×Uygulama Logosu

Habokado - Akıllı Haber Özeti

Özetleri Okuyun ve Dinleyin

Yapay Zekâ Çalışanları, Abd Kongre'sinden "Ihbarcı Koruması" Sağlanmasını İstiyor

ABD'deki yapay zekâ şirketlerindeki çalışanlar, teknolojideki ilerlemelerin mevcut yasa kapsamında yasal olarak ifşa edemeyecekleri tehditler oluşturduğunu savunuyorlar Şimdi en son teknolojik geliştirme, "insan dilini anlamaya başlayan yapay zekâ (GenAI)" üzerinde çalışılıyor. Lessig, büyük teknoloji şirketlerinin ve " yapay zekâ girişimlerinin kendilerini denetleyebileceği" düşüncesini safça olarak nitelendirdi. Senatör Ed Markey, Eylül ayında ihbarcı ve misilleme karşıtı korumaları içeren bir yapay zekâ Sivil Hakları yasa tasarısı (S.5152) sundu. 2012 yılında UBS AG'ye karşı açılan vergi kaçırma davasında müvekkilinin 104 milyon dolarlık ihbarcı tazminatı kazanmasına yardımcı olan, Amerikan Ulusal İhbar Uzmanı avukat Stephen Kohn, Kongre'nin yapay zekâ ihbarcı haklarını oluşturması gerektiğini, çünkü kanun koyucular harekete geçmediğinde mahkemelerin harekete geçmekte isteksiz olacağını söyledi. Kaliforniya'da çalışanların konuşma hakkını koruyacak bir "yapay zekâ güvenliği" tasarısı Eylül ayında veto edildi. Eylül ayında Senato alt komitesinde yapılan bir duruşmada, yapay zekâ konularında çalışan eski çalışanlar, milletvekillerini harekete geçmeye zorladı. CEO Sam Altman'ın kovulup ardından tekrar işe alınmasının ardından Kasım 2023'te OpenAI y ö netim kurulundan istifa eden Helen Toner, birç ok çalışan için mevcut ihbarcı uygulamalarını n ge çerli olup olmadığının belirsiz olduğunu s ö yledi. Çünkü OpenAI'ın CEO'su Sam Altman'ın kovulduğu 18 kasım 2023'den itibaren konuya yakın olanların farkettiği konu şu; yapay zekâ, internetle yaratılan "dijital uçurum"un çok daha derin bir başka boyutu haline gelebilecek. Yönetim Kurulu, Sam Altman'ın yapay zekâ gelişmeleri konusunda bilgi vermemesinden rahatsız olmuşlardı. Sutskever önemli bir yapay zekâcı olarak, daha sonra yeni yönetim kurulunda da yer alsa da, diğer önemli bir yapay zekâcı olan Jan Like ile birlikte, OpenAI'ın Yapay zekâ Riskleri Bölümünü Kapatmasıyla birlikte şirketten istifa ettiler. Bu konudaki 2 karşıt felsefeden birisi yani "e/acc" ile ö zetlenen " Etkili Hızlandırmacılık", yapay zekânın ö nü ne hi çbir şeyin geçmemesi gerektiğini s ö ylüyor ve geliştirmelerin son sürat yapılmasını istiyor. Daha ö nce hi ç olmayan bir şey.

Füsun Sarp Nebil | Teknopolitik

Kaynak: T24

11 Kasım 2024 00:48

Alıntıdır : Haber Kaynağı İçin Tıklayınız

Yazarın Diğer Yazıları

Bu habere çok benzer konularda diğer kaynaklardaki haberlere aşağıdan ulaşabilirsiniz.

Füsun Sarp Nebil | Teknopolitik

Neden Bazı Sitelere Erişimde Sıkıntı Oldu?

