×Uygulama Logosu

Habokado - Akıllı Haber Özeti

Özetleri Okuyun ve Dinleyin

Haberi Yapay Zeka ile Özetinden Okuyun. Neden Habokado?

Selahattin Gezer

​Sevgili Psikoloğum Bediüzzaman Ve Hutbe-i Ervahiye

23 Aralık 2024 00:40

Sevgili Psikoloğum Bediüzzaman, aynı yerden düğümlenmiş hüzünlerimiz var... Sevgili Psikoloğum, Biliriz, Gazze'nin kurtuluşu; Filistin'in dirilişi için Risale-i Nurların anahtarı besmeleyi şefaatçi yaptığınızı, Biliriz Ayet'ül Kübra'nın her bir harfini, Meyve Risalesi'nin her bir meyvesini şefaatçi yaptığınızı... Dördüncü Dal'a dikkat edip, Beşinci Dal'a yapışarak "muhabbete lâyık olacak, nihayetsiz bir kemal sahibine" Arz-ı hal ettiğiniz İcaz-ı Kur'an-ı şefaatçi yaptığınızı… Sevgili Psikoloğum, Kur'an'ı Hakîm'in verdiği dersle ve Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın talimiyle yeri ve semayı çınlatan Münâcat'ınızın gök gürültüsü gibi Siyonist İsrail'in ödünü koparmasını, rüzgârlar ve yıldırımların; intikam vakti geldi diyerek kahrı perişan etmesini bekliyoruz... Biliriz, Âlemi İslam'ın dağınıklığına, ruh ve mânâda perişanlığına yazdığınız Hutbe-i Şamiye'nin hatırlatıcı olmasının, Türk aklının ve de askerinin kararlığıyla ve de Ensar'lığının bereketiyle Emevi Camii'nde namaz kılındığını. Birliği hatırlatıcı ve Müslüman'ı uyarıcı Hutbe-i Şamiye'nin semeresi de ruhlar âlemine hutbe olmuştur. Şimdi belki de o Hutbe-i ervah bereketiyle Mescid-i Aksa'da namaz kılınması nasip olacaktır ve hürriyet, tam bağımsızlık erkene alınacaktır. Sevgili Psikoloğum, İslam Birliğinin, İttihad-ı İslam reçetesi Hutbe-i Şamiye, MİT Başkanı mütefekkir İbrahim Kalın Şam'daki Emevi Camii'nde Müslüman Türk Milleti namına namaz kılması ile taçlanmıştır. Göğün nurani sakinlerinin bu hürriyete şahit olup lerzeye gelmesiyle de hutbe sanki Hutbe-i uhreviye olmuştur ve Filistin zaferi, Mescid-i Aksa özgürlüğü yaklaşmıştır.

Erdoğan Sağlam

Kâr Paylarında Stopaj Oranı Yüzde 10'dan Yüzde 15'e Yükseltildi

23 Aralık 2024 00:39

Gelir vergisi beyannamesi ile beyanı gerekmeyen kâr paylarından da stopaj yoluyla vergi tahsil edilmiş olacak... Tam mükellef kurumlara dağıtılan kâr paylarından stopaj yapılmıyor. Çünkü bu kurumlar ileride tam mükellef gerçek kişi ve dar mükellef yabancı kurum ortaklarına kâr payı dağıtacakları zaman bu stopajı yapmak zorundalar. Kâr dağıtım stopajı, dar mükellef yabancı kurumlar için ülkemizde nihai vergileme oluyor. Bu stopajın oranı yüzde 10 idi, dün (22 Aralık 2024) yayımlanan 9284 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile kâr dağıtım stopajı oranı yüzde 15'e yükseltildi. (Çok ilginç bir tesadüf, stopaj oranının tam üç yıl önce 22 Aralık 2021 tarihinde yüzde 15'ten yüzde 10'a düşürülmüş olması. Bu değişiklik, beyana tabi kâr payları için ödenecek toplam vergi tutarında (kurumlar vergisi+kâr dağıtım stopajı+gelir vergisi) bir farklılık (artış veya azalış) yaratmıyor. Stopaj bunlar için nihai vergi olduğundan, stopaj oranındaki artış bu kâr paylarındaki vergi yükünü artıracak. Aşağıdaki tabloda göreceğiniz gibi, oran düşükken kurum tarafından "stopaj" olarak ödenmeyen vergi kâr payını alan tam mükellef gerçek kişilerce "gelir vergisi" olarak ödenmekteydi. Başka bir ifade ile Maliye vergiyi gerçek kişinin gelir vergisi beyannamesi vermesini beklemeden kurumdan stopaj yoluyla daha erken tahsil edecek!

Ufuk Coşkun

​Israil Su Kaynaklarını İşgal Ediyor

23 Aralık 2024 00:38

1967 savaşında İsrail ordu komutanı Moşe Dayan şöyle diyordu; " İsrail için su o kadar önemlidir ki biz, 1967'de Araplarla savaşa biraz da su kaynaklarını kontrol altına alabilmek için girdik." Hayfa Üniversitesi'nden Prof. Armon Sofer, 1990 yılında verdiği bir demeçte "Ortadoğu'da su kaynaklarının kullanımı yüzünden savaş çıkacak" demişti. 1995 yılında İsrail'in Ankara Büyükelçisi Zvi Elpeleg ise; " Türkiye'de su da bol, toprak da ancak bizde ikisi de yok!" demişti. 1919 yılında yapılan Wersailles Barış Konferansı'nda ileri sürülen Siyonist haritaya Litani nehrinin dâhil edilmesinin bir nedeni de 1978 ve 1982'de Lübnan'ın işgalinde oynayacağı rol içindi. Öbür dünya inanışına göre "Armageddon" ise evangelistler için söz konusudur Onlar, "Armageddon" öncesinde sadece 144 bin Yahudi'nin göğe yükselip aşağıda kopan kıyameti yukarıdan eğlenceli bir şekilde oturarak izleyeceklerine inanıyor. İsrail askeri istihbarat servisi AMAN'ın eski şefi Harkabi'ye göre İsrail'in nihai hedefi "Nil'den Fırat'a uzanan coğrafya üzerinde egemenlik sağlamaktır. Bu egemenliğin önemli bir boyutu kuşkusuz su yataklarını denetim altına alabilmektir." Winston Churchill, Nil'in jeopolitik konumunu şöyle tasvir etmişti. Nil'i; kökleri orta Afrika'da-Victorya, Albert ve Kenya göllerinde- uzun gövdesi; Sudan ve Mısır'da ve dalları kuzey Mısır'daki deltada yer alan dev bir palmiyeye benzetmiş ve şöyle demiştir: "Kökle kesilecek olursa dallar kuruyacak ve ağacın geri kalan kısmı da çürüyüp ölecektir. " İsrail de bunun üzerine bir su stratejisi belirledi. 1940'lı yıllarda Başbakan David Ben Gurion tarafından hazırlanan ve sonradan "Gurion Planı" olarak adlandırılan planda Türkiye'deki kaynakların kontrolü ile kuzeyden İsrail'in güneyden Etiyopya ve bazı Afrika ülkelerinin de güneybatıdan bastırması ile Ortadoğu'daki su ve petrolün kontrol altında tutulması öngörülüyordu. Palmiyenin köklerinden biri olan Etiyopya, Mısır'a giden suyun %85'ini kontrol eden bir ülke ve bu yüzden ona "Afrika'nın su kalesi" adı verilir.

Abdülbakî Çimiç

Ekberü'l-kebâir-1(katl)

