×Uygulama Logosu

Habokado - Akıllı Haber Özeti

Özetleri Okuyun ve Dinleyin

Kıdem Tazminatı Gibi Karşılıklar Nedeniyle Fazla Hesaplanan Enflasyon Kazançları Matrahtan İndirilebilir!

Kıdem tazminatı ve benzeri karşılıkların enflasyon düzeltmesi nedeniyle yarattığı haksız durumun giderilebilmesi için fazla hesaplanan enflasyon kazançlarının beyanname üzerinde zarar olsa dahi indirilecek istisna ve indirimler bölümünde "indirim" olarak dikkate alınması kanaatimce mümkün... Bugünkü yazımda kıdem tazminatı ve benzeri, vergi mevzuatına uygun olmayan karşılıkların enflasyon düzeltmesine tabi tutulup tutulmayacağını değerlendirmeyeceğim. Kıdem tazminatı ayıran mükellefin sonuçlarını ayırmayan mükellefle vergi bakımından eşitlemek gerekir. 31.12.2023 (Düzeltilmemiş) İşletmenin düzeltilmiş 31.12.2023 bilançosunun ise aşağıdaki gibi olduğunu varsayalım: Stok hesabının düzeltmesinden hesaplanan enflasyon karı: (47x1,5)-47=23,5 31.12.2023 (Düzeltilmiş) İşletmenin 2024 yılında hiçbir ticari faaliyetinin olmadığı ve taşıma katsayısının 1,5 olduğu varsayımıyla düzeltilmiş 2024 bilançosu şöyle oluşacaktır: 31.12.2024 (Düzeltilmiş) Sermayenin düzeltmesinden hesaplanan enflasyon zararı: (150 x 1,5)-150= 75 Geçmiş yıl zararları düzeltmesinden hesaplanan enflasyon karı: (8 x 1,5)-4= 4 Dönem zararı: 75-(4 + 23,5)= 47,5 Kıdem tazminatı karşılığı ayırıp ayırmamanın sonuçlarını karşılaştırdığımızda, örneğimizde 2024 dönem zararının (47,5 – 37,5=) 10 birim düşük oluştuğunu görüyoruz. Bu fark mükellefin 31.12.2023 bilançosunda yer alan 20 birimlik kıdem tazminatı karşılığının, 2024 Aralık ayı taşıma katsayısı olan 1,5 ile düzeltilmesinden hesaplanan 10 birime tekabül etmektedir. Bu nedenle, kıdem tazminatı ayırmakla, bu örnekte 10 birim dönem zararının az çıkmasına neden olan mükellef, bu durumu düzeltmek için beyanname üzerinde bu tutarı "indirim" olarak dikkate alarak dönem zararını olması gereken 47,5 düzeyine çıkarabilir.

Erdoğan Sağlam

Kaynak: T24

11 Kasım 2024 00:43

Alıntıdır : Haber Kaynağı İçin Tıklayınız

Yazarın Diğer Yazıları

Bu habere çok benzer konularda diğer kaynaklardaki haberlere aşağıdan ulaşabilirsiniz.

Erdoğan Sağlam

İştirak Hissesi Satışında Uygulanan Kurumlar Vergisi İstisnasının Oranı Cumhurbaşkanı Kararı İle Yüzde 75'ten Yüzde 50'ye Düşürüldü