Çeşitli hizmetler veren Cloudflare'i ülkemizde en çok "dDOS temizleme hizmetleri" ile biliyoruz. Dün bazı internet sitelerine erişimde sorunlar oldu. Buna denk gelenler, internet hatlarında sıkıntı olduğunu düşündüler. "T ürkiye geneli internet sorunu "yaşanmıyor." Güvenlik hizmeti sunan Cloudflare Türkiye bağlantısında satürasyon mevcut. Sitelerini Cloudflare ile koruyan siteler bu sebeple açılmadı. Herkes eşeği aynı kazığa bağlıyor sorun bu!: Çeşitli hizmetler veren Cloudflare'i ülkemizde en çok " dDOS temizleme hizmetleri " ile biliyoruz. Trendyol'undan, Yemeksepetine, çeşitli gazetelerden, eksisozluğe, arabam.com'a kadar pek çok sayı da T ürk web sitesi tarafından da kullanılıyor. Dağhan Uzgur'a detayları sorduk. Cloudflare, internet siteleri ve uygulamalarının daha hızlı, güvenli ve erişilebilir olmasını sağlayan bir altyapı ve güvenlik firmasıdır. DDoS saldırılarına karşı koruma sağlarken, içeriklerin hızlı bir şekilde yüklenmesi için CDN (iç erik da ğıtım ağı) hizmeti vermesini sağlar. Küçük işletmelerden e-ticaret sitelerine, bloglardan uluslararası kuruluşlara kadar birçok kişi ve kurum Cloudflare kullanmakta. İnternet sitesi ve servislerin sunulduğu sunuculara ait IP adreslerinin gizlenmesine de olanak sağlayan Cloudflare, internet kullanıcısı ile içeriğin barındığı sunucu arasına girerek trafiği kontrol etmekte ve gerçek sunucu IP adresinin gizlenmesine imkan sağlamaktadır. Bu hizmeti sağlayabilmek için büyük miktarda trafiğin y ö netilmesi gerekmekte. Örnek vermek gerekir ise kullanıcı Cloudflare servisi kullanan internet sitesine ulaşmak istediğinde tarayıcısından ulaşmak istediği internet adresini yazar. Yine Cloudflare üzerinden sunulan DNS servisiyle Cloudflare'ye ait sunuculara istek ulaşır. İ stenen foto ğraf kendinde var mı kontrol eder, dosya yok ise gerçek içeriğe sahip internet sunucusuna ulaşır ve kendine çeker. Bu aşamadan sonra ise artı k di ğer kullanıcılar aynı fotoğrafı istediğinde Cloudflare bu dosyayı kendi sistemleri üzerinden sunmaya başlar. Cloudflare, dünya genelinde yaklaşık 24 milyon aktif web sitesine hizmet vermektedir. Bu sayı, ö zellikle en çok trafik alan ilk 10 bin web sitesinin yüzde 43'ünü kapsayarak yüksek trafik hacmine sahip alanlarda ö nemli bir pazar payına sahip olduğunu g ö stermektedir. [1] Aynı şekilde bilinen çoğu popüler 145 bin Türkçe siteye de hizmet sunmaktadı r. [2] Cloudflare'nin çalışma biçimi - Yaşadığımız bu erişim sıkıntısının nedeninin doluluk olduğunu s ö ylediniz. Açar mısını z? 28 Kası m 2024 ak şam saatlerinde yaşanan sorunda, bu içerikleri sunmak için konumlandırılan "İstanbul geçici dosya cache depolama erişiminde" sıkıntı yaşandı. Bu da popüler yüzlerce sitede erişim sorunlarına neden oldu. Problem anında yaptığım tespite g ö re bu sorun global değ il sadece İstanbul sunucusu üzerinden servis alan websiteleri için yaşandı. [3] Bu teknik sorunun ülke çapında internet problemi olarak algılanmasının sebebi ise çoğu popüler sitenin aynı hizmeti Cloudflare'den alması oldu. [4] İnternet her ne kadar bağımsız ve yedekli olarak tasarlanmış olsa da son yıllarda içeriklerin büyük çoğunluğunu sunan şirketlerin tekelleşme seviyesinde büyümesi bu tip global sorunları beraberinde getirmekte. Bir diğer ö rnek olarak Netflix'in Tyson-Paul boks ma çını yayınlarken kullandığı internet, saniyede terabitler düzeyinde veri trafiği oluşturdu. Dünya genelindeki toplam internet trafiğinin yaklaşık yüzde 15-20'si bu yayın sırasında Netflix tarafından kullanıldı. Bu durum, yüksek eş zamanlı izleyici sayısı (65 milyon) nedeniyle ö zellikle yoğun saatlerde bazı b ö lgelerde bağlantı sorunlarına yol açtı. İç erik da ğıtım ağı (CDN) hizmeti sunanlara bakınca dünyayı 5 şirketin sırtlanmış dolduğunu g ö rüyoruz. Akamai yüzde 30, Amazon CloudFront yüzde 20, Cloudflare yüzde 19, Google Cloud CDN, yüzde 15 Microsoft Azure CDN, yüzde10 ile "internetin gerçek sahibi" gibi g ö rünüyorlar. Bu noktada stratejik ö neme sahip internet ve hayatı direkt etkileyen hizmetlerin aynı sağ lay ıcılar ile hizmet vermeye çalış mas ı dışa bağımlılığı arttırıyor. Her an gerçekleşebilecek basit bir sistem hatasında bile ülkemizde sürekli kullanılan servislerin durması an meselesi. Bunun ö nüne geçebilmek için ise yerel sistemlerin kullanılması ç ok ö nemli. Telkoder Kas ım 2024, Elektronik Haberleş me Sekt ö rü Takip Raporu'nda not düşüldüğü üzere İ nternet De ğişim Noktaları 2019, Veri Merkezleri 2020 yılından bu yana Yıllık Programlarda yer almaktadır. Ancak bugüne kadar bu konularla ilgili henüz herhangi bir adı m at ılmamıştır. Savaş, doğal afet ve teknik sebepli kesintilerde hayatın akışının durmaması için bu noktada çalışmaların artık yapılması ve internet trafiğinin ülke içinde kalması için gerekli çalışmaların yapılması gerekmektedir. Bu noktada biz de yeniden hatırlatalım. Bu ülkede telekom servisinin k ö tü olmasını n en ö nemli nedeni altyapının iyi planlanmamış ve yapılmamış olmasıdır. Altyapı dediğimizde en ö nce akla fiber optik şebekenin zavallığı geliyor ama altyapı bileşenleri arasında Veri Merkezleri ve Internet Trafik Değişim Noktaları önemli. Fiber Optik ş ebeke iç in T ürk Telekom, BTK ve hükümet yetkilileri habire "yeterli şebeke var" dediklerinde soruyoruz. Ama Veri Merkezleri de ç ok ç ok ö nemli. Di ğer yandan İnternet Trafik Değişim (IDN) noktası için 25 yıldır yaza yaza, konuşa konuşa dilimizde tüy bitti. İnternet Değişim Noktaları 2019, Veri Merkezleri 2020 yılından bu yana BTK'nın yıllık programlarında yer almaktadır ve bugüne kadar bu konularla ilgili henüz herhangi bir adım atılmamıştır.

30 Kasım 2024 02:16

Füsun Sarp Nebil | Teknopolitik

Trendyol "Buybox" Soruşturmasında, Rekabet Kurumu'na Taahhüt Metni Sundu

Ge çen yıl bu zamanlar, Rekabet Kurumu'nun e-Ticaret platformlarındaki "buybox" uygulaması konusunda soruşturma açtığını yazmıştık. "Buybox" mekanizması, basitç e tan ımlarsak, bir ürün için platformdaki farklı satıcılar arasından hangisinin ö n plana çıkacağını belirliyor. Otomatik fiyatlandırma mekanizmasından " Buybox Fiyatına Eşitle" seçeneğini çıkaracak ve satıcılara sadece " Buybox Fiyatını n Alt ında Kal" ve " Buybox Fiyatının Ü stünde Kal" seçeneklerini sunacaktır. Ek olarak " Buybox Fiyatını n Alt ında Kal" ve " Buybox Fiyatının Ü stünde Kal" seçeneklerini de " Buybox Fiyatına Eşitle" seçeneği ile aynı sonuca yer vermeyecek şekilde (yüzde ve tutar bakımından yüzde 0 ya da 0 TL altında kal ya da üstünde kal yazılamaması gibi) düzenleyecektir. Taahhütlere uyumun izlenebilmesini temin etmek amacıyla üç yıl süre boyunca Rekabet Kurumu'na rapor sunacaktır.

29 Kasım 2024 06:37

Füsun Sarp Nebil | Teknopolitik

Avrupa Endişeli, Dikkatler Denizaltı Kabloları Üzerinde

Denizaltı kablolar, uluslararası veri trafiğinin yaklaşık yüzde 99'unu taşıyan küresel internet bağlantısının omurgasını oluşturur. Çünkü 10 gün kadar ö nce, üst üste iki önemli denizaltı kablosu birden sorun yaşadı. Baltık Denizi'ndeki iki ö nemli deniz altı internet kablosu C-Lion1 (Finlandiya-Almanya arası) ve BCS Doğu-Batı Bağlantısı (İsveç-Litvanya arası) hasarlandı. Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius, "Kimse bu kabloların yanlışlıkla kesildiğine inanmıyor" diyerek sabotaj konusunda şüphelerini dile getirdi. Kabloların kesilmesi 17-18 Kasım 2024'te meydana geldi ve b ö lgedeki ülkelerde endişeye neden oldu. Rusya'nın "GUGI" (Genelkurmay Başkanlığı Derin Deniz Araştırmaları Ana M üdürlüğü) olarak bilinen gizli deniz birimiyle, kritik deniz altyapısına sahip alanlarda sık sık devriye gezerek, deniz altı kablolarına artan bir ilgi gösterdiği iddia ediliyor. Gerçi denizaltı kablolarına verilen hasar, uluslararası telekomünikasyon altyapısının yedeklilik stratejisi sayesinde genellikle büyük kesintilerine yol açmıyor ama giderek "daha önemli kablolarda sorun meydana gelir mi?" şeklinde sorular soruluyor. Şu anda dünya çapında, deniz tabanından giden 400'den fazla "denizaltı internet kablosu" bulunuyor. "Karasal kablolar" güvenilir ve b ö lgesel ve yerel internet bağlantısı için yaygın olarak kullanılırken, uluslararası iletişimde, ö lçeklenebilirlikleri ve bazı başka avantajları nedeniyle deniz altı kabloları tercih ediliyor. SEA-ME-WE (Güneydoğu Asya-Orta Doğ u-Bat ı Avrupa) Sistemleri - Avrupa, Orta Doğu ve Asya'yı birbirine bağlayan bir dizi kablo. C-Lion1 - Finlandiya'yı Almanya'ya bağlayan Baltık Denizi'ndeki ana bağlantı.

28 Kasım 2024 05:33

Füsun Sarp Nebil | Teknopolitik

Yapay Zekâ, Hukukta Hakimin Yerine Geçebilir Mi?

İstanbul'da 22-28 Kasım arasında 14. Prof. Dr. Adem Sözüer tarafından kurulan ve hâlâ başkanlığında devam eden Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali şöyle tanıtılıyor; "Sanatın ve bilimin çarpıcı dilini kullanarak insan hak ve özgürlükleri bağlamında adalet konusunda toplumsal etki yaratmayı amaçlayan, sosyo-kültürel yaşamın zenginleşmesine çalışan tematik bir festivaldir." Direktörlüğünü Bengi Semerci ve Program Direktörlüğü'nü Alin Taşçıyan'ın gerçekleştirdiği ve ilk kez 2011 yılında başlayan film festivali dünya sinemasından örneklerle adalet konulu filmleri seyirci ile buluşturarak sinema, hukuk, psikoloji, sosyoloji, siyaset bilimlerinin temsilcileri ve sivil toplum örgütleri ile birlikte geniş bilimsel bir tartışma platformu oluşturmuş durumda. Festivalin 13 yıldır sürdürdüğü mottosu "Herkes için Adalet" olarak veriliyor. Bu sene, "Adalet" ile bağlantılı konulardan birisi "Yapay Zekâ ile Adalet" olmuş. Çünkü 13 Eylül'de kendi ülkesinde vizyona giren Simón Casal'ın yönettiği J usticia Artificial (2024) festivalin önemli filmlerinden birisi. Bu filmin festival için neden seçildiğini program direktörü Alin Taşçıyan şöyle açıkladı; " Yapay Zekâ'nın mahkemelerde yargıçların yerini alması olasılığını gündeme getiren bir filmin Uuslararası Suç ve Ceza Film Festivali'nde önemli bir tartışma konusu olacağını düşündüm, izler izlemez. Ana akım bir film olduğu için bu kadar çarpıcı ve endişe verici bir konuyu ele almasa tematik olmayan bir festivalde göstermeyi düşünmezdik. Ancak yapay adalet kavramını ortaya atan bir filme kayıtsız kalmadık. " Yakın gelecekte İspanya'da geçen filmde, İspanyol hükümeti adaleti otomatikleştirmek ve siyasetsizleştirmek için insan yargıçları Yapay zekâ ile değiştirmeyi amaçlayan tartışmalı bir plan öneriyor. 2. Bu arada filmin başındaki bir dava sahnesinde, "Yüz Tanıma Sistemleri" yoluyla, yardımcı olan yapay zekâ (Thente I) sanığın yüz ifadesinden yalan söyleyip, söylemediği tespit ediyor ve destek veri olarak hakime sunuyor. 3. Diğer önemli noktada metafor olarak "otonom araç" kullanılıyor. 5. 3 ve 4.üncü maddelerde söylediklerim (filmin işaret ettiği) aslında filmin ana konusu Thente-II adını taşıyan ve referandum ile yardımcılıktan, asıl olmaya terfi etmesi istenen yapay zekâ için de geçerli. 1983 yapımı " The Day After " filmi, nükleer savaşın ne getireceğini sokaktaki insana ve daha önemlisi (Netflix'deki Dönüm Noktası: Atom Bombası ve Savaş filmine göre) zamanın ABD başkanına önemli bir öngörü sağlamış ve nükleer silahların azaltılması anlaşmalarına yol açmış. Dr. Buket Abanoz Öztürk bu konuda şunları söyledi: " Adaletin algoritmalar aracılığıyla sağlanması meselesi, toplumsal eşitlik, ırksal ve cinsiyetçi önyargılar gibi olguların algoritmaların sonuçlarına nasıl etki edebileceği üzerine daha fazla düşünmeyi gerektiriyor. Eskiden teolojik araçların, günümüzde ve gelecekte teknolojik araçların sunduğu hazır bilgi karşısında şüphe duyma ve soru sorma kolayca vazgeçilemeyecek kadar değerli. Ceza muhakemesinde YZ'nin suç davranışına ilişkin öngörüsü -doğru olup olmadığı bir yana- bir ihtimaldir ve gerçekleşmeme ihtimali hâlâ vardır. Sadece suçun önlenmesi, suçluların belirlenmesinde değil, aynı zamanda yaptırım bireyselleştirilmesi ve belirlenmesinde de yapay zekâların rol oynayacakları bir ceza adalet sisteminde veri setinin doğruluğu, tarafsızlığı ve örneklemin büyüklüğü gibi pek çok sorun kararın doğruluğunu etkileyecektir. Yardımcı araç olarak dahi olsa yapay zekânın ceza adalet sisteminde kullanılmaya başlanması, karar verici olarak insanın tamamen ortadan kalkacağı anlamına gelir. Algoritmanın verdiği çıktı muhtemelen insan hakimler tarafından mutlak doğru olarak kabul edilecektir. Dolayısıyla hâkime yardımcı olması adına dahi olsa algoritmaların karar sürecine dahil edilmesi halinde (pek çok ülkede dahil edildi bile) ya demokrasiler yeniden şekillenecek, insanlar dijital diktatörlük ya da dataizm altında yaşamaya başlayacaktır. " Prof. Dr. Altan Çakır ise şu yorumu yaptı: " Yapay zekâ (YZ) konusunun kamuoyunda çok farklı başlıklar genelinde ele alınması ve tartışılması son derece önemlidir, çünkü bu teknoloji hem günümüz toplumunu hem de geleceği derinden etkilemesi beklenmekte, günümüz kamu ve iş dünyası tarafından çok yakından takip edilmektedir. YZ teknolojileri, iş ve sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi, sanayilerin otomasyonu ve iklim değişikliği gibi küresel sorunların çözümünde önemli faydalar sunmaya başlarken, potansiyel iş kayıpları, mahremiyet ihlalleri ve kritik ve insan hakları merkezinde karar alma süreçlerindeki etik sorunlar gibi ciddi riskler de barındırmaktadır. Simón Casal'ın yönettiği Justicia Artificial (2024) ve bu gibi filmler, YZ'nin yargı sistemi üzerinde ki potansiyelini ve tehlikelerini vurgulayarak bu teknolojilere ilişkin beklentileri ve endişeleri irdeleyen, izleyici ile birlikte topluma insan merkezli tartışma ortamı konusunda fikir veren çalışmalardır. Kamuoyunun bu sürece dâhil edilmesi, teknolojinin doğru anlaşılmasını, etik gelişimin teşvik edilmesini ve YZ'nin ilerlemesinin toplumsal değerlerle uyumlu şekilde şekillendirilmesini sağlamakta, farklı disiplinlerden uzmanların görüşlerini sunabileceği konuşma ortamı yaratmaktadır. Bu sayede, inovasyon teşvik edilirken insanlığın çıkarlarının korunması da garanti altına alınması için gerekli çoğulcu ortamların sağlanması da en büyük temennimiz olmaktadır. " Özetle yapay zekânın toplumsal etkisi ve politik gerilim filmleriyle ilgileniyorsanız, bu film size göre.

26 Kasım 2024 06:46

Füsun Sarp Nebil | Teknopolitik

Netgsm Olayı: Mvno Konusunda Tüketicilerin Görüşleri

Yani bir ihtiyacı karşılıyor. 92 milyar dolar ile sanal mobil operat ö rlerin (SMŞH), telekom operat ö rlerini rahatsız edebilecek büyük bir pazar olduğunu düşünebilirsiniz. Ama dünyada 740+ tane olduğu raporlanan bildiğimiz mobil network operat ö rlerinin (bizdeki Turkcell, Vodafone ve Türk Telekom Mobil) toplam pazar büyüklüğü 1,7 katrilyon dolar düzeyinde. Yani tüm dünyadaki MVNO'ların pazar büyüklüğü, hizmet aldıkları büyü k operat ö rlerin oluşturduğu pazarın ancak yüzde 5'i. Daha ö nce yazdık ama tekrarlayalım, MVNO ya da Türkçe kısaltması ile SMŞH firmaları, büyü k operat ö rlerin şebekesini kullanan ama onlardan bağımsız olan telekom operat ö rleridir. Oysa en az 5-6 tane olmalı yd ı. Ü stelik lisanslar 2009 yılından bu yana BTK tarafından "ücreti mukabilinde" veriliyor. Ama bu MVNO olayında ne g ö rüyoruz. Eylü l 2024)" Tablodan da g ö rüleceği üzere mobil operat ö rlerce, TÜİK verileri ve Orta Vadeli Program tamamıyla yok sayılmaktadır. Tüketicinin bu şikâyetleri üzerine 2 ö nemli ve talihsiz açıklama yapılmıştır. Şöyle ki; Bakan Uraloğlu tarafından ekim ayında: GSM şirketlerinin uyguladığı fahi ş fiyatlara ilişkin Bakanlığın çalışma yapıp yapmadığının sorulması üzerine Uraloğlu, "Tamamen serbest piyasa ve 1-2 yıllık aboneliklerin yenilenmesiyle ortaya çıkan bir durumdur. Burada bizim düzenleyici bir yetkimiz yok" ifadesini kullandı. Türk Telekom CEO'su Ümit Önal tarafından eylül ayında: Türk Telekom'un yılın ikinci çeyreğinde 1,4 milyar Tü rk Liras ı net kâr elde ettiği, bu rakamı n alt ı aylı k d ö nem için 2,5 milyar Tü rk Liras ı olduğundan bahsettiğ i bas ın toplantısında, " Türkiye'de internet tarifeleri 'sudan ucuz' demek yanlış olmaz" dedi. Bu açıklamalardan birincisi ki bu hususta en yetkili makam, tüketiciyi mobil sekt ö rdeki serbest piyasa ortamında koruyamayız demekte. Ancak, sırf bu amaçla kurulmuş (tüketicinin korunması için) Bilgi Teknolojileri Kurumu ise suskun kalmayı tercih etmektedir. Teknolojideki gelişmeler, iletişimi yaşamı sürdürmek için zorunlu ve karşılanması gereken bir tüketim niteliğ ine d ö nüştürmüştür. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından 2024 Eylül d ö nemi için 12 aylık ortalama enflasyon yüzde 64,91 olarak açıklanmıştır. T.C. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı tarafından açıklanan Orta Vadeli Program belgesinde de enflasyonun 2024 yılı için yüzde 41,50, 2025 yılı için yüzde 17,50 olarak ö ng ö rülmüştür. Ü lkemizdeki yasal düzenlemeler ve ekonomi y ö netiminin ö ng ö rüleri birlikte değerlendirildiğinde, iletişim hizmeti sunan firmaların tüketiciden istedikleri rakamlar gerçeklikten uzak, tüketici mecburiyetini k ö tüye kullanan, fırsatçı bir yaklaşım olup firmaları n fahi ş nitelikteki zammı kabul edilebilir nitelikte değildir. İletişim hizmeti sunan firmalar her türlü ekonomik veriyi yok sayan tarife ücretlerini gerçeklerle uyumlu hale getirmelidirler. Ayrıca başta Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu olmak üzere Rekabet Kurumu ve Ticaret Bakanlığı Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulunca tüketicide tepkiye neden olan bu haksız sü rece m üdahale ediliyor olması zaruridir. - Mobil sanal operat ö rlük (MVNO) hizmeti ülkemizde bir türlü başlatılamadı. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Daha düşük fiyatlı servislere ihtiyacı olanlara y ö nelik tarifeler bekliyor musunuz? "… herkes tarafından erişilebilir, ö nceden belirlenmiş kalitede ve herkesin karşılayabileceği makul bir bedel karşılığında asgari standartlarda sunulacak olan, internet erişimi de dahil elektronik haberleşme hizmetleri" nden yararlanmasını düzenlemektedir. Dolayısıyla makul bedellerle hizmet sunulması ülkemizde de düzenlenmiştir ve tüketicinin beklentisi de bu y ö ndedir. Bir ö rnek verirsek daha yerinde olacaktır. Bilindiği üzere Cumhurbaşkanlığınca 2024 Emekliler Yılı ilan edilmiştir. Ü zülerek g ö rüyoruz ki, 2024 yılında Mobil operat ö rlerce ilan edilen herhangi bir emekli tarifesi veya maktu emekli indirimi bulunmamaktadır. Sanki mobil operat ö rlerce fikir birliği yapılmış gibi " emeklilere mobilde indirim yok!" sloganı ile hareket edildiği anlaşılmaktadır.

