×Uygulama Logosu

Habokado - Akıllı Haber Özeti

Özetleri Okuyun ve Dinleyin

Kurucu İlkelerden Öyle Uzaklaştılar Ki Artık Kayboldular!

Bazı kesimler tarafından "yeni Kürt açılımı" olarak adlandırılan bu planın gerçekte emperyalizmin Ortadoğu'daki tezgâhının bir parçası olduğunu, iktidarın tek amacının Erdoğan'ın tekrar seçilmesini sağlayacak anayasa değişikliğinin yapılması olduğunu da 27 Ekim'de yazdım. Anayasayı tanımayan, Anayasa Mahkemesi kararlarını uygulamayan bir partiyle kendi işlerine geldiği için görüşebileceklerini söyleyen, Bahçeli'nin Öcalan 'ın TBMM konuşmasına yönelik çağrısını heyecan verici bulan DEM Parti yine AKP'nin kucağına oturuyor. TBMM'ye 38 siyasal İslamcı da CHP listelerinden boşuna doldurulmadı. TBMM'de AKP grubuna Özel'i şu sözlerle övdü Erdoğan: "Özgür Özel'e de takdirlerimi iletiyorum. AK Parti olarak kurulduğumuz andan itibaren hep söylediğimiz, devlet herkesin devleti olmalı, devlet herkesi eşit kucaklamalı. Siyasetimizi 23 yıllık bir gecikmeyle de olsa açık yüreklilikle dile getirdiği ve kardeşliğe katkı sağladığı için sayın Özel'i buradan tebrik ediyorum." Bunları söylemeyi bırakın, bir süre önce Özel, "2025'in kasım ayı bizim için de Erdoğan için de uygun" diyerek Erdoğan'ın dördüncü kez seçime girmesinin yolunu açtı. Hiçbir ilkesi olmayan AKP karşısında sürekli yalpalıyorlar.

Zülal Kalkandelen

Kaynak: Cumhuriyet

01 Kasım 2024 04:44

Alıntıdır : Haber Kaynağı İçin Tıklayınız

Yazarın Diğer Yazıları

Bu habere çok benzer konularda diğer kaynaklardaki haberlere aşağıdan ulaşabilirsiniz.

Zülal Kalkandelen

Umut Laik Cumhuriyete Bağlı Öğretmenlerle Yükselecek

Mersin'de İsa Önder Anadolu Lisesi'ndeki iki öğretmene "dini eğitimi engellemeye çalışmak" gerekçesiyle, milli eğitim müdürünün talimatıyla soruşturma başlatıldı, ardından Datça Anadolu İmam Hatip Lisesi'ndeki iki öğretmen için sürgün kararı verildi. Öğretmenler, devlet memurunun itibar ve güvenini sarsmak, okul ile öğrenci velileri ve yöre halkını karşı karşıya getirmekle suçlandı ve 1/30 oranında aylıktan kesme cezasına çarptırılarak baskı altına alındı. Milli eğitim müdürlükleri, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve AKP Eskişehir Milletvekili Ayşen Gürcan'ın yönetiminde olduğu "Enstitü Sosyal" adlı düşünce kuruluşu ile protokol imzaladı ve bu kapsamda kadın öğretmenlere "kıyafet dersi" verileceği ortaya çıktı. Geçen yıl da öğretmenlere önlük dayatmasını gündeme getiren Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), aslında "ahlak dersi" üzerinden yaşam tarzına da müdahale ediyor. Cumhuriyet tarihinde öğretmenler için ilk kez "dini eğitimi engellemek" diye bir suçun icat edilmesi yüzünden, Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi'nin Gericilikle Mücadele Komitesi, öğretmenleri yalnız bırakmamak için kısa bir süre önce bir duyuru yaptı ve bir dayanışma hattı kurdu.

24 Kasım 2024 04:54

Zülal Kalkandelen

Siyasal İslamın 'Liberal' Aparatları

"Muhafazakâr, dindar dediğimiz kişiler çok liberalleşti. Laik kesim bunu göremiyor, oradaki liberalleşmeyi ısrarla görmüyor. Tabii ki dindar, muhafazakâr olmayan hayat tarzından farklılıkları olacak. Ama liberalleşmeden neyi kastediyoruz? Büyük şehirde, modern bir hayat yaşamanın gerekleri, ona sağlanan uyum bence çok yerleşti ve yaygınlaştı. O bakımdan muhafazakârlar da yani İslamcılar da mevcut iktidar da milli eğitim bakanı da laikliği, Cumhuriyeti savunduğunu iddia eden kesimler de aslında halihazırdaki tabloyu görmemekte ısrar ediyor. Laikliğin tehlikede olduğunu düşünenler, hâlâ muhafazakâr kesimin çok koyu bir şekilde dindar bir hayatla herkesi dindarlaştırmak istediğini ve bunun kapının ucundaki bir aşama olduğu korkusu içerisindeler." 2013'te başlatılan 4-6 yaş grubu Kuran kurslarına bugüne kadar soyut düşünme yeteneği gelişmemiş 1.5 milyonu aşkın çocuğun kaydedildiği... 2002'de AKP'nin iktidara gelişini, 2013'te Birgün'deki yazısında "Türkiye'nin demokratikleşmesi yönünde, esaslı bir dönüşüm sürecinin miladı" diye tanımlayan Nuray Mert, 2015'te haber portalı Diken'de "AKP'ye İslamcı demekte tereddüt ettiklerini, AKP'yi uzun süre 'muhafazakâr demokrat' diye tanımladıklarını" yazıp "kandırıldıkları" itirafında bulunmuştu. 2022'de "kandırılmaya" devam ettiği görülüyor diyeceğim ama yukarıda özetlediğim 22 yıldır süren gericilik atağından sonra bu safsataları söyleyebilmesi, bunun kandırılma değil, GÖNÜLLÜ BİR KANMA yani SİYASAL İSLAMI PAZARLAMA TAKTİĞİ olduğunu kanıtlar. "Muhafazakâr" dediği kesimin büyük şehirde, modern bir hayata uyum sağladıklarını iddia ediyor ya, söylemediği şu: İktidar eliyle şeriatçılara halkın parası peşkeş çekilip servet aktarımı yapıldığından, dinci gericiler zengin bir hayat yaşıyor. Nuray Mert gibi sözde "liberaller", siyasal İslamın gönüllü aparatlarıdır.

22 Kasım 2024 08:14

Zülal Kalkandelen

Laik Cumhuriyete Operasyon Çekiyorsunuz!

"Mustafa Kemal'in askerleriyiz!" diyen teğmenlerin ordudan atılması istenecek ki onlar gibi düşünenlere de göz dağı verilsin. Milli eğitimden Atatürk çıkarılacak ki "Din bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir. Biz sadece din işlerini, millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyor; amaca ve eyleme dayalı bağnaz hareketlerden sakınıyoruz. Gericiliğe hiçbir zaman fırsat vermeyeceğiz" diyen Atatürk'e karşı tarikatçı milli eğitim bakanı, "Sizin laiklikten anladığınız, camilerin kapısına kilit vurmak, camileri ahıra çevirmek, vatandaşın Kuranıkerim öğrenmesini yasaklamak. Sizin laiklikten anladığınız şeyle benim anladığım aynı değil" diyerek iftira atabilsin! Mezuniyet töreninde yıllardır yinelenen kılıç çatma ve askerlik yemini etme geleneğini yerine getirip "Mustafa Kemal'in askerleriyiz!" diyen teğmenlerin ihraç istemiyle disiplin kuruluna sevk edilmeleri, bütün bu operasyonun yalnızca bir parçasıdır: AKP, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu, ordunun ebedi komutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün adını ve ilkelerini tamamen yok etmeyi hedefleyen karşıdevrimin partisidir; daha önce de yazdığım gibi iktidara tarikatlar koalisyonu kurarak gelen AKP, 22 yılda kendisi artık karşıdevrim tarikatıdır. Bakmayın siz Milli Savunma Bakanlığı kaynaklarının olayı basit bir "disiplin suçu" gibi gösterme çabasına! Cübbe giyip takke takarak tarikat toplantısına katılan Tuğamiral Mehmet Sarı disiplinsizlik suçu işlemiş sayılmadı ve aksine bütün haklarını alarak emekli oldu ama "Mustafa Kemal'in askerleriyiz!" diyen tarihin ilk kadın Harbiye birincisi Ebru Eroğlu disiplinsizlik suçu işledi, öyle mi?!

20 Kasım 2024 04:51

Zülal Kalkandelen

Halkın Parasını 'Servet' Diye Paylaşma Kavgası!

Şeyh unvanlı Abdulbaki Elhüseyni'nin geçen yaz ölümünden sonra Menzil Cemaati'nde liderlik kavgası yaşanmış ve cemaatin yönetimi Elhüseyni'nin oğulları Muhammed Saki, Muhammed Fettah ve Muhammed Mübarek arasında "eş şeyhlik" sistemine geçmişti. Milyarlarca liralık servet, şirketler ve gayrimenkulün paylaşımı sorun olunca, cemaat içinde şeriat mahkemesi kuruldu. Birgün'den İsmail Arı'nın haberine göre, üç mollanın başkanlık ettiği mahkemede, Muhammed Saki Elhüseyni, kardeşlerini "FETÖ ile bunların patronları aynı" diyerek suçluyor; "Bu iş cumhurbaşkanımıza kadar gitti. İnşallah cumhurbaşkanımız çözecek" diyerek cemaate ait varlıkların değerinin 17 milyar TL'yi aştığını, 1500 dergâh ve ev olduğu tahmin edilen 5 bin kiralık yerlerinin bulunduğu belirtiyor. Tekke ve zaviyelerin yani tarikat ve cemaatlerin, 30 Kasım 1925 tarihli devrim kanunu ile kapatıldığı ülkede oluyor bunlar. 14 Mayıs 2023 seçimlerinin öncesinde yazdığımı yineleyeyim: Açıkça "tarikatlar dağıtılacak!" demeyen hiçbir siyasetçiye de güvenmeyin. Bunu söylemiyorsa bilin ki kendisi de tarikat batağındadır!

17 Kasım 2024 04:52

Zülal Kalkandelen

İçimizdeki Osmanlıcılar

Bu grubu tanıyoruz: Siyasal İslamcılar, tarikatçılar, ikinci cumhuriyetçiler, "liberal solcular", emperyalist işbirlikçileri ve Atatürk düşmanları... Bu kez, bazılarınca Nobel ödüllü diye yere göğe konamayan ekonomist Prof. Dr. Daron Acemoğlu konuşmuş; 10 Kasım'da Fatih Altaylı'nın YouTube kanalında şunları söylemiş: AKP'yi parlatıp laikleri sorun olarak göstermek için yıllarca Amerika ve Avrupa'da kent kent dolaşıp röportajlar veren Orhan Pamuk... Geniş halk kitlelerini "Doğucu-İslamcı", devrimleri yapan kadroyu "Batıcı-laik bürokratlar" olarak iki kampa ayıran ve Türkiye'deki geleneksel sağı sol, solu sağ yerine koyan iktisatçı Prof. Dr. İdris Küçükömer'den beri de bu tezler pişirilip pişirilip önümüze konuyor. 3 Kasım'da yazdığım gibi, 1920'lerin Türkiye'sinde Atatürk saltanat ve halifeliği kaldırıp egemenliği kayıtsız şartsız halka veren laik Cumhuriyeti kurmayı planlarken, Kurtuluş Savaşı'nda yanında olan dava arkadaşları arasında bile yalnızdı!

15 Kasım 2024 05:38

Zülal Kalkandelen

Amerikan Mantıksızlık Çağı'nın Zafer Çanları Çalıyor

Aşağıdaki satırlar, 2 Kasım 2008 tarihli Cumhuriyet Pazar Dergi'de yayımlanan "Bir dönemin sonu mu?" başlıklı köşe yazımdan alıntı. Irak savaşı sonrasında ABD'de yeni muhafazakârlığın yükseldiği Mantıksızlık Çağı ile 2007-2008 mali krizi ve ardından gelen büyük durgunluğa sert tepki göstermişti Amerikalılar. 5 Kasım 2024'te Donald Trump ile Kamala Harris arasındaki yarışı aylardır sadece ekonomi açısından değerlendiren medya, seçimi akılcılık ve bilim karşıtlığı olarak yükselen cehalet ve korku temelli Trumpizm açısından yorumlamayı yine ihmal etti. Reagan döneminden bu yana entelektüeli "elitist" göstermeye çalışan Amerikan dinci sağı, Obama döneminde yeraltına indi ama örgütlenmeyi sürdürdü, Trump'ın ilk dönemiyle birlikte canlandı ve sonunda iş Trump'ın pasifize edilmesiyle Kongre baskınına kadar gitti. Seçim, bize Amerika'nın gerçeklere dayalı olup olmadığını söyleyecek."

08 Kasım 2024 05:21

Zülal Kalkandelen

'Montaj Video' Yerine 'Yeni Çözüm Süreci

31 Mart yerel seçiminde halkın verdiği mesajı doğru okuyamayan Özgür Özel, erken seçimi geciktirmek için elinden geleni yaptı. Yirmi iki yıllık AKP iktidarının ülkede yol açtığı derin kaosa çözüm bulmak için erken seçimi zorlayacağı yerde, seçimi 2025'in sonuna ertelemeyi önerdi. Bahçeli'nin ağzından çıkan inanılmayacak sözlerle duyurulan ve sonrasında Erdoğan'ın da onayladığı "2. Çözüm Süreci" ne inanıp buna destek olacaklarını söylemeleri, ne DEM'in ne de CHP'nin akıllandığını gösteriyor. Belli ki AKP, CHP'yi DEM ile birlikte "terör destekçisi" olarak damgalayıp oylarının iyice düşmesini sağladıktan sonra baskın seçim yapacak; terör kartını bu kez böyle bir kurguyla kullanacak. Bu baskın seçim, Özgür Özel'in "uygun" dediği 2025 Kasım ayında mı olur bilinmez ama gidişata bakılırsa, o tarih geldiğinde acaba yine CHP için uygun olacak mı diye sormak gerekir. Bu kez "kent uzlaşısı" ile CHP'den aday yapılan DEM Partili belediye başkanının görevden alınması söz konusu ve CHP mitinginde DEM Parti eş başkanı konuştu.

06 Kasım 2024 05:12

Zülal Kalkandelen

Saltanatı Kaldıran Devrimci İrade, Siyasal İslam Saltanatına Teslim Olmaz!

Laik Cumhuriyetin kurulmasına giden yoldaki en önemli devrimlerden birisi, kuşkusuz 1 Kasım 1922'de saltanatın kaldırılmasıydı. Atatürk'ün Nutuk'ta anlattığına göre, bu hareketin birtakım oyunlarla icra vekilleri heyeti reisi (TBMM'nin açılışından sonra yürütme gücünü kullanan Bakanlar Kurulu'nun başkanı) olarak seçtirdiği Rauf Bey (Orbay), bir gün o sırada TBMM başkanı olan Gazi Mustafa Kemal'i odasında ziyaret edip akşam Keçiören'de Refet Paşa'nın (Bele) evinde bazı önemli konularda kendisiyle görüşmek istediklerini söylüyor. Bunun üzerine Rauf Bey, Refet Paşa ve Ali Fuat Paşa (Cebesoy) ile Mustafa Kemal Paşa bir araya geliyor. Orada Rauf Bey, Mustafa Kemal'e, Meclis'in saltanat ve hilafetin ortadan kaldırılacağı endişesiyle sıkıntılı olduğunu ve Mustafa Kemal Paşa'nın izleyeceği tutumdan endişe ettiklerini söylüyor, uzun uzun saltanat ve hilafete bağlılığını anlatarak şunları dile getiriyor: Refet Paşa da hemfikir olduğunu açıklıyor. Kendi ifadesiyle, sanki "Rauf Bey'in, Refet Paşa'nın evinde sabahlara kadar dinlediği görüşlerini hiç bilmiyormuş gibi" diyor ki "Hilafet ve saltanatı birbirinden ayırarak saltanatı lağvedeceğiz! Bunun uygun olduğuna dair kürsüden beyanatta bulunacaksınız!" O odadan çıkmadan aynı nedenle davet ettiği Kâzım Karabekir Paşa geliyor; ondan da aynı yönde konuşmasını istiyor.

03 Kasım 2024 04:41

Zülal Kalkandelen

Karanlık Yol

Pazar günkü yazımda şu tespitte bulunmuştum: Etnikçilerin ve liboşların en hayati dönüm noktalarında siyasal İslamcı AKP'ye can suyu vermelerinin ana nedeni,1923'te kurulan Cumhuriyete karşı ortak düşmanlıkları ve emperyalizm ile olan göbek bağlarıdır. Altını çizerek okuduğum "PKK ve Halidilik" adlı bölümde, "Türkiye'deki Kürt siyasal hareketinin 'İslam açılımı' nın 1990'lı yıllarda başladığını, PKK'nin o dönemde Kürtlüğün merkezde olduğu yeni bir tarih yazmaya çalıştığını ve Şeyh Sait'in o yazım sırasında keşfedildiğini, Cumhuriyet karşıtı bir yobaz olsa da Kürt olduğu için bunun rahatlıkla görmezden gelindiğini, böylelikle Kürt ulusal önderi olarak belirlendiğini" anlatıyor Gökdemir. PKK'nin kurucularından Murat Karayılan'ın 2011'de Süleymaniye'de yaşayan Nakşibendi şeyhi Şeyh Şebendi 'yi ziyaret ederek Nakşi tarikatını tanıma adımı attığını belirtiyor. Bundan birkaç yıl sonra, 2014'te, Diyarbakır'da Abdullah Öcalan 'ın çağrısıyla toplanan "Demokratik İslam Kongresi" nde olanları hatırlatması da önemli. Açıktır ki bu, 29 Ekim 1923'te kurulan laik Cumhuriyete karşı olarak, siyasal İslamcılar tarafından da savunulan ümmet görüşüdür.

30 Ekim 2024 05:16

Zülal Kalkandelen

29 Ekim'de En Önemli Görev: Emperyalist Planı Deşifre Etmek!

Daha birkaç gün önce, laik Cumhuriyete karşı terörist bir örgüt kurup on binlerce insanın katledilmesinden sorumlu olan PKK elebaşısı Öcalan 'a çağrıda bulunarak TBMM'de konuşmasını öneren Bahçeli, 29 Ekim'de utanmadan Cumhuriyetin 101. kuruluş yılını kutlayacak. 22 yıldır laik Cumhuriyeti yok etmek için elinden gelen her şeyi yapan, hukuk devletini yıkan, anayasayı çiğneyen AKP'li cumhurbaşkanı, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı nedeniyle "Külliye" de resepsiyon verecek; sürekli Cumhuriyetin altını oyanlar sıraya girip sahte kutlama törenine katılacak. Her yıl olduğu gibi sosyal medyada Cumhuriyet Bayramı'nı kutlayanlara, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü saygıyla ananlara yine "ırkçı", "faşist" damgası yapıştırmaya çalışan oysa gerçekte kendileri "ırkçı ve faşist" olan müptezeller ortaya çıkacak. Emperyalizmin bu yıkıcı oyununa destek olan Cumhur İttifakı'nın hedefinin ise Erdoğan'ı bir kez, hatta iki kez daha cumhurbaşkanı seçtirmek için anayasa değişikliği yaptırmak olduğunu görmezden gelenler, "12 Eylül anayasasının demokratikleştirileceği" yalanını kullanıp kirli işbirliğine yeni bir YETMEZ AMA EVET'le karşılık verecek. 14 yıl önceki "yetmez ama evet" hıyanetiyle, yargının FETÖ'ye teslim edilmesi ve AKP'nin önünün açılması için üstlendikleri rolü oynayanlar, yine "demokratikleşme" yalanına kanmış gibi yapma hazırlığında!