* 15 Temmuz 2023'ten itibaren edinilen taşınmazlar için istisna uygulaması tamamen kaldırıldı, * 15 Temmuz 2023'ten önce aktifte yer alan taşınmazlar için ise istisna hakları korundu, ancak istisna oranı yüzde 50'den yüzde 25'e düşürüldü. Yani, 15 Temmuz 2023 öncesinde edinilmiş olan taşınmazlar için taşınmaz satış kazancı istisnası, istisna oranı yüzde 50'den yüzde 25'e düşürülerek devam ettirildi. Bu değişikliklere paralel olarak taşınmazlar için KDV Kanununa göre uygulanan KDV istinası da 15 Temmuz 2023 tarihinden itibaren elde edilen/edilecek taşınmazlar için kaldırıldı. Ancak beklentilerin aksine yasa ile bir düzenleme yapılmadı; istisna, taşınmaz dışındaki varlıklarda devam ettirildi, fakat istisna oranı ile ilgili Cumhurbaşkanı yetkisi kullanılarak 9160 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı (RG. 27.11.2024 – 32735) ile istisnanın oranı yüzde 75'ten yüzde 50'ye düşürüldü. 9190 sayılı Karar, yayım tarihi olan 27 Kasım 2024 tarihinde yürürlüğe girdiği için bu tarihten itibaren gerçekleşen satışlarda yeni oran uygulanacak. Bu tarihten önce yapılan iştirak hisseleri, kurucu senetleri, intifa senetleri, rüçhan hakları ile girişim sermayesi yatırım fonları katılma paylarının satışından doğan kazançlarda ise eski oran (yüzde 75) geçerli olacak. Henüz 2024 yılı hesap dönemi kapanmadığı için 27 Kasım 2024 tarihinden önce yapılan satışlardan doğan kazançlarda da bu yeni oranın (yüzde 50) uygulanacağı yönünde görüşler var. Kanun gereği yıl kapandıktan sonra yapılması gereken "fona alma" gibi şartlar satış tarihi itibariyle dikkate alınmaz. 5520 sayılı Kanunun bütün maddeleri 1.1.2006 tarihinde yürürlüğe girmediğinden, maddelerin yürürlük tarihine göre, eski (mülga 5422 sayılı) Kanun hükümlerinin uygulanacağı dönemlerin belirlenmesi gerektiği açıklanmıştı. Buna göre, taşınmazların ve iştirak hisseleri (kurucu senetleri ve intifa senetleri dahil) ile rüçhan haklarının satış kazancı istisnasında, 21.6.2006 tarihine kadar eski (mülga 5422 sayılı) Kanun geçerliğini korumuştur. 5520 sayılı KVK'nın yayım tarihi olan 21.6.2006 tarihinden sonra gerçekleşen taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile kurucu senetleri ve intifa senetlerinin satışlarında doğan kazançlara ise yeni (5520 sayılı) Kanun hükümleri uygulanmış, dolayısıyla kazançların yüzde 75'i istisna kazanç olarak dikkate alınmıştır. Daha sonra, 7061 sayılı Kanunla taşınmaz satış kazançlarında istisna oranı yüzde 75'ten yüzde 50'ye düşürüldüğünde de 1 seri no.lu Tebliğe eklenen açıklama ile, söz konusu değişikliğin yürürlüğe girdiği 5.12.2017 tarihinden itibaren (bu tarih dahil) yapılan taşınmaz satışlarından elde edilen kazançların yüzde 50'lik kısmına istisna uygulanacağı; bu tarihten önce yapılan taşınmaz satışlarından elde edilen kazançların ise yüzde 75'lik kısmına istisna uygulanacağı yönünde uygulamaya yön verilmiştir.

09 Aralık 2024 00:26

Erdoğan Sağlam

Yemek Kartları İle İlgili Yanlışta Yargı Kararına Rağmen Israr Ediliyor!

Son olarak dün Resmi Gazete'de yayımlanan "Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik" ile tartışmada başa döndük. Ancak 2022 yılında Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 97'nci maddesinin yedinci fıkrasının (a) bendi değiştirilerek, işverenlerce işyerinde veya müştemilatında yemek verilmemesi şartıyla yemek bedeli adı altında sigortalılara veya sigortalılar için üçüncü kişilere yapılan her türlü ödemelerin, günlük asgari ücretin Kurum Yönetim Kurulunca belirlenen oranının fiilen çalışılan gün sayısı ile çarpılması sonucunda bulunacak tutarın prime esas kazançların hesaplanmasında dikkate alınmayacağı hükmüne yer verildi. Bu Yönetmelik değişikliğine dayanılarak çıkarılan 02/12/2022 tarihli ve 2022/2 sayılı Genelge işle yemek parasına ilişkin kurallar aşağıdaki gibi belirlendi: * İşverenlerce işyerinde veya müştemilatında kendi imkanlarıyla yemek verilmesi amacıyla işverenler tarafından ödenen yemek bedelleri sigorta primine esas kazanca dahil edilmeyecektir. (Madde 2.1.3.) * Sigortalılara ay içinde yemek bedeli olarak nakit ödeme yapılmaksızın, üçüncü kişilere yemek kuponu, yemek kartı, yemek çeki vb. araçlarla fatura karşılığı yemek bedeli ödenmesi halinde günlük brüt asgari ücretin yüzde 23,65' inin fiilen çalışılan gün sayısı ile çarpılması sonucunda bulunacak tutar, prime esas kazanca dahil edilmeyecektir. Yönetmelik ve Genelgenin Danıştay'da iptali istemiyle açılan davada Danıştay Onuncu Dairesi 08/05/2024 tarihli ve E.:2023/170; K.:2024/1853 sayılı Kararı ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 1. maddesi ile değiştirilen 97. maddesinin 7. fıkrasının (a) bendinin ve bu Yönetmeliğe dayanılarak Sosyal Güvenlik Kurumu Sigorta Primleri Genel Müdürlüğü tarafından yayımlanan 02/12/2022 tarihli, 2022/22 sayılı, "Yemek Bedeli" konulu Genelge'nin 2.1.2 ve 2.1.4. maddelerinin İPTALİNE oy çokluğuyla karar verdi. Dün yayımlanan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile Danıştay Onuncu Dairesince iptal edilen Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 97'nci maddesinin yedinci fıkrasının (a) bendi aşağıdaki şekilde yeniden düzenlendi [1]: Bu düzenlemeye göre, personele yemek verilmek suretiyle sağlanan menfaat, nakit verilmek yerine yemek kartı/çeki/kuponu gibi araçlarla sağlansa da kurumca belirlenen sınıra bağlı olarak sigorta primine tabi tutulacaktır. Bu nedenle, Genelgede yer alan, " yemek bedeli adı altında sigortalılara veya sigortalılar için üçüncü kişilere yapılan ödemelere ilişkin muvazaalı durumların tespit edilmesi halinde Kurumun prim kaybının işverenlerden gecikme zammı ve cezası ile tahsil edileceği " şeklindeki açıklamaların acilen kaldırılması gerekir. Yemek kartlarının marketlerde tüm ürün gruplarında kullanıldığı şeklindeki yaklaşımlar da doğru değil, çünkü yemek kartları marketlerde sadece "tüketime hazır sıcak veya soğuk gıda", yani "yemek" için kullanılabilir.