25 Kasım 2024 06:14

Füsun Sarp Nebil | Teknopolitik

Netgsm Olayı Sürerken Smşh (Mvno) Nedir, Yakından Bakalım…

Türkiye'nin 5G ihale süreci, SMŞH işletmecileri için bir sıçrama tahtası olabilecek niteliktedir. Bu dosyanın 2. yazısında, SMŞH (MVNO) yani Sanal Mobil Şebeke Hizmetleri konusunu detaylıca inceleyelim. Ama dünyada şu anda bin 500 SMŞH var. Yani ülke başına 10 tane SMŞH olduğunu kabaca söyleyebiliriz. Bunlara bakmamızın nedeni şu; ülkemizdeki tüketiciler, bir önceki bölümde bizzat okuyucumuzun mailinden alıntıladığımız üzere, "3 operatöre mecbur bırakılmakta" ve bu nedenle de "pahalı" hizmet almaktadır. Aşağıda son 2,5 yılda operatörlerin abone başına kazançlarını 4 kat nasıl arttırdıklarını görüyoruz. "Sanal Mobil Ş ebeke İşletmecisi (SMŞİ), geleneksel mobil ş ebeke i şletmecilerinin aksine, kendi altyapısı ve frekans bandına sahip olmayan, ancak mevcut mobil altyapı üzerinden hizmet sağlayan bir işletmecidir. Dünyada, SMŞİ kavramı, 1990'larda İskandinav ülkelerinde başlamış ve 1999'da Birleşik Krallık'ta Virgin Mobile UK tarafından dünya çapında ilk kez uygulanmıştır. Bugü n d ünyada yaklaşık bin 500 SMŞİ işletmecisi bulunmakta ve bu sayının 2025'te 2.000'e ulaş mas ı beklenmektedir. Türkiye'de, Elektronik Haberleşme Hizmet, Şebeke ve Altyapılarını n Tan ım, Kapsam ve Süreleri dokümanında ifade edildiği şekilde (1.7 ve 2.6 maddeleri), ülkemizde toplam 46 işletmeci SMŞH sunmak için yetkilendirilmiştir. Ü lkemizde ilk SMŞH yetkilendirilmesinin verildiği Haziran 2009 yılından bugüne kadar toplam 107 işletmecinin yetkilendirmesi çeşitli sebeplerden iptal olmuştur. Bu bağlamda, ilk SMŞİ s ö zleşmesi 2020 Kasım ayında Netgsm ile Turkcell arasında Tam SMŞH modeli kapsamında imzalanmıştır. Gerek dünya mobil pazarında yaşanan birleşme ve devralma süreçlerinde düzenleyici otoritelerin benimsediği yaklaşımlar, gerek ülkemizdeki mevcut düzenlemeler dikkate alınarak SMŞH sunan işletmecilerin pazara girişine ilişkin ö n koşulların g ö zetilmesi, pazara girişteki engellerin kaldırılması ve sonrasında da hizmet verme süreçlerine y ö nelik ihtiyaç duyulan iyileştirilmelerin yapılmasına ilişkin ö nerilerimiz aşağıda yer almaktadır. - Yeni iş modelleri (IoT, vb.) teşvik edilerek niş pazarlara y ö nelik girişimler desteklenmeli, şebeke dilimleme teknolojisi ile farklı sekt ö rlere ö zel sanal şebekeler geliştirilmelidir."

23 Kasım 2024 00:56

Füsun Sarp Nebil | Teknopolitik

Netgsm Olayına Baktık: Btk Turkcell'e Laf Geçiremiyor Mu?

