Haberi Yapay Zeka ile Özetinden Okuyun. Neden Habokado?
Türkiye Gerçekten Bütünüyle Mezbaha Oldu!
Yaklaşık dört buçuk ay önce, 11 Ağustos'ta, bu köşede "Türkiye devasa bir mezbahadır artık!" başlıklı bir yazı yazdım. Sokak hayvanları ile ilgili 7527 sayılı yasanın AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından imzalanıp yürürlüğe girmesinden sonra yaşanacakları anlattım. Veteriner hekimlerin bir kısmı, "İşimi kaybedemem" diyerek cinayetleri görüp susuyor ya da doğrudan kendisi o cinayetlere ortak oluyor. Türkiye'de hal böyleyken, geçen hafta sonu Hollanda'da Dünya Hayvan Politikaları Konferansı'na katıldım. 30 farklı ülkeden uzmanların, siyasetçilerin ve hayvan hakları savunucularının katıldığı konferansın bu yılki konusu, insanların ve hayvanların birlikte varoluşuydu. Bu kişi, daha sonra aynı belediyede sokak hayvanları bakımevinde görevlendirilmiş. Devletin canlarından sorumlu olduğu hayvanları, onları "et" ya da kurtulunması gereken birer "yük" gibi görenlerin eline bırakırsanız, bakımeviniz, sokaklarınız sonunda mutlaka mezbahaya döner. Türkiye'de olan da budur!
22 Aralık 2024 05:40
Okay Temiz-don Cherry İkilisinden: Kaybolmuş Bir Caz Başyapıtı
Bu siluetin önünde 70'lerin Galata Köprüsünün üzerinde tanıdığım bir başka siluet: Ta kendisi James Baldwin! Plağın öteki yüzünde dev harflerle iki isim: "Don Cherry-Okay Temiz". Hemen altında şu satırlar: "20. Yüzyıl Türkiye'sinden Kaybolmuş bir Caz Başyapıtı", "Türk Tiyatro Müziği-1970" Bu plak, çok kısa bir süre önce "Caz Plak" etiketiyle ilk kez dünya ile buluştu. Haluk Damar ve Erinç Güzel tarafından kurulan Caz Plak, Japonya'dan ABD'ye, İngiltere'den Avustralya'ya, dünya caz plak endüstrisinin belli başlı merkezlerinde vitrinleri süslüyor. Yıl 1969. Engin Cezzar-Gülriz Sururi Tiyatrosu, "Düşenin Dostu" oyununu oynayacak. Stüdyodan çıktıklarında "Düşenin Dostu"nun müziği tamamlanmıştı. Ne zamandır kayıp sanılan "Düşenin Dostu" oyununun müzik kaydı, araştırmacı yazar (aynı zamanda E. Cezzar'ın biyografi yazarı) Gökhan Akçura tarafından lisanslanmış orijinal makara bant üzerinden restore edildi. İşlemler Grammy Ödüllü, İngiltere merkezli "Optimum Mastering Bristol" stüdyolarında, mastering profesörü Shawn Joseph tarafından gerçekleştirildi. Plağın tanıtımında boşuna dememişler: "Tekrarı olmayan bir mucize!" Evet, öyle! Okay Temiz'in "Caz Plak"la bu ilk çalışması değil. Daha önce de "Okay Temiz-Live in Montreux Jazz Festival 1982", "Don Cherry Trio-Live in Paris 1971" ve "Okay Temiz-Drummer Of Two Worlds" (İki Dünya Davulcusu O. Temiz) plakları Avustralya'dan Japonya'ya, Amerika'dan Yeni Zelanda'ya, 4 kıta, 67 ülkede, 600'ün üzerinde müzik dükkânında satışa sunuldu. Bugün James Baldwin (2024, 100. doğum yılıydı), Don Cherry ve Engin Cezzar hayatta değiller. Honduras, Almanya, Japonya, Türkiye ve Güney Koreli sanatçılardan oluşan Pacific Quintet Türkiye'deki ilk konserini bu akşam (22.12) CRR sahnesinde veriyor.
22 Aralık 2024 05:38
Hayatımızın Kökleri
Çünkü 1954'ten bu yana gitmedim o köye. Bu sözcüklerden en ilgincinin "buladan" olduğunu düşünüyorum. "Buladan" ile "platan" arasında sessel benzerlik var. "le platane" ın Latincesi "platanus", Grekçesi de "platanos". Daha ilginci de var: Annemin akrabalarından birinin adı "Hapa" ydı. Bu olağanüstü sevimli ve durmadan köylü marka "cüvere" (sigara) tüttüren kadın Deli Hapa lakabıyla anılırdı. Deli Hapa hayatta değilse kendisine "Allah'tan rahmet", yaşıyorsa daha uzun ömür dilerim. Zeus ile Hera'nın kızlarının adı olan "Hebe" den (gençlik) hem gelebilir hem de gelmeyebilir. Hebe, Hitit yazıtlarında Hepa, Hepat ya da Hepatu diye adlandırılan güneş Tanrıçası Arinna'nın Elenleştirilmişi olmalı. Hitit yazıtlarında bu Tanrıçaya "sedir ağaçlarının ülkesi" nde tapınıldığı belirtilir. Akrabam Toroslu köylü Deli Hapa'nın adı, galiba, Hitit adı Hepa'dan geliyor. Fakat buradan yola çıkarak "ülübü" (taze fasulye), "taka" (pencere), "güdük" (gömlek), "suğluk" (bıçak), "seko" (ceket) gibi sözcüklerin de Hititçeden geldiğini ileri sürecek değilim. Adı "kol ve bacak koparma cezası" olarak çevrilebilecek kitabın 78. sayfasında tek başına duruyor cümle. "İnce" yi, emmim yani amcam "İnce Mehmet" (Yaşar Kemal'inki değil) bela etmiş.
22 Aralık 2024 05:36
Trump Saray'ı Neden Öptü Ve Muhalif Fetihçiler
"Suriye'de tek kazanan Recep Tayyip Erdoğan, güçlü lider" diyen Trump'ın mesajını, gazetecileri Erdoğan'a sorduklarında aldıkları yanıt "Doğru söze ne denir" oldu. Tabii, Trump'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan için söylediği ve Saray ve gazetecilerinin koltuklarını kabartan sözlerinin ardında, saklı başka bir gerçek vardır: Bölgede en büyük saldırgan ve kitle katliamcısı, Ürdün'den sonra Suriye'ye girerek yeni topraklar ilhak eden ve Suriye'nin neredeyse tüm savunma sistemini yerle bir eden İsrail'i saklamak. Tam 65 sayfa. Adeta gerektiğinde kullanılabilecek bir bilgi olarak "Türk üreticiler agresif şekilde rekabet ederek Avrupa pazarında tehdit oluşturuyor" vurgusunu yapan rapor, ayrıca Türkiye'nin Afrika'da da yayıldığını belirtiyor ve Avrupa'daki küçük savunma şirketlerinin birleşerek rekabet güçlerini artırmaları gerektiğini de yazıyor. Bütün bunların yanı sıra, yandaş basın Türkiye'nin Suriye'de büyük zaferini ilan ediyor, arkalarında da Erdoğan var, "Türkiye, Türkiye'den daha büyüktür. Millet olarak ufkumuzu 782 bin kilometrekareyle sınırlandıramayız. İnsan nasıl kaderinden kaçarak kurtulamazsa Türkiye ve Türk milleti de mukadderatından kaçamaz, saklanamaz" sözleriyle resmen fetihçi bir anlayışın tam dışavurumunu yansıttı. Erdoğan; 11 yıl önce de Şam'a yürüyeceği izlenimini seçmenlerine ileten, Emevi Camisi'nde namaz kılacağız sözleriyle bu anlayışı dile getirmişti.
22 Aralık 2024 05:34
Noel Katliamı Kâbusu
Guardian yazarı Jane Martinson; "Haberlere artık tahammül edemiyorum!" diyor. Martinson da; "Alın benden de o kadar!" diyerek ekliyor: "Yorum yazarı olmama karşın, haberlere ben de katlanamaz oldum. Geçen gece BBC'de birkaç başlık izledikten sonra, haber saatini zaplayarak bir komedi aramaya koyuldum!" "Bizim için haber niteliği yok" diye düşünebilirsiniz. Nicedir çevremizde "Artık haber izlemiyorum!" diyen çok insan tanıyoruz. 2. Bu işkencenin Anglosakson medyasının en ciddi ve ağırbaşlı yayın organlarından birinde "yazan" meslektaşlara değin sirayet etmesi, paylaşılması ve dillendirilmesi. Bir cevap bulamayan Freedland; lafı gevelediktenn sonra; "Elimizdeki tek dünya bu. Onunla yaşamak zorundayız!" diyordu. 2006'dan beri Almanya da sığınmacı sıfatıyla bulunan 50 yaşındaki Suudi Arabistanlı bir doktor (!), BMW aracını pazarın en yoğun anında çoluk, çocuk insanların üzerine sürüyor. Şimdilik 5 ölü, 200 üzerinde yaralının olduğu olayda, 40 kişinin durumu ağır. Aşırı sağ parti- tüm Doğu Almanya'da olduğu gibi- katliam kenti Magdeburg'da, yüzde 30 oyla Hıristiyan Demokratlarla çok ufak bir farkla neredeyse 1. parti olmayı zorluyor. Musk, olay öncesinde tam "Almanya'yı yalnız AfD kurtarır" diye bir twit attı. Katliamın ardından da Şansöyle Scholz'a, şirketlerindeki birini kovar gibi, "Beceriksiz ahmak! Derhal istifa et" diye saydırdı.
22 Aralık 2024 05:29
Biraz Daha Düşününce
Maç öncesinde İngiliz takımının teknik direktörü üniversitenin rektörüne gitmiş: "Bizim takım biraz zayıf kalacak" demiş. "Eski milli takım kaptanımız David Beckham var, onu bizim spor akademisine hoca yapsak, sonra da takıma alsak. Beckham hâlâ canavar gibi Fransız hocaların takımını tek başına dağıtır." "İyi fikir" demiş rektör. Rektör, teknik direktöre sormuş: "Oynamaz olur mu, oynadı" demiş antrenör. Yaz aylarında benim telefonlarıma alışık olan Baki, belli ki hazırlığını yapmıştı: "Nasıl olur Bülent Bey" dedi. "Biz Göcek'teki bütün marketlerde stoklarımızı ve raflardaki durumu kontrol ettik." "Ben Göcek'te değilim Baki, Fethiye'deyim." "Ama olmaz ki Bülent Bey, siz koy değiştiriyorsunuz!" Baki'nin esprisini o zamanki CEO'muz Sezgin Bayraktar'a anlattığımda, "Baki'nin şakasında derin bir mesaj var Bülent Bey" diye güldü. "Biz patronumuzun tutarlı olmasını istiyoruz!" Sistem düşüncesi ve yöneylem araştırması alanlarının öncülerden biri, örgüt teorisyeni Russel L. Ackoff' u bir konuşma yapmak üzere Eczacıbaşı'na davet etmiştik. "Anlaşılan buraya güzel bir gökdelen inşa edeceksiniz" dedi. "Biraz daha düşününce, hiçbir şeyin göründüğü kadar basit olmadığını anlarız. Sonra, biraz daha düşününce, araştırınca, öğrenince, hiçbir şeyin korktuğumuz kadar karmaşık olmadığını görürüz. Bulanık bir tablo, gözümüzün önünde yavaş yavaş netleşir..." diye başlayan önsözüyle, iş dünyasıyla hiç mi hiç ilgisi olmayan benim bile gönlümü çelen "Biraz Daha Düşününce" * başlıklı denemelerini, büyük bir zevkle okudum.
22 Aralık 2024 05:26
Bitmeyen Bir Haykırış: Ben Bir Barış Severim
Öyle AVM'lerde (hiç sevmem), büyük mağazalarda değil, Karaköy'ün kocaman hamsi tabağının 200 lira olduğu balıkçılarında, Anadolu Kavağı'nın arada sırada birilerinin geçtiği kış sokaklarında, torunlarına küçük de olsa hediye arayan anneannelerin alışveriş yaptıkları bütçeye uygun her şeyi satan dükkânlarda, İBB'nin kütüphanelerinde çalışan genç insanların sessizliğinde, bir zamanlar film çektiğim Beyoğlu'nun arka sokaklarında. Ve birden dünyamızı saran savaş çığlıkları gelip beni buluyor ve ben yıllarca yaptığım gibi "Ben bir barışseverim" diye haykırıyorum: Evet ben bir barışseverim çünkü bilirim ki savaşta en çok yoksullar ölür. Mutsuzdurlar çünkü geldikleri yerlerde küçücük çocuklar onların ayaklarına sarılıp "ölmemek için" dua etmişlerdir, bir mucize beklemişlerdir ama heykeller ağlayarak anlatırlar, ellerinden hiçbir şey gelmemiştir, giysilerine bulaşan kan, bütün yıkamalara rağmen silinmemiştir ve her gece bir küçük kız çocuğunun sesiyle uyanırlar, "Anne neredesin?" Ben bir barışseverim çünkü bitkilerin, ağaçların dillerinden anlarım. Karın hem tipi halini hem lapa lapa yağmasını severim. Ben bir barışseverim çünkü mavi denizlerde yunuslarla yüzmesini severim. Uzun yol gemilerinin dalgalar arasında kahramanca yol almasını severim, bir de güneşin batışını sakin bir kıyıda yudum yudum içmeyi severim. Hep birlikte yuvarlandığımız çocukların yaprakların hışırtılarına karışan seslerini severim. Yağmurda usul usul yürümeyi severim. Yaş almayı severim de yaşlanmayı sevmem. Ben bir barış severim çünkü mesaiden çıkmış işçilerin mutlu gülümsemelerini severim. Ben bir barışseverim çünkü evimi severim. Çünkü bombalar evleri yıkar ve anılarımız yok eder.
22 Aralık 2024 05:23
Dağılımda Adaletsizlik Büyüyor
Covid-19 pandemisinden sonra TÜİK verilerine göre Türkiye, 2021'de yüzde 11.4, 2022'de yüzde 5.5, 2023'te yüzde 5.1 oranında büyüdü. Enflasyonla mücadele kapsamında gidilen parasal sıkılaştırma ve faiz artışlarına rağmen 2024'te de yüzde 3 civarında büyüyeceği öngörülüyor. Ayrıca, Zürih merkezli bir İsviçre bankası olan UBS'nin yayımladığı "2024 Küresel Servet Raporu" na göre; Türkiye 2008-2023 yılları arasında Türk Lirası cinsinden ortalama yüzde 1708 oranında bireysel servet artışıyla dünya rekorunu kırmış görünüyor. Türkiye'nin 2023 yılındaki Türk Lirası cinsinden bireysel serveti bir önceki yıla göre yüzde 157.78 oranında, ABD doları cinsinden ise yaklaşık yüzde 63 oranında artmış bulunuyor. TÜİK tarafından yapılan "2023 Yılı Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması" nın sonuçları; en yüksek gelir grubundaki ailelerin bir önceki yıla göre gelirlerinin arttığını, orta ve en düşük gelir grubundaki ailelerin gelirlerinin ise giderek düştüğünü gösteriyor. Saray'da hazırlanmış olan bütçede; 1 trilyon 931 milyar lira bütçe açığına karşılık, 1 trilyon 950 milyar lira faiz harcaması öngörülüyor ayrıca vergi muafiyet, istisna ve indirimleri nedeniyle alınmayacak vergi tutarının ise 3 trilyon lira civarında olacağı hesaplanıyor. Gözü kulağı "Asgari Ücret Komisyonu" ndan gelecek haberde olan bazı emekçi örgütleri, "Halk için bütçe istiyoruz, insan onuruna yakışır bir hayat istiyoruz" talebiyle Meclis önünde basın açıklaması yapmak istediler ama polis barikatlarıyla karşılandılar.