03 Aralık 2024 00:41

Erdoğan Sağlam

Sermayeye Eklenmiş Olan Öz Sermaye Enflasyon Farkları Tasfiye Halinde Vergilendirilebilir Mi?

1 Kasım'da yayımlanan 176 sayılı Vergi Usul Kanunu (VUK) Sirkülerinde ele alınan tartışmalı konulardan birini, sermayeye eklenmiş öz sermaye hesaplarına ait enflasyon düzeltme farklarının şirketin tasfiye edilmesi halinde vergilendirilmesi gerektiğine ilişkin açıklama oluşturuyor. Öz sermaye kalemlerinin sermayeye eklendiği tarihten itibaren beş tam yıllık süre tamamlanmadan sermaye azaltımı yapılması durumunda, azaltımın öncelikle öz sermaye unsurlarından yapıldığı kabul ediliyor. Dolayısıyla, tasfiye nedeniyle henüz sermayeye eklenmemiş öz sermaye kalemlerine ilişkin enflasyon farklarının ortaklara dağıtılması halinde VUK'un mükerrer 298/A-5 inci maddesine göre vergileme yapılması mümkün. Çünkü sermayeye eklenmiş olan öz sermaye kalemlerine ait enflasyon fark hesaplarının, tasfiye sebebiyle vergilendirileceğine dair ne Kurumlar Vergisi Kanununun tasfiyeye ilişkin 17'nci maddesinde ne de sermaye azaltımında vergilemeyi düzenleyen 32/B maddesinde herhangi bir hüküm yer almıyor. Bu nedenle, sermayeye eklenmiş olan öz sermaye enflasyon farklarının sermayeye dönüştüğü kabul edilmelidir.

18 Kasım 2024 00:42

Erdoğan Sağlam

8 Soruda Yapılmakta Olan Yatırımlarla İlgili Enflasyon Düzeltmesi Uygulaması

Değerli okurlar, 30 Ekim 2024 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 7529 sayılı Kanunla Vergi Usul Kanununun (VUK) mükerrer 298 inci maddesinin (A) fıkrasına 10 numaralı bent eklenerek, yapılmakta olan yatırımlar üzerinden hesaplanan enflasyon karlarının hesaplandığı dönemde gelir yazılmayarak, pasifte özel bir fon hesabına alınması ve aktifleştirildiği yıl dahil beş yılda eşit taksitler halinde dönem kazancının tespitinde dikkate alınması hükme bağlandı. Yatırım döneminde veya iktisadi kıymetin aktifleştirilmesinden sonra işin bırakılması veya özel fon hesabında izlenen söz konusu tutarların bir kısmının veya tamamının başka bir hesaba nakledilmesi ya da işletmeden çekilmesi hallerinde, bu bent uyarınca dönem kazancında dikkate alınmayan tutarlar; işin bırakıldığı veya özel fon hesabının kısmen veya tamamen bu bent hükümlerine aykırı şekilde kullanