×Uygulama Logosu

Habokado - Akıllı Haber Özeti

Özetleri Okuyun ve Dinleyin

Haberi Yapay Zeka ile Özetinden Okuyun. Neden Habokado?

Fatih Çekirge

Hayallerini Toprağa Eken Kadınlar

22 Aralık 2024 06:29

Televizyon kanalları arasında bir başlık dikkatimi çekiyor: " Hayallerinin peşinde koşan kadınların başarı öyküleri... " İzlemeye başladım. Bir baktım ki; TRT1, Türkiye'nin değişik bölgelerinde devlet desteğiyle organik tarıma başlayıp başarılı olan kadın girişimcileri anlatıyor. 70'i aşkın bölüm var. Kadın ve girişim. Kadın ve toprak. Kadın ve yaratıcılık. Ve hayvanlarıyla, bitkileriyle harika bir çiftlik kurup organik tarıma marka olarak devam ediyor. Bugün 12 kadın girişimciyle tezgâhlarda ipek dokunuyor. 3 yıl okuduktan sonra gözünü güzel sanatlara dikiyor. Çok ilginçtir ki, uluslararası ilişkiler bölümünde " Bu çocuk okumaz, tembel " denilen Demet Hanım, güzel sanatlar bölümünde şeref öğrencisi oluyor. Buradan sonrasını şöyle anlatıyor: " Baktım zehirli ilaçlar, toprağa verilen kimyasallar yüzünden toprak ölüyor. Canlılar ölüyor. Üretilen sebze meyve bir şekilde zehir barındırıyor. Karar verdim. Önce zehirleri, kimyasalları attım. Hastalanmış toprağı iyileştirmek için kolları sıvadık. İlk solucanı gördüğümde nasıl mutlu oldum. Zamanla toprak kendine geldi; kuşlar, arılar, solucanlar, tavşanlar, çakallar arttı. Böylece başladık organik tarıma. İl tarım müdürlüğü traktör ve mazot için bize destek verdi. Böylece büyüdük. " Demet Atınç bugün zeytin, zeytinyağı, narenciye üretiyor ve önemli bir marka haline gelmiş durumda. Benim gördüğüm 70 bölümde neredeyse 100 kadın. Mardin Midyat'ta kurduğu kooperatifle elişi sanatını dünyaya gösteren Kübra Şaşmaz... Ve daha nice başarılı kadınlar. Hayallerini toprağa ekip organik ve doğal hayatı başlatan kadınlar. Keşke organik ve sağlıklı hayatlar için tarımda bir " kadın devrimi " yapabilsek.

Doğan Hızlan

Bir Bilim Adamının Müziğe Yaklaşımı

22 Aralık 2024 06:29

YILLARINI bilime vermiş bir üniversite hocası, müzik yazılarını bir kitapta topladı: Besteciden Yorumcuya: Kısık Ateşte Demlenen Müzik Yazıları-Ahmet Makal... Makal, müziğe ilgisini şöyle özetliyor: "Mülkiyede 41 yıl hocalık yaptım, Türkiye'nin emek tarihi/toplumsal tarihi ağırlıklı araştırmalarım, kitaplarım, makalelerim oldu. Sanat bâbında ise çocukluğumdan itibaren iç içe yaşadığım edebiyatın yerini, daha sonraki yıllarda müzik aldı, tutkulu bir müzik gönüllüsü oldum. Başlangıç sözü: "Müzik bir ömre yeter ama bir ömür müziğe yetmez- Sergei Rachmaninov." Hiç kuşkusuz bu yazıları okuyan, adı geçen türlerde dinlediği müzisyenleri de anımsayacaktır. - Sviatoslav Richte –Müzik Dünyasının Yalnız Gezgini. Ara not: Richter'i Türkiye'de dinledim. Uçağa binmezmiş. Türkiye'den sonra Viyana'da konser verecekti. Avusturya hükümeti ona özel bir tren göndermişti. - Müzik, Etik ve Ego: Karajan 100 Yaşında Ara not: Haitink İngiltere'de orkestranın sanat yönetmeniyken İstanbul'dan gönderdiği bir mektubu hatırlayarak bana üç kişilik davetiye vermişti. Yanımdaki arkadaşlarım da Mehmet Yılmaz, Fatih Çekirge idi... Yaşamı hep iki yüzü olan bir madalyon gibi düşündüm; bir yüzü bilim, diğer yüzü sanattan oluşan. Bilim yaşama akıl ve derinlik katarken, sanat da güzellik katıyor. Bilim babında, insana en yakın sosyal bilim alanlarından biri olarak değerlendirdiğim sosyal politikaya yöneldim. Mülkiye'de 41 yıl hocalık yaptım, Türkiye'nin emek tarihi/toplumsal tarihi ağırlıklı araştırmalarım, kitaplarım, makalelerim oldu. Sanat babında ise çocukluğumdan itibaren iç içe yaşadığım edebiyatın yerini, daha sonraki yıllarda müzik aldı, tutkulu bir müzik gönüllüsü oldum. Yaşamımın değişik dönemlerinde rock'tan caz'a, klasik müziğe değişik türlere gönül versem de, sonunda yaşamımda klasik müzik ağırlıklı hale geldi. 1974 yılında henüz üniversitede öğrenci iken uzunçalar plaklarla başlattığım kayıt koleksiyonum, yaşamım boyunca benimle birlikte gelişti ve o günden bugüne 50 yıldır yaşamla ve müzikle ilişkimin merkezinde yer aldı. * Yazıların yazıldığı tarihten bu yana ortaya çıkan önemli bir değişiklik ise klasik müzik firmalarının son dönemlerde sanatçılar için yayınladığı devasa hacimdeki toplu edisyonlar oldu. Bu edisyonların hem bir sanatçının toplu kayıtlarına tek elden ulaşma olanağı sağlaması hem de fiyat avantajları nedeniyle, listelerde bazı önemli gördüğüm toplu edisyonları ekleme yoluna gittim. Günümüzde bu toplu edisyonlar müzik kataloglarında oldukça popüler. * Kitap, kuşkusuz çok farklı biçimlerde isimlendirilebilirdi. Üst başlık olarak, kitabın içeriğini tam anlamıyla yansıtan ' Besteciden Yorumcuya' en uygunuydu. Alt başlık olan ' Kısık Ateşte Demlenen Müzik Yazıları'nın ise hoş bir öyküsü var. Andante dergisi için hazırladığım yazılar tamamlandığında, derginin yayın yönetmeni Serhan Bali'ye bitiş haberini verirken, ' Yazı bitti ama birkaç gün demlensin, sonra son bir defa okur ve gözden geçiririm ' dedim. Sevgili Bali, kitabın hazırlık sürecinde bu ifadeyi hatırlatarak, başlık olarak çok sevdiğini ifade etti. Kısık Ateşte Demlenen Müzik Yazıları'nı önerdi, ben de gördüğünüz gibi bunu mutlulukla benimsedim. Ahmet Makal, çeyrek yüz yıldır, hazırlık aşamasında kısık ateşte demlenen ve sonrasında da ağırlıklı olarak " Türkiye'nin Klâsik Müzik Dergisi " Andante'de yayınlanan yazılarını bilgileri güncellenmiş olarak bir araya getiren bu kitapta, okuyucuyu klâsik müzik bestecilerinin eserleri ile onları yorumlayan sanatçıların dünyasına götürüyor. Yarım yüz yıldır klâsik müzik plâk-CD koleksiyoncusu, otuz yıldır da radyo müzik programcısı olan Makal'la birlikte, bu eserleri seslendiren müzik tarihinin büyük piyanistleri, kemancıları, çellistleri, şancıları, orkestra şefleriyle tanışıyor, onlarla birlikte uçsuz bucaksız müzik kayıt evreninde dolaşıyor, sevilen eserlerin çok sayıda kaydı arasında kaybolmadan, aralarındaki en nitelikli ve değerli kayıtlara ulaşmaya çalışıyoruz.

Dinçer Güner

İki Arada Bir Derede Çelişkili Günler Yaşayacağız

22 Aralık 2024 06:29

Bu hafta gökyüzüne Jüpiter ile Satürn arasındaki etkileşim hâkim olacak. Jüpiter ile Satürn arasındaki kare açı bu hafta gelişmek istediğimiz alanlarda bize sorumluluklarımızı hatırlatacak. Bugün Ay 16.25 ile 22.07 arasında Başak burcunda boşlukta olacak, önemli işlere başlamak için de uygun değil. 22.07 itibariyle Ay, Terazi burcuna geçecek. Hem ilerleme arzusu hem de kısıtlanma duygusu aynı anda etkili olabilir. Bu gergin atmosfer 10 gün boyunca etkili olacak ve sabırla ilerlememiz gerekecek. Çarşamba Ay sabah saatlerinde Akrep burcuna geçerek duygusal derinliği arttırıyor. Merkür ile Jüpiter karşı karşıya gelecek ve bu bizim abartılı tepkiler vermemize, gereksiz gerginlik yaşamamıza neden olabilir. 3 gün sürecek bu dönemde sözlerimizi dikkatli seçmeli, aşırı iyimserlikten veya eleştirel tutumdan kaçınmalıyız. Perşembe Ay tüm gün Akrep burcunda olacak, duygularımız derinleşebilir, sezgilerimiz güçlenebilir. Merkür ile Satürn arasındaki kare açı iletişimde sorumluluk duygusunu, ciddiyeti ve kimi zaman kısıtlanmayı ön plana çıkaracak. Bu 3 günlük etkiyle düşüncelerimizi netleştirme, planlarımızı gözden geçirme ihtiyacı hissedebiliriz. Cuma Ay öğleden sonra Akrep'te boşlukta olacak. Venüs ile Uranüs arasındaki kare açı ilişkilerde beklenmedik gelişmeleri, özgürleşme ihtiyacını veya ani değişim rüzgârını getirebilir. 28 Aralık Cumartesi Ay tüm gün Yay burcunda seyahat ederek özgürlük, neşe ve macera arayışımızı destekleyecek. Bu çelişkili süreçte parlak fikirleriniz olabilir ama içinizdeki gizli fren sanki sizi engelliyormuş gibi gelebilir. Bu dönemde hem diliniz hem de zihniniz oldukça sabırsız ve provokatif olabilir. Bazı hayallerinizi de ertelemek zorunda kalabilirsiniz. Hayal gücünüz ve gerçekler bir araya geldiğinde, derinlerde yatan korkularınız gün yüzüne çıkabilir. Kişisel isteklerinizle karşınızdakilerin beklentileri arasındaki dengeyi sağlamak kolay olmayabilir. Bu süreçte gereksiz yüklerden kurtulmanız, gündelik yaşamınızı daha verimli hale getirmeniz gerekebilir. Hem ilişkilerinizde ilerlemek, özgürleşmek hem de köklerinizi sağlamlaştırmak zorunda kalabilirsiniz. Aile içinde bazı sağlık sorunları meydana gelebilir. İşlerinizi daha verimli hale getirip üretkenliğinizi arttırmak isterken iletişimde daha dikkatli, ölçülü, net olmak zorunda kalabilirsiniz. Bütçenizi daha dikkatli yönetmek zorunda kalabilirsiniz.

Gözde Bedeloğlu

Gisèle Pelicot'nun İlham Veren Mücadelesi

22 Aralık 2024 05:58

Kayıtlarda baygın halde ve çok sayıda erkek tarafından cinsel saldırıya uğradığı görülen kadın, Dominique Pelicot'nun karısı Gisèle Pelicot'ydu. Polis, yaklaşık 200 tecavüz kaydındaki 90 farklı erkekten 51'inin kimliğini tespit etti. Eylül 2024'te Dominique Pelicot ile birlikte yargılanmaya başlayan erkeklerin hepsi kasabada yaşayan, yaşları 26-74 arasında değişen, itfaiyeci, şoför, güvenlik görevlisi, hemşire gibi mesleklere sahip, çoğu evli ve çocuklu sıradan kişilerdi. 20 Aralık'ta sonuçlanan davada Dominique Pelicot'ya 20 yıl, diğer sanıklara ise 12 ilâ 3 yıl arasında değişen hapis cezaları verildi. "Utanç, taraf değiştirmeli" diyerek davanın kamuya açık sürdürülmesini isteyen Gisèle, cesaretiyle hem farkındalığı artırdı hem de başta tecavüz ve şiddet mağdurları olmak üzere milyonlarca kadına ilham oldu. *** Gisèle Pelicot, her insanın kendini güvende hissetmesi gereken yerde, evinde ve 50 yıllık kocası ve onun eve çağırdığı onlarca adam tarafından tecavüze uğradı. Mor Çatı Vakfı'nın "Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Aile Mahkemeleri" başlıklı son raporu da bize 6284 sayılı kanunun uygulanmasında eksiklikler olduğunu ve mahkemelerin kadınları koruyamadığını gösteriyor. *** Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, toplu tecavüz davasının sonuçlanmasının ardından Gisèle Pelicot'ya sosyal medya üzerinden bir teşekkür mesajı yayınladı. "Onurunuz ve cesaretiniz Fransa'yı ve dünyayı etkiledi" diyerek minnettarlığını ifade eden Macron, bir öncü olduğunu söylediği Gisèle Pelicot'ya kadınlar ve Fransa halkı adına teşekkür etti.

Filtreleme Haberleri

Zülal Kalkandelen

Türkiye Gerçekten Bütünüyle Mezbaha Oldu!

Yaklaşık dört buçuk ay önce, 11 Ağustos'ta, bu köşede "Türkiye devasa bir mezbahadır artık!" başlıklı bir yazı yazdım. Sokak hayvanları ile ilgili 7527 sayılı yasanın AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından imzalanıp yürürlüğe girmesinden sonra yaşanacakları anlattım. Veteriner hekimlerin bir kısmı, "İşimi kaybedemem" diyerek cinayetleri görüp susuyor ya da doğrudan kendisi o cinayetlere ortak oluyor. Türkiye'de hal böyleyken, geçen hafta sonu Hollanda'da Dünya Hayvan Politikaları Konferansı'na katıldım. 30 farklı ülkeden uzmanların, siyasetçilerin ve hayvan hakları savunucularının katıldığı konferansın bu yılki konusu, insanların ve hayvanların birlikte varoluşuydu. Bu kişi, daha sonra aynı belediyede sokak hayvanları bakımevinde görevlendirilmiş. Devletin canlarından sorumlu olduğu hayvanları, onları "et" ya da kurtulunması gereken birer "yük" gibi görenlerin eline bırakırsanız, bakımeviniz, sokaklarınız sonunda mutlaka mezbahaya döner. Türkiye'de olan da budur!

22 Aralık 2024 05:40

Zeynep Oral

Okay Temiz-don Cherry İkilisinden: Kaybolmuş Bir Caz Başyapıtı

Bu siluetin önünde 70'lerin Galata Köprüsünün üzerinde tanıdığım bir başka siluet: Ta kendisi James Baldwin! Plağın öteki yüzünde dev harflerle iki isim: "Don Cherry-Okay Temiz". Hemen altında şu satırlar: "20. Yüzyıl Türkiye'sinden Kaybolmuş bir Caz Başyapıtı", "Türk Tiyatro Müziği-1970" Bu plak, çok kısa bir süre önce "Caz Plak" etiketiyle ilk kez dünya ile buluştu. Haluk Damar ve Erinç Güzel tarafından kurulan Caz Plak, Japonya'dan ABD'ye, İngiltere'den Avustralya'ya, dünya caz plak endüstrisinin belli başlı merkezlerinde vitrinleri süslüyor. Yıl 1969. Engin Cezzar-Gülriz Sururi Tiyatrosu, "Düşenin Dostu" oyununu oynayacak. Stüdyodan çıktıklarında "Düşenin Dostu"nun müziği tamamlanmıştı. Ne zamandır kayıp sanılan "Düşenin Dostu" oyununun müzik kaydı, araştırmacı yazar (aynı zamanda E. Cezzar'ın biyografi yazarı) Gökhan Akçura tarafından lisanslanmış orijinal makara bant üzerinden restore edildi. İşlemler Grammy Ödüllü, İngiltere merkezli "Optimum Mastering Bristol" stüdyolarında, mastering profesörü Shawn Joseph tarafından gerçekleştirildi. Plağın tanıtımında boşuna dememişler: "Tekrarı olmayan bir mucize!" Evet, öyle! Okay Temiz'in "Caz Plak"la bu ilk çalışması değil. Daha önce de "Okay Temiz-Live in Montreux Jazz Festival 1982", "Don Cherry Trio-Live in Paris 1971" ve "Okay Temiz-Drummer Of Two Worlds" (İki Dünya Davulcusu O. Temiz) plakları Avustralya'dan Japonya'ya, Amerika'dan Yeni Zelanda'ya, 4 kıta, 67 ülkede, 600'ün üzerinde müzik dükkânında satışa sunuldu. Bugün James Baldwin (2024, 100. doğum yılıydı), Don Cherry ve Engin Cezzar hayatta değiller. Honduras, Almanya, Japonya, Türkiye ve Güney Koreli sanatçılardan oluşan Pacific Quintet Türkiye'deki ilk konserini bu akşam (22.12) CRR sahnesinde veriyor.

