Treyler ürünlerinde geliştirdikleri güneş enerjili soğutuculu dolap sistemi ile IAA Tansportation Hannover Fuarı'nda inovasyon ödülüne aday gösterildiklerini söyleyen Koluman Holding İş Geliştirme ve Strateji Başkanı Dr. Önder Ege, "Projemiz, sektörde fark yaratmayı hedefliyor" dedi. Geliştirdikle­ri sistem ile güneş enerjisi panel­leri aracılığıyla soğutma işlemi gerçekleştirerek enerji verimli­liği sağladıklarını belirten Ko­luman Holding İş Geliştirme ve Strateji Başkanı Dr. Önder Ege, "Bu yenilikçi çözüm, 17-22 Eylül 2024 tarihlerinde Almanya'nın Hannover şehrinde düzenlenen IAA Tansportation Hannover Fuarı'nda inovasyon ödüllerine aday gösterildi. Projemiz, sek­törde fark yaratmayı ve kullanıcı deneyimini iyileştirmeyi hedef­liyor" diye konuştu. Yalıtımsız dolaplarda ve sıcak havalarda gıdaların bozulma riskinin yüksek olduğuna vurgu yapan Ege, "Güneş enerjisi pa­nelleriyle çalışan bu yeni sistem sayesinde yiyeceklerin tazeliği korunuyor. Hem sürücülerimi­zin konforunu artırıyoruz hem de çevre dostu bir çözüm sunu­yoruz" dedi.

Dünya Seyahat ve Turizm Konseyi raporuna göre, Türki­ye gayrisafi yurtiçi hasılasının (GSYİH) yüzde 12'sinin tu­rizmden geldiğine işaret eden Hilton Avrupa Kıtası Kıdem­li Başkan Yardımcısı David Kelly, Türkiye'nin büyümesi­ne yatırım yapan bir şirket ol­duklarını belirterek, "Türkiye stratejik pazarımız, dünyada altı büyük pazarımızdan biri. Yakın gelecekte Akdeniz ça­nağında yeni gelişmeler olsa da Türkiye, kesinlikle strate­jik pazarlarımızdan biri olma­ya devam edecek. Biz, 70 yıldır buradayız ve Türkiye'ye güve­niyoruz" diye konuştu. "Türkiye'deki 70 yıllık ta­rihimizin en heyecan veri­ci dönemindeyiz" diyen Kel­ly, "Önümüzdeki yıl içinde 10 yeni otel açarak, üç yeni mar­kamızı misafirlerimize su­nacağız" dedi. Hilton Orta, Doğu ve Gü­ney Avrupa'dan Sorumlu Ge­liştirme Başkan Yardımcısı Mike Collini ise Türkiye'nin, Hilton için sadece İstan­bul'da değil, diğer şehirlerde de büyük fırsatlar sunduğu­nu, geliştirme aşamasındaki tesislerle birlikte otel sayı­larını 122'ye çıkaracaklarını belirterek, "Son 10 yılda Tür­kiye'deki otel sayımızı iki katından fazla artırdık" de­di. Anlaşması imzalanan 10 yeni otelin yatırım değerine yönelik bir soru üzerine Col­lini, "Her bir otel için 10-15 milyon dolar civarında" de­di. Hilton Türkiye'den Sorumlu Yatırım Direktörü Funda Eratıcı ise yeni otellere ilişkin şu bilgileri verdi: "Sarıkamış, Bitlis ve Düzce'de de otel açacağız. Hilton Garden Inn Bitlis, 2026 baharı mevsiminde açılacak. 120 odalı by Hilton Düzce'nin 2026'da açılması planlanıyor. Düzce, sanayi bölgesi olmasına rağmen iş insanlarının konaklayacağı otel bulunmuyordu. Orada da otelimiz olacak. Türkiye'deki ilk kayak otelimiz de Sarıkamış'ta açılacak. Önümüzdeki aylarda DoubleTree by Hilton Kars Sarıkamış, Faras İnşaat Yapı ile yapılan anlaşmayla, Hilton'un Türkiye'deki ilk kayak merkezi tesisi olacak" dedi.

İnovasyon temelli katma değer anlayışıyla sürdürülebilir büyümeye odaklanan Haus, 40 kişilik araştırmacı grubu ve 11 teknisyeniyle bu yıl itibarıyla en fazla Ar-Ge harcaması yapan 250 şirket arasında yer aldı. Akman sözlerine şöyle devam etti, " Şu an 40 araştırmacı, 11 teknis­yen ve 1 destek personeli ile yo­lumuza devam ediyoruz. Bu yıl itibariyle de Türkiye'nin şirketi arasında yer Ar-Ge harcamala­rı en yüksek 250 almaktayız. Ek olarak Avrupa Hijyenik Mühen­dislik ve Tasarım Grubu (EHE­DG) üyesi bir merkeziz." Ar-Ge Merkezine ilave olarak İnovasyon Merkezi'ni kurmak için atılan adımların, Haus'un inovasyon yolculuğunda önem­li bir kilometre taşı olduğunu da belirten Akman, yeni inovasyon merkezi hakkında şu bilgileri verdi, "Haus'un İnovasyon Mer­kezi, şirkete yalnızca teknolo­jik gelişmeler açısından değil, aynı zamanda iş birlikleri ve dış paydaşlarla ortak projeler geliş­tirmek için büyük bir platform sağlıyor. Geniş ofisleri, labora­tuvar alanları, büyük çalışma ve test sahalarıyla bu merkez, Ar- Ge çalışmalarının odak nokta­sı olarak işlev görecek. Burada farklı uygulama alanlarında bil­gi seviyesinin artırılması, yeni teknolojilerin geliştirilmesi ve müşteri ihtiyaçlarına özel ino­vatif çözümler sunulması he­defleniyor." Ar-Ge Merkezi'nin yürüttü­ğü bazı projeler hakkında da bil­gi veren Akman, "Önemli pro­jelerden biri olan HAUS ATEX Dekantörler, patlayıcı gaz veya tozun bulunduğu ortamlar için özel olarak geliştirilmiştir. Zo­ne 1 kategoriye dahil olan patla­yıcı ortamlarda çalışabilir hale getirilen bu dekantörlerde, gü­venlik sağlamak için nitrojen besleme ünitesi kullanılmıştır. Bu sistem, dönen parçaların bu­lunduğu hazne ve ana yatakla­ra nitrojen besleyerek oksijen oranını düşük seviyelerde tu­tar, böylece patlayıcı ortamla­rın gereksinimlerini karşılayan bir güvenlik standardı sunar. Kimya, petrokimya, ilaç ve içe­cek endüstrilerinde kullanıma uygun olan bu dekantörler, özel­likle yüksek güvenlik gerektiren uygulamalarda tercih ediliyor" ifadesini kullandı.

Ada­na"daki tesislerin yanı sıra Al­manya, Ukrayna ve Amerika böl­gelerinde de dağıtım ağına sahip olduklarını kaydeden Beta Ener­ji İcra Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Ahmet Ünal, yurt içi sa­tışlarının yanı sıra bugüne kadar 80 ülkeye ihracat gerçekleştir­meyi başardıklarını kaydetti. Şirketin inovasyon ve Ar-Ge'ye oldukça önem verdiğini anımsa­tan Ahmet Ünal, 2010 yılında Ar- Ge çalışmalarına başladıklarını, 2013 yılında TÜBİTAK destekli ilk projeyi hayata geçirdiklerini bildirdi. 2017 yılında sektöründe­ki ilk Ar-Ge merkezlerinden biri­ni kurduklarını anımsatan Ahmet Ünal, aynı zamanda TÜRKAK ta­rafından akredite edilen deney la­boratuvarına sahip olduklarını, bu laboratuvarda ulusal ve ulus­lararası standartlar doğrultusun­da pek çok test yapabilme imkanı bulduklarını kaydetti. Çalışmalarını 44 araştırmacı ve 7 teknisyenle sürdürdükleri­ni vurgulayan Ahmet Ünal, elekt­rik-elektronik, makine, endüstri, tasarım, yazılım ve enerji sistem­leri mühendislikleri alanlarında disiplinler arası bir yaklaşımla faaliyet gösteren Ar-Ge Merke­zi sayesinde, elektrik ve mekanik tasarım programları kullanarak hataları minimize etmeyi, pro­je sürelerini kısaltmayı ve üç bo­yutlu çizim teknolojileriyle tasa­rımları standart hale getirmeyi hedeflediklerini belirtti. Şimdiye kadar 29 Ar-Ge projesini başarıy­la tamamladıklarını ve 11 yeni Ar- Ge projesi üzerinde çalışmalarını sürdürdüklerini ifade eden Ünal, geliştirdikleri yenilikçi ürünlerle sektörün ihracat payını artırmayı amaçladıklarını vurguladı. Küresel ölçekte artan enerji ihtiyacının ve çevreye karşı du­yarlılığın enerji sektöründe ka­nuni düzenlemeleri artırdığını, bununla birlikte çevreye duyar­lı malzemelerin ve teknolojilerin kullanılmasının da şart koşuldu­ğunu anımsatan Ahmet Ünal, ye­ni tasarımlar ve kalite belgele­rinin de talep edildiğine dikkat çekti. Küresel bazda rekabet kap­samında uygun maliyetli ve kali­teli ürünlerin imalatı için Ar-Ge harcamalarının büyük önem taşı­dığını bildiren Ahmet Ünal, Beta Enerji'nin de Ar-Ge harcamaları­nı sürekli artırdığını dile getirdi. Ünal, "2023 yılında Organize Sa­nayi Bölgeleri Üst Kuruluşu'nun düzenlediği OSB Yıldızları 2023 Araştırması'nda OSB'lerde Ar-Ge Harcamasını En Fazla Artıran 6. Firma Ödülü'nü aldık. 2024 yılı­nın ilk yarısında yaklaşık 70 mil­yon TL tutarında Ar-Ge harcama­sı gerçekleştirdik" dedi. Fikri mülkiyet haklarının ko­runması konusunda da aktif bir yaklaşım sergilediklerini anla­tan Ahmet Ünal, patent ve faydalı model başvuruları yaparak Ar- Ge merkezi personelinin yenilik­çi çalışmalarını teşvik edip koru­ma altına aldıklarını, Ar-Ge Mer­kezinin kurulduğundan bu yana Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından 3 faydalı modelin tes­cillendiğini sözlerine ekledi. Yenilikçi ve kaliteli transformatörler ve orta gerilim anahtarlama ürünleri üretimiyle müşteri ihtiyaçlarına uygun çözümler sunmayı hedeflediklerini söyleyen Ahmet Ünal, "Ürün gamını genişletmek amacıyla sürekli Ar-Ge faaliyetlerine yatırım yapıyoruz.

Türkiye'de 2002'de 804 bin konaklama tesisi yatak kapasitesi varken 2024 Ekim sonu itibarıyla 2 milyon 250 bin yatağa ulaştıklarını belirten Eresin, "Yatak kapasitesindeki bu artışın turizm sektöründeki gelişmeyi desteklediğini kabul etmekle birlikte aslında yaptığımız bütün araştırmaların sonucu yeni yatırımların daha kontrollü bir şekilde, özellikle Antalya, İstanbul, Muğla, Aydın gibi destinasyonların dışında çok da hızlı yapılmaması gerektiğini öngörüyoruz" diye konuştu. İstanbul'da Ekim 2023'de yüzde 74 olan dolulukların, bu yıl ekimde yüzde 77,23 olduğuna işaret eden Eresin, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu yıl Ocak-Ekim döneminde ise yüzde 66,8 olurken, 2023 aynı döneminde yüzde 66,6'ydı. STR verilerine göre ise İstanbul'da doluluk, Ekim 2024 yüzde 79,1, geçen yıl ekimde yüzde 72,3'tü. Bu yılık ilk 10 ayında ise yüzde 69,3, geçen yılın ilk 10 ayında yüzde 65,50 olmuştu. TÜROB olarak tespitlerimize göre, gecelik konaklama ücreti ise bu yıl ekim ayında 115,04 euro, geçen yıl aynı ayda 106,27 euro. Yine Ocak-Ekim döneminde 108,38 euro. 2023 yılı aynı döneminde 117,26 euroydu. STR verilerine göre ise; Ekim 2024'te 140,71 euro olurken, 2023 Ekim'de 142,28 euroydu. Bu yılın ilk 10 ayında ise 134,98 euro, 2023 yılında 147,36 euroydu. Verilerden de görüldüğü gibi, ortalama doluluk oranlarında geçen yılın seviyelerini geçmemiz memnuniyet verici. Ancak, enflasyon oranındaki önemli farklılıklar ve döviz kurlarının son bir yılda yatay seyretmesiyle ortalama oda satış fiyatlarımızda bir düşüş izleniyor ve tabi maalesef maliyetlerimizdeki ciddi artış devam ediyor" diye konuştu. Eresin, Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığına "Masaüstü POS cihazı yerine yeni nesil ödeme kaydedici cihazların kullanılması" konusundaki sorunları anlattıkları görüşmelere ilişkin şöyle konuştu: "Sayın bakanlarıma bunu izah ettik, gösterdik. Onlar da sağ olsunlar, teveccüh gösterdiler ve POS'ların değişimiyle ilgili uygulamanın 10 Ocak 2025 tarihine kadar ertelenmesini sağladılar. Kendilerine çok teşekkür ediyoruz. Sizlere de özellikle altını çizmek istiyorum, 10 Ocak 2025 tarihinden sonra POS uygulamasındaki değişiklik daha da fazla uzatılmayacak arkadaşlar, bu son tarih. Dolayısıyla çalıştığınız bankalarla bir an önce iletişime geçin, Yeni POS'larınızı döviz tahsilatına uygun olarak düzelttirmeniz çok önemli." İstanbul Valisi Davut Gül, yurt içi ve yurt dışından gelen ziyaretçilerin otellerde sağlanan memnuniyetle bir başkasının gelmesine vesile olduğunu söyledi.

Vakıf Genel Müdürü Burçak Karakaya, "Sekiz otizmli beyaz yakalı, 22 otizmli ise mavi yakalı olarak çalışıyor" dedi. Karakaya, "Bunlar­dan sekizi beyaz yaka, 22'si ise mavi yaka olarak yer aldı" dedi. DÜNYA'ya özel açıklama­larda bulunan Tohum Otizm Vakfı Genel Müdürü Karaka­ya; ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri'nin (CDC) 2023 son verilerine göre doğan her 36 çocuktan 1'inin otizm tanısı aldığını, Türkiye'de­ki nüfusa projeksiyon yapıl­dığında ise 2 milyondan fazla otizmli birey olduğunun tah­min edildiğini belirterek şun­ları söyledi: "Bu bireylerin 1.5 milyondan fazlasının 18 yaş üzerinde olduğu öngörülüyor ve otizmden etkilenen 8 mil­yonun üzerinde aile ferdi bu­lunduğu tahmin ediliyor. İŞ­KUR'un Ekim ayında paylaş­tığı güncel verilere göre, 123 otizmli birey aktif iş gücünde yer alıyor. 43 otizmli birey aktif çalışma hayatında yer alırken 80 otizmli birey ise iş arıyor." İŞKUR'un işverene verdiği 'engellilere yönelik çalıştır­ma hibesi'nde 2024'ü 'otizm yılı' ilan ettiğini ve otizmlile­rin istihdamının önceliklen­dirildiğini belirten Karakaya, "Bu konuya spesifik bir birim kurduk. Burada otizmlilerin bizimle ir­tibat kurmasını ve CV başvurusu yapmasını istiyoruz. İş görüşmele­ri yapıyoruz" dedi. Otizmli bireylerin çalışma hayatında yer almasının yal­nızca onların ve ailelerinin ha­yatını dönüştürmekle kalma­dığını aynı zamanda toplumun sosyal dokusunu da güçlen­dirdiğini belirten Karakaya, "İş dünyası, otizmli birey­lerin katkılarına daha faz­la açık olduğunda, bu hem şirketler için verimlilik sağlar hem de toplumsal kapsayıcılığın artması­na katkıda bulunur. To­hum Otizm Vakfı olarak, otizmli bireylerin eğitim­den istihdama kadar her alanda tam katılımcı bi­reyler olmalarını sağlamak için çalışmaya devam ediyo­ruz. Bu konuda iş dünyasından daha fazla destek ve iş birliği bekliyoruz" dedi. Bünye­sinde otizmli çalıştıran diğer bir firma ise Medtria Gümrük Müşavirliği AŞ. Şirketin genel müdürü Savaş Elmalı'ya göre; "Çocukluk döneminde başla­yan ve bireylerin sosyal etkile­şim ve iletişim becerilerini sı­nırlandıran, sosyalleşmeleri­ni olumsuz etkileyerek onları dış dünyaya karşı yabancılaş­tıran otizm spektrum bozuklu­ğu, aslında bu sorunu yaşayan bireyin gelişimine ve tercihle­rine uygun olacak şekilde dü­zenlemeler