefeti en kısa yoldan susturacak veya cezalandıracak yeni sistemin, tüm medya üzerinde asılan Demokles'in kılıcı görevini ise RTÜK başkanı üstleniyor ve kurulmak istenen sistemi tamamlıyor. Tabii ki yok ama RTÜK susturma gerekçesini başka yerlerden bulup çıkartıyor: "Bazı haberlerin ülkemizde 'olumlu olaylar' olmuyormuş gibi kamuoyuna servis edildiği ve böylelikle vatandaşların karamsarlığa ve yalnızlığa sürüklendiği görülmektedir, bu durum kamu yararını ve toplumdaki huzuru zedeliyor. " Yaptırım uygulayacakmış.

Adnan Öksüz

Aşkın Sûreti Hilye-i Şerifeler!

10 Şubat 2025 05:24

Yıldız Holding İslam Eserleri Koleksiyonu'nda yer alan hilye-i şerifeler, "Aşkın Sûreti Hilye-i Şerîfeler" isimli kitapta bir araya getirildi. Eserde; Hafız Osman, Kazasker Mustafa İzzet Efendi, Hasan Rıza Efendi, Bakkal Arif Efendi, Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır'ın yanı sıra günümüz hattatlarından Savaş Çevik, Hüseyin Öksüz, Fuat Başar, Süleyman Berk, Ferhat Kurlu, Said Abuzeroğlu, Abdurrahman Abdi, Ary Fâris Kader, Zeyad Hayder Abdullah el-Mühendis ve İsmail Öztürk'ün de yer aldığı 35 sanatçının kaleminden 47 hilye-i şerife yer alıyor. *** Yıldız Holding'in hazırladığı "Aşkın Sûreti Hilye-i Şerîfeler" isimli kitaptaki eserlerden oluşan sergi, 28 Mart 2025 tarihine kadar ziyaretçilerini bekliyor, Yıldız Holding merkezinde… Buyursunlar; Hz. Peygamberimiz Efendimiz (sav), Veda Hutbesi'nde şöyle buyuruyor: "Ey ashabım! Size iki emanet bırakıyorum, onlara sımsıkı sarılıp tabi oldukça yolunuzu asla şaşırmazsınız. Onlar, Allah'ın kitabı Kur'an ve peygamberinin sünnetidir." Yazar Atilla Mehdigil, yeni çıkan "İki Emanet" adlı kitabında bu iki emaneti anlatıyor. Kitapta nüzul sırasına göre Kur'an'daki ayetlerin tamamı yer alıyor. Eserde öncelikle yaratılış sürecine değiniliyor, arkasından ayetler ışığında Hazreti Âdem'den (as) itibaren tarihsel sıraya göre Kur'an'da ismi geçen peygamberlerin haberleri yer alıyor.

Müjdat Gezen

Adalet

10 Şubat 2025 05:23

Heinrich Böll'den öyküler çevirir, alır Savaş'ı (Dinçel), beni toplantılara götürür, okuma toplantıları düzenler, çevirdiği öyküleri bize okuturdu. Adalet abla yıllar önce aramızdan ayrıldı. Sonra küme düştü, sonra bir küme daha düştü, yine düştü, amatör kümeye düştü ve sonunda aramızdan ayrıldı. Çünkü bizde öğrenci çok ama henüz o kadar çizgi yok. Yaş ilerliyor efendimiz. Onlar için söylemim var: "Kenara çekilin, gençler geçecek." *** Uzun yıllar önce minik defterime bir şey yazmışım. Şimdi diyebilirsiniz ki: "Bunu babam da bilir, yeni bir şey söyle." Kendime iltifat edeyim biraz. Size yeni bir şey söyleyeyim o zaman: "Dünya gençlerindir." Kusura bakmayın yaşıtlarım. Vasfi Rıza Zobu Türk tiyatrosunun Muhsin Hoca ile birlikte en emektar kurucularındandır. Vasfi Hoca, "Sen bizimle gel " dedi. Bedia abla ile ben arkada. Hoca bir ara bana göz kırptı. Şoföre dedim ki: "Kardeş, az sağa çek, diğer arabalar geçip gitsin, biz ara vereceğiz." Öyle yaptı şoför. Bedia abla bunu gördü: "Vasfi o ne öyle?" dedi. Vasfi Hoca, "Sorma Bedia, affedersin, küçük hacetimi yaparken aniden rüzgâr çıktı, üzerime biraz geldi" deyince Bedia Abla lafı yapıştırdı: " Tabii, sen onu bulana kadar meteoroloji değişmiştir" dedi. Biri çıkmış reisin yanına "Sen burada ne yapıyorsun" diye sormuş. "Yukarıdaki yere mesaj yolluyorum" demiş Kızılderili. "Ne diyorsun onlara?" "Dikkat edin, topraklarınızı almaya gelecekler" diyorum. Ankara'nın ünlü Roman klarnet ustalarından Cemal abi, sarışın bir hanımla burada kaçamak yemek yiyor. Cemal abiyi tanıyor tabii. "Yenge" diyor garson, "Seninki burada sarı bir gacıyla tavuk yiyor". Kapıdan içeri giriyor ve göz göze geliyor Cemal abiyle. Yenge açıyor ağzını: "Ooo, afiyet olsun. Hiçbir diyeceğim yok Cemal. Amaaa ben de yiyecem o tavuktan." Romanlara bayılırım. Pek çok yerli ve yabancı tiyatro dergisi gördüm. Bu halk bir gün " Atatürk düşmanlarını " bu ülkeden silkip atacak. Yanıtı çok kısa: Boş kâğıda: "Budur" yazmış. Öğrencinin yanıtı yine çok kısa: "Budur.

Filtreleme Haberleri

Mehmet Ali Güller

Trump'ın 'Güç Yoluyla Barış' Stratejisi

ABD Başkanı Donald Trump'ın seçimden önce ve seçimden sonra hemen her konuşmasında vurguladığı "Amerika'yı yeniden büyük yapma", bir doktrinden ziyade hedeftir. Suudi Arabistan'a 600 milyar dolar, Japonya'ya 1 trilyon dolar yatırım yapmayı kabul ettirmesi, Panama Kanalı'na el koyma baskısı üzerinden Panama hükümetini Çin'in inisiyatifindeki Kuşak ve Yol'dan çekilmeye mecbur etmesi hanesine artı olarak yazılabilir. Öte yandan ABD'nin ekonomik zorlukları, Trump'ı müttefiklerine de "düşmanlık yapmaya" zorluyor; Kanada ve AB ülkelerine yaptırım uygulaması "ekonomik düşmanlık"tır. (ABD'nin müttefiklerine " ekonomik düşmanlığı " kısa vadede sınırlı getiri sağlasa bile uzun vadede kesin kayıp demektir.) Türkiye'ye ise hem "ekonomik düşmanlık" uyguluyor hem de yukarıda işaret ettiğimiz İsrail merkezli politikaları nedeniyle Türkiye'yi fiilen hedef alıyor. Hamaney cephesi o tecrübeyi, "Kaddafi' nin ABD ile müzakere yapmaya güvenmesi Libya'yı harabeye dönüştürdü " diye açıklıyor. (Mehr, 8.2.2025) Tabii Trump'ın asıl çıkmazı Çin'dir. Çin'in üç bin yıllık birikime dayanan "büyük sabrı" ve problemleri geniş zamana yayarak en az maliyetle çözme yöntemi ABD'nin açmazıdır. Çünkü Çin'in zamanı var ama ABD'nin yok!

10 Şubat 2025 05:19

Burhan Bozgeyik

Kravat

1618'de başlayıp 1648'e kadar devam eden bu savaşta yaklaşık beş milyon insan can vermiştir. (4,5 milyon ile 8 milyon arasında değişen rakamlar telaffuz edilmektedir. Fransa'daki adı "cravete" idi. Bizdeki ismi "kravat" oldu. Kravat bize "Avrupalılaşma sevdası" başladıktan sonra geldi. Milletvekili arkadaşları kravat takması için çok ısrar edince, "tamam, takacağım" demiş. "Hani takmaya söz vermiştin?" demişler. "Taktım" demiş ve beline taktığını söylemiş. Hiç tasvip etmesek de kravat takma "zorunluluğuna" çarnaçar uyduk. 27 Nisan 1992'de serbest gazeteci olarak çalışmaya karar verince, bütün kravatlarımı mecburen kravat takan memur dostlarıma verdim. "Hür olmak ne güzelmiş!" dedim. "Zevkler ve renkler tartışılmaz" denir. Ancak kravat bir üniforma olarak görüldüğü vakit, mesela, "kravatsız olarak bu kapıdan içeri giremezsiniz!" denilince iş değişir. "Damsız girilmez!" yazıyordu. "Bu ne demek?" dedim. Mehmet Bey, Avrupa görmüş ya, "Yani eşi olmayan giremez demek istiyorlar" dedi. Bizde ve birçok ülkede de birçok yerde "kravatsız girilmez" deniliyor.

10 Şubat 2025 05:19

Jale Özgentürk

Akp'nin Yeni Cinliği Uzay Hakkı!

Depremler Türkiye'nin en büyük ve en acı gerçeği. Sadece 100 yıllık Cumhuriyet döneminde resmi rakamlara göre Erzincan'da 33 bin, İzmit'te 17 bin, iki yıl önce Türkiye'nin 11 ilinde ise 53 bin 500 insanımızı hayattan kopardı. Ve elbette uzmanlarca "eli kulağında" olduğu söylenen muhtemel İstanbul depreminin de sırada olduğunu biliyoruz. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum'un övünerek lanse ettiği "pırıl pırıl şantiyelerde" ise yeni sorunlar birikiyor. AKP bu arada yeni bir kavram yaratmış: "Uzay boşluğu hakkı." Bu yeni "cinliği" bir depremzede hak sahibi şöyle anlatıyor: "Yıkılıp yeniden yapılmakta olan çarşıda beş kat izinli ama iki katını yapabildiğimiz bir yerimiz vardı. Bakanlık bize iki kat verecek ama üste yapılan üç katı kendisi alacak. Buna uzay boşluğu hakkı diyorlar. İhaleyle satacak. İhalede bizim önceliğimiz de yok. Diğer iki katın maliyeti ise bittiğinde belli olacak. Ne kadar ödeyeceğimiz belli değil." Bu arada kentsel dönüşümde yeniden inşa edilen konutlara da güven yok. Kahramanmaraş depreminden 6 ay sonra Japonya'da 7.4, 3 ay sonra ise Tayvan'da 7.6 büyüklüğünde depremler gerçekleşti. Şimşek Şubat 2023 depremlerinde hiçbir çelik yapının göçmediğini anlatıyor ve şunları söylüyor: " Çelik taşıyıcı sistemleri tercih eden ülkelerin sayısı her geçen gün artarken ülkemizde konutların yüzde 1 ile 1.5 kadarı çelik yapılardan oluşuyor. Buna karşın Amerika ve İngiltere'de yapıların yaklaşık yüzde 50'si, Almanya ve Fransa'da yüzde 30'u, İran'da ise yüzde 50'sinden fazlası çelik taşıyıcı sistemle inşa ediliyor." Şimşek, çelik yapıların "pahalı" olduğu iddiasının ise kesinlikle doğru olmadığını söylüyor. Geleneksel yöntemlere göre inşa edilen yapıların kısa ömürlü olduğunu da ekleyen Şimşek, "Yıkılmayacak binalar yapmak zorundayız. Senede 300 bin deprem dirençli modüler çelik konut üretilebilir" diyor.

10 Şubat 2025 05:17

Köşe Yazarı

Ağabey Diyor Ki; İşimiz Duaya Kaldı

Çünkü dua, inancımızın sesidir, ayrıca dua bir umut çığlığıdır. Dua, Yaradan'a çabuk ulaşır. Zira dua, Allah'ın kullarına lütfettiği rahmet ve bereket kapılarının birisidir. Ayrıca dua, kulun halini Allah'a arz etmesidir. Dua yerine dürtüklemekle ayakta durmanın kimseye faydası yoktur. Malum, dua samimiyetle ve ihlâsla Allah'a yöneliştir. Dua, kişilerin kibirlenip, Allah'tan yüz çevirmesine mâni olur. Dua, daralan ruhumuza ferahlık verir. Peygamberimiz buyurur ki: "Her kim, dar zamanında duasının kabul olmasını isterse, bol zamanında çokça dua etsin." (Hâkim) Allah da ısrarla dua eden kulunu çok sever. Ziyâ Paşa der ki: Allah'tan dua ile isteyen, mahrum kalmaz, zira Allah ikram sahibidir. Allah buyuruyor ki: "Bize dünyada da iyilik ver, ahirette de… ve bizi ateş (cehennem) azabından koru" (Bakara/201) Buna nail olabilmek için kâmil imana ihtiyaç vardır. Peygamberimiz'in, "Allah'ım! Azlıktan, fakirlikten, zilletten Sana sığınırım ve yine zulmetmekten ve zulme uğramaktan Sana sığınırım" diye dua ettiği gibi, Allah'a dua ile sığınmaktan başka çare yoktur. "Ya Rabbi bu haftayı bize hayırlı ve bereketli kıl. Hayırlara yakın, şerlere uzak eyle." Selam doğru yola uyanlara olsun.

10 Şubat 2025 05:17

Ergin Yıldızoğlu

Almanya'da Büyük Tehlike

Gazze'de soykırım, ABD'de faşizm, Türkiye'de aniden artmaya başlayan baskı derken önemli bir konuyu gözden kaçırmayalım: 23 Şubat 2025'te Almanya, son yılların en kritik federal seçimlerinden birini yaşayacak. CDU, AfD'yi dışlamak için Sosyal Demokrat Parti (SPD) ve Yeşiller ile, diğer bir deyişle, politikalarına son vermeyi vaat ettiği iki partiyle koalisyon kurmak zorunda kalacak. CDU'nun AfD ile asla işbirliği yapmayacağını iddia etse bile koalisyon kurma çabaları başarısız olursa ya da kurulduktan sonra dağılırsa CDU'nun yeni koalisyonu AfD'ile kurması olasılığı zayıf değil. Bu koşullarda seçmen giderek ekonomik kaygılara odaklanırken AfD'nin ucuz enerji için Rusya ile ilişkileri düzeltme, sanayiyi canlandırma adına küresel ısınmaya karşı önlemleri ikinci plana itme önerileri ilgi çekiyor, CDU, şirketler için vergi indirimi ve yatırım dostu politikalar sunarken, SPD ve Yeşiller'in yeşil enerji yatırımlarını savunmaları, iki farklı ekonomi politikası eğilimini temsil ederken CDU ile AfD politikaları arasındaki benzerlikler giderek artıyor. AfD'nin yaklaşımını, CDU'nun muhafazakâr dış politikasının, Almanya'nın Avrupa Birliği liderliğindeki rolünü zayıflatma riskiyle birlikte düşününce, korumacılık dalgası yükselirken Almanya'nın transatlantik ilişkilerinde de bir kriz yaşama olasılığı artıyor. AfD'nin büyüyen gücü, merkez partilerin koalisyon oluşturmadaki zorlukları, ekonomik belirsizlikler, "Almanya, demokrasiyi, Avrupa'daki liderlik rolünü koruyabilecek mi, yoksa AfD'nin yükselişi faşizmin devlete erişmesine olanak verecek yeni bir dönemin kapısını mı açacak" gibi soruları gündeme getiriyor.

10 Şubat 2025 05:14

Mahmut Toptaş

Akrebe De Acıyın

Derenin kenarında beklerken, derede nazlı nazlı gezen, suyu yaratan Rabbini tesbih ederken kurbağayı gören akrep, "Kurbağa kardeş, beni karşıya geçirir misin?" deyince almış sırtına, karşıya geçince iniş esnasında kurbağayı zehirlemiş. Kurbağa, "Bu da yapılır mı?" dediğinde, akrep: "Kurbağa kardeş valla kinimden değil, tabiatım böyle" demiş. Sevgili Peygamberimiz oturumuna geldi, yüzü kıpkırmızı olmuştu ve şöyle dedi: "Sizden öncekilerin eti ve sinirleri demir taraklarla kemiğinden ayırılırdı da bu zulüm onları dinlerinden ayıramazdı. Bıçkıyı başın tam ortasına koyarlar, başını ikiye ayırırlardı, yine de dininden döndüremezlerdi. Elbette bu iş tamama erecek. İslam hâkim olacak. Bir atlı, San'a şehrinden Hadramut'a kadar tek başına gidecek ve Allah'tan başka kimseden korkmayacak" buyurur.