23 Aralık 2024 00:38

Bu nedenle "Sene 365 gün hesabıyla, bir dakikada katl, yedi milyon sekiz yüz seksen dört bin dakîka hapis iktizası kànûn-u adalet…"4 olarak Risale-i Nur'da hesap edilmiş. "Madem bir dakîka katl, on beş sene cezâda (sekiz milyona yakın dakîkada) hapis azabını çekmesini adalet-i beşeriye kabul edip maslahata ve hukuk-u âmmeye muvafık görür."5 Buna göre "Bir dakîkada katl, lâakal, zâhirî âdete göre, on beş sene maktulün hayatını selb eder, onun yerine hapse girer."6 Bundan da anlaşılıyor ki bir dakîka hiddet yüzünden bir katl, milyonlar dakîka hapis cezâsını çektirir. "Hem hiçbir hükûmet iki cezâyı birden vermez. Bir kàtili ya hapse atar veyahut idam eder. Hem hapisle cezâ, hem idamla cezâ bir yerde vermek hiçbir usûlde yoktur."7 Bediüzzaman'ın ifadesiyle "İdârede kuvvet kànûnda olmalı ve ilimde de kuvvet hakta olmalı. Yoksa istibdat hükümferma olur."8 Buna binâen "Adliyede, adalet hakîkati ve müracaat eden herkesin hukukunu bilâtefrik muhafazaya, sırf hak namına çalışmak vazîfesi hükmettiğine binâendir ki, İmâm-ı Ali (ra) hilâfeti zamanında bir Yahûdî ile beraber mahkemede oturup muhakeme olmuşlar. Hem, bir adliye reisi, bir memuru kànûnca bir hırsızın elini kestiği vakit, o memurun o zâlim hırsıza hiddet ettiğini gördü, o dakîkada o memuru azleyledi. Hem çok teessüf ederek dedi: "Şimdiye kadar adalet namına böyle hissiyâtını karıştıranlar pek çok zul- metmişler." Evet, "Hükm-i kànûnu icra etmekte o mahkûma acımasa da hiddet edemez; etse zâ- lim olur. 1- Barla Lâhikası, s. 534. 3- İşârâtü'l-İ'câz, s. 121. 4- Lemalar, s. 645. 5- Şualar, s. 374. 6- Age, s. 374. 7- Mektubat, s. 731. 8- ESDE, Makalat, s. 61. 9- Şualar, s. 606. 10- Mektubat, s. 453.

Köşe Yazarı

Herkesin "Âşık Olduğu" Bir Katil Ve Toplumsal Patlama İhtimâli

23 Aralık 2024 00:36

ABD'de yaşanan UnitedHealthcare suikastı gibi bir olay yaşam şartlarının tetiklediği bir deliliğin, şuur kaybının ve şiddet ihtiyacının alt sınıflardan orta sınıflara doğru kaydığını göstermesi açısından görmek isteyen için pek çok ders taşıyor. Yazı işleri müdürümüz Ozan geçenlerde sohbet ederken, "Senden UnitedHealthcare CEO'su suikastı ve sonrasında olanlara ilişkin bir yazı beklerdim" dedi. UnitedHealthcare'in CEO'su Brian Thompson 4 Aralık'ta New York, Manhattan'da sokak ortasında silahlı saldırıya uğradı ve yaşamını yitirdi. Hatta öyle ki, arkadaşlarından biri Mangione'nin X hesabındaki gönderilerinden birinin altında "Sen nerelerdesin? Kayboldun gittin son zamanlarda" minvalinde bir mesaj bırakmıştı. 26 yaşındaki zanlı Luigi Mangione Yakalanmasından sonra Mangione'nin çok da uzun olmayan manifestosu ele geçirildi. 26 yaşındaki bu genç adam "ülkesi için çalışan yetkililerin fazla vaktini almak istemediği için" kısa tutacağını belirttiği açıklamasında eylemi tek başına gerçekleştirdiğini, teknolojik bilgilerinin bir mühendis olmasından dolayı sıkı koruma altında olduğu -ve dolayısıyla oradan çok bir şey çıkmayacağını-, buna karşın ele geçirilen spiralli defterdeki notlarının olayın aydınlatılmasında yardımcı olabileceğini ifade ediyor; yaşattığı travmalar nedeniyle özür diliyordu. Fakat Mangione'ye göre "bu parazitler başlarına gelen şeyi hak etmişlerdi" çünkü "Amerika dünyanın en pahalı sağlık sistemine sahip olmasına karşın ortalama yaşam süresinde 42. sıradaydı." "UnitedHealthcare gibi şirketler çok güçlenmişler ve muazzam kârlarla haklı suistimal etmeye başlamışlardı çünkü Amerikan halkı buna müsaade etmişti." Mangione'nin manifestosu aşağı yukarı bu kadardı. Katil besbelli Moore'un 2007'de çektiği "Sicko" belgeselinden bahsediyordu. Olay yerinde bulunan mermi kovanlarında "Delay", "Deny" ve "Depose" yazıyordu. "Delay" ve "Deny" sırasıyla "gecikme" ve "inkar" demekti, Luigi Mangione belli ki sigorta şirketlerinin hastalara hastane masraflarını ödememek için yaptıkları taktiklere gönderme yapmıştı. Birkaç veri paylaşayım: ABD'de 2023 yılında yapılan bir araştırmaya göre doktorların yüzde 94'ü tedavi öncesi sigorta onay süreçlerinin tedaviyi sekteye uğrattığını söylüyor. Yine bir başka çalışmaya göre ABD'de reddedilen sigorta sağlık harcamalarının oranı 2022-2024 arasında yüzde 31 artış gösterdi. Ve son olarak bir diğer araştırmaya göre Amerika'da siyah bebeklerin ölüm oranı diğer bebeklere göre 2,5 kat fazla. Dünyanın süper gücü olarak kendini tanımlayan bir ülke, yılda kişi başı 12,500 dolar sağlık harcamasına rağmen sağlıkta yerlerde sürünüyor. Aralarında Zeynep Tüfekçi'nin de olduğu bir grup sosyolog bu olay sonrası katile yapılan övgüleri kaleme alırken içinde bulunduğumuz dönemi ABD'de İç Savaş sonrasına, yani 1870-1900 arasında yaşanan kaotik zamanlarla kıyasladı. Mark Twain ve Charles Dudley Warner'ın romanlarından ilhamla bu döneme "Yaldızlı Çağ" denmişti. Tüfekçi, Amerikan toplumunun daha önce haksızlıkları silahla çözmeye hiç bu kadar yakın olmadığına dair örnekleri ve Mangione'nin nasıl bir sevgi çemberine alındığına ilişkin çeşitli istatistikleri sıraladığı yazısını "alarm zilleri çalıyor, dikkatli olmalıyız" diye bitiriyordu.

Süleyman Kösmene

Cehennem Azabının Mahiyeti

23 Aralık 2024 00:35

Cehennem elbette varılacak yerlerin en korkuncudur. En sevindirici haber, Allah'ın tövbeleri kabul ediyor olmasıdır, Allah'ın affedici olmasıdır. Risale-i Nur'da Cehennem şöyle tarif ediliyor: "Cehennem ise, hayr-ı mahz olan daire-i vücudun Hâkim-i Zülcelâlinin hakîmâne ve âdilâne bir hapishane vazifesini gören dehşetli ve celâlli bir mevcut ülkesidir."1 Bu tariften şu hususları net olarak anlıyoruz: Cehennem bir defa bir vücut dairesidir. Yani bir yokluk ülkesi değil, varlık ülkesidir. Bazı ayetleri kısaca buraya alalım: 1-"Cehennem'in yedi kapısı vardır. Her kapı için bir grup mücrim ayrılmıştır."2 2-"Hayır. Çünkü, o Cehennem alevli bir ateştir."3 4-"Ben de onu yakında, yanıp kavrulmak üzere Sekar'a tıkacağım. Sekar'ın ne olduğunu sen bilir misin? O, içine atılanı yaktıkça yakar, hepsini yer bitirir; hem de onu eski hâline getirip aynı azabı yapmaktan vazgeçmez. Durmadan derileri yakar, kavurur, simsiyah hâle getirir."5 5-"Amelleri hafif olana gelince… Onu kucaklayacak olan haviyedir. O nedir bilir misin? O yakıp kavuran bir ateştir."6 6- "Küfre varıp ayetlerimizi yalanlayanlara gelince, onlar (cahimdedirler) Cehennemdedirler."7 Bediüzzaman'a göre, Cehennem'in varlığı, affa uğramayan günahkârlar için, kâfirler için, dalaletten çıkamayan kimseler için, bin derece ebedî yok oluştan hayırlıdır. Çünkü, "insan, hatta yavrulu hayvanat dahi, akrabasının ve evlâdının ve ahbabının lezzetleriyle ve saadetleriyle lezzetlenir, bir cihette mesut olur." Öte yandan bir günahkâr, günahı ne olursa olsun, ya ebedî yok oluşla karşı karşıya kalacaktır, ya da Cehennemle. Cehennem ise bir varlık ülkesidir. 8 1 Asâ-yı Musa, s. 58. 8 Asâ-yı Musa, s. 59.

Filtreleme Haberleri

Ali Bal

​Ellerin…

Pili biten saatin durdurduğu zamanda kalan dua, radyoda çalan şarkı. Gök rengi hayallere sığınan bir kalbin denizaşırı yolculuğa çıkma hâlinin telaşı. Bir el uzak, bir el tuzak. Hiç! "Bu eller miydi masallar arasından/Rüyalara uzattığım bu eller miydi/ Arzu dolu, yaşamak dolu/Bu eller miydi resimleri tutarken uyuyan" diyen şairle şimdi aynı yerde olmak, aynı rüyayı görmek. En güzel cümle öz'den doğar ve en güzel cümledir "Özledim." demek. Bir el, göğsünde ısınır gecenin. Kalemi tutan bu el, fırçayı tutan bu el, uzaklığı tutan bu el, yakınlığı tutan bu el, acıyı tutan bu el, hüznü tutan bu el, sevinci tutan bu el, gözyaşını tutan bu el, gözleri silen bu el, gönüllere dokunan bu el, yaraları saran bu el… "Ellerini alıyorum sabaha kadar seviyorum" diyordu Cemal Süreya ve başka bir dizesinde "Önce bir ellerin var/Yalnızlığımla benim aramda" derken de yine eller ile başlıyor sevmeye. "Bana ellerini ödünç versen, dünyada çöl kalmazdı, her yere çiçek dikerdim." denilen yerde hayat bulur her şey. Ve Turgut Uyar'ı dinlemek iyi gelir: "Çok üşürdük hep üşürdük üşümekti bütün yaşadığımız/ Üşürdü ellerimiz aşkımız sonsuz uzun sakallarımız" Üşüyoruz. Ve bir el üşüyor. Üşüyen eller sıcak bir nefes arıyor. "Alır yürür sıcak mavisi gökyüzünün/Kuşlar döner uzun yağmurlardan sonra birgün/Bir yer sızlar yanar içinde büsbütün/Her şeye rağmen ellerin üşür/Üşürse beni unutma" Unutulmaz ki üşüyen eller çünkü onlar ruhun bir parçasıdır. "Sorma, söyleyemem…"diye devam ediyordu şarkı.

23 Aralık 2024 00:32

Köşe Yazarı

İran'a Düşmanlık, Ümmete Düşmanlıktır

İran demokrasisi karşıtlarının Humeyni'yi Paris'ten Tahran'a getirdikleri dönemde, bugün Suriye meselesinde İran'a düşmanlık eden bir kısım Siyasal İslâmcıların, o zamanın meydanlarında attıkları sloganları hüzünle hatırlıyoruz: "İran, Afganistan… Sıra sende Müslüman…" Hepsi İranî ve Humeynici idiler, İngilizlerin himayesindeki HTŞ muhibbanlarının… Bir de yakın tarihin hadiselerini, ruz-u mahşerde şahitlik yapacak şekilde doğruca bilmek de gerekiyor. Evet, meselemiz İran… "Dün dündür, bugün bugündür" dercesine… Siyasetin dine âlet edilmesine, devlet idarelerine ihtilâl ile müdahale edilmesine ve siyasetli dinî cemaatlerin menfaatleriyle ümmeti bölmelerine daima itiraz etmiş Nur Talebelerinin; İran, Humeyni ve İslâm Devrimi(!) hakkındaki fikirleri, Yeni Asya'nın arşivinde bulunduğundan, rahat ifade ediyoruz. Fakat "Türkiye'mizde Marksist Kemalistlerle masonların hedefi olan İran'a, bir Müslüman olarak nasıl davranacağız?"sorusu önemli… İran'a, Arap Baharı'nda Rusya ile birlik olup emperyalistleri püskürttüğünden dolayı düşman olan bir kısım İhvan'ı (akrabalarını Hama'da/Humus'ta kaybedenleri) duygusal cihetiyle anlayabiliyoruz. Rusya dahil olmak üzere aynı Allah'a inananlara, aynı insanî değerlere kıymet verenlere, global Marksizm'e karşın milletlerin milli kimliklerini esas alanlara düşmanlık, "Deccaliyet"e merkeplikten öteye gidemez. İran'ın hatalarını, Rusya'nın Ukrayna'da sebep olduğu zulmü ve Beşar'ın kendi ülkesinde mâni olamadığı mezalimini kabullenmek; dünyamızı silâhla ve kapital ile avucuna alarak insaniyetimizi boğmaya çalışan küresel Marksist/Deccalist felâkete gözlerimizi yummayı gerektirmemeli.