Hepsinde NetGSM konusu var. Şubat ayında operasyona başladıklarında, "MVNO'lar Geleneksel Operatörler Tarafından Tehdit Olarak Görülüyor" demiştik. Öyle ki; düşünün bu sektörün düzenleyicisi yani patronu olan BTK'nın 5 kasım tarihli "NetGSM'e servis vermeye devam et" kararını bile dinlemiyorlar. Bu okuyucu mesaj ve maillerinden sadece 2 tanesini örnekleyeceğim; ilki bir kadın okuyucumdan. Canan Hanım şöyle diyor. " F üsun Hanım merhabalar. Turkcell'e, BTK'ya ("Almadık" diyorsanız, belirteyim; Mail geri döndü), Telkoder'e, NetGSM'e ve Tüketiciler Birliğine çeşitli sorular gönderdim. Ama Türkiye'de 2005'lerde başlayan SMŞH lisanslama hikayesi, peki çok firmanın ilgisini çekmişti. Lisanslar 2009'lardan bu yana veriliyor. Şu anda 43 tane SMŞH lisansına sahip firma var. İşletmeye açılan ilk ve tek SMŞH, NetGSM de 2009'dan bu yana çabalıyordu. 2016'da bu konuda bir haber yapmışız. Ta ki lisans aldıktan tam 15 yıl sonra, NetGSM en sonunda açılabilmiş. Ama o da nesi, açıldıktan 9 ay sonra "sözleşmesi sona erdi" ifadesi ile kapatılmış. Çünkü Turkcell anlaşılan NetGSM'den bir tehdit algılıyor. (NetGSM'in daha uygun fiyatına sadece Turkcell değil, başka operatörlerden de geçen oluyordur.) Ama sorun şu; eğer NetGSM ya da başka bir MVNO firma güçlenirse, abonelerini yarın Turkcell'den alır, daha uygun servis fiyatı veren başka operatöre geçer. Turkcell'in ya da ülkemizdeki diğer iki operatörün algıladığı en büyük tehdit bu. "Haberleşme ve internet bu kadar pahalı olmamalı, bilinen telekom operatörleri herkesi kendilerine mecbur bırakıyor ve buna bir çözüm bulunamıyor." Bu nedenle 2-3 yazıya bölüyorum.

22 Kasım 2024 00:15

Füsun Sarp Nebil | Teknopolitik

Rekabet Kurumu, 3 Aralık'ta Google'dan Sözlü Savunma Alacak

Rekabet Kurumu (RK), Google'ın reklam uygulamaları konusunda açtığı soruşturmanın uzantısında, 3 aralıkta sözlü savunma alacak (en altta açıklama var.) Bu sözlü savunma seansına şikayetçi ya da dinleyici olarak katılmak mümkün. Google reklamcılık konusunda -kendisi kabul etmese de- tam bir tekele sahip. Trump'ın BigTech düşmanı FCC Başkan adayına bakınca da "bir şeyler olur mu?" diyoruz. Google ne söylediyse o. Dünya arama motoru pazarının yüzde 90'ını elinde tutan Google'un sadece ikinci çeyrekte, "Google Arama ve Diğer" kaleminde 48,5 milyar dolar gelir elde ettiğini ve bunun Alphabet'in toplam gelirinin yüzde 57′sini oluşturduğunu not edelim. Bu arada Google'un bölünmesi de tartışılanlar arasında. Davada, Google'un örneğin Apple cihazlarda varsayılan arama motoru olmak için 2021 yılında 26,3 milyar $ ödediği ortaya çıktı. Yeniliğe direnç: Dahili belgeler, Google'ın reklam yerleşimleri için rekabeti artırmayı amaçlayan bir teknoloji olan "başlık teklifi"ne karşı çıktığını ortaya koydu. Pazar hakimiyeti: Google, yaklaşık yüzde 90'ını kontrol ettiği küresel arama ve arama reklamcılığında tekel konumundadır. Berkley Üniversitesinin 2690 internet kullanıcı ile yaptığı araştırma, Google'ın arama motorunda, tüketicilerin tercih edeceği sonuçlar yerine kendi içeriğini görüntülemek için stratejik bir tercih yaptığını gösteriyor. "Google Reklamc ılık ve Pazarlama Ltd. Şti., Google International LLC, Google LLC, Google Ireland Limited ve Alphabet Inc.'ten Oluşan Ekonomik Bütünlük Hakkında Yürütülen Soruşturmanı n S ö zlü Savunma Toplantısı 03.12.2024 Tarihinde Yapılacaktı r. (11.11.2024) Rekabet Kurulunun 18.05.2023 tarihli ve 23-23/432-M sayılı kararı uyarı nca Google Reklamc ılık ve Pazarlama Ltd. Şti., Google International LLC, Google LLC, Google Ireland Limited ve Alphabet Inc.'ten oluşan ekonomik bütünlük hakkında çevrim iç i g ö rüntülü reklamcılık ve reklam teknolojileri hizmetleri faaliyetlerine ilişkin olarak bağlama ve kendini kayırma davranışlarıyla 4054 sayılı Kanun'un 6. maddesini ihlal ettiği iddiası üzerine yürütülen soruşturmada s ö zlü savunma aşamasına gelinmiştir. Bahse konu s ö zlü savunma toplantısı, 03.12.2024 tarihinde saat 10.30'da yapılacaktır. Toplantıya s ö z almak üzere katılmak isteyen şikâyetçi ve üçüncü kişilerin, " Rekabet Kurulu Nezdinde Yapılan S ö zlü Savunma Toplantıları Hakkında Tebliğ" uyarınca, toplantı konusu ile ilgili menfaat ilişkilerini ortaya koyan bilgileri ve belgeleri içeren dilekçeyle 26.11.2024 günü mesai saati sonuna kadar Rekabet Kurumuna başvurmaları gerekmektedir."

