İstanbul'da ticari araçlar için kış lastiği kullanma zorunluluğu 1 Aralık'ta başlıyor. Kış lastiği uygulamasıyla birlikte özellikle ticari araçların sanayide yoğunluk oluşturduğunu söyleyen oto lastikçi Bahadır Caniklioğlu, "Kar yağışının İstanbul 'da yapmasıyla birlikte kış lastiği taktırmak isteyenlerin yoğunluğu başladı. Lastik fiyatları ve değişim ücretleri de geçen yıla göre arttı. Piyasada en çok kullanılan ebat üzerinden söylemek gerekirse, 4 adet kış lastiği 11 bin TL'den başlıyor, 17 bin TL'ye kadar çıkabiliyor. Değişim ücretleri ise 850 liradan başlıyor. Sürücüler zorunlu olsun olmasın kış lastiklerini takmalarını öneriyoruz. Lastik basınçlarını kontrol etsinler ve hava şartlarının gerektirdiği şekilde hız ve takip mesafelerini korusunlar" dedi. 1 Aralık ile 1 Nisan arasında ticari araçlarda kış lastiği kullanımı zorunluluğu bulunuyor.

Küresel enerji piyasalarındaki gelişmeleri değerlendiren Sorokin, "Son birkaç yıldır enerji sahnesinin önemli ölçüde siyasallaştığını görüyoruz. Bu, tüketiciler için yüz milyarlarca dolara varan maliyetlere yol açtı. Sadece Batı için değil, küresel güney için de. Bu durum özellikle hayal kırıklığı yaratıyor zira dünyadaki pek çok ülke, daha yüksek fiyatlar ödemek zorunda kalmakta." diye konuştu. Sorokin, bu anlamda küresel nüfusun yüzde 85'inin "oldukça pragmatik" olduğunu dile getirerek, "Bizim rolümüz olduğu gibi devam edecek. Küresel pazarın ilk üç enerji tedarikçisi arasındayız ve bu konumumuzu koruyacağız. Teknolojik yeterliliğe sahibiz, kaynağımız var ve ortaklarımıza teşekkür ettiğimiz iyi ilişkilerimiz var ki bunları inşa edebiliyoruz. Küresel pazara rekabetçi bir fiyatla enerji tedarik etmeye devam edeceğiz." değerlendirmesini yaptı. "Türkiye, Avrupa ve Asya arasında köprü olması açısından da ayrıcalıklı bir coğrafi konuma sahip ve çok uygun bir geçiş güzergahı. Geleneksel enerji tedarik bölgelerinin birçoğundan çok uygun bir güzergah. Türkiye, politik değil pragmatizm ve ekonomik akıl sayesinde transit piyasasında da kendisine güvenilir bir yer edinebildiğini gösterdi. Türkiye'den geçen TANAP'ın gelişimini gördük. Türkiye pazarını beslemekle kalmayıp, Avrupa'ya gaz tedariki için kaynak görevi gören TürkAkım ve MaviAkım boru hatlarının gelişimini de gördük. Türkiye de bu ilgiyi pekiştirme ve bir kez daha ekonomiyi öne çıkarma konusunda çok iyi bir iş çıkardı. Başkanlarımız Sayın Putin ve Sayın Erdoğan'ın burada bir gaz merkezi oluşturma girişimi, Türkiye'nin gelecekte çeşitli formatlarda enerji tedariki için merkez olması yolunda güvenilir bir ortak olarak rolünü vurgulayan girişimlerden biri. Bu, yalnızca gaz formunda değil, bölgeleri birbirine bağlayacak finansal bir merkez formunda da olacaktır. Türkiye'nin bu rolünün gelecekte de gelişmeye devam edeceğine inanıyoruz. Burayı güvenli ve güvenilir bir rota haline getirmek için buradaki ortaklarımızla, tüm şirketlerle ve hükümetlerle birlikte çalışmaya hazırız." Siyasetin küresel enerji piyasası üzerindeki büyük etkisine dikkati çeken Sorokin, "Ülkelerin bu konuda bölgesel çözümler üretmek amacıyla daha fazla bölgesel işbirliği yapması gerekiyor. Burada sadece yenilenebilir enerji kaynaklarından bahsetmiyorum çünkü bu, yenilenebilir enerji potansiyelimizden azami ölçüde faydalanmak için teknolojileri paylaşabileceğimiz ve ortaklaşa geliştirebileceğimiz bariz bir işbirliği alanı. Aynı zamanda karbon yakalama, kullanma ve depolama gibi, sanayilerimizin enerji verimliliğini arttırma gibi teknolojilere erişim açısından da önemli." diye konuştu.