22 Aralık 2024 05:38

Özdemir İnce

Hayatımızın Kökleri

Çünkü 1954'ten bu yana gitmedim o köye. Bu sözcüklerden en ilgincinin "buladan" olduğunu düşünüyorum. "Buladan" ile "platan" arasında sessel benzerlik var. "le platane" ın Latincesi "platanus", Grekçesi de "platanos". Daha ilginci de var: Annemin akrabalarından birinin adı "Hapa" ydı. Bu olağanüstü sevimli ve durmadan köylü marka "cüvere" (sigara) tüttüren kadın Deli Hapa lakabıyla anılırdı. Deli Hapa hayatta değilse kendisine "Allah'tan rahmet", yaşıyorsa daha uzun ömür dilerim. Zeus ile Hera'nın kızlarının adı olan "Hebe" den (gençlik) hem gelebilir hem de gelmeyebilir. Hebe, Hitit yazıtlarında Hepa, Hepat ya da Hepatu diye adlandırılan güneş Tanrıçası Arinna'nın Elenleştirilmişi olmalı. Hitit yazıtlarında bu Tanrıçaya "sedir ağaçlarının ülkesi" nde tapınıldığı belirtilir. Akrabam Toroslu köylü Deli Hapa'nın adı, galiba, Hitit adı Hepa'dan geliyor. Fakat buradan yola çıkarak "ülübü" (taze fasulye), "taka" (pencere), "güdük" (gömlek), "suğluk" (bıçak), "seko" (ceket) gibi sözcüklerin de Hititçeden geldiğini ileri sürecek değilim. Adı "kol ve bacak koparma cezası" olarak çevrilebilecek kitabın 78. sayfasında tek başına duruyor cümle. "İnce" yi, emmim yani amcam "İnce Mehmet" (Yaşar Kemal'inki değil) bela etmiş.

22 Aralık 2024 05:36

Orhan Bursalı

Trump Saray'ı Neden Öptü Ve Muhalif Fetihçiler

"Suriye'de tek kazanan Recep Tayyip Erdoğan, güçlü lider" diyen Trump'ın mesajını, gazetecileri Erdoğan'a sorduklarında aldıkları yanıt "Doğru söze ne denir" oldu. Tabii, Trump'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan için söylediği ve Saray ve gazetecilerinin koltuklarını kabartan sözlerinin ardında, saklı başka bir gerçek vardır: Bölgede en büyük saldırgan ve kitle katliamcısı, Ürdün'den sonra Suriye'ye girerek yeni topraklar ilhak eden ve Suriye'nin neredeyse tüm savunma sistemini yerle bir eden İsrail'i saklamak. Tam 65 sayfa. Adeta gerektiğinde kullanılabilecek bir bilgi olarak "Türk üreticiler agresif şekilde rekabet ederek Avrupa pazarında tehdit oluşturuyor" vurgusunu yapan rapor, ayrıca Türkiye'nin Afrika'da da yayıldığını belirtiyor ve Avrupa'daki küçük savunma şirketlerinin birleşerek rekabet güçlerini artırmaları gerektiğini de yazıyor. Bütün bunların yanı sıra, yandaş basın Türkiye'nin Suriye'de büyük zaferini ilan ediyor, arkalarında da Erdoğan var, "Türkiye, Türkiye'den daha büyüktür. Millet olarak ufkumuzu 782 bin kilometrekareyle sınırlandıramayız. İnsan nasıl kaderinden kaçarak kurtulamazsa Türkiye ve Türk milleti de mukadderatından kaçamaz, saklanamaz" sözleriyle resmen fetihçi bir anlayışın tam dışavurumunu yansıttı. Erdoğan; 11 yıl önce de Şam'a yürüyeceği izlenimini seçmenlerine ileten, Emevi Camisi'nde namaz kılacağız sözleriyle bu anlayışı dile getirmişti.