21 Kasım 2024 00:50

Füsun Sarp Nebil | Teknopolitik

Teknopolitik: Teknolojinin İzinde, Dünyanın Yeni Düzeni

Perşembe günü "3. İstanbul Siber-Güvenlik Forumu (İSF): Yeni Teknopolitik Siber Uzay ve Türkiye" konferansında bir sunumum olacak. Bu konuları okuyucularıma da 3-4 yazıda aktaracağım. Zaten aynı kapsamda "dijital egemenlik" ya da "yerli haberleşme cihazları" derken "Ulak ne oldu?" diye düşündüğüm için, dün size bu dizinin ilk b ö lümünü " Kötü Biten Bir Başka Yerli Teknoloji Hikayesi diyerek, sunmuş oldum. Ö nce "Teknopolitik" kavramına yakından bakalım. 1. Dijital ekonomi ve inovasyon yarişi Dijitalleşme, ekonomilerin d ö nüşümünü hızlandırarak verimliliği artırıyor ve yeni iş modelleri yaratıyor. 2. Dijital egemenlik ve siber güvenlik Dijitalleşme ile birlikte, devletlerin " dijital egemenlik" kavramı önem kazandı. 3. Yapay zekâ ve otonom sistemler Yapay zekâ, hem ekonomik üretim süreçlerinde hem de askeri stratejilerde ö nemli bir rol üstleniyor. 4. Veri ve mahremiyet y ö netimi Veri, dijital çağın petrolü olarak kabul ediliyor. 5. Teknoloji ve sosyal yapı Teknoloji, toplumsal dinamikleri değiştiriyor ve yeni sosyal yapılar oluşturuyor. Teknopolitik ile askeri kuvvetler (ordu) arasındaki ilişki, teknoloji, politika ve askeri stratejinin kesişiminde yer alır. 1. Askeri stratejide teknopolitika 2. Siber savaş ve dijital teknopolitik 3. Jeopolitik rekabet ve askeri teknopolitik 4. Askeri örgütlenmede teknopolitik 5. Teknopolitik ve sivil-askeri ilişkiler

20 Kasım 2024 00:45

Füsun Sarp Nebil | Teknopolitik

Sonu Kötü Biten Başka Bir Yerli Teknoloji Hikâyesi Daha...

Eylül ayında meydana gelen Lübnan saldırıları sonrasında yine herkes bir ağızdan "Yerli Teknoloji" ve de "Milli Teknoloji" söylevleri atmaya başladı. AKP hükümetinin son 10-15 yılında önümüze sürekli algı amaçlı atılan " Yerli ve Milli " kavramlarını daha önce tartışmıştık. 2023'de 6 milyar TL zarar ettiği kaydedilen TOGG olayıyla zaten seçim döneminde propoganda amaçlı neler yaptıklarını gördük. Askeri haberleşmenin teknolojik yönünün bir alt kümesi, son 10 yılda sözünü defalarca ettiğimiz "ULAK baz istasyonu"dur. Bir örnek vermek gerekirse; TİVİBU (middleware), ARGELA'nın geliştirdiği bir projeydi (Türk Telekom sonra nedense kendi alt şirketinin ürettiği teknoloji yerine Ericsson'nun 30 milyon $'lık bir projesiyle yola devam etti. Proje 2010-2011'de bir yerlere de geldi. Böylece ULAK sistemi "askeri" olarak şekillendirildi. Proje bu şekilde 2011'de başladı ve 2013'de 40-45 milyon $ olarak projelendirildi ve imzalandı. 2014 yılında Murat Bayar görevinden ayrıldı ve Savunma Sanayi Müsteşarlığına İsmail Demir atandı. Proje konuşulurken, Ulak baz istasyonu içinde 4.5 G-5G çekirdek başlatalım denildi. Asker amaçlı olan projenin, sivil operatöre de uyması mümkün fikri ortaya çıktı ve 2015 yılında Ulak projesi revize edildi. 40-45 milyon $'lık ilk destek bu sefer 67 milyon $'a çıkarıldı. ULAK şirketi böyle ortaya çıktı. ULAK HABERLEŞME yani 4.5G baz istasyonu ile tanıdığımız firma ise 2017 yılında SSTEK altında kurulan 2 numaralı şirket oldu. Proje Argela'dan ayrıldı ve 15-20 kişilik bir ekiple, SDN üzerinde çalışılmaya başlandı. Buna göre, Mobil operatörlerin KOBİ'lerden satın alım yapması ve % 30 yerli ürün/teknoloji kullanması şarttı. Ancak 2015 yılına gelindiğinde mobil operatörler, BTK'ya başvuruda bulundular ve Türkiye'de 3G teknolojisi konusunda çalışan yerli firma olmadığı gerekçesiyle muafiyet istediler. Çünkü alım bırakın % 30'u, ancak % 0,9'da kalmıştı. Tüm HTK'nın üye sayısı 160 olduğu halde, sadece 15 firmayı içine alacak ve ULAK'ın yaptığı aynı işi hedefleyen bir proje yani "Milli ve Yerli Uçtan Uca 5G" Projesi yapıldı. İlk etapta verilen 80 milyon Tübitak teşvikine rağmen (daha sonra rakam 250 milyon TL'ye çıktı) ve 5 yıla rağmen HTK herhangi bir şey üretemedi. Bunun yerine sürekli ULAK'ın elindeki teknolojiyi istediler. Önce gelen ULAK'tı. Savunma Bakanlığından müsteşar yardımcısı iken Milli Savunma Bakanı yerine Sanayi Bakanı olan Faruk Özlü'nün ULAK'ın yerine HTK'ya 250 milyon fon açtığı görüldü. Dolayısıyla ULAK'ı sürekli olarak HTK içinde eritmeye çalıştılar. ULAK'ın finansal olarak desteklenmediği görüldü. Benzer bir konu ULAK tarafında da var. 2018'deki seçimler öncesinde, zamanın Ulaştırma Bakanı Ahmet Arslan'ın memleketine evrensel hizmet fonundan 1000 kadar köye baz istasyonu götürülecekti. O dönem Barcelona'da, Operatörlerle ULAK arasında göstermelik 250'şerlik baz istasyonu talebi imzalandı. Bu kapsamda Vodafone Rize ve çevresindeki illerde 250 Ulak Baz İstasyonu Kurdu. Turkcell bilahere, 90 milyon $lık anlaşma 2.600 baz istasyonu imzaladı. 2019'da Zafer Orhan Ulak'ın Genel Müdürlüğüne atandı (bugün Türk Telekom Network Genel Müdür yardımcısı). Zaman içinde ULAK siyasi işe alımlarla dolduruldu ve eleman sayısı 400 kişiye kadar çıktı. Bugün ULAK'da herhangi bir gelişme yok. Bugünlerde Turkcell'in başına Genel Müdür olarak atanan Ali Taha Koç daha önce Dijital Dönüşüm Ofisindeyken, Cumhurbaşkanlığına ULAK baz istasyonu kurdurmuştu. Dijital Ofisin başındayken, ULAK baz istasyonunu gayet iyi desteklediğinizi hatırlıyorum. Turkcell'e Ulak baz istasyonu aldığınızı gö Hatta Turkcell'in sizden önceki yönetimler zamanında imzaladığı ve almadığı 2.600 gibi sayılarda sözleşmeler olacak. Ülkemiz mobil teknolojiler gibi çok önemli bir alanda 4.5G baz istasyonu ULAK'la teknolojinin bir tarafını yakalamıştı. Bugün hala Doğu Karadeniz'de çalışan Ulak baz istasyonları var. Anlayacağınız mikrofona geçince herkes Vatan-Millet Sakarya diyor ama biz de "ayinesi iştir kişinin lâf'a bakılmaz"diyoruz.