10 Şubat 2025 05:13

Barış Terkoğlu

Kartalkaya Dosyasından Gelen Koku

"Hesap soracağız" lafları yerini uzayan duruşmalara bırakmıştı. Tren kazalarında hesap soramadık, madenler mezar olurken hesap soramadık. Depremde hesap soramadık. "Ucu nereye dokunursa dokunsun" denildi ama ucuna bir türlü dokunulamıyor. Yargı işlerini bilen kaynağım "Nasıl dokunsun" diye başladı söze. Malum, " Türkiye şartlarında gazetecilik " yapıyoruz. Bu dosya, 15 Temmuz'un ardından, FETÖ ile mücadelede öne çıkmış AKP'li bir siyasetçiye, yargının içindeki isimler tarafından iletilmişti. En önemlisi "Gelen o dosyayı devletin kayıtlarına geçirdim" dedi. Detayları şöyle söyleyeyim: Söz konusu yargı mensubunun 17 Aralık öncesinde FETÖ ile iltisaklı olduğu, adliyede FETÖ ile organize çalıştığı, örgütün önemli isimlerini adliyede kritik görevlere getirdiği, o dönem görev yaptığı adliyede personel abisine ve personel ablasına referans olduğu, adliyede Zaman gazetesi alımından sohbet toplantılarına kadar onun koruması altında gerçekleştirildiği, adliyede hâkim ve savcılar hakkında bilgi toplayarak örgüte sunulmasına imkân sağladığı, eşinin FETÖ evlerinde yetiştiği ve iki yıl ablalık yaptığı... Söz konusu yargı mensubu 17 Aralık sonrası FETÖ ile yolunu ayırdığını söylüyordu. Dosyada olay olay, isim isim, bağlantılar anlatılıyordu. Sonrasında yeniden Bolu'da görevlendirilmişti. Şimdi Kartalkaya'daki faciadan hesap sorması beklenen adliyede kritik bir görevdeydi. Her seferinde " Yargılayacağız " diye başlıyoruz. Soma'ya, Çorlu'ya, Maraş'a bakın; Kartalkaya'nın nereye gittiğini görün.

10 Şubat 2025 05:12

Siyami Akyel

Abd Ve İsrail'in Kudüs Ve Gazze Planı-ıı

ABD Başkanı Trump, 6 Aralık 2017 tarihinde Kudüs'ü bölünmeksizin İsrail'in başkenti ilan ettikten sonra "Barışçıl Müslümanlar, Kudüs'teki Mescid-i Aksa dâhil olmak üzere İsrail'deki tarihi mekânları ziyaret edebilecekler" açıklamasını yapmıştı. Trump'un "Uluslararası Ceza Mahkemesi"nin (UCM) Netanyahu'ya Gazze katliamından dolayı verdiği cezayı tanımadığını bildirmesi ve UCM yetkililerine yaptırım öngören başkanlık kararnamesini imzalaması da Siyonizm'e hizmetini göstermektedir. Bildiriye şu ülkeler imza attı: "Afganistan, Arnavutluk, Andorra, Antigua ve Barbuda, Avusturya, Bangladeş, Belçika, Belize, Bolivya, Bosna Hersek, Brezilya, Bulgaristan, Cabo Verde, Kanada, Şili, Kolombiya, Komorlar, Kosta Rika, Hırvatistan, Güney Kıbrıs, Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Danimarka, Dominik Cumhuriyeti, Estonya, Finlandiya, Fransa, Gabon, Gambiya, Almanya, Gana, Yunanistan, Grenada, Guatemala, Honduras, İzlanda, İrlanda, Ürdün, Letonya, Lesotho, Lienchtenstein, Litvanya, Lüksemburg, Maldivler, Malta, Meksika, Moğolistan, Karadağ, Namibya, Hollanda, Nijerya, Kuzey Makedonya Cumhuriyeti, Norveç, Panama, Peru, Polonya, Portekiz, Moldova Cumhuriyeti, Romanya, Saint Kitts ve Nevis, Saint Lucia, Saint Vincent ve Grenadinler, San Marino, Senegal, Seychelles, Sierra Leone, Slovakya, Slovenya, Güney Afrika, İspanya, Filistin Devleti, İsveç, İsviçre, Timor-Leste, Trinidad ve Tobago, Tunus, Uganda, Uruguay, Vanuatu". Bu tezin benzerini MOSSAD'ın eski müdür yardımcısı Ram Ben Barak şöyle açıklamaktadır: "2,5 milyon Gazzeli var, onları dünyanın her yerine dağıtalım. 100 ülkeden her biri 25 bin kişi alsın". Plana göre, Mısır'a 950 bin, Türkiye'ye 750 bin, Suudi Arabistan'a 150 bin, Körfez ülkelerine 100 bin, ABD ve tüm Avrupa'ya 50 bin, Batı Şeria'ya 50 bin, çeşitli Arap ülkelerine 400 bin Filistinli Müslüman gönderilecekti. Gazze'nin "insansızlaştırılması yahut Müslümansızlaştırılması" büyük bir ihanettir.

