×Uygulama Logosu

Habokado - Akıllı Haber Özeti

Özetleri Okuyun ve Dinleyin

Haberi Yapay Zeka ile Özetinden Okuyun. Neden Habokado?

Ekrem Sarısu

Malulen Emekli Olmanız Mümkün

22 Aralık 2024 07:00

CEM CEVAP: İlk defa 5510 sayılı Kanuna tabi 4/c sigortalısı memurlar malulen emekli olmak için; 10 yıl sigortalılık süresi (sürekli başkasının bakımına muhtaç olanlarda 10 yıllık süre aranmıyor), 1800 gün prim ve en az yüzde 60 oranında işgücü kaybı şartlarına tabi bulunuyor. Malulen emekli olmak için Sosyal Güvenlik Kurumu'na başvurursanız, raporunuzu ve tıbbi eklerini inceleyecek olan SGK Sağlık Kurulu malul olduğunuza karar verirse malulen emekli olabilirsiniz. SORU: 2 Nisan 1966 doğumluyum. Birol GÜNGÖR CEVAP: Yaş haddinden emekli olmak için; 15 yıl sigortalılık süresi, 3600 gün prim ve 60 yaş şartlarına tabisiniz. 3600 günden fazla priminiz olduğundan bundan sonra prim ödemeseniz de, 60 yaşınızı dolduracağınız 2 Nisan 2026'da emekli olabilirsiniz. SORU: Sigortalı işe girişim 5 Nisan 1996 olup SSK'ya 2310 gün prim ödedim. RAHİME CEVAP: Şayet doğuştan veya ilk defa sigortalı olduğunuz tarihte malul derecesinde (yüzde 60) hastalığınız veya engelliliğiniz yoksa 10 yıldan fazla sigortalılık süreniz, 2310 gün priminiz ve yüzde 62 engel oranınızla malulen emekli olmanız lazım. Ancak sorunuzdan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Kurulu'nun rapor oranınızı yüzde 60'ın altında düşürdüğü anlaşılıyor. Şayet sigorta başlangıç tarihiniz 8 Eylül 1999'dan sonraki bir tarih ise 1950 gün daha prim ödeyerek priminizi 4500 güne tamamlayacağınız tarihte emekli olabilirsiniz (25 yıl sigortalılık süresi, 4500 gün prim ödeme ve 60 yaş şartlarına tabi olarak).

Zeki Hozer

Makron'un Bahtsızlığı

22 Aralık 2024 06:50

Beş yıl kadar önce yanan ve ciddi hasar gören Paris'teki Notre Dame Katedrali nihayet onarıldı ve Makron'un vizyonuna uygun şekilde bir şova dönüşen açılış seromonisinde tüm dünya liderleri boy gösterdi! Ulusal televizyon tarafından canlı yayınlanan açılışa, Amerika Birleşik Devletlerinin yeni seçilen Başkanı Donald Trump başta olmak üzere kırkın üzerinde devlet başkanı katıldı ve Makron ile beraber Paris Piskoposu Laurent Ulrich"n mihmandarlığında Notre Dame'ın yeni halini görme fırsatını yakaladılar. 15 Nisan 2019'da çıkan yangın sonrası, restorasyon için halktan ve kurumlardan bir milyar euro kısa sürede bağış olarak toplanmış,yüzü aşkın uzman şirketten onarım için davet alınmış, restorasyonu yapacak firma seçildikten sonra 861 yıllık ikonik yapının tamamını korumak amacı ile dev bir özel şemsiye oluşturularak kuleler, duvarlar ve tonozlar olası hasarlar için güvenceye alınmış,gerekli sanatçı ve zenaatçılar için ki içlerinde klasik marangozlardan profesyonel dağcılara kadar bir çok meslek grubunun organize ve seferber edildiği beş koca yıl süren çalışma ile de bu muazzam yapının hasarları yok edilebilmiş. 1160 yılında, dönemin piskoposu Maurice de Sully tarafından, var olan kilise Avrupa Kralları için çok mutevazı bulununca yıktırılarak yenisi yapılması planlanmış,inşaat çalışmalarına 1163 yılında başlanmış, Kral VII. Louis ve Papa Alexander III'de temel atma törenine katılmıştır. Makron, sadece Notre Dame'ın hızla restore edilmesi ve dünyaya servisi ile değil, bu yıl içinde Paris'in dünya vitrinde bir ay boyunca kalmasını sağlayan olimpiyatlarla da gündemdeki yerini korumayı bilmişti. Olimpiyatlar öncesi, tıpkı 19. yüzyılda Baron Haussmann tarafından şehrin 17 yıl boyunca şantiye haline getirilmesi ile gerçekleştirilen kentsel dönüşüm çalışmaları gibi, Parislilere yaka silkeletse de 2024 yaz olimpiyatlarını Paris'in alt yapısını elden geçirmek için layıkı ile kullandı. Üstüne, 2024 Paris Yaz Olimpiyatları ile 206 ülkeden gelen 10500 sporcu için, kentlerinin alt ve üst yapısını yenileyerek, tüm şehri hafızalara kazınacak parıltılı bir sahne haline getirmeyi başardılar. Halihazırda, Makron'un görev süresi 2027 yılına kadar sürüyor, ancak bu mümkün gözükmüyor.

