×Uygulama Logosu

Habokado - Akıllı Haber Özeti

Özetleri Okuyun ve Dinleyin

Mümtaz'er Hocaya Cevap Ve Tavzih

Gazi Üniversitesinden eski mesai arkadaşımız ve Yeni Asya'nın birçok programında da beraber olduğumuz siyaset bilimi profesörü Mümtaz'er Türköne Hoca'yı ve 15 Temmuz sonrasında yaşadıklarını okuyucularımız bilirler. Türköne, geçen günlerde, 2015'ten bu yana "Çünkü Özgür" sloganı ile yayın yapan Medyascope TV'de kıdemli gazeteci Ruşen Çakır'ın sorularına cevap verdi ve cezaevinde yazdığı yarı günlük kitabı "Silivri Postası"nı tanıttı. Çakır'ın, "örgütlenmenin geleceğini nasıl görüyorsun, … devlete dindar kadro yetiştirme ve yerleştirme stratejisinin tekrar yaşanabilme ihtimali var mı?" sorusuna Hocanın şaşırtıcı cevabı şu oldu: "Bu hareket, Nurculuğun, Risale-i Nur hareketinin devamı. Bu da bir sosyal İslam formu oluşturdu Türkiye'de. Milli Görüş geleneğiyle ortaya çıkan o siyasal İslam'ın dışında bir sosyal İslam formu oluşturdu. Siyasete mesafeli duruyor. Sağ iktidarları destekliyor falan filan. Yani o Said Nursi'den gelen gelenek öyle bir gelenek. Bu tam olarak Mısır'daki İhvan-ı Müslimîn ile ve Pakistan'daki Cemaat-i İslamî ile benzer geleneklere sahip. … O yüzden 'cemaat devam eder mi' sorusunu bu 'Risale-i Nur geleneği ile onun oluşturduğu alışkanlıklar, kültür devam eder mi' diye sorunca, ben devam edeceği kanaatindeyim, hem de çok güçlü bir şekilde." Bu iki tarz da Risale-i Nur'un samimiyete ve ihlasa dayalı sivil hizmet yaklaşımına zıttır. Said Nursi'nin nur-topuz ayrımı meydanda. Ama hemen ardından Türköne'nin "ama şeyi düzelteyim: Risale-i Nur geleneği de böyle bir gelenektir. Yani adam yetiştirip, elit yetiştirip devlet kademelerinde…" diyerek büyük hatayı tekrar etmesi şaşırtıcı oldu.

Ahmet Battal

Kaynak: Yeni Asya

23 Ekim 2024 00:15

Alıntıdır : Haber Kaynağı İçin Tıklayınız

Yazarın Diğer Yazıları

Bu habere çok benzer konularda diğer kaynaklardaki haberlere aşağıdan ulaşabilirsiniz.

Ahmet Battal

Benokrasi Ve Demokrasi

"Demokrasi erdemli insanların çoğunlukta olduğu bir ülkede bir fazilet rejimi olabilir. Ancak ekseriyetin erdemli olmadığı ülkelerde demokrasi bir erdem rejimi değil, olsa olsa bir rüşvet rejimi olur." Erdem rejiminin manası şudur: Ava giden avlanır. Kennedy, henüz genç bir senatör iken 1956 senesinde yazdığı ve aynı yıllarda Türkçeye çevrilip önce "Fazilet Mücadelesi" adıyla ve sonraları da "Cesaret ve Fazilet Mücadelesi" adıyla yayınlanan "Profiles In Courage (Cesaret Profilleri)" isimli kitabında, ABD'de erdemli cesaretin örnekliğini yapmış siyasi şahsiyetleri ele alır. O örneklerden de biliriz ki erdemli insanların cesur olması ve siyasette öne çıkması şarttır. Zaten erdemli insanlar "bana ne" demez. Ahlak ve fazilet eğitimidir.

22 Ekim 2024 00:12

Ahmet Battal

Meclisi Göreve Davet

Adliye'deki adalet iki türlüdür: Somut olay adaleti ve soyut kural adaleti. Somut olay adaletini hâkimler ve savcılar uygular. Soyut kural adaletini gözetmekle vazifeli olanlar, kural-kanun yazanlar ve kanunun olmadığı hallerde içtihat yaparak soyut kural koyanlardır. Ama soyut kural adaletinden asıl TBMM sorumludur. Ya soyut kuraldan kaynaklanır ya da somut olaydaki yanlış karardan kaynaklanır. 15 Temmuz 2016 müessif hadisesinden sonra ceza kanunlarında bir değişiklik olmadı. Öncesinde suç olmayan eylemler 15 Temmuz sonrasında suç delil sayıldı ve mahkemelerce cezalar verildi (ve maalesef verilmeye devam ediyor). Ve bu içtihat, 15 Temmuz'un ardından gelen o sisli-puslu havada, üzerinde makul bir müzakere yapılamadan devreye sokuldu. Bir parça feraset yeterli idi. Geriye tek çare kalır: Türkiye Büyük Millet Meclisinin devreye girmesi ve içtihada gerek bırakmayacak şekilde bir düzenleme yaparak hem içtihatla ortaya çıkan soyut kural adaletsizliğini ve hem de hatalı içtihadın uygulanmasından kaynaklanan somut olay adaletsizliğini gidermek.

20 Ekim 2024 00:11

Ahmet Battal

Demirtaş Dışarda Tbmm Hapiste…

Medyascope'dan Ferit Aslan'ın Salı günkü haberine göre, DEM Parti Eş Genel Başkanları, 16 Ekim Çarşamba günü, sekiz yıldır Edirne Cezaevi'nde bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ı ziyaret etmiş olacak. Gerçekten, AİHM'in ve Anayasa Mahkemesinin kararlarını takmayan ve saraya göbekten bağlı yürütülen bir yargı sistemimiz var ve 20 Temmuz KHK Darbesi ile kaidesi kırılan ve 2017'de "Yüksek"ten düşen Hakimler ve Savcılar Kurulumuz o günden beri seyrediyor. (Bu, önceki çözüm sürecinin de hatalarından biriydi.) "TBMM, hiç bir dönem bu kadar etkisiz ve yetkisiz olmamıştı. HAS Parti başkanı iken AK Parti'ye ve Sayın Erdoğan'a demediğini bırakmayan Sayın Kurtulmuş, arkadaşlarını satarak AK Parti'ye yamanmış ve bugün Meclis Başkanı! Kendisi 3. madde tartışması başlattı. Ayar verildi! Sonra ÇARK!" Ve "bahçeli siyaset"te çözüm süreci…

18 Ekim 2024 00:28

Ahmet Battal

Pek Disiplinli Pak Parti!

Ardından duaların(!) okunduğu törene geçilmiş, törene çok sayıda Rizeli ile birlikte İyidere Belediye Başkanı Saffet Mete, Muradiye Belediye Başkanı Musa Süreyya Balcı, Salarha Belediye Başkanı Hasan Kara, Rize Ticaret İl Müdürü Osman Köseoğlu'nun katıldığı anlaşılmıştı. Olay ortaya çıkınca, açılışa katılan AK Parti İyidere Belediye Başkanı Saffet Mete, "İşletmenin sahibi, okul arkadaşım. Belediyemize kadar gelip davet etmişti. Davete icabet ettik. Rize'de ve Türkiye'de binlerce var. Ben orada hiç yemek yemedim. Yeseydim İsrail'e destek vermiş olacaktım. Açılışta 10 dakika bile durmadım. Kurdele kesimine denk geldim. Hakkımızda karalama kampanyası düzenleniyor. İsimlerimizi medyaya vererek 3 belediye başkanını da ateşe atıyorlar. Marketlerde de İsrail menşeili ürünler var. O zaman hiçbir şey almayalım marketlerden. Burada bakış açısında sorun var." şeklindeki veciz açıklamasıyla kendisini savunmuştu. AK Parti Rize İl Başkanının da açılışa katılanların arkasında olduklarını söylediği duyulmuştu. Ardından Rize Belediyesi'nden tepki çeken reklam ile ilgili yazılı açıklama yapılmış ve reklamın geçmiş yıllarda alındığı belirtilerek, "Son bir yıl içinde İsrail'in Filistin halkına karşı gerçekleştirdiği saldırılar, toplumsal vicdanımızda derin yaralar açmıştır. Biz de bu sorumlulukla ilgili firmanın belediyemizin su faturalarındaki reklam iş birliğini sonlandırmış ve ilgili alanlarda Rize Belediyesi bünyesinde üretilen Rize Çaydalı Mangal Kömürü'nü kullanmaya başlamış bulunmaktayız." diyerek top taca atılmıştı. Çare belli: Disiplin Kurulu karar verecek. Ama aynı partinin ileri gelenlerinin bu firmanın gelirinden teşkilata destek aldıkları da açık.