23 Aralık 2024 00:32

Köşe Yazarı

Zincirler Arası İletişim: Blok Zincir Ağlarının Birbirine Bağlanması

Her blok zinciri ağı, kendi kuralları ve protokolleriyle bir ekosistem sunar. Polkadot, parachain adı verilen yan zincirler aracılığıyla farklı blok zinciri ağlarını birbirine bağlayan bir platform olarak dikkat çekiyor. Cosmos ise "Blok zinciri'lerin İnterneti" olarak anılır ve IBC (Inter-blok zinciri Communication) protokolü ile zincirler arası veri transferini mümkün kılar. Cosmos ekosisteminde geliştirilen Osmosis gibi projeler, bu protokol sayesinde farklı blok zinciri ağlarından gelen verilere kolayca erişim sağlayarak kullanıcılarına benzersiz deneyimler sunar. Zincirler arası iletişim, blok zinciri teknolojisinin küresel ölçekte benimsenmesi için kritik bir öneme sahiptir. Bu teknoloji, ağların birbirine bağlanmasıyla birlikte şu avantajları sunar: Genişletilmiş Ekosistemler: Kullanıcılar ve geliştiriciler, farklı blok zinciri ağlarından gelen verilere erişim sağlayarak daha karmaşık ve yenilikçi uygulamalar üretebilir. Maliyet Verimliliği: Birden fazla blok zinciri ağını birleştirerek çeşitli işlem maliyetlerini düşürebilir. Zincirler arası iletişim, blok zinciri teknolojisinin gelecek potansiyelini ortaya çıkaran anahtar bir unsur olarak kabul ediliyor.

23 Aralık 2024 00:32

Çiğdem Toker

Trump Görev Süresinde Erdoğan'a Özenir Mi?

ABD'de ocak ayında başkanlık görevini devralacak olan Donald Trump'ın, görev süresini bir dönem daha uzatmak konusunda, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ı kendisine örnek alabileceği bir "endişe" ve konu başlığı olarak İsviçre'deki bir toplantıda gündeme gelmiş. Konuşulduğu platform da tanınmış düşünce kuruluşu Aspen Enstitüsü bünyesinde yer alan Aspen Bakanlar Forumu 2024 toplantısı. Dahası bir katılımcı Forum için şu değerlendirmeyi yapıyor: "Aspen Bakanlar Forumu, parçalanma zamanlarında bir umuttur. Demokrasi, teknoloji ve barış üzerine düşüncelerin birleşimi, uluslararası işbirliğinin küresel zorluklarla yüzleşmede güçlü bir araç olmayı sürdürüyor." Gelelim konumuza. Geçen hafta Lugano'da toplanıp birkaç gün boyunca beyin fırtınası yapılan Aspen Bakanlar Forumu'nun 2024 toplantısına Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan da davetliydi. Bu izlenimler kapsamında Trump'ın, görev süresini uzatmak konusunda Erdoğan'ı kendisine örnek alıp almayacağı "endişesi"nin Forum'da gündeme geldiğini paylaştı Babacan. Babacan, "Trump'ın yaptığı bazı atamalar çok fütursuzca bulunuyor. Üstelik bu alışılmadık tavırlara bürokrasi de ayak uydurmuş görünüyor. Kilometreyi sıfırlar diye endişe var. 'Türkiye'deki gibi yeniden aday olmak istiyorum der mi?' diye soruyorlar" dedi.

23 Aralık 2024 00:31

Ufuk Korcan

Piyasada Gözler Yılın Son Ppk Toplantısına Çevrildi

26 Aralık'taki Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında faiz indirimi bekleyenlerin sayısı fazla. Genel beklenti Merkez Bankası'nın 100-150 baz puan gibi sembolik bir indirim yapacağı yönünde. MÜSİAD Başkanı Mahmut Asmalı, "Merkez Bankası'ndan, 8 ay gibi uzun bir süre dayandığımız yüksek faize karşı artık aralık ayında faiz indirimi yapmasının, hepimizin ortak beklentisi olduğunu yineliyoruz" dedi. AA Finans'ın 26 Aralık perşembe günü yapılacak Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısına yönelik 14 ekonomistin katılımıyla gerçekleştirdiği beklenti anketine göre, ekonomistlerin 4'ü politika faizinin sabit bırakılacağını öngörürken, 10'u indirileceğini tahmin etti. Ekonomistlerin beklentilerinin ortalama değeri faizin 150 baz puan indirilerek yüzde 48.50'ye çekilmesi yönünde oldu. Anket sonuçlarına göre, ekonomistlerin politika faizi beklentileri yüzde 47.50 ile yüzde 50.00 arasında yer aldı. Ekonomistlerin 2025 yıl sonu politika faizi beklentilerinin ortalaması ise yüzde 29.50 oldu. Gelecek yılsonu enflasyon tahminleri yüzde 28-30 civarında yoğunlaşırken Merkez Bankası'nın mart ayına kadar 10 puan, yılsonuna kadar ise 20 puanlık bir faiz indirime gidebileceği düşünülüyor.