Zeynep Bilgehan

Bilişim Sözcüklerini Türkçeye Kazandıran Prof. Aydın Köksal… 'Computer'i 'Bilgisayar' Yapan Hoca

22 Aralık 2024 06:29

Geçen yüzyılın bu en popüler, en çok kullanılan sözcüklerinin mucidi; Türkiye'nin ilk elektronik mühendislerinden, Türkiye Bilişim Derneği'nin (TBD) kurucusu ve onursal başkanı Prof. Dr. Aydın Köksal ile buluştuk. Prof. Aydın Köksal, Türkiye'nin ilk elektronik mühendislerinden, Hacettepe Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü'nün kurucusu ve bugün 'bilgisayar' sözcüğü de dahil olmak üzere 2 bin 500'ü aşkın bilişim terimini Türkçeye kazandırmış, UYAP gibi bugün kullandığımız bilişim sistemlerimize imza atmış bir bilim insanı. Aydın Köksal 1985'te kurduğu Bilişim AŞ'nin yönetim kurulu başkanı. Tek eksiği motoru; "Onu da büyüyünce yaparım!" diye belleğe atıyor. Kendisinden dinleyelim: "Annem kazak örerken ilmik sayısını bulabilmek için beni ölçerdi. Örgü sistemi bana ilham verdi. Dikdörtgenin kenarlarının uzunluğunu toplayabilirsiniz ama bir yüzeyi hesaplamak için çarpma yapmak gerektiğini anladım. Sokaktaki dükkânların sıralamasına bakıp matematik problemlerini kolayca çözmeme yol açan yöntemler bulurdum." Öğrenimine Galatasaray Lisesi'nde devam ediyor. Köksal: "Dört bin yıllık Hititçe tabletleri okuyan Muazzez İlmiye Çığ'dan, antik çağdan bize kalan şu Sümer özdeyişini öğrendim: 'Madem biliyorsun, neden öğretmiyorsun'" diyor. Yanıtı: "Türkiye bilişim/yazılımda bugün ileri bir ülke. UYAP projemiz 2009'da Avrupa'da ödüllendirildi. Üçüncü dünya savaşı bir yazılım savaşı olacak. Tabii yazılımı içine koyacak uçağınızın da olması gerekiyor. TUSAŞ'ta, Havelsan'da, Aselsan'da ve özel yazılım evlerimizde çok önemli birikime sahibiz." Bugün Türkiye'de bilişim kesiminde çalışanların sayısı 850 bine ulaştı. Köksal, muazzam gelişmelerin kendisini hiç şaşırtmadığını söylüyor: "Yapay zekâ dahil bugünkü gelişmeleri 1960'lı yıllardan beri bekliyorduk. Ben 26 yaşındayken bütün dünyaya telefon edilebiliyordu. Hatlar, geçen yüzyılda okyanus altından döşendi. Atatürk gittiği her yere telgraf teli çektiriyordu. Atatürk'ün telgrafı bugünkü interneti kullanır gibi kullandığı söylenir. Nitekim, bilgisayarla ilk karşılaşmamızdan sonra çok geçmeden uzaydan yayın yapılacağını biliyordum. Artık bütün bilgisayarlarımız, cep telefonlarımız küresel ölçekte çevrimiçi ortamda birbirine bağlı. Bu, uygarlığın yeni bir aşaması. Adı bilişim toplumu." Bilişim çağının yeni bir dili de var: Emojiler. Aydın Hoca buna mesafeli: "Karmaşık yaşamları bir imgeye indirgeyemezsiniz. Duygular ancak derin anlatımlarla aktarılabilir. Kedi de isteklerini miyavlayarak dile getirir ama ses telleri olmadığından konuşamaz. Konuşma ve gülümseme yeteneği olmasa insanlık uygarlık kuramazdı. Türümüz Homo Sapiens de evrime uğruyor; 'Homo sapiens sapiens'e dönüşüyoruz; yani 'bildiğini bilen' insan..." Köksal, 'computer' üzerinde çalışırken 2 bin 500'ü aşkın yeni sözcüğü içeren bir 'Bilişim Terimleri Sözlüğü' oluşturuyor: "Bilimi kendi dilimizde öğrenmek önemli. Bu yıl, 'sayısal bilgisayar' sözcüğünü dilimizde kullanmaya başlayışımızın 58. yılı. 'Yazılım' kavramının adını da 1966'da kendi anadilinde koyan ilk ulus biz olduk."

Zeynel Balcı

Piyasalar Tcmb Toplantısını Bekliyor

22 Aralık 2024 06:29

Herkes 26 Aralık'taki yılın son TCMB toplantısını ve faiz kararını bekliyor. 20 Ocak'ta Trump'ın göreve başlamasıyla ABD-Türkiye ilişkilerinin nasıl şekilleneceği ve Suriye konusunun yabancıların Türkiye'ye yatırım açısından bir değişime neden olup olmayacağı veya ne ölçüde olacağı yakından takip edilecek. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) faiz indirim beklentilerine Suriye kaynaklı gelişmelerin de eklenmesiyle sert yükseliş gösteren BIST100 Endeksi, gelen satışlarla tekrar 10.000 seviyesinin altına çekildi. Biraz da Suriye konusunda "bekle gör" moduna geçilmesi katkı yaptı. Bu meyanda borsada işlem hacminin tekrar 100 milyar TL barajının altına çekilmesi ve ilginin azalmasıyla "Çıkamayan borsa düşer" izlenimi öne çıktı. Kasım enflasyonu beklentilerin ve yüzde 2'nin üzerinde gelince, faiz indiriminde 250 baz puanlık hedef yerini 150'ye bıraktı. TCMB ve Fed arasında yüzde 50 ile yüzde 4.50 gibi ciddi bir faiz farkı var. 13 Aralık ile biten haftada; TCMB brüt rezervleri bir önceki haftaya göre 4 milyar dolarlık artışla 163.5 milyar dolara çıkarak tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı. 13 Aralık haftasında, hafta kur korumalı mevduatta (KKM) düşüş sürdü ve 1.7 trilyon TL'nin altına çekildi. İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç'in "Son bir sene içinde resmi enflasyon ile sepet kur artışı arasında yaklaşık 35 puanlık bir fark oluştu. Bu büyüklükteki bir makası değil Türkiye, hiçbir ülke sanayicisi hazmedemez, yönetemez" açıklaması bu noktada kayda değer. Son açıklanan ödemeler dengesi tablosuna göre; ocak-ekim döneminde cari açık 7.6 milyar dolara gerilerken yabancı yatırımcıların tahvil bonoda 36.1 milyar dolarlık alım, hisse senetlerinde 2.6 milyar dolarlık satış yaptıkları görülüyor. Destekler 9.630-9.570 ve 9.400-9.250 seviyelerinde bulunuyor. Sonraki dirençler ise 10.160 ve 10.250 seviyelerinde bulunuyor. DIŞ piyasalar 18 Aralık'taki Fed toplantısı ve faiz kararını fiyatlıyor. Fed beklendiği üzere faiz oranını 25 baz puan indirerek yüzde 4.50 seviyesine çekti. Toplantı metni ve Fed Başkanı Powell'ın açıklamaları ise oldukça "şahin" bulundu. Fed üyeleri, 2025 yılı için 4 yerine 2 faiz indirimi beklerken 50 baz puanlık düşüşe işaret ettiler. Powell, ekonominin iyi durumda olduğu, enflasyondaki düşüşün belirsizlikler içerdiğinden bahisle "nötr faize daha yakın olduklarını, önümüzdeki dönemde faiz indirimi konusunda dikkatli ve ihtiyatlı olacaklarını" söyledi. ABD 10 yıllık tahvil faiz oranı yüzde 4.53, dolar endeksi 107.62, Euro/dolar paritesi 1.0429, altının ons fiyatı 2.622, brent petrol 72.64 seviyelerinden haftayı kapattı. Fed Başkanı Powell'ın açıklamaları piyasa dengelerini değiştirirken "ABD nezle olursa" diye başlayan sözü tekrardan hatırlattı. Euro'daki zayıflama ve Euro Bölgesi ekonomisindeki durgunluk, o bölgeye önemli ticareti olan Türkiye ekonomisi açısından tahmin edileceği üzere iyi bir haber olmayacak.

Filtreleme Haberleri

Umut Fırat Eroğlu

Evrimde Son Nokta: Homo Ekranyus

ABD'de saygın bir kuruluşun yayımladığı rapora göre 13-17 yaş arası gençlerin yüzde 73'ü zamanının çoğunu YouTube'da geçiriyor. ABD'li saygın ve bağımsız merkez Pew Research Center geçen hafta ergenlik çağındaki gençlerin sosyal medya ve teknoloji tercihlerine dair geniş kapsamlı bir rapor yayımladı. 2024 verilerini içeren rapora göre 13-17 yaşındaki gençlerin yüzde 96'sı her gün internet kullanıyor. Bu yıl itibariyle 'neredeyse hiç durmadan' internet kullanan gençlerin sayısı yüzde 46'ya ulaşmış. 10 sene önceye göre yüzde 24 artış kaydedilmiş. 13-17 yaş aralığının ilk tercihi YouTube. Gençlerin yüzde 73'ü zamanının çoğunu artık televizyonun yerini alan YouTube'da geçiriyor. Neredeyse tüm gün YouTube'a takılanların oranıysa yüzde 15. İkinci sırada TikTok var. Gençlerin yüzde 57'si her gün TikTok'a en az bir kez giriyor, tüm gününü geçirenlerin oranıysa yüzde 16 seviyesinde. Listenin devamında yüzde 50 / yüzde 12 ile Instagram, yüzde 48 / yüzde13 ile Snapchat ve yüzde 20 / yüzde 3 oranıyla Facebook var. Aralarındaki fark büyük değil, yüzde 10'u geçmiyor. Son 10 yılda yüzde 25 artan veriler, gençlerin şu ya da bu şekilde sanal dünyayı gerçek dünyaya tercih etmeye başladığını gösteriyor. İki yıl önce biliminsanları, teknoloji kullanan insanın 1.000 yıl sonra fizyolojisinin nasıl evrim geçireceğini simüle ederek 'Mindy' adında bir karakter ortaya çıkarmıştı.

22 Aralık 2024 06:29

İlber Ortaylı

Kritik Sorular

Oysa Suriye hiçbir zaman bir " vatan " olmadı. Ortadoğu tarihinin, ta " Ebla " ve " Mari Krallığı " gibi dönemlerden itibaren, parlak yerleri oldu. Ama o zamanlarda bile Suriye demek ya güneyden Firavunlar İmparatorluğu'nun, ya Hititlerin, ya da Asurlular gibi kuvvetlerin egemenliği demekti. Suriye, denizlere Fenikeliler gibi açılamadı; karalarda ticaret yaptı. İki dönem var ki Suriye, her şeye rağmen barış içinde yaşadı: Klasik Roma dönemi ve Rönesans'tan itibaren Osmanlı İmparatorluğu. Son asırda, Osmanlı ricali kadar Fransız döneminde de küçümsenmeyecek kadar devlet adamı, toplumu sürükleyen şahsiyetler yetiştirdi; Bereketzâdelerden Suphi Bey, cumhurbaşkanının kızı Zehra Halefoğlu ve Şükri el-Kuvvetli gibi... Şükri el-Kuvvetli'nin savaş sonrası Fransızlarla kurduğu Harb Okulu'nun askerî darbelerin kaynağı olduğu söylenir. Sınırların içinde yaşayan Suriye Nusayrileri tabii ki Arapça konuşuyor. Liderler Mişel Eflak'ın Baas Arap milliyetçiliğine çok bağlı görünse de aslında sadece kendilerine bağlılar. Ortadoğu'nun en eski kavimlerinden Aramiler ve Nabatiler gibi topluluklara dayanan bir Suriye halkı var. Bir de Suriye'nin kuzeyi var ki onun klasik medeniyetlerle ilişkisi, Ekrem Akurgal Hoca'nın birçok dile çevrildikten yıllar sonra Türkçeye kazandırılan " Doğu ve Batı - Mezopotamya: Yunan Sanatının Kaynağı " kitabında örnekleriyle anlatılıyor. İkincisi, güney sınırlarımızın güvenliğini korumak zorundayız. Hani şu son arazi rejiminden dolayı her önüne gelene sattığımız, bu arada İsrail şirketlerinin bile aldığı sulanan topraklarımızdan söz ediyoruz. ABD orduları, artık uzun zamandır İkinci Dünya Savaşı'ndaki " savaşçılarına " sahip değil. Emevi Meydanı'nda toplanan Suriye halkı, ülkenin özgürlüğü ve 'yeni Suriye' için temenniler içeren sloganlar attı. Bazı cürümlerin unutulmaz olduğunu herkesin bilmesi gerekir. " Hürriyet " kelimesi üzerinde çok durmuş. Ursula von der Leyen gibi boş politikacı tiplerinden değil. Göç sorununun nasıl üzerimize yığıldığı ve vaat edilen paralar kitapta açıkça anlatılıyor. Ancak vaat edilen 3 milyar Euro'nun ne kadarının ödendiği belirtilmemiş. Türk devlet yapısının ve devlet adamlarının uzun uzun değerlendirildiği bir bölüm de bulunmuyor. Ameliyat ağır olmadı ama önemliydi. Tabii ki bu tür bir "ev ortamını" Allah bizden uzak tutsun.