22 Aralık 2024 05:34

Nilgün Cerrahoğlu

Noel Katliamı Kâbusu

Guardian yazarı Jane Martinson; "Haberlere artık tahammül edemiyorum!" diyor. Martinson da; "Alın benden de o kadar!" diyerek ekliyor: "Yorum yazarı olmama karşın, haberlere ben de katlanamaz oldum. Geçen gece BBC'de birkaç başlık izledikten sonra, haber saatini zaplayarak bir komedi aramaya koyuldum!" "Bizim için haber niteliği yok" diye düşünebilirsiniz. Nicedir çevremizde "Artık haber izlemiyorum!" diyen çok insan tanıyoruz. 2. Bu işkencenin Anglosakson medyasının en ciddi ve ağırbaşlı yayın organlarından birinde "yazan" meslektaşlara değin sirayet etmesi, paylaşılması ve dillendirilmesi. Bir cevap bulamayan Freedland; lafı gevelediktenn sonra; "Elimizdeki tek dünya bu. Onunla yaşamak zorundayız!" diyordu. 2006'dan beri Almanya da sığınmacı sıfatıyla bulunan 50 yaşındaki Suudi Arabistanlı bir doktor (!), BMW aracını pazarın en yoğun anında çoluk, çocuk insanların üzerine sürüyor. Şimdilik 5 ölü, 200 üzerinde yaralının olduğu olayda, 40 kişinin durumu ağır. Aşırı sağ parti- tüm Doğu Almanya'da olduğu gibi- katliam kenti Magdeburg'da, yüzde 30 oyla Hıristiyan Demokratlarla çok ufak bir farkla neredeyse 1. parti olmayı zorluyor. Musk, olay öncesinde tam "Almanya'yı yalnız AfD kurtarır" diye bir twit attı. Katliamın ardından da Şansöyle Scholz'a, şirketlerindeki birini kovar gibi, "Beceriksiz ahmak! Derhal istifa et" diye saydırdı.

22 Aralık 2024 05:29

Mine G. Kırıkkanat

Biraz Daha Düşününce

Maç öncesinde İngiliz takımının teknik direktörü üniversitenin rektörüne gitmiş: "Bizim takım biraz zayıf kalacak" demiş. "Eski milli takım kaptanımız David Beckham var, onu bizim spor akademisine hoca yapsak, sonra da takıma alsak. Beckham hâlâ canavar gibi Fransız hocaların takımını tek başına dağıtır." "İyi fikir" demiş rektör. Rektör, teknik direktöre sormuş: "Oynamaz olur mu, oynadı" demiş antrenör. Yaz aylarında benim telefonlarıma alışık olan Baki, belli ki hazırlığını yapmıştı: "Nasıl olur Bülent Bey" dedi. "Biz Göcek'teki bütün marketlerde stoklarımızı ve raflardaki durumu kontrol ettik." "Ben Göcek'te değilim Baki, Fethiye'deyim." "Ama olmaz ki Bülent Bey, siz koy değiştiriyorsunuz!" Baki'nin esprisini o zamanki CEO'muz Sezgin Bayraktar'a anlattığımda, "Baki'nin şakasında derin bir mesaj var Bülent Bey" diye güldü. "Biz patronumuzun tutarlı olmasını istiyoruz!" Sistem düşüncesi ve yöneylem araştırması alanlarının öncülerden biri, örgüt teorisyeni Russel L. Ackoff' u bir konuşma yapmak üzere Eczacıbaşı'na davet etmiştik. "Anlaşılan buraya güzel bir gökdelen inşa edeceksiniz" dedi. "Biraz daha düşününce, hiçbir şeyin göründüğü kadar basit olmadığını anlarız. Sonra, biraz daha düşününce, araştırınca, öğrenince, hiçbir şeyin korktuğumuz kadar karmaşık olmadığını görürüz. Bulanık bir tablo, gözümüzün önünde yavaş yavaş netleşir..." diye başlayan önsözüyle, iş dünyasıyla hiç mi hiç ilgisi olmayan benim bile gönlümü çelen "Biraz Daha Düşününce" * başlıklı denemelerini, büyük bir zevkle okudum.

