Haberi Yapay Zeka ile Özetinden Okuyun. Neden Habokado?
Suriye Olayı Biraz Da Muhalefet Yüzünden İktidara Yarıyor
* Suriye olayının iktidara moral üstünlük sağlamasının üç temel nedeni var: * - BİR: Türkiye'nin Suriye'de baş oyuncu olduğunun dünyada kabul görmesi. * - ÜÇ: Muhalefetin Suriye konusunda ne yapacağını bilememesi. * Gelin, muhalefetin Suriye konusunda iktidara sağladığı avantajı biraz daha açalım: * Muhalefet, şu ana kadar Suriye konusunda öfkeli bir ergen gibi davrandı. Bizim muhalefet hala " HTŞ bir terör örgütüdür " diye tutturuyor da tutturuyor. - Öfkeli bir halleri var. Ama neden öfkeli olduğunu açıklayamıyorlar. Bunu başaramadıkları için " Türkiye çok başarılı ama muhalefet mızıkçılık yapıyor " algısına hizmet etmiş oluyorlar. COVID ilk belirdiğinde " Türklerde öyle bir gen var ki COVID Türklere işlemez " falan türü unutulmaz bir saçmalamaya imza atmıştı Oytun isimli akademisyen. * Şimdi de çıkmış... " Asgari ücret 50 olsa onu da harcar insanlar, 100 olsa onu da harcarlar. Fakir tip hayat, en sağlıklı hayattır. Kuru fasulye de protein, et de protein. Mütevazılığı öğrenmemiz gerekiyor " demiş. * " Kalabalık yalnızlık ", 2024'ün en fazla kullanılan kavramı seçilmiş. " Ah ki ah! Kalabalıkta yalnız kaldık komşular. Ah ki ah! " falan diye dövünen dövünene. Bir haberi paylaşıyorlardı benimle, " Bak, Suriye'de işler nasıl da karışmaya başladı " der gibi. Dünkü Hürriyet'te yer alan haberi okuyalım: * "Suriye'nin Hama kendi yakınlarında kurulan Noel ağacının Suriyeli olmayan aşırıcı bir muhalif grup tarafından ateşe verilmesinin ardından HTŞ yönetimi, duruma müdahale etti. Bölgeye gelen bir HTŞ'li yetkili, Hıristiyan din adamlarıyla birlikte ağacın yeniden ışıklandırılacağı sözünü verdi ve dikilen haçı havaya kaldırdı." * Suriye'den kâbus haberleri bekleyenleri öfkeden çıldırtacak bir haber daha var. Onu da dünkü Hürriyet'ten aktarıyorum: * " Suriye'deki yeni hükümet, Katolik Noeli'ni resmi tatil ilan etti. Ülkedeki hükümet daireleri 25 ve 26 Aralık'ta kapalı olacak. " " EKONOMİ bozulursa muhalefet kazanır " tezi, artık eskisi kadar popüler bir tez değil. * Yani muhalefetin ekonomideki sorunlara bakıp " bu bizim işimize yarar " diye hayal kurmamasında yarar var.