22 Aralık 2024 06:29

Fulya Soybaş

Bu Kez Bir Fenomen Masada Kaldı... Her Estetik Güvenli Mi

28 yaşında, iki çocuk annesi, gencecik bir kadın... Son 5 yılda 31 İngiliz kadın, Türkiye'de geçirdiği- çoğunluğu popo kaldırma ameliyatı- estetik ameliyatlar yüzünden hayatını kaybetti. "Gelin Evi" programı ile tanınan sosyal medya fenomeni Neşe Özkan, 18 Aralık'ta V. Estetik firması aracılığı ile ulaştığı Plastik Estetik Cerrah Operatör Doktor M.A. ile Gaziosmanpaşa'daki Özel B. Hastanesi'nde, 135 bin liraya, karın gerdirme ve meme küçültme operasyonu olmak için anlaşıyor. Neşe Özkan'ın eşi İskender Özkan ise şu çağrıyı yaptı: "Eşim bu firmayı sosyal medyadan buldu. Yaklaşık 200-300 bin liralık bir ameliyatı 135 bin liraya yapabileceklerini söyleyince sevindi. Ben de destek oldum. Ameliyatın hangi hastanede olacağı bilgisi ameliyattan önceki gün söylendi. Ameliyat sabahı ise bazı tetkikleri yapıldı, EKG gibi bazı tetkikleri ise yapılmadı. Eşim; kalbinde delik olduğu, bu sebeple ameliyat olduğu bilgisini anestezi uzmanına verdi. 'Ameliyatın üzerinden çok geçmiş' gibi bir cevap aldı. Kendisine verilen, 'Başıma bir şey gelirse hastane sorumlu değildir' yazısını ise imzalamadı. Kasıtlı yapıldı demiyorum ama yanlış işlem, yetkisiz, bilgisiz insanlar, yetersiz ekipman sebebi ile öldürüldüğünü düşünüyorum. Hak ettikleri cezayı almalarını istiyorum." Türk Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Derneği Başkanı Prof. Dr. Şükrü Yazar'ı aradım. Nasıl bir tişört alırken 2-3 mağaza geziyorsunuz, yapılacak en ufak bir işlem için bile 2-3 hastane gezmeli, fiyat karşılaştırması yapmalı, en az 2-3 farklı uzmandan görüş almalısınız.

22 Aralık 2024 06:29

Fatih Çekirge

Hayallerini Toprağa Eken Kadınlar

Televizyon kanalları arasında bir başlık dikkatimi çekiyor: " Hayallerinin peşinde koşan kadınların başarı öyküleri... " İzlemeye başladım. Bir baktım ki; TRT1, Türkiye'nin değişik bölgelerinde devlet desteğiyle organik tarıma başlayıp başarılı olan kadın girişimcileri anlatıyor. 70'i aşkın bölüm var. Kadın ve girişim. Kadın ve toprak. Kadın ve yaratıcılık. Ve hayvanlarıyla, bitkileriyle harika bir çiftlik kurup organik tarıma marka olarak devam ediyor. Bugün 12 kadın girişimciyle tezgâhlarda ipek dokunuyor. 3 yıl okuduktan sonra gözünü güzel sanatlara dikiyor. Çok ilginçtir ki, uluslararası ilişkiler bölümünde " Bu çocuk okumaz, tembel " denilen Demet Hanım, güzel sanatlar bölümünde şeref öğrencisi oluyor. Buradan sonrasını şöyle anlatıyor: " Baktım zehirli ilaçlar, toprağa verilen kimyasallar yüzünden toprak ölüyor. Canlılar ölüyor. Üretilen sebze meyve bir şekilde zehir barındırıyor. Karar verdim. Önce zehirleri, kimyasalları attım. Hastalanmış toprağı iyileştirmek için kolları sıvadık. İlk solucanı gördüğümde nasıl mutlu oldum. Zamanla toprak kendine geldi; kuşlar, arılar, solucanlar, tavşanlar, çakallar arttı. Böylece başladık organik tarıma. İl tarım müdürlüğü traktör ve mazot için bize destek verdi. Böylece büyüdük. " Demet Atınç bugün zeytin, zeytinyağı, narenciye üretiyor ve önemli bir marka haline gelmiş durumda. Benim gördüğüm 70 bölümde neredeyse 100 kadın. Mardin Midyat'ta kurduğu kooperatifle elişi sanatını dünyaya gösteren Kübra Şaşmaz... Ve daha nice başarılı kadınlar. Hayallerini toprağa ekip organik ve doğal hayatı başlatan kadınlar. Keşke organik ve sağlıklı hayatlar için tarımda bir " kadın devrimi " yapabilsek.