22 Aralık 2024 05:26

Işıl Özgentürk

Bitmeyen Bir Haykırış: Ben Bir Barış Severim

Öyle AVM'lerde (hiç sevmem), büyük mağazalarda değil, Karaköy'ün kocaman hamsi tabağının 200 lira olduğu balıkçılarında, Anadolu Kavağı'nın arada sırada birilerinin geçtiği kış sokaklarında, torunlarına küçük de olsa hediye arayan anneannelerin alışveriş yaptıkları bütçeye uygun her şeyi satan dükkânlarda, İBB'nin kütüphanelerinde çalışan genç insanların sessizliğinde, bir zamanlar film çektiğim Beyoğlu'nun arka sokaklarında. Ve birden dünyamızı saran savaş çığlıkları gelip beni buluyor ve ben yıllarca yaptığım gibi "Ben bir barışseverim" diye haykırıyorum: Evet ben bir barışseverim çünkü bilirim ki savaşta en çok yoksullar ölür. Mutsuzdurlar çünkü geldikleri yerlerde küçücük çocuklar onların ayaklarına sarılıp "ölmemek için" dua etmişlerdir, bir mucize beklemişlerdir ama heykeller ağlayarak anlatırlar, ellerinden hiçbir şey gelmemiştir, giysilerine bulaşan kan, bütün yıkamalara rağmen silinmemiştir ve her gece bir küçük kız çocuğunun sesiyle uyanırlar, "Anne neredesin?" Ben bir barışseverim çünkü bitkilerin, ağaçların dillerinden anlarım. Karın hem tipi halini hem lapa lapa yağmasını severim. Ben bir barışseverim çünkü mavi denizlerde yunuslarla yüzmesini severim. Uzun yol gemilerinin dalgalar arasında kahramanca yol almasını severim, bir de güneşin batışını sakin bir kıyıda yudum yudum içmeyi severim. Hep birlikte yuvarlandığımız çocukların yaprakların hışırtılarına karışan seslerini severim. Yağmurda usul usul yürümeyi severim. Yaş almayı severim de yaşlanmayı sevmem. Ben bir barış severim çünkü mesaiden çıkmış işçilerin mutlu gülümsemelerini severim. Ben bir barışseverim çünkü evimi severim. Çünkü bombalar evleri yıkar ve anılarımız yok eder.

22 Aralık 2024 05:23

İrfan Hüseyin Yıldız

Dağılımda Adaletsizlik Büyüyor

Covid-19 pandemisinden sonra TÜİK verilerine göre Türkiye, 2021'de yüzde 11.4, 2022'de yüzde 5.5, 2023'te yüzde 5.1 oranında büyüdü. Enflasyonla mücadele kapsamında gidilen parasal sıkılaştırma ve faiz artışlarına rağmen 2024'te de yüzde 3 civarında büyüyeceği öngörülüyor. Ayrıca, Zürih merkezli bir İsviçre bankası olan UBS'nin yayımladığı "2024 Küresel Servet Raporu" na göre; Türkiye 2008-2023 yılları arasında Türk Lirası cinsinden ortalama yüzde 1708 oranında bireysel servet artışıyla dünya rekorunu kırmış görünüyor. Türkiye'nin 2023 yılındaki Türk Lirası cinsinden bireysel serveti bir önceki yıla göre yüzde 157.78 oranında, ABD doları cinsinden ise yaklaşık yüzde 63 oranında artmış bulunuyor. TÜİK tarafından yapılan "2023 Yılı Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması" nın sonuçları; en yüksek gelir grubundaki ailelerin bir önceki yıla göre gelirlerinin arttığını, orta ve en düşük gelir grubundaki ailelerin gelirlerinin ise giderek düştüğünü gösteriyor. Saray'da hazırlanmış olan bütçede; 1 trilyon 931 milyar lira bütçe açığına karşılık, 1 trilyon 950 milyar lira faiz harcaması öngörülüyor ayrıca vergi muafiyet, istisna ve indirimleri nedeniyle alınmayacak vergi tutarının ise 3 trilyon lira civarında olacağı hesaplanıyor. Gözü kulağı "Asgari Ücret Komisyonu" ndan gelecek haberde olan bazı emekçi örgütleri, "Halk için bütçe istiyoruz, insan onuruna yakışır bir hayat istiyoruz" talebiyle Meclis önünde basın açıklaması yapmak istediler ama polis barikatlarıyla karşılandılar.