Ertaş, Türkiye'nin yeşil dönüşüme odaklı bir yolda ilerlediğine işaret ederek, "Yeşil enerji yatırımlarını desteklemeye hazırız." dedi. Bu kapsamda yatırımcılara Türkiye'nin yenilenebilir enerji alanında sunduğu fırsatları, yatırım hedefleri ve yaklaşan Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA) yarışmaları hakkında bilgi veren Kılınç, "Türkiye'de yenilenebilir enerjideki yatırım ortamı yatırımcıları desteklemeye devam ediyor." dedi. Türkiye'nin yenilenebilir enerji hedefleri Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Türkiye'nin uzun vadeli enerji stratejisinin 5 temel alana odaklandığını belirterek, "Yenilenebilir enerji kapasitemizi artırmak, ekonomi genelinde enerji verimliliğini geliştirmek, nükleer enerji üretimini genişletmek, hidrojen, batarya depolama, karbon yakalama, kullanım ve depolama gibi yeni teknolojileri kullanmak ve ayrıca enerji geleceğimiz için kritik madenler ve nadir toprak elementlerine yatırım yapmak. 2035 için yenilenebilir enerji programımızda çok iddialı hedefler belirledik. Rüzgar ve güneşte mevcut kurulu kapasitemizi 30 gigavattan 120 gigavata çıkarmayı hedefliyoruz. Bu alana en az 80 milyar dolar yatırım getirmemiz gerekiyor." ifadelerini kullanmıştı.

Meclis'te "Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi" ile ilgili düzenlenen basın toplantısında konuşan Usta, 2015 tarihi itibarıyla prim borçlarını ödemeyen vatandaşların borçlarının tamamen silineceğini söyledi. Genel Sağlık Sigortası (GSS) kapsamına giren ancak prim borçlarını ödeyemeyen kişilerin ise başka bir düzenleme yapılmazsa 1 Ocak 2025 tarihinden itibaren sağlık hizmetlerinden yararlanamayacağı belirtildi.

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, ülkemizin iklim ve sürdürülebilir kalkınma amaçları doğrultusunda, 2053 net sıfır hedeflerine ulaşma yolunda önemli bir adım atarak "Türkiye Endüstriyel Karbonsuzlaştırma Yatırım Platformu (Türkiye Industrial Decarbonization Investment Platfom - TIDIP)" girişimini başlattı. Platform sayesinde, sanayinin yeşil dönüşümü için ihtiyaç duyulan yatırımları desteklemek üzere uluslararası finans kuruluşlarının ülkemize 2030 yılına kadar 5 milyar Avro kaynak getirmesini ve bunun sonucunda da yıllık 20 milyon tondan fazla karbon emisyonunun azaltılması hedefleniyor. YEŞİL DÖNÜŞÜMÜN AHAHTARI Ülkemizin 2053 yılına kadar net sıfır emisyon hedefine ulaşabilmesi için; Çelik sektöründe 31 milyar dolar, Çimento sektöründe 30 milyar dolar, Alüminyum ve gübre sektörlerinin her birinde de 5 milyar Dolar; Toplamda ise 70 milyar doların üzerinde yatırım ihtiyacı öngörüyoruz. Yatırım ihtiyacının niteliği ve büyüklüğü itibarıyla; Türk sanayisi ile uluslararası finans kuruluşlarının net sıfır emisyon hedefine yönelik çabalarını birleştirmek; ve bu kuruluşların finansal kaynakları, uzmanlığı ve bilgi birikiminden istifade eden çalışma modellerini oluşturmayı ve hayata geçirmeyi; sanayimizin yeşil dönüşümü başarıyla gerçekleştirmesinin anahtarı olarak görüyoruz. Bakanlığımızın ilk etapta Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası, Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası ve Uluslararası Finans Kurumu iş birliğinde oluşturduğu bu Platformla; Düşük Karbon Yol Haritaları kapsamında belirlenen yeşil dönüşüm yatırımları için 360 derece çözüm sunan kapsamlı bir mekanizmanın kurulmasını ve diğer uluslararası finans kuruluşları ve çok taraflı kalkınma bankalarının da kısa süre içerisinde Platforma dahil olarak bu yapıyı hızla güçlendirmesini hedefliyoruz. Bu platform aracılığıyla kamu kurumlarını, uluslararası finans kuruluşlarını, bankaları ve sanayi paydaşlarını bir araya getirecek öncelikli dört sektörde karbonsuzlaştırmayı sağlayacak yatırımlara 2030 yılına kadar 5 milyar Avro finansman sağlanmasını amaçlıyoruz. Öngörümüz; sanayimizin bu finansman mekanizması sayesinde gerçekleştirilecek yatırımlarla, yılda 20 milyon ton yani ülkemizde bir yılda gerçekleştirilen karbon emisyonunun yüzde 3,6'sı oranında karbon azaltımı gerçekleştirmesidir. TARİHİ ADIM Türkiye Sanayi Karbonsuzlaştırma Yatırım Platformunu ülkemiz sanayiinin 2053 Net Sıfır Emisyon Hedeflerimize yaklaştıracak tarihi bir adım olarak görüyoruz.