22 Aralık 2024 06:29

Doğan Hızlan

Bir Bilim Adamının Müziğe Yaklaşımı

YILLARINI bilime vermiş bir üniversite hocası, müzik yazılarını bir kitapta topladı: Besteciden Yorumcuya: Kısık Ateşte Demlenen Müzik Yazıları-Ahmet Makal... Makal, müziğe ilgisini şöyle özetliyor: "Mülkiyede 41 yıl hocalık yaptım, Türkiye'nin emek tarihi/toplumsal tarihi ağırlıklı araştırmalarım, kitaplarım, makalelerim oldu. Sanat bâbında ise çocukluğumdan itibaren iç içe yaşadığım edebiyatın yerini, daha sonraki yıllarda müzik aldı, tutkulu bir müzik gönüllüsü oldum. Başlangıç sözü: "Müzik bir ömre yeter ama bir ömür müziğe yetmez- Sergei Rachmaninov." Hiç kuşkusuz bu yazıları okuyan, adı geçen türlerde dinlediği müzisyenleri de anımsayacaktır. - Sviatoslav Richte –Müzik Dünyasının Yalnız Gezgini. Ara not: Richter'i Türkiye'de dinledim. Uçağa binmezmiş. Türkiye'den sonra Viyana'da konser verecekti. Avusturya hükümeti ona özel bir tren göndermişti. - Müzik, Etik ve Ego: Karajan 100 Yaşında Ara not: Haitink İngiltere'de orkestranın sanat yönetmeniyken İstanbul'dan gönderdiği bir mektubu hatırlayarak bana üç kişilik davetiye vermişti. Yanımdaki arkadaşlarım da Mehmet Yılmaz, Fatih Çekirge idi... Yaşamı hep iki yüzü olan bir madalyon gibi düşündüm; bir yüzü bilim, diğer yüzü sanattan oluşan. Bilim yaşama akıl ve derinlik katarken, sanat da güzellik katıyor. Bilim babında, insana en yakın sosyal bilim alanlarından biri olarak değerlendirdiğim sosyal politikaya yöneldim. Mülkiye'de 41 yıl hocalık yaptım, Türkiye'nin emek tarihi/toplumsal tarihi ağırlıklı araştırmalarım, kitaplarım, makalelerim oldu. Sanat babında ise çocukluğumdan itibaren iç içe yaşadığım edebiyatın yerini, daha sonraki yıllarda müzik aldı, tutkulu bir müzik gönüllüsü oldum. Yaşamımın değişik dönemlerinde rock'tan caz'a, klasik müziğe değişik türlere gönül versem de, sonunda yaşamımda klasik müzik ağırlıklı hale geldi. 1974 yılında henüz üniversitede öğrenci iken uzunçalar plaklarla başlattığım kayıt koleksiyonum, yaşamım boyunca benimle birlikte gelişti ve o günden bugüne 50 yıldır yaşamla ve müzikle ilişkimin merkezinde yer aldı. * Yazıların yazıldığı tarihten bu yana ortaya çıkan önemli bir değişiklik ise klasik müzik firmalarının son dönemlerde sanatçılar için yayınladığı devasa hacimdeki toplu edisyonlar oldu. Bu edisyonların hem bir sanatçının toplu kayıtlarına tek elden ulaşma olanağı sağlaması hem de fiyat avantajları nedeniyle, listelerde bazı önemli gördüğüm toplu edisyonları ekleme yoluna gittim. Günümüzde bu toplu edisyonlar müzik kataloglarında oldukça popüler. * Kitap, kuşkusuz çok farklı biçimlerde isimlendirilebilirdi. Üst başlık olarak, kitabın içeriğini tam anlamıyla yansıtan ' Besteciden Yorumcuya' en uygunuydu. Alt başlık olan ' Kısık Ateşte Demlenen Müzik Yazıları'nın ise hoş bir öyküsü var. Andante dergisi için hazırladığım yazılar tamamlandığında, derginin yayın yönetmeni Serhan Bali'ye bitiş haberini verirken, ' Yazı bitti ama birkaç gün demlensin, sonra son bir defa okur ve gözden geçiririm ' dedim. Sevgili Bali, kitabın hazırlık sürecinde bu ifadeyi hatırlatarak, başlık olarak çok sevdiğini ifade etti. Kısık Ateşte Demlenen Müzik Yazıları'nı önerdi, ben de gördüğünüz gibi bunu mutlulukla benimsedim. Ahmet Makal, çeyrek yüz yıldır, hazırlık aşamasında kısık ateşte demlenen ve sonrasında da ağırlıklı olarak " Türkiye'nin Klâsik Müzik Dergisi " Andante'de yayınlanan yazılarını bilgileri güncellenmiş olarak bir araya getiren bu kitapta, okuyucuyu klâsik müzik bestecilerinin eserleri ile onları yorumlayan sanatçıların dünyasına götürüyor. Yarım yüz yıldır klâsik müzik plâk-CD koleksiyoncusu, otuz yıldır da radyo müzik programcısı olan Makal'la birlikte, bu eserleri seslendiren müzik tarihinin büyük piyanistleri, kemancıları, çellistleri, şancıları, orkestra şefleriyle tanışıyor, onlarla birlikte uçsuz bucaksız müzik kayıt evreninde dolaşıyor, sevilen eserlerin çok sayıda kaydı arasında kaybolmadan, aralarındaki en nitelikli ve değerli kayıtlara ulaşmaya çalışıyoruz.