27 Ekim 2024 05:21

Zülal Kalkandelen

Herkes Döksün Eteğindeki Taşları!

Kendisi 8 Kasım 2023'te CHP genel başkanı olduktan sonra 26 Kasım'da bu köşede "Eşit yurttaşlık" başlıklı bir yazı yazmıştım. 2018'den beri CHP'nin kurultay bildirilerinde de yer alan bu kavram, 14 Mayıs'taki cumhurbaşkanı seçiminden önce de gündemdeydi. 2015'te Ankara'da gerçekleştirilen HDP İkinci Olağan Büyük Kongresi hakkındaki haber, Diken adlı portalda şu şekilde yer almıştı: Mardin'de düzenlenen Arap buluşmasında konuşan HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar ise bu kavramı şöyle tanımlamıştı: "Eşit yurttaşlık ilkesinin de bir sürü gereği, şartı vardır. Eşit yurttaşlık dediğimizde ülkede yaşayan bütün halkların ve kimliklerin eşit yaşamasını kastediyoruz." İlginç bir şekilde, 2015'te AKP genel başkan yardımcısı olduğu sırada Süleyman Soylu da "Çözüm süreci eşit vatandaşlık sürecidir" demişti. Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Anayasada var olan yurttaşların eşitliği yaklaşımının uygulamada yerine getirilmesi için çabalanması ayrı, "eşit yurttaşlık" gibi farklı algılara yol açan bir kavramı kullanmak ayrı.

25 Ekim 2024 05:35

Zülal Kalkandelen

Bu Kafayla Fetö Gider, Metö Gelir; Kimi Kandırıyorsunuz!

Bir zamanlar bu laik Cumhuriyet düşmanına "hocaefendimiz", "saygıdeğer din adamı" diye hitap edip ne istediyse verenler, hastalandığında gazetelere tam sayfa ilan vererek geçmiş olsun diyenler, Türkiye Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın Abant toplantılarına katılmak için yarışanlar, medyada her akşam boy gösterip Fethullah şakşakçılığı yapanlar, "sivil toplum kuruluşu" (STK) gibi gösterdikleri "Gülen Cemaati" nin aslında bir terör örgütü olduğu 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimiyle kanıtlanınca tarihin en hızlı dönüşünü yaptılar. Ellerinde Emniyet ve MİT güçlerini ve tüm yetkileri bulunduranlar, devlet yönetiminde her türlü bilgiye sahip olanlar, utanmadan "Kandırıldık!" dediler! Çünkü kendisi, 8 Haziran 2018'de bu kararın tersine davrandıklarını itiraf etti. "FETÖ'nün bizim zamanımızda büyüdüğü iddiasını ben reddetmem. 17 üniversite istediler, verdik; okul için yer istediler, verdik; 'Türkçe Olimpiyatları' dediler, 'Tamam' dedik, yurtdışında destek istediler, verdik; ne istedilerse verdik" dedi.

23 Ekim 2024 05:40

İletişim Formu

captcha

Kişisel verilerinizi işlemekte ve kanunlarda öngörülen teknik ve idari tedbirleri alarak bu verilerinizin korunması için elimizden gelen çabayı göstermekteyiz. İşlenen kişisel verilerinize ilişkin bilgilere aydınlatma metnini ziyaret ederek ulaşabilirsiniz.

Değerlendirme için doğrulama kodunu girin.

captcha