22 Aralık 2024 05:21

Gülengül Altınsay

Yazmanın Anlamı Yok

İlk yarı Alanya etkili fakat 2. yarı Beşiktaş daha etkili. Ama ilk dakikalarda atılan 2 gol ve 1-1'lik skor değişmiyor.

22 Aralık 2024 05:18

Emre Kongar

Siyasal Herestetizm

Cuma günkü yazımda "Güç Zehirlenmesi" için şöyle demiştim: Bence tipik bir 'Güç zehirlenmesi' olayıyla karşı karşıyayız. 'Zehirli siyasi liderlik' iktidarda bulunan haris ve hubris bir siyasetçinin zafer sarhoşluğuna ve güç zehirlenmesine yenik düşmesi neticesinde mutlak iktidarını kalıcı hale getirme maksadıyla herestetik sanatını icra ederek her türlü Makyavelist araçları ve siyasi manipülasyon yollarını fütursuzca ve zalimane şekilde kullanması anlamına gelir.' (Bu tanım üzerinde ayrıca duracağım.) Siyasetteki'Güç Zehirlenmesi' hastalığının panzehri, 'Cumhuriyet' rejiminin, 'Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti' uygulamasının, Siyasal Partiler, Merkezi Yönetim, Yerel Yönetimler, Demokratik Toplum Örgütleri ve Seçmen tarafından hayata geçirilmesidir." *** Cuma günkü yazımda belirttiğim gibi, bu tanım üzerinde durarak, siyahla vurguladığım özel terimleri açıklayalım ki "Güç Zehirlenmesi" kavramı iyice anlaşılabilsin: Narsisizm: Özseverlik; kişinin kendi bedensel ve/veya zihinsel benliğine karşı duyduğu hayranlık ve bağlılık; kişinin kendisine âşık olması. Makyavelizm: Devlet yönetiminde ve siyasette, çıkarcılığın, ahlak kurallarına aykırı biçimde benimsenmesi ve kullanılması; devletin çıkarları ve siyasal menfaatler için her türlü ahlaksız yöntemlerin kullanılmasını geçerli kılan uygulama. Psikopati: Çekici, manipülatif, duygusal yönden acımasız, ahlaksız ve suç işleme potansiyeline sahip kişilik yapısı. Hubris: Kibir; Hubris sendromu, güç sahibi bir kişinin kendisi ve yetenekleri hakkında abartılı bir görüş geliştirmesi; aşırı özgüven, kişisel imaj takıntısı ve eleştiriye karşı küçümseme gibi belirtiler göstermesi. Herestetik: "Heresy", sapkınlık teriminden üretilen bu kavram; yine Prof. Coşkun Can Aktan'ın tanımına göre, bir siyasi liderin ya da bir siyasal partinin muhtelif politik manipülasyonlardan yararlanarak iktidarı kazanma ve iktidarda kalma stratejileri yürürlüğe koyması demektir; yalan-kandırma, millete övgü, retorik, oy ticareti, oy satın alma, hizmet kayırmacılığı, hileli seçim bölgesi taksimatı, gündem kontrolü vesaire, başlıca politik manipülasyon yöntemleridir. *** Prof. Coşkun Can Aktan'ın "Güç Zehirlenmesi" kavramının bir benzerini, ben de "Deli Dumrul Sendromu" olarak tanımlamıştım. 18.06.2020 tarihindeki "Deli Dumrul Sendromu!" ve 19.06.2020 tarihindeki "Deli Dumrul Sendromunun Yol Açtığı Sıkıntılar" başlıklı "Aydınlanma" yazılarımı önümüzdeki günlerde bir kez daha anımsatacağım!

22 Aralık 2024 05:15

İletişim Formu

captcha

Kişisel verilerinizi işlemekte ve kanunlarda öngörülen teknik ve idari tedbirleri alarak bu verilerinizin korunması için elimizden gelen çabayı göstermekteyiz. İşlenen kişisel verilerinize ilişkin bilgilere aydınlatma metnini ziyaret ederek ulaşabilirsiniz.