22 Aralık 2024 06:29

Dinçer Güner

İki Arada Bir Derede Çelişkili Günler Yaşayacağız

Bu hafta gökyüzüne Jüpiter ile Satürn arasındaki etkileşim hâkim olacak. Jüpiter ile Satürn arasındaki kare açı bu hafta gelişmek istediğimiz alanlarda bize sorumluluklarımızı hatırlatacak. Bugün Ay 16.25 ile 22.07 arasında Başak burcunda boşlukta olacak, önemli işlere başlamak için de uygun değil. 22.07 itibariyle Ay, Terazi burcuna geçecek. Hem ilerleme arzusu hem de kısıtlanma duygusu aynı anda etkili olabilir. Bu gergin atmosfer 10 gün boyunca etkili olacak ve sabırla ilerlememiz gerekecek. Çarşamba Ay sabah saatlerinde Akrep burcuna geçerek duygusal derinliği arttırıyor. Merkür ile Jüpiter karşı karşıya gelecek ve bu bizim abartılı tepkiler vermemize, gereksiz gerginlik yaşamamıza neden olabilir. 3 gün sürecek bu dönemde sözlerimizi dikkatli seçmeli, aşırı iyimserlikten veya eleştirel tutumdan kaçınmalıyız. Perşembe Ay tüm gün Akrep burcunda olacak, duygularımız derinleşebilir, sezgilerimiz güçlenebilir. Merkür ile Satürn arasındaki kare açı iletişimde sorumluluk duygusunu, ciddiyeti ve kimi zaman kısıtlanmayı ön plana çıkaracak. Bu 3 günlük etkiyle düşüncelerimizi netleştirme, planlarımızı gözden geçirme ihtiyacı hissedebiliriz. Cuma Ay öğleden sonra Akrep'te boşlukta olacak. Venüs ile Uranüs arasındaki kare açı ilişkilerde beklenmedik gelişmeleri, özgürleşme ihtiyacını veya ani değişim rüzgârını getirebilir. 28 Aralık Cumartesi Ay tüm gün Yay burcunda seyahat ederek özgürlük, neşe ve macera arayışımızı destekleyecek. Bu çelişkili süreçte parlak fikirleriniz olabilir ama içinizdeki gizli fren sanki sizi engelliyormuş gibi gelebilir. Bu dönemde hem diliniz hem de zihniniz oldukça sabırsız ve provokatif olabilir. Bazı hayallerinizi de ertelemek zorunda kalabilirsiniz. Hayal gücünüz ve gerçekler bir araya geldiğinde, derinlerde yatan korkularınız gün yüzüne çıkabilir. Kişisel isteklerinizle karşınızdakilerin beklentileri arasındaki dengeyi sağlamak kolay olmayabilir. Bu süreçte gereksiz yüklerden kurtulmanız, gündelik yaşamınızı daha verimli hale getirmeniz gerekebilir. Hem ilişkilerinizde ilerlemek, özgürleşmek hem de köklerinizi sağlamlaştırmak zorunda kalabilirsiniz. Aile içinde bazı sağlık sorunları meydana gelebilir. İşlerinizi daha verimli hale getirip üretkenliğinizi arttırmak isterken iletişimde daha dikkatli, ölçülü, net olmak zorunda kalabilirsiniz. Bütçenizi daha dikkatli yönetmek zorunda kalabilirsiniz.

22 Aralık 2024 06:29

Buğra Adil Buyrukcu

Kış Eczanenizdeki Doğal Takviyeler

C vitamini, vücudumuzun sağlıklı olabilmesi için gerçekten vazgeçilmez bir vitamindir. Kabak, ayrıca omega-3, demir ve magnezyum yönünden de güçlü bir besindir. E vitamini bağışıklık sistemimizin güçlenmesine destek olmasının yanı sıra beyin, göz, cilt ve dolaşım sisteminin sağlıklı olabilmesi için gerekli olan bileşenlerden biridir ve doğal besinlerin birçoğunda bolca bulunur. E vitamini içeren besinler arasında ise kara lahana, brokoli, ıspanak, kabak, kırmızı dolmalık biber, kuşkonmaz, kivi, mango ve avokado yer alır. Mesela 100 gram kivi tüketildiğinde günlük E vitamini ihtiyacı karşılanabilir. Avokado içerisinde yoğun miktarda E vitamini bulundurur ve bir avokado günlük E vitamini ihtiyacından fazlasını karşılayabilir. Bağışıklık sistemini desteklemeye yardımcı olan A vitamini de besinlerde bolca bulunur. Bu nedenle önemli bir vitamindir. Mesela sağlığımıza oldukça faydalı olan ıspanak, günlük ihtiyacınızın yüzde 40'ını karşılayabilir. 1 orta büyüklükteki muz ise günlük ihtiyacın yüzde 8'ini karşılar. Bir bütün avokadoda yaklaşık 58 mg magnezyum bulunur. Magnezyum içeren kuruyemişler listesinde ise kaju, badem ve yer fıstığı yer alır.