26 Aralık 2024 06:30
Erdoğan, Suriye Ve Pkk Konusunda Hangi Mesajları Verdi
Erdoğan konuşmasına, Fetih suresini okuyarak başladı. Önce Arapça aslını okudu sonra " Biz sana doğrusu biz sana apaçık bir fetih ihsan eyledik " diyerek Türkçe mealini verdi. " Muhteşem bir zafere imza atan Suriyeli kardeşlerimizi kemali hürmetle selamlıyorum. Zaferleri hayırlı mübarek olsun. 13 yıllık kıyamın 12 günde zaferle taçlanması, tek başına muhteşem bir başarıdır. Bu başarının sahibi de önce Allah, sonra da Suriyeli kardeşlerimizdir " dedi. " Zalimin karşısında mazlumun yanında duracağız dedik ve bunu gerçekleştirdik " dedi. Trump, " Suriye'nin anahtarı Türkiye'nin elinde " dedi. Ama Cumhurbaşkanı Erdoğan, " Türkiye, harekât boyunca daha fazla kan dökülmemesi, çatışmaların başka yerlere sıçramaması için gerekli müdahalelerde bulunmuştur " demekle yetindi. Esed Moskova'ya kaçtığında, " Sen liderlik yapamadın. Muhalefetle görüşmedin. Erdoğan'ın uzattığı eli sıkmadın " diye azarlanmış. Erdoğan, " Esed korkağı, cibilliyetine yaraşır şekilde, en yakınındakileri bile satarak, Suriye'den kaçmıştır " dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 30 Ekim tarihli grup toplantısında, " İnşallah önümüzdeki dönemde milletimize hem boydan boya tüm güney sınırlarımızın güvenliğini, hem insanımızın can ve mal emniyetini garanti altına alacak yeni müjdelerimiz olacaktır " demişti. Erdoğan, " Bölücü caniler ya kendileri silahlara veda edecekler ya da silahlarıyla birlikte Suriye topraklarına gömülecekler. Kürt kardeşlerimizle aramıza kandan duvar örmeye çalışan terör örgütünü ortadan kaldıracağız. Terör örgütü ve destekçilerinin nasıl bir hesabı varsa, elbette bizim de bir hesabımız var " dedi. Suriye'de karanlık bir dönem kapandı yeni bir dönem başladı. " Birleşmiş Milletler raporlarına göre Suriye'de Esed zulmünün ve savaşın bıraktığı yıkımın toplam maliyeti 500 milyar dolara yaklaşıyor. Uluslararası toplumun desteği olmadan, savaş yorgunu Suriye'nin böyle bir yükün altından tek başına kalkması mümkün değildir. Arap ve İslam aleminin Suriye'nin yeniden inşasına liderlik etmesi, diğer ülkelere de örnek olması gerekiyor. Suriyeli kardeşlerimizi 13 yıl nasıl yalnız bırakmadıysak, bundan sonra da tüm kapasitemizle yanlarında olacağız " diye konuştu. " Yeni yönetimin lideri Sayın Ahmet eş Şera'nın süreci çok iyi idare ettiğini, verdiği ılımlı ve yapıcı mesajlarla takdir topladığını görüyoruz. Enerjiden ulaştırmaya, şehircilikten eğitim ve sağlığa, güvenlikten ticarete kadar ihtiyaç duydukları her alanda Suriye'ye destek vereceğiz. Suriye'nin kendini toparlaması, kurumsal kapasitesinin güçlendirilmesi, devletin yeniden temel görevlerini yapabilir hale gelmesi için yeni yönetime katkı sunacağız. Toprak bütünlüğüne yönelik saldırılar karşısında da Türkiye olarak tavizsiz duruşumuzu muhafaza edeceğiz " diye konuştu. " DEAŞ, sadece batılı ülkeler için değil, Suriye için de Irak için de bizim için de yok edilmesi gereken bir tehdit kaynağıdır. Bu vahşi yapıyla göğüs göğse çarpışan tek NATO müttefiki, Türkiye'dir. Dolayısıyla bu konuda hiç kimse bize ders veremez, bunun üzerinden bize sınır çizemez " dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, " Bu süreçte politikamız şu olacaktır. Dönmek isteyene yardımcı olacağız; ama kimseyi zorla göndermeyeceğiz. Türkiye'nin ekonomik, akademik, bilimsel ve ticari hayatına katkı yapan kardeşlerimizden kalmak isteyenlere de kapımızı kapatmayacağız " diye konuştu.
26 Aralık 2024 06:30
2024 Biterken
2024 yılı, Türkiye'de emek mücadelesinin yoğunlaştığı, işçilerin ve emekçilerin ekonomik kriz ve sosyal adaletsizliklere karşı seslerini yükselttiği bir yıl oldu. Yüksek enflasyon, hayat pahalılığı ve düşük ücretler gibi temel ekonomik sorunlar, işçi sınıfının hak arama mücadelesinde belirleyiciydi. 2024 yılı boyunca Türkiye'de yaşayan ücretli emekçiler ve emeklilerin yaşam koşullarını tehdit eden ağır ekonomik sorunlar yaşandı. 2024 yılı, Erdoğan'ın bu yılı "emekliler yılı" ilan etmesinin ardından tarihin en hızlı yoksullaşma sürecini yaşayan emekliler için tam bir eylem yılı oldu. 2024 yılı, işçi sınıfının hak arama mücadelesinde önemli deneyimlerin yaşandığı bir yıl olarak tarihe geçti. 19 Aralık 2024 05:56 Asgari ücret stratejisi 05 Aralık 2024 04:54 Geçinemeyenler 28 Kasım 2024 04:36 Asgari ücret tartışmaları 14 Kasım 2024 04:36 2025 bütçesi üzerine-3 07 Kasım 2024 04:24 2025 Bütçesi üzerine-2 31 Ekim 2024 04:38 2025 bütçesi üzerine - 1 24 Ekim 2024 04:38 Hak mücadeleleri 17 Ekim 2024 03:30 Borç batağında çırpınanlar 03 Ekim 2024 04:42 Derin sessizlik 19 Eylül 2024 04:33 Yeni OVP'nin emekçilere vaadi 12 Eylül 2024 04:35 Kısır döngü 05 Eylül 2024 04:58
26 Aralık 2024 06:20
Acayip Zamanlar
Tam bu yazıyı yazmaya oturmuşken Melek telefon edip (sahici melek değil, adı Melek olan arkadaşım) "Tuhaf bir rüya gördüm, senin annenle benim annem bir araya gelmişler, bizim halimize çok üzülüyorlar" demez mi! Bitmedi: "Ve ben rüyamda, 'Peki ama çoktan yitirdiğimiz annelerimiz, bütün bu yaşadıklarımızı nasıl bilebilirler' diye mantık yürütmez miyim!" Aynen böyle dedi! Beni deli sanmasın diye "Her akşam ben anneme burada olan biteni anlatıyorum. O da arkadaşına senin annene anlatmıştır" demedim elbet. Durum şöyle: "Canım annecim, bu akşam avcuma bir yağmur damlası düştü. Ve sen o damlanın içinden bana gülümsüyordun." "Annecim biliyor musun kasım ayında kadın cinayetleri azaldı gibi. Sadece 32 kadın erkekler tarafından öldürüldü. 26 da şüpheli kadın ölümü var." "Yok iş kazalarını söylemeyeyim, üzülürsün. Daha dün Balıkesir'de, hükümetten en büyük teşvik ve yardımı alan fabrikada bir patlamayla 11 kişi, 11 emekçi yaşamını yitirdi." "Bu arada asgari ücret 22 bin 104 TL oldu. Yakında 65 yaş üstündekilerin yemek yemesi, soluk alması yasaklanırsa şaşırmayacağız. Öyle dedikodular dolaşıyor ortalıkta." "Annecim o korku salan manyak reklamlar TRT dizisine aitmiş. Sakın korkma sen o durumları çoktan atlattın." "Milli Eğitim Bakanlığı'ndan Noel ve yılbaşı kutlamaları yasaklansın diye ilçe eğitim müdürlüklerine emirler gitti. Sanki bizim okullarımızda tüm çocuklar Müslümanmış gibi... Sanki farklı inançlar, farklı kültürler düşmanmış gibi... Şimdilik çocukların hayatları biraz daha kararsın, siyahtan başka renk görmesinler, gülmesinler, oynamasınlar, şarkı söylemesinler diye henüz bir karar yok. Dur bakalım." Yok canım, bir türlü bitmek bilmeyen, uzadıkça uzayan gecelerde, sadece böyle kötü haberler değil, güzel haberler de anlatıyorum anneme.
26 Aralık 2024 05:34
Bir Ekonomistin, Asgari Ücretle İlgili Matematiksel Yanılsaması!
Asgari ücret tespit komisyonu, 2025 yılı asgari ücreti 22 bin 104 lira olarak belirledi. Erdoğan, partisinin grup toplantısında, 22 bin 104 lira olarak açıklanan yeni asgari ücret için "Çalışanlarımızı enflasyona ezdirmeme sözüne bir kez daha sadık kaldık" dedi, enteresan şekilde. Bu gerçeklikten kopma halinde ise "Erdoğan'ın yeter ki asgari ücretle ilgili matematiksel hesabı tutmazsa da tutmuş sayılsın; yeter ki ortadaki ekonomik başarısızlık, başarı olarak görülsün" diyesi geliyor insanın. Aksi takdirde Erdoğan'ın "Çalışanlarımızı enflasyona ezdirmeme sözüne bir kez daha sadık kaldık" şeklindeki açıklaması bir yanılsama olarak varsayılacak.
26 Aralık 2024 05:34
Bu Yıl Yenisi Gelir Mi?
Parkımız ne büyükmüş, ağaçlar çoğalmış, bitkiler yenilenmiş; gece gündüz pırıl pırıl... Hava serinceydi, bir Angaralı olarak gezerken gönendim; bütün banklar dolu... 10-12 yaşlarındaki iki çocukla asık yüzlü kadının yanına iliştim. Simit sokak büfelerinde 10, pastanelerle pastanemsi yerlerde 15 lira... MEB'nin yılbaşı yasağı, bir "şube müdürü" nün "okul etkinlikleri" başlıklı yazısıyla 4 Aralık 2024'te resmi-özel bütün okullara dağıtılmış... Gereğini rica ederim." Dil-yazım yanlışlarını geçelim... Baylar bayanlar, siz istemeseniz de dünya dönüyor. Yoksulu varsılıyla bir simide hasret çocuklar eski yıldaki yaş ve boyda kalmayacak... Kültür, gelenek, inanç, sınıfları süsleyecek kâğıttan bir çiçek, bir fenerle mi yok olacak? Bir simide uzaktan bakan, arife geceleri yeni ayakkabı giysi düşü kuramayan çocukların fark edilmesi "hususunda hassasiyet gösterilmesini" rica etmiyoruz; çünkü çoğunun ne yaşadığını biliyoruz. Ders yılı boyunca işlenmesi için 70 gün ve haftayı, "Belirli Gün ve Haftalar Çizelgesi" yle belirlemişsiniz, ne güzel! 2025, çocukların ağlamayacağı bir yıl olsun...
26 Aralık 2024 05:32
Asgari Ücret Düşük Değil, Ekonomi Kötü
Malumunuz, önceki akşam saatlerinde çalakalem yapılan 4. toplantının sonunda 2025 yılında geçerli olacak asgari ücret rakamı açıklandı. Mesela hani bizi kıskanan Almanya var ya, orada yaşadığınızı düşünün ve 22 bin Euro maaş aldığınızı hayal edin. Tıpkı Almanya gibi, hayal dahi edilemeyecek bir rakam. Yani dememiz o ki; sorun 22 bin liralık asgari ücrette değil! Mesela bir kişinin günde ortalama 2 tanesini rahat tükettiği 10 liralık ekmek fiyatında. Asgari ücret düşük değil ama asgari ücretlinin kullanmak zorunda olduğu şehir içi otobüs-minibüse ödediği yol parası pahalı. Asgari ücret düşük değil, gençler işsiz, ihtiyarların emekli maaşı var ile yok arasında. Asgari ücretli ve emekli. Sorun burada yani. "Açılın, ben ekonomistim" diyeceksiniz ve acemi şoför misali arabayı duvardan duvara vurup sonra da yolun ortasında bırakıp sahiplenmeyeceksiniz. Sıfır borçlanma ile asgari ücrete yüzde 102, emekli ve memura yüz 300 zam veren Erbakan Hoca'nın partisi, ilk seçimde yüzde 20'den 15'e düştü. Hafta sonu gelen haberlere göre asgari ücret karar toplantısının Salı ya da Çarşamba günü yapılması bekleniyordu. Çok uzun sürmeyen görüşmelerin sonunda kararı açıklamak için kameraların karşısına Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan geçti ve 22 bin 104 liralık rakamı açıkladı. Aslında "gelişme" ve "sonuç", asgari ücret rakamının düşüklüğünü anlatıyordu. Asgari ücret rakamının duyurulmasının ardından dakikalar geçmişti ki; Cumhurbaşkanı Erdoğan, sosyal medya hesabından bir açıklama yaparak "Yeni asgari ücret hayırlı olsun" dedi.