23 Aralık 2024 00:31

Kerim Ülker

Küresel Devlerin İstediği Enerji Soruşturmasına Ab'den Veto

Türkiye ile Bulgaristan arasında 3 Ocak 2023'te doğal gaz alanında işbirliği anlaşması imzalanmıştı. İmzalanan mutabakat zaptı ile 13 yıl olarak belirlenen anlaşmayla Türkiye'den Bulgaristan'a yıllık yaklaşık 1,5 milyar metreküpe kadar bir gaz transferi söz konusu olmuştu. EFET, Bulgaristan ile Türkiye arasında Türk gaz şebekesine erişim için 13 yıllık bir anlaşmanın ardından gaz kullanıcılarına yönelik potansiyel ayrımcılıkla ilgili endişelerini dile getirmiş ve Avrupa Komisyonu ile anlaşmaya taraf olan Bulgar devlet tedarikçisi Bulgargaz'a mektup yazmıştı. Hatırlayacağınız üzere bu konuyu Türkiye'de ilk kez gündeme 24 Ocak 2023 tarihindeki 'Avrupalı enerji devleri 'endişe' mektubu yolladı" başlığındaki haberimizle DÜNYA Gazetesi gündeme getirmişti. 2002 tarihli 1/2003 sayılı Konsey Tüzüğü (EC) uyarınca rekabet kurallarının uygulanmasına ilişkin dava açıldı.

23 Aralık 2024 00:31

Köşe Yazarı

Kazan Ölecek Mi Doğuracak Mı? Ifo, Avrupa'nın Öncü Göstergeleri Ve Türk Sanayisi

Nasreddin Hoca'nın "kazanın doğurduğuna inanıyorsanız öldüğüne de inanmalısınız" hikâyesi, Avrupa ekonomisinin bugünkü durumu için çarpıcı bir metafor. 2000'lerin başında Avrupa Birliği entegrasyonuyla Türkiye'nin Avrupa'ya ihracatı 17,5 milyar dolardan bugünkü 144 milyar seviyesine ulaştı. Avrupa Merkez Bankası (ECB), önceki hafta 2025 büyüme tahminini yüzde 1,3'ten yüzde 1,1'e indirdi. * Geçmiş: 2000'lerde Türkiye'nin ihracatı yıllık ortalama yüzde 16,6 büyürken Türk Lirası, euro karşısında stabil seyrediyordu. 2. Araç tescil verileri: Son altı aylık araç tescilleri yüzde 3,4 gerileyerek Türkiye'nin otomotiv ihracatını doğrudan etkiliyor. 3. Tüketici Güven Endeksi (EC): Avrupa Komisyonu'nun yayınladığı endeks, tüketim talebinde toparlanma sinyalleri veriyor. Avrupa ekonomisindeki daralma, Türk ihracatçıları için yeni fırsatlar da sunuyor: 1. Yarı-dayanıklı tüketim malları: Tekstil ve perakendeye yönelik ürünler, Avrupa'nın tüketici güvenindeki toparlanmadan fayda sağlayabilir. 2. Tarım ürünleri (Dayanıksız tüketim malları): Avrupa'nın turunçgil tedarikinde yaşadığı sorunlar, Türkiye için önemli bir boşluk ortaya çıkarıyor. 3. Dayanıklı mallar, aramal ve sermaye malları: Türkiye'de kapasite kullanım oranı yüzde 76'nın üzerine çıkarken IFO'nun reel sektör beklenti endeksi de 87,2'ye yükseldi.