yapıldığında, ge­rekli pekiştirmeler kullanıldı­ğında iş hayatında çok verimli sonuçlar doğuruyor." Genellikle bilinçsiz ve ön yargıyla yaklaşılan otizmli bi­reylerin iş hayatında kendile­rine uygun şekilde düzenlenen bir görev verilmesi durumun­da nasıl verimli ve vazgeçil­mez olduğunu gözlemledik­lerini belirten Savaş Elmalı, açıklamasını şöyle sürdürdü: "Otizmli bireylerimiz yalan söylemezler, çünkü yalanı bil­mezler. Süreklilik gerektiren rutin işlerde diğer çalışanlar gibi çabuk sıkılmazlar. Çünkü rutin işleri kendileri için bir eğlence gibi algılarlar. Uzun süre aynı işi yapan kişilerde dikkat dağılırken, otizmli bi­reylerde böyle bir dikkat dağı­nıklığı ve iş beğenmemezliği olmaz. Doğru yerde, doğru işe planlandıkları zaman maksi­mum verim sağlarlar. Biz bu­nu Selin'imizle test ettik ve başardık." Tohum Otizm Vakfı Otizmliler Kariyer Merkezi, Mart 2024'te kurulmadan önce, otizmli bireylerin iş gücüne katılımını desteklemek amacıyla önemli adımlar atıldı.

Unutulmaya yüz tutan Keçeciliğin yeniden canlanması için kolların sıvandığı proje ile kadınlara kök boya ve dastar eğitimi verilirken, yerel ekonominin kalkınmasına destek sağlanacak. Proje ile Fethiye'deki turizm anlayışının 12 aya yayılması hedefleniyor. Önümüzdeki 12 ay içinde se­yahat edecek insanların dünya genelinde yüzde 75'inin artık sürdürülebilir turizm fırsat­larını ve imkanlarını araştıra­rak değerlendirmek istediği­ni belirten Anadolu Efes Grup Kurumsal İletişim ve İlişki­ler Direktörü (CCAO) Selda Susal Saatçi, "Her 10 kişiden 7'si, eğer ki bir sürdürülebilir turizmi deneyimlediyse bu­nu günlük hayatına da artık sürdürülebilirliği merkezine koymaya başlıyor. Dolayısıyla konuyla ilgili farkındalık ya­ratması adına da bu projeler çok önemli" dedi. Bu farkındalık bilinciyle T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Anadolu Efes ortaklığında, 17 yıldır 'Ge­lecek Turizmde' programı ile yerel kalkınma modelleri oluş­turuluyor. Projeyle ilgili bilgi veren Anadolu Efes Grup Kurumsal İletişim ve İlişkiler Direktörü Selda Susal Saatçi (CCAO), "Bu atölye ile bölge­nin kadim geleneği yaşatılır­ken, kadınların gelir elde et­mesini ve oluşturulan alterna­tif turizm rotasıyla potansiyel bir sürdürülebilir turizm des­tinasyonu oluşmasını hedef­liyoruz" dedi. Proje ile somut olmayan kültürel miras değer­leri turizm değerine dönüş­türülmesini ve deneyim tu­rizmiyle daha geniş kitlelerle buluşmasını hedeflediklerini belirten UNDP Türkiye Kap­sayıcı ve Sürdürülebilir Büyü­me Portföyü İletişim Uzma­nı Deniz Şililer Tapan da "Bu proje hem kırsalı bölgenin po­püler turizm alanlarıyla bir­leştirecek hem kadınların güç­lenmesine katkı sağlayacak hem de fırsat eşitliğini destek­leyecek" diye konuştu. Fethiye Kadın Girişimi Üre­tim İşletme ve Kalkınma Koo­peratifi Başkanı Çiğdem Kara­ca da "Yörük kültürünün doğa ile uyum içindeki geleneksel bilgeliğini geleceğe taşımayı amaçlıyoruz. Bu proje ile eko­lojik dengenin korunması, ka­dınların güçlenmesi ve yerel ekonomik döngüye katılma­sını hedefliyoruz. Ayrıca, Fet­hiye turizmine sürdürülebilir alternatif kültür rotaları ekle­yerek, turizmi 12 aya yaymak istiyoruz" dedi. Projedeki memnuniyetini dile getiren Ayşem Hanım, "Dokuma yapmak bana iyi geliyor ve çok mutluyum. Artık protezim, dokuma yapmama engel değil" dedi.

Deprem bölgesi için getirilen mücbir sebep halinin 30 Kasım 2024 itibarıyla sona erecek olmasının, zaten zor du­rumda olan işletmeleri daha da sıkıntıya sokacağını kaydeden Çiğdem Kıral, deprem sonra­sı toparlanma sürecinin henüz tamamlanmadığını, SGK prim ödemeleri ve vergi borçları gi­bi ekonomik yükümlülüklerin devreye girmesinin birçok iş­letmeyi kapanma riskiyle karşı karşıya bırakacağını söyledi. Horoz, Hatay'ın ekonomik olarak yeni­den ayağa kalkabilmesi için SGK ve vergi ödemelerinin en az 4-5 yıl ertelenmesini ve işletmele­re toparlanma şansı verilmesini, uzun vadeli kredi kolaylıklarıy­la deprem bölgesindeki işletme­ler için düşük faizli veya faizsiz kredi imkânları sağlanmasını, ayrıca vergi teşvikleri ve muafi­yetlerle ekonomik canlanmanın desteklenmesini istedi.

Konut almak için en doğru zaman olduğunu ve fiyatların dip yaptığına işaret eden Fenercioğlu Yönetim Kurulu Başkanı Aycan Fenercioğlu, "Bu fiyatları bir daha bulamazlar. Fiyatlardaki düşüş devam etmez, artık yükselişe geçer. Yıl başıyla yukarı dönüş başlar" diye konuştu. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) Konut Fiyat Endeksine göre, ekim ayında konut fiyat endeksi aylık yüzde 2,1, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 26,8 artarken, reelde yüzde 14,7 azaldı. "Bir şey almak için bugün en doğru zaman, bu fiyatları bir daha bulamazlar" diyen Fenercioğlu, konut fiyatlarına ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu: "Fiyatlardaki düşüş devam etmez, artık artışa geçer. Çünkü maliyetler de artıyor. Konut fiyatında yükseliş trendine geçeriz artık. Yeni yıldan sonra öyle olur." Dünyadaki menkul artış hızının, gayrimenkulün çok üstünde olduğuna dikkati çeken Fenercioğlu, "Piyasada para çoğaldığı, gayrimenkul ise hızla çıkmadığı için fiyatı her zaman dünyada artar. Çünkü piyasaya para çıktığı zaman alım gücü artmış olacak, o zaman da tersine dönüş başlar. Talep artınca da fiyatlar artar. Bu bir döngüdür. Bence ters döngünün kırılmasının yaşandığı yerdeyiz artık. Konut fiyatlarında dipteyiz, artık yukarı dönüş başlar" ifadelerini kullandı. Türkiye'de son 1,5 yılda konut geliştiricilerinin ciddi rağbet gösterdiği KKTC'de üç yıl önce yatırıma başladıklarını açıklayan Fenercioğlu, belirli bölgelerde yatırımları olduğunu belirterek, "Bizim Kıbrıs'ta Lefke, Girne, Esentepe, Geçitkale'de var, şimdi Güzelyurt ve Gaziveren'de de projemiz olacak. Böylelikle Kıbrıs'taki 8 projemiz 10'a çıkacak. Yeni başlayacak iki yeni projemize de 50 milyon pound yatırım gerçekleştireceğiz. Satışlar başladı, özellikle Türk vatandaşlarından ciddi talep alıyoruz. Kıbrıs'ta genel olarak yüzde 70-80 Türklerin talebi var" diye konuştu. Yeni desteklerle daha da hızlanacağını düşünüyorum" dedi. Bu noktada finansmanın da önemli olduğunu ve proje gayrimenkul yatırım fonlarının sektöre yeni bir soluk getireceğinin altını çizen Fenercioğlu, kendilerinin de bir fonlarını, proje gayrimenkul yatırım fonuna (Proje GYF) çevirmek için SPK'ya başvuruda bulunduklarını açıkladı. Fenercioğlu, "Proje GYF'nin, sektöre iki yönde katkısı olacak. Bu anlamda sektöre olumlu katkısı olacak" diye konuştu. KKTC'de geçen yıl yapılan bir düzenlemeye Türk vatandaşların avantajlı duruma geldiğine işaret eden Aycan Fenercioğlu, "Ada'da, eskiden Türk yatırımcılar bir daire alabiliyordu, şu anda üç tane alabiliyorlar. Faizde bizi mutlu edecek günler bana göre 2026 yılında olur" diye konuştu.

Büyük bir gayretle çalışmalara devam ettiklerini söyleyen Başkan Mustafa Büyükeğen, "Konya Sanayi Odası, 'Konya'da ne sanayisi var' diyenlere rağmen kuruldu" dedi. Konya'daki OSB sa­yısının 12'ye yükseldiğini ve bu­radaki istihdamın 9 binden 81 bin 290'a ulaştığını dile getiren Bakan Kacır, "Konya'mıza 3 en­düstri bölgesini kazandırdık. Sa­nayimizin dijital dönüşümüne rehberlik eden model fabrikayı şehrimize kurduk. Şehrimizin güçlü üretim altyapısının katma değerli üretimle buluşması için Konya'ya 2 teknopark, 22 Ar-Ge ve 1 tasarım merkezi kazandır­dık. Biz gözbebeğimiz Konya'yı ihya edecek, zengin potansiyeli­ni harekete geçirecek tüm adım­ları kararlılıkla atmayı sürdüre­ceğiz" şeklinde konuştu. Konya sanayisinin gelişimini kendi gözlemleriyle anlatan Ba­kan Bolat, "40 yıl önce 21 yaşın­daydım. Konya şehir merkezini ilk defa o zaman gördüm. O za­man Konya'da bir çimento fab­rikası, bir şeker fabrikası vardı, un fabrikaları ve makarna fabri­kası vardı. Aradan geçen yıllarda KOBİ'lerin öz sermayesiyle Kon­ya'da büyük bir sanayi hamlesi başladı. Daha önce ağır sanayi fa­aliyetleri vardı, 2002 yılı sonun­dan bu yana Anadolu'da nasıl bir ekonomi devrimi, sanayi devrimi yaşandıysa Anadolu'nun simgesi olan Konya'da da aynı sanayi dev­rimi başladı. Bugün Konya'mız sadece gıda sanayi ile anılmıyor, otomotiv yan sanayi ile ana sana­yiyle, makine sanayiyle, savun­ma sanayiyle, ayakkabı sanayiyle anılıyor" ifadelerini kullandı. Konyalı sana­yicilerin her zaman zoru başar­ma gayreti içinde olduklarına, Oda'nın kuruluşunun da bu az­min en güzel örneklerinden bi­ri olduğuna dikkat çeken Baş­kan Büyükeğen, Konya Sanayi Odası'nın 'Konya'da ne sanayi­si var' diyenlere rağmen kurul­duğunun altını çizerek, "Konya Sanayi Odamız, 1970'lerin zorlu şartlarında, ülkesine güvenen ve geleceğe umutla bakan öncü bir avuç iş adamı tarafından kurul­du. Bugün üyelerimiz, 120 binin üzerinde insanımıza doğrudan istihdam sağlayarak, Konya'mı­za iş oluyor, aş oluyor, 194 ülkeye yaptıkları ihracatla Konya mar­kasını dünyada temsil ediyorlar" şeklinde konuştu.