17 Ekim 2024 00:05

Ahmet Battal

Yorgan Gitti, Ya Kavga?

Eğer kavga demokrasi kavgası ise kavga yine devam etmeli. Biz bu konularda maalesef ümitli değiliz. Zira AKMHP cumhurunun başkanı Erdoğan bu konularda Devlet Bahçeli ekibine ve hatta Doğu Perinçek ekibine teslim olmuş durumda. Onlar da "de…" deyince demokrasiyi değil "devlet"i anlıyorlar. Önemli olan askeriyenin demokratik yapıya kavuşması değil. Bunun ilk şartı ise subay adaylarının sadakatinin "Erdoğan'a sadakat" değil, "devlete sadakat" temelinde yükselmesi. Yoksa herkes biliyor ki mesele subayların dindarlaşması değil. Yanlış anlaşılmasın, biz bir subayın "ileriye hazırlık yapmak" adına dindarlığını gizlemesini doğru bulanlardan değiliz. Ama günün sonunda o subayların hiyerarşik bağı, komutanına karşı bağlılık biçiminde olmalı.

16 Ekim 2024 00:09

Ahmet Battal

"Amerika Katil Katil" Mi?

Bu eleştiriler aslında Türkiye'yi yöneten ve NATO'ya yakın duran yöneticilere yönelik idi. Tek kutuplu dünya, işin tabiatına aykırı. Kutuplar arasında rekabet (çekme – itme) ve enerji akışı olmadan hareket olmaz. AB bu dönemde daha da güçlendi. Ardında 2002'de AKP iktidara geldi ve MHP ile ittifak kuruncaya kadar o da AB sürecini sürdürüp geliştirdi. (O dönemde AKP entelektüelleri bu dış politikayı hararetle destekledi). Bu yeni dönemde Batıya ve AB'ye dirsek çeviren Avrasyacı bir dış politika konsepti ortaya çıkarıldı. Artık yeni düşman ABD oluyordu, İsrail bile değil! Bediüzzaman Hazretleri Demokrat Parti Milletvekillerine okutulmak üzere 1951'de yazdığı ve Abdulkadir Badıllı tarafından Mufassal Tarihçe'de yayınlanan bir mektubunda şunları söylüyor: Ama unutmayalım: Düşmanı sık değişenin dostluğuna güven olmaz.

14 Ekim 2024 00:20

Ahmet Battal

Yargıtay'a Yapay Zekâdan Dersler

- Yüksel Yalçınkaya davasında, cemaat mensubiyeti nedeniyle insan hakları ihlali kararı çıkarken, Şaban Yasak davasında ise somut suç isnadının mevcut olduğu gerekçesiyle insan hakları ihlali olmadığına karar verilmiştir. Cemaat mensubiyeti ile terör örgütü üyeliği arasındaki çizginin net olarak çizilmesi, hukuki güvenlik ilkesi açısından önemlidir. -AİHM, Yüksel Yalçınkaya davasında başvurucunun FETÖ/PDY üyesi olduğuna dair yalnızca cemaat mensubiyetine işaret eden unsurlara dayanılarak ceza verilmesinin insan hakları ihlali olduğuna karar vermiştir. Mahkeme, başvurucunun cemaat bağlantısının, doğrudan ve somut bir suç işlediği anlamına gelmeyeceğini vurgulamış ve suç isnadının sadece mensubiyet temeline dayandırılmasının adil yargılanma hakkını ihlal ettiğine hükmetmiştir. AİHM, burada suç unsuru olarak görülen eylemlerin somut delillere dayandırılması gerektiğini ifade etmektedir. Mahkeme, bu somut delillerin cemaate mensubiyet delilleriyle birlikte değerlendirildiğinde yeterli olduğuna karar vermiştir. - AİHM'in Şaban Yasak kararında görüldüğü gibi, cemaat mensubiyeti ile ilgili kanıtlar, somut suç isnatlarının delillerini güçlendiren veya destekleyici bir unsur olarak kabul edilebilir. Yani, cemaat mensubiyeti ile birlikte açık ve somut suç isnatları varsa, bu deliller birlikte değerlendirilebilir. Bu kararlar, hem uluslararası insan hakları standartları hem de Türk iç hukuku açısından dikkatle incelenmesi gereken önemli hukuki meseleleri gündeme getirmektedir.