Bakanlığın bu konuda uzun süredir çalıştığını aktaran İlmeç, "Üretim planlaması ve yeni destekleme modelinin ilk tohumları ekiliyor. Yeni model ve planlı üretim de bir anlamda toprakla buluşturulmuş oldu. Çiftçimiz ilk defa ekeceği üründen ne kadar destek alacağını daha ekmeye başlamadan, arazisini işlemeden önce öğrenmiş oldu. Hangi üründen ne alacağını biliyor durumda. Daha önceki yıllarda ayni olarak ödenen desteklemeler yeni modelle nakdi olarak çiftçimizin hesabına yatırılacak." diye konuştu. Boztepe ve Mucur ilçelerindeki çiftçilerin su kısıtı olan bölgeleri için sağlanan destekten faydalanacağını da dile getiren İlmeç, şöyle konuştu: "Yeni destekleme modelinde özellikle temel desteklerimizde çiftçimizin üretimde kullanmış olduğu mazotun yüzde 50'si, gübrenin de yüzde 25'i baz alınarak belirlenmiş olan bir birim fiyat var. Bu da dekara 317 liralık tutara denk geliyor. Planlamaya uygun ürün eken çiftçimize de artı olarak planlama desteği sağlanmakta. Çiftçimiz belirlenen ürünlerden birini ektiği takdirde 317 lira destek daha alarak toplam dekara 634 liralık hem temel destek hem de üretim planlaması desteği almış olacak." Üreticilerden İbrahim Solak ise "Geçen yıl 350 dönümde ekim yaptık. Bu yıl ise 850 dönüm arpa, buğday, mısır, ay çekirdeği ekiyoruz. 850 dönüm ekimi yaklaşık 20 günde bitiriyoruz. Bundan önceki ekimlerde devletin verdiği desteklerden tam bilgimiz yoktu. Şimdi gelecek yılının desteklerini bildiğimiz için hem ekim alanını artırdık hem de devletimizin yanımızda olduğunu biliyoruz. Devletimizin verdiği desteklerle hem ben hem de tüm çiftçilerimiz daha iyi ekim yapacak." diye konuştu.

İhracat talep endeksi, ekimde bir önceki aya göre yüzde 0,7 azalış ile 99,5'e geriledi. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) İhracat Pazar Monitörü'nün (İPM) ekim ayı sonuçlarına göre, İhracat Talep Endeksi 99,5, Pazar Dayanıklılık Endeksi ise 99,3 puana geriledi. Uzun ve kısa vadeli sosyal, ekonomik ve politik göstergelerden yararlanılarak oluşturulan ve ihracat pazarlarının risklere karşı direncini ölçen Pazar Dayanıklılık Endeksi de ekimde aylık bazda yüzde 0,4 azalış, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 1,5 artışla 99,3 oldu.