22 Aralık 2024 05:21
Yazmanın Anlamı Yok
İlk yarı Alanya etkili fakat 2. yarı Beşiktaş daha etkili. Ama ilk dakikalarda atılan 2 gol ve 1-1'lik skor değişmiyor.
22 Aralık 2024 05:18
Siyasal Herestetizm
Cuma günkü yazımda "Güç Zehirlenmesi" için şöyle demiştim: Bence tipik bir 'Güç zehirlenmesi' olayıyla karşı karşıyayız. 'Zehirli siyasi liderlik' iktidarda bulunan haris ve hubris bir siyasetçinin zafer sarhoşluğuna ve güç zehirlenmesine yenik düşmesi neticesinde mutlak iktidarını kalıcı hale getirme maksadıyla herestetik sanatını icra ederek her türlü Makyavelist araçları ve siyasi manipülasyon yollarını fütursuzca ve zalimane şekilde kullanması anlamına gelir.' (Bu tanım üzerinde ayrıca duracağım.) Siyasetteki'Güç Zehirlenmesi' hastalığının panzehri, 'Cumhuriyet' rejiminin, 'Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti' uygulamasının, Siyasal Partiler, Merkezi Yönetim, Yerel Yönetimler, Demokratik Toplum Örgütleri ve Seçmen tarafından hayata geçirilmesidir." *** Cuma günkü yazımda belirttiğim gibi, bu tanım üzerinde durarak, siyahla vurguladığım özel terimleri açıklayalım ki "Güç Zehirlenmesi" kavramı iyice anlaşılabilsin: Narsisizm: Özseverlik; kişinin kendi bedensel ve/veya zihinsel benliğine karşı duyduğu hayranlık ve bağlılık; kişinin kendisine âşık olması. Makyavelizm: Devlet yönetiminde ve siyasette, çıkarcılığın, ahlak kurallarına aykırı biçimde benimsenmesi ve kullanılması; devletin çıkarları ve siyasal menfaatler için her türlü ahlaksız yöntemlerin kullanılmasını geçerli kılan uygulama. Psikopati: Çekici, manipülatif, duygusal yönden acımasız, ahlaksız ve suç işleme potansiyeline sahip kişilik yapısı. Hubris: Kibir; Hubris sendromu, güç sahibi bir kişinin kendisi ve yetenekleri hakkında abartılı bir görüş geliştirmesi; aşırı özgüven, kişisel imaj takıntısı ve eleştiriye karşı küçümseme gibi belirtiler göstermesi. Herestetik: "Heresy", sapkınlık teriminden üretilen bu kavram; yine Prof. Coşkun Can Aktan'ın tanımına göre, bir siyasi liderin ya da bir siyasal partinin muhtelif politik manipülasyonlardan yararlanarak iktidarı kazanma ve iktidarda kalma stratejileri yürürlüğe koyması demektir; yalan-kandırma, millete övgü, retorik, oy ticareti, oy satın alma, hizmet kayırmacılığı, hileli seçim bölgesi taksimatı, gündem kontrolü vesaire, başlıca politik manipülasyon yöntemleridir. *** Prof. Coşkun Can Aktan'ın "Güç Zehirlenmesi" kavramının bir benzerini, ben de "Deli Dumrul Sendromu" olarak tanımlamıştım. 18.06.2020 tarihindeki "Deli Dumrul Sendromu!" ve 19.06.2020 tarihindeki "Deli Dumrul Sendromunun Yol Açtığı Sıkıntılar" başlıklı "Aydınlanma" yazılarımı önümüzdeki günlerde bir kez daha anımsatacağım!
22 Aralık 2024 05:15