26 Aralık 2024 05:31
Toplumun Karanlık Kavşakları: Bir Mimarın Son Durak Hikâyesi, Trafik Çilesi Ve Asfalt Üzerinde İnsanlık Cinneti
Bu öykünün son perdesinde İstanbul, sadece trafikte "bir anlık öfkenin" kurbanı olan 86 yaşındaki bir mimarın son durağı değil; adaletin sarsılışının, yok edilişinin merkezi… Son 60 senesinde bu ülkeye mimarlık alanında verdiği sayısız hizmetlerle, tertemiz bir kariyer ve pırıl pırıl yaşamıyla Turgut Toydemir'in, İstanbul, Beykoz'da trafikte tartıştığı bir polis memuru(!) tarafından silahla vurularak öldürülmesi, kavşaklarda kalan insanlık onurunun son simgesi haline geldi. İnsanın yaşına ve yaşamına saygı göstermek, bu toplumda giderek unutulan bir erdem haline geldi. Oysa gerçek saygı, sade insanların 86 yıl boyunca namusuyla, şerefiyle kendi ayakları üzerinde durmalarında, kimsenin malına çökmeden yaşamlarını onurlu bir şekilde idame etmelerinde yatıyordu. Yaşlı bir adamın saçına başına saygı göstermek yerine, onu silahla tehdit eden ve tehdit etmekle de kalmayıp onu yok edebilen bir zihniyet, bu ülkedeki saygı ve insanlık kavramlarının ne denli erozyona uğradığını acı bir şekilde gözler önüne sermektedir. 86 yaşında bir insanın trafik tartışmasında öldürülmesi mi. Bugüne kadar çok değerli işlerin altında imzası bulunan 60 yıllık bir mimarı kaybetmek mi. Ne yazık ki ülkemizde başta siyasetçiler (parti fark etmeksizin il genel meclis üyelerine, belediye meclis üyelerine kadar…), yüksek ego sahipleri emniyet şeridini kendi özel mülkü gibi kullanarak toplumsal kurallara ve adalete olan saygısızlıklarını gözler önüne sermektedir. Kendisi saatlerce trafikte beklemeye mahkum bırakılırken yanından vızır vızır geçen çakarlı araçları gören vatandaşlar, bu ayrıcalıklı geçişlere diş bileyerek, "Nereye yetişecekler, ne aceleleri var, ne öncelikleri var?" diye haklı olarak sorarlar. Zamanla, bu kural dışı kullanımı gözlemleyen sade vatandaş da "uyanık" geçinerek, emniyet şeridinin kural dışı kullanımını normalleştirmeye başlar. Bu süreç, toplumsal normların yozlaşmasına ve genel adalet duygusunun erozyona uğramasına neden olur. Trafik sorunlarına çözüm bulmak, bu nedenle sadece yolları genişletmekle kalmayıp, örneğin üç tarafı denizlerle çevrili olan bir metropolde deniz ulaşımından daha fazla yararlanmayı(!), sonra toplumsal bilinci, toplumsal ahlakı ve çevre duyarlılığını artırmayı da gerektiriyor. Bu ülkeyi ve bu kentleri yönetenler, trafiğe dair tüm problemleri, kendileri için ayrıcalıklı olarak "yollarını bulmak" dışında, daha etkili çözümler yaratarak çözmeyi denemeliler! Ekonomik kriz başlı başına bir neden. Sonra da sokak ortasında bıçaklanan, camdan atılan kadınlar, yakılan evler, kaçırılan çocuklar, canice katledilen bebekler, içten içe kemirilen toplumsal huzur, zedelenen toplumsal doku, bozulan toplumsal ahenk, koca bir milletin yok edilen geleceği. *** Mimar Turgut Toydemir cinayeti, polislerin eğitim sürecinin ve yetiştirilme biçiminin sorgulanması gerekliliğini de bir kez daha gözler önüne seriyor. Ancak hangi dalda olursa olsun eğitimin yerini torpilin ve adam kayırmanın aldığı, iktidar sahibi birtakım isimlerden gelen selamlarla, kartvizitlerle sınavlara