22 Aralık 2024 06:29

Ahmet Hakan

Paranoyak Olmayalım Ama Uyanık Olalım

ABD'ye ilaç gibi gelecek. Çünkü saldırıyı gerçekleştiren adamın profili, Hürriyet Yayın Koordinatörü Emre Oral'ın dediği gibi tam " beyin yakan " cinsten bir profil. / Almanya devletine "Müslümanlara çok pas veriyor" diye ateş püskürüyor. Saldırının biçimi: Tam ABD'nin istediği tipte, yani DEAŞ tipi bir saldırı biçimi. Yani hiç gaf yapmayan bir isim değil Özlem Gürses. " IŞİD yapısı " sözü, tam anlamıyla bir gaf. * Ayrıca ilk ifadesinde Özlem Gürses de olayın bir " dil sürçmesi " olduğunu söylemiş. Davet edersin, sorarsın, " maksadın nedir " diye... O da bunun bir " dil sürçmesi " olduğunu ifade eder. " Yuppi" diye haykıracak tipler var aramızda. Çok rahatlayacak tipler var aramızda.

22 Aralık 2024 06:29

Gözde Bedeloğlu

Gisèle Pelicot'nun İlham Veren Mücadelesi

Kayıtlarda baygın halde ve çok sayıda erkek tarafından cinsel saldırıya uğradığı görülen kadın, Dominique Pelicot'nun karısı Gisèle Pelicot'ydu. Polis, yaklaşık 200 tecavüz kaydındaki 90 farklı erkekten 51'inin kimliğini tespit etti. Eylül 2024'te Dominique Pelicot ile birlikte yargılanmaya başlayan erkeklerin hepsi kasabada yaşayan, yaşları 26-74 arasında değişen, itfaiyeci, şoför, güvenlik görevlisi, hemşire gibi mesleklere sahip, çoğu evli ve çocuklu sıradan kişilerdi. 20 Aralık'ta sonuçlanan davada Dominique Pelicot'ya 20 yıl, diğer sanıklara ise 12 ilâ 3 yıl arasında değişen hapis cezaları verildi. "Utanç, taraf değiştirmeli" diyerek davanın kamuya açık sürdürülmesini isteyen Gisèle, cesaretiyle hem farkındalığı artırdı hem de başta tecavüz ve şiddet mağdurları olmak üzere milyonlarca kadına ilham oldu. *** Gisèle Pelicot, her insanın kendini güvende hissetmesi gereken yerde, evinde ve 50 yıllık kocası ve onun eve çağırdığı onlarca adam tarafından tecavüze uğradı. Mor Çatı Vakfı'nın "Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Aile Mahkemeleri" başlıklı son raporu da bize 6284 sayılı kanunun uygulanmasında eksiklikler olduğunu ve mahkemelerin kadınları koruyamadığını gösteriyor. *** Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, toplu tecavüz davasının sonuçlanmasının ardından Gisèle Pelicot'ya sosyal medya üzerinden bir teşekkür mesajı yayınladı. "Onurunuz ve cesaretiniz Fransa'yı ve dünyayı etkiledi" diyerek minnettarlığını ifade eden Macron, bir öncü olduğunu söylediği Gisèle Pelicot'ya kadınlar ve Fransa halkı adına teşekkür etti.

22 Aralık 2024 05:58

Konuk Yazarlar

Bugünün Kubilaylarını Laik Ve Bilimsel Eğitimle Yetiştirebiliriz! - Av. Sedat Durna

Bugün, yeni kurulmuş 7 yaşında bir Cumhuriyeti korumak için hayatının baharında henüz 24 yaşında, askerlik görevini yedek subay olarak yapmakta iken şehit olan Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay'ın ölüm yıldönümü Kubilay'ı hiç unutmadan anmamız ve anlamamız gerekiyor. 94 yıl önce yaşanan bu gerici kalkışma ile yeni kurulmuş Cumhuriyet rehin alınmak, ortadan kaldırılmak ve Türkiye Cumhuriyeti devleti bir şeriat devleti yapılmak istendi. Menemen'de başlayan yıkıcı ve gerici kalkışmaya Mustafa Fehmi Kubilay, iki bekçi silah arkadaşı ile müdahale etti ve orada korkunç şekilde şehit edildiler. 94 yıl önce yaşanan bu korkunç kalkışmadan çıkarmamız gereken önemli dersler var çünkü o gün 7 yaşında olan Cumhuriyet, bugün 101 yaşında olsa da benzer tehdit ve tehlikeleri yaşamaya devam ediyor.

22 Aralık 2024 05:43

İletişim Formu

captcha

Kişisel verilerinizi işlemekte ve kanunlarda öngörülen teknik ve idari tedbirleri alarak bu verilerinizin korunması için elimizden gelen çabayı göstermekteyiz. İşlenen kişisel verilerinize ilişkin bilgilere aydınlatma metnini ziyaret ederek ulaşabilirsiniz.