13 Ekim 2024 00:41

Ahmet Battal

Devlete Güven Ve Anadolu Ajansı

Uzun zamandır siyasette "kazanan her şeyi alır" kuralını uygulayan ve devleti de kendisine alan (ve bu arada aslında kendisini bahçeli devlete teslim de eden) Erdoğan'ın iktidarında en önemli kalıcı zararı, "siyaset karşısında tarafsız olması gereken devlet kurumları" gördü. Anadolu Ajansı İmamoğlu'na karşı bir dava açtı. Haber teber yok. Medyascpe'un haberine göre İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, 14 Mayıs 2023 Cumhurbaşkanlığı Seçimi gecesinde Anadolu Ajansı'nın güvenilirliğini eleştirdi: "Devletimizin her görevlisine inancımız belirtirken Anadolu Ajansı'na olan inancımız asla olmadığı aslında burada isminin geçmemesiyle ortada… Anadolu Ajansı, unutmayın, sevgili dostlarım, bitkisel hayattaki bir kurumdur. O kurumumuzu biz ayağa kaldıracağız. Bitkisel hayat kurumun arkasında maskeli insanlar kendi süreçlerini işletiyorlar. Bu yüzden aldanmayın. Onlar aldatıcı insanlardır. Yalancı insanlardır." Anadolu Ajansı ise "Davalının söylemleri ajansımızın güvenini zedeledi. Bilinçli ve kasıtlı olarak yürütülen bu linç kampanyası nedeniyle birçok abonemizi kaybettik ve maddi zarar yaşadık. Ajansımızın verileri ile YSK verileri aynıdır, dolayısıyla ajansımızın itibarı zarar gördü" diyerek 100 bin TL'lik manevi tazminat davası açtı. Bu dava Büyükçekmece 4. Asliye Hukuk Mahkemesinde görüldü ve reddedildi. Reddin gerekçesi önemli değil. "Anadolu Ajansının güvenilir olmadığı ve eleştirilerin haklı olduğu açıktır. Zira bizzat Anadolu Ajansı bu davanın ilk kararını, haber değeri taşımasına rağmen, kendi aleyhine olduğu için haber yapmamıştır. O halde davanın reddi de haklıdır. Tasdikine…!"

11 Ekim 2024 00:13

Ahmet Battal

Somut Suç Yargılaması, Nihayet-3

Bunun için de Bediüzzaman'ın, 31 Mart ayaklanması sonrası İstanbul'da ilan edilen sıkıyönetim (Örfî İdare) sonrasında Örfî İdare Kumandanlığınca kurulan "Divan-ı Harb"de yargılanırken, mahkemece ağır suç (cinayet) sayılan hizmetlerini anlattığı kısımda yer alan Yedinci Cinayet'ten istifade edelim. Bediüzzaman'a yapılan isnatlar arasında, ayaklanmanın mimarı gibi görünen İttihad-ı Muhammedî cemiyetine üyelik de var. Bediüzzaman orada "tarif ettiğim ve dahil olduğum ittihad-ı Muhammedînin (asm) tarifi budur ki" diyerek bir ittihad-ı İslam ve buna vesile olmak üzere kurulmuş bir dernek olarak İttihad-ı Muhammedî tarifi yapıyor. O zamanın İttihad-ı Muhammedi'si bu zamanın Yeni Asya'sıdır. Yeni Asya'nın yazarları ve sahiplenicileri bu ittihad için çalışır. (Yeni Asya'nın kendi siyasî tercihini ısrarla savunması bir kavga değildir. Yeni Asya mü'minlerin birliği ve ittihadı için çalışır. Bunu yapmanın yolu da bellidir: Zarar vermeyecek şekilde nasihat etmek.

10 Ekim 2024 00:09

Ahmet Battal

Somut Suç Yargılaması, Nihayet-2

"Yıllardır yazdığımız gibi, cemaat mensubiyetini gösteren delillerle terör örgütü üyeliğinden ceza verilemez. Yüz binlerce karar bu sebeple hatalı. Yalçınkaya kararı ile AİHM de söyledi. Bu yeni AİHM kararında ise, ceza, cemaat mensubiyetinden verilmemiş. Aksine,kopya çektirerek askeri okullara öğrenci yerleştirmek gibi ağır ve somut bir suç isnadı var ve cemaat mensubiyetini gösteren deliller bu somut suçun maksadını göstermeye yardımcı oluyor. O halde deliller doğruysa karar da doğru." Sadece bu karar hakkında böyle demedik. Zira hükmü hâkimler verdi ve verecek. Yani "cemaat eşittir terör örgütü" hatalı formülüyle ve cemaat mensubiyetini gösteren deliller suç örgütü üyeliğine gerekçe yapılarak ceza verilmiştir. Keşke Sayın Dağ'ın dediği gibi olsa. Tahminimizce en az yüzde doksanbeşlik kısmında somut suç isnadı yok. En çok da olan "cemaat kavramı"na oldu. Biz kalbimizi hükümden uzak tutmaya çalışıyoruz zira nihai hükmü Allah verecek!

09 Ekim 2024 00:40

Ahmet Battal

Somut Suç Yargılaması, Nihayet!

Ancak, AİHM'in, "FETÖ/PDY üyeliği" suçundan ceza alan Şaban Yasak'ın başvurusu üzerine 9 Temmuz 2024 tarihinde verdiği "bu yargılamada insan hakları ihlali yok" kararı bazı kafa karışıklıklarına sebep olmuş. Yüksel Yalçınkaya pilot kararına konu ceza davalarında ve o kararda atıf yapılmış olan diğer binlerce ve hatta yüzbinlerce ceza davasında sanıklara isnat edilen herhangi bir "somut suç" yok. 166. Ulusal mahkemelerin ayrıca, başvuranın mahkûmiyetine, sosyal sigorta primlerinin söz konusu örgüte bağlı olduğu iddia edilen özel bir şirket tarafından ödenmesini ve ilgilinin - ulusal mahkemelere göre, örgüt liderinin talimatıyla- 2014 yılının Ocak ayında banka hesabına para yatırmasını gerekçe olarak gösterdiği doğrudur. Nitekim bu unsurlara başvurulmasının tek amacı, söz konusu örgütün gizli yapılanmasının hiyerarşisinde faaliyet gösteren başvuranın silahlı bir terör örgütüne üye olduğu sonucunu desteklemektir. Yüz binlerce karar bu sebeple hatalı. AİHM de söyledi. Aksine, kopya çektirerek askeri okullara öğrenci yerleştirmek gibi ağır ve somut bir suç isnadı var ve cemaat mensubiyetini gösteren deliller bu somut suçun maksadını göstermeye yardımcı oluyor.

06 Ekim 2024 00:43

Ahmet Battal

Ayağa Kalk Adapazarı

(Bu sözün "Adana çık aradan" gibi versiyonları da vardır.). Zira Avrupa'da da şehir demek nehir demektir. Nehirsiz şehir koftur, yüktür. "Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya!" "Hakları gasp edilen KHK'lılar için, cezaevinde iradesine ipotek konulan Hatay halkı için ayağa kalkarız! Milletten çalınan 128 milyar doların hesabını sormak için, Yine milleti soyan 5'li çeteye dur demek için ayağa kalkarız. Halka, Anayasaya, rejime saygısı olmayan kimse bizden saygı beklemesin! Bugün, yurtsever ve milletperver duruşlarıyla partimizi gururlandıran bütün milletvekillerini saygıyla selamlıyorum. Unutulmasın ki hiç bir yurttaşımızın Erdoğan ve Saray rejimini meşrulaştırma hakkı ve hukuku yoktur! Ancak mücadele etme sorumluluğu vardır!" Kılıçdaroğlu, bu sözlerle, 1 Ekim günü TBMM'nin yeni yasama dönemi açılışında AKMHP cumhurunun başkanı Erdoğan'ı ayağa kalkarak karşılayan CHP milletvekillerini zımnen eleştirdi.

04 Ekim 2024 00:14

İletişim Formu

captcha

Kişisel verilerinizi işlemekte ve kanunlarda öngörülen teknik ve idari tedbirleri alarak bu verilerinizin korunması için elimizden gelen çabayı göstermekteyiz. İşlenen kişisel verilerinize ilişkin bilgilere aydınlatma metnini ziyaret ederek ulaşabilirsiniz.

Değerlendirme için doğrulama kodunu girin.

captcha