alınan, "iktidar ağabeylerinin" tavsiyeleriyle öne çıkarılan adayların, memurluk mesleğinin gerektirdiği medeniyet ve uygarlık normlarından uzak, zorba tavırlar sergilemesine şaşırmak gereksiz. Güven duygusu tükenmiş bir toplumda yaşıyoruz; ne "Allah korkusu" kaldı ne de adaletin bir gün tecelli edeceğine dair bir umut. Artık hep aynı uyarıyı duyar olduk: "Kimseyle tartışmayın, trafikte kimseyle kapışmayın…" İnternet ve sosyal medya, her şeyi acımasızca gözler önüne seriyor; kadın programlarından tutun, sokak röportajlarına kadar… Her gün, "Bu da olur mu, bu da yapılır mı"'lara uyanıyoruz…
26 Aralık 2024 05:29
İki Farklı Değerlendirme
İktidar cephesi ülke ekonomisinin içinden geçmekte olduğu sıkıntılı dönemi muhalefetin istismar ettiğini düşünüyor. İktidar sözcüleri öncelikle yaşanan sıkıntılı dönemin geçici olduğunu varsayıyor! Bu iktidar sözcüleri tarafından yapılan değerlendirme! Bir de muhalefet cephesinin ülke ekonomisinin içinden geçtiği ekonomik sıkıntılarla ilgili değerlendirmeler var. Muhalefet sözcüleri de ülke ekonomisinin içinde yaşadığı sıkıntıların iktidar tarafından hafife alındığını dile getiriyorlar. Özellikle de iktidar temsilcilerinin "itibardan tasarruf olmaz" anlayışı ile israf kapılarını sonuna kadar açmalarının yaşanan ekonomik sıkıntılarda büyük pay sahibi olduğunu söylüyorlar.
26 Aralık 2024 05:28
"Ya Rab, Bu Uğursuz Gecenin Yok Mu Sabahı?" - 4
*** Bu girizgâhtan sonra Gazze'deki soykırım ile ilgili bir haberle devam edelim; 24.12.2024 tarihli Yahudi Haaretz gazetesindeki haberin başlığı şöyle: Gazze'deki soykırımla yüzleşen İsrailli askerlerin itirafları: "Sanki biz Nazi'yiz, onlar Yahudi gibi hissettim!" Haaretz gazetesi, Gazze'deki soykırımın bir parçası olduktan sonra psikolojik tedavi gören İsrailli askerlerin çarpıcı itiraflarını okurlarıyla paylaştı. "Sanki biz Nazi'yiz, onlar Yahudi" sözleriyle dehşeti gözler önüne seren bu ifadeler, Gazze'de yaşanan vahşetin boyutlarını aktarıyor. İsrailli askerlerin birçoğu, Gazze'ye girdiklerinde kendilerini "tanrı" gibi hissettiklerini ve hukuk kurallarının tamamen dışına çıktıklarını ifade ediyor. "BİR KADINA TEKME ATTIM, ÇOCUK SAHİBİ OLAMAYACAK" / Bir askerin ifadesi korkutucu bir detayı ortaya koyuyor: "Bir kadın bana terlik fırlattı, ben ona tekme attım ve kasık bölgesindeki kemikleri kırdım. Artık çocuk sahibi olamıyor." "SANKİ BİZ NAZİ'YİZ, ONLAR YAHUDİ" / Haaretz'in paylaştığı tanıklıklar arasında, askerlerin yaşadıkları ahlâki çöküş ve içsel sorgulamaları da dikkat çekiyor. Bir asker, yaptıkları vahşetin kendisini Nazi Almanya'sıyla kıyaslamasına neden olduğunu belirterek, "Sanki biz Nazi'yiz, onlar Yahudi" diyor. Yeni bir komutanın 4 yaşındaki bir çocuğun kolunu ve bacağını kırıp karnına üç kez bastığını anlatan bir asker, "Komutana, 'Neden böyle yaptın?' diye sordum. Bana, 'Bu çocuklar doğduğu gün öldürülmeli. Komutan yaparsa, meşru olur' dedi" şeklinde konuşuyor. GAZZE'DEKİ KATLİAMIN BOYUTLARI / İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze'de gerçekleştirdiği operasyonlarda, 45 binden fazla sivilin hayatını kaybettiği ve binlercesinin enkaz altında kayıp olduğu belirtiliyor.
26 Aralık 2024 05:27