10 Şubat 2025 05:11

Ekrem Şama

Aile Yılı Gaile Yılı Olmasın

AKP iktidarı 2025 yılını "Aile Yılı" olarak ilan etti. İktidar yetkilileri aile konusunda daha önce olumsuzluklardan şikâyet etmişlerdi. Hâlbuki 23 yıldan beridir kendi uygulamaları aile kurumunu neredeyse bitirme noktasına getirdi. Mesela başta KADEM olmak üzere "feminist baskı gruplarının" aile kurumuna musallat olmasının önü mutlaka kesilmelidir. 8 yıl gibi uzun bir süre uygulamada kalarak aile konusunda tahribat yapan ve kaldırıldığı ifade edildiği halde, bu sözleşme uyarınca yapılan kanunlar ve diğer mevzuat süratle gözden geçirilmelidir. Bu mevzuatın "kadına şiddeti" önleyemediği, bilakis artırdığı gerçeği görülmeli, boşanmalardaki artışın bir kaynağı olduğu görülmeli, daha başka menfi etkilerinin olduğu gerçeği tespit edilerek gözden geçirilmelidir. Üretim ve istihdamın artırılması, ücret politikalarının gözden geçirilerek yoksulluğun önlenmesi, Millî Görüş'ün bir zamanlar uygulamaya soktuğu "eşel mobil sistemi" tekrar geri getirilerek aileler, enflasyonun yıkıcı etkisinden korunmalıdır. Aile konusunda tüm mevzuat gözden geçirilmeli, doğabilecek problemlerin "öfke sellerine kapılmaksızın" yasal yollarla çözüme kavuşturulması sağlanmalıdır. Böylece 2025 "Aile Yılı" değil "Gaile Yılı" olarak tarihe geçer ve "kayıp yıllar" deposuna kaldırılır…

10 Şubat 2025 05:09

Ayşe Emel Mesci

Tiyatroda Eğitimin Önemi

İletişim teknolojisinde Tiyatroda eğitimin önemi yaşanan devrimin sonucunda, bilgiye erişimin hiç olmadığı kadar "demokratikleştiği" iddiasının hüküm sürdüğü bir dünyada yaşıyoruz. Herhangi bir konu başlığındaki "bilgilere" erişim artık öğrencilerin bir " tık " uzağında. Örneğin tiyatronun yan disiplinlerinden hangilerine ilgi duyduklarını sorduğumda "dans" diyenlere, " Ne dansı" diye soruyorum, genellikle "Latin dansları " yanıtını almak beni şaşırtıyor, "Müzik" ile fazla ilgilenmeyen, "türkü bilmeyen" mezunları görünce üzülüyorum. Bunun tiyatroyu, tiyatro eğitimini ve bizim ülkemizi aşan çok daha genel nedenleri olduğunu düşünüyorum. Çağın ruhuna uygun genel beyin çürümesi, bilgi edinmeye çabalayan, düşünen ve sorgulayan birey yerine ezberi ve işini çabucak halletmeyi tercih eden, "Öyle de olur böyle de ne varmış" diyen ve yarı cahilliği içinde tuhaf bir özgüven sergileyen birey tipolojisini öne çıkardı.

10 Şubat 2025 05:09

İletişim Formu

captcha

Kişisel verilerinizi işlemekte ve kanunlarda öngörülen teknik ve idari tedbirleri alarak bu verilerinizin korunması için elimizden gelen çabayı göstermekteyiz. İşlenen kişisel verilerinize ilişkin bilgilere aydınlatma metnini ziyaret ederek ulaşabilirsiniz.