23 Aralık 2024 00:31

Ferit Barış Parlak

'Istihdam Yüklerinde Dünya Birincisiyiz'

TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu altını çizdi dünkü sohbetimizde: "İstihdam üzerindeki yüklerde dünya birinciyiz" *** Bu veri: Ekonomide kalkınamamamızın nedeni… İşveren sendikalarının "seçimle göreve gelen başkanları"… İşverenin isteği gerçekleşse işçi; işçinin isteği gerçekleşse işveren verimsizleşiyor…

23 Aralık 2024 00:31

Naki Bakır

Hanelerin 2025'ten De Umudu Zayıf

Tüketici Güven Endeksi kapsamında hanelerin önceki 12 aylık döneme kıyasla mevcut maddi durumuna ilişkin alt endeksin Aralık 2022'de 57,4 olan, Aralık 2023'te 63,4'e yükselen değeri, Aralık 2024 itibarıyla 63,8'le yerinde saydı. Buna göre 2025'e girerken önceki 12 aya kıyasla hanelerin maddi durumu, 2024'e girerken önceki 12 aya kıyasla ölçülen düzeye göre sadece 0,4 puan iyileşti. Hanenin içinde bulunduğu mevcut mali durum endeksinin Aralık 2023'te 74,7 olan değeri ise bu yıl aynı tarihte 79,3'e çıktı. Geçen 12 aya (2023'e) göre genel ekonomik duruma ilişkin değer de bir yıl önceki düzeyine göre sadece 0,5 puan artarak 49,6 oldu ve 100 baz değerinin çok altında kalmaya devam etti. "Geçen 12 aylık dönemde tüketici fiyatlarının değişimine ilişkin düşünce" endeksinin değeri de 22,2 oldu. Bu değer Aralık 2023'te 18,3 olan düzeyine göre 4,2 puan (yüzde 21,3) arttı. Hanelerin 2025 yılında kişisel mali durumları ve genel ekonomiye ilişkin beklentileri temel başlıklarla şöyle: * Maddi durum beklentisine ilişkin alt endeksin Aralık 2023'te 76,1 olan değeri Aralık 2024'te 81,9'a yükseldi. Geçen 12 aya kıyasla gelecek 12 ayda tüketici fiyatlarının değişimine ilişkin endeksin 2023 başında 63,3 olan, 2024 başında 56,7'ye gerileyen değeri yüzde 6,3 düşüşle 2025 için 53,1 değerini aldı. Gelecek 12 ayda konut satın alabilme veya inşa ettirme ihtimaline dair endeksin 2024 başında 9,4 olan değeri, 2025 başında 12,1'e çıktı. Ancak baz değerin 100 olduğu dikkate alınınca bu değer, hala oldukça "umutsuz" durumu yansıtıyor. Gelecek 12 ayda otomobil satın alma beklentisini yansıtan endeksin değeri de bir yıl önceki düzeyine göre yüzde 26 artarak 21,3 oldu ve konut endeksinden sonra en düşük değeri almaya devam etti.

23 Aralık 2024 00:31

Zeki Gündüz

Defter Ve Belgeleri Kaç Yıl Saklamalı?

Değerli okurlar, Vergi Usul Kanunu'na baktığımızda, mükelleflerin defter ve belgeleri saklama ve ibraz yükümlülüğü 5 yılla sınırlı. Ancak, uygulamada 5 yıldan daha geriye giden çok sayıda problemle karşı karşıya kalınabilmekte, bu problemler nedeniyle de 5 yıldan daha önceki dönemlere ilişkin defter ve belgelere de ihtiyaç duyulabilmektedir. 2. Devreden KDV Şayet 5 yıldan fazla süreden gelen devreden KDV varsa, bugün o konuda bir inceleme yapılırken açıklama dolayısıyla defter ve belgelerin istenebilecektir. 3. Devam eden yatırımlar 5 yılı aşkın süredir aktif hesaplarda "devam eden proje" diye takip edilen ve 5 yıldan sonra aktifleştirilerek amortisman ayrılmaya başlanılan hesaplarla ilgili geçmişe dönük de izahat istenebilir. 5. Halen amortisman ayrılmaya devam eden aktif kıymetler Amortisman kıymet ve oranlarıyla ilgili hususlar incelenirken amortisman konusunda çıkabilecek tartışmaların çözümünde defter ve belgelerin varlığı yararlı olabilecektir. 8. Türk Ticaret Kanunu'nda saklama süresi 10 yıl İşletmeler Türk Ticaret Kanunu'na göre defter ve belgeleri 10 yıl muhafaza etmekle yükümlüdür.

23 Aralık 2024 00:31

İletişim Formu

captcha

Kişisel verilerinizi işlemekte ve kanunlarda öngörülen teknik ve idari tedbirleri alarak bu verilerinizin korunması için elimizden gelen çabayı göstermekteyiz. İşlenen kişisel verilerinize ilişkin bilgilere aydınlatma metnini ziyaret ederek ulaşabilirsiniz.