18 Kasım 2024 00:51

Füsun Sarp Nebil | Teknopolitik

Fiberde Ortak Altyapı Mı Geliyormuş... Muş…

Ulaştırma Bakanlığı, 2012 yılında aldığı kararla (ki tasarruf diyerek almışlardı) altyapı yapacak olanların (ki her birisi b ö lgeye g ö re 200 bin, 300 bin dolar düzeyinde para ödeyerek lisans alan 11 firma vardı) önce gidip Türk Telekom'a "Senin o b ö lgede fiber yatırımı n var m ı?" diye sorması gerektiğini belirtti. Türk Telekom ise o günden bu yana bu konuda zorluk çıkarmakla ve hatta bazı operat ö rlerce, soruya çok uzun süre (Hatta bir operat ö r 800 gün iddia etmişti) cevap vermemekle suçlanıyor. Bir tanesi fiber altyapının yüzde 78'ine sahip, diğeri ile de neredeyse yüzde 90'a ulaşan fiber altyapıya ulaşan 2 büyük şirket, bizzat devletin elinde. Türk Telekom'dan şikayetimiz sadece fiber kablolar da değ il. Binali Yıldırım, 2018'de Cumhurbaşkanlığı seçimleri ö ncesinde, cafcaflı bir Ankara imza toplantısı yapmış ve küçük-büyük tüm operatörler "ortak altyapı" için imza atmışlardı. Tamam da, o g ünden bu yana geçen 6 yılda fiber ne kadar arttı diye sorarsanız da, s ö yleyeyim, 150-200 bin km artmadı. Reuters haberindeki en akla yatkın konu bu; yani Türk Telekom bu ortak altyapı fik rinden oldum olası hoşlanmadı. İ nternet h ız sıralamasında, eylül 2024 sonuçların g ö re d ünyanı n en h ızlı sıralamasında, mobilde 108 ülke arasında 59. ve sabitte 159 ülke arasında 102. sıradayız. Ü stelik bu hızlar aylardı r-y ıllardır yerinde sayarken, kullanıcı başına gelirler, 2,5 yılda TL bazında 4 kat, dolar bazında yüzde 72 artmış. Yine de yetkililere şunu s ö yleyelim; iyi bir şey yapmak istiyorsanız, ortak altyapı filan bırakın. Siz en iyisi ortak altyapıdan vazgeçin ve altyapı yapmanın ö nünü açın.

15 Kasım 2024 00:42

Füsun Sarp Nebil | Teknopolitik

Türksat Üçe Mi Bölünüyor?

Neler konuşuluyor derseniz, borç yükü altında ezilen ve gelirleri, giderlerini bile karşılayamayan (2023 sonuçlarında zarar 1,5 milyar TL) Türksat'ın "kablo", "uydu" ve "e-devlet" şeklinde üçe b ö lü nece ği duyuluyor. G ö zümüze çarpan en ö nemli sorun Türksat'ın inanılmaz yüksek borçluluğu. Zaten bu 3'e b ö lünme ve kablo kısmını n Turkcell'e (Superonline) sat ılması konusunda, sekt ö rde konuştuğum uzmanlar, LifeCell satışından gelen 524,3 milyon $'ın (18 milyar TL) kullanılacağını tahmin ediyorlar. Ancak asıl ilginç nokta, savunma sanayiine çalışan Profen dahil bir takım uydu firmalarının satın alındığı ve devletin 1 milyar TL destek olduğu bir ö zel uydu firma oluşturulduğu iddiaları kulislerde konuşuluyor. Türksat'ın uydu b ö lümünün de buraya verilmesinden bahsediliyor. Şirketin şu andaki finansal durumunu tam bilmesek de (çünkü 2023 henüz raporlanmadı), 2021 ve 2022 Sayıştay verilerine ve 2023 faaliyet raporuna baktık. Bu veriler ışığında, Tü rksat 'ın 2021 ve 2022 performansları arasında borç artışı, kârlılı k d üşüşü, uydu doluluk oranlarında azalma ve artan personel giderleri gibi ö nemli farklar ortaya çıkmaktadır. Di ğer yandan 2022 ve 2023 faaliyet raporlarında verilen "Ertelenmiş Vergi" kalemi dikkatimizi çekti. 2022 yılında 2,1 milyar TL yani o yılın ortalama dolar kuru 16,55 ile bakarsak 127 milyon $ (bugünkü baskılanmış $ ile bile 4,4 milyar TL eder) vergi ertelenmiş. Bu rakam 2023 yılı sonunda 3,27 milyar TL'ye çıkmış. 2023 ortalama $ kuru 24 TL ile artışı da hesaplarsak 49 milyon $ daha ilave gelir. Türksat'ta başka bir sorun da alacak tahsili yapılmayan TV'lar. 2019'dan beri kalan bu borçların tamamını hesaplarsak 3 milyon TL ediyor. Çünkü Türksat uyduları ağırlıklı TV yayını iç in at ılmış yüksek uydular.

13 Kasım 2024 00:45

İletişim Formu

captcha

Kişisel verilerinizi işlemekte ve kanunlarda öngörülen teknik ve idari tedbirleri alarak bu verilerinizin korunması için elimizden gelen çabayı göstermekteyiz. İşlenen kişisel verilerinize ilişkin bilgilere aydınlatma metnini ziyaret ederek ulaşabilirsiniz.

Değerlendirme için doğrulama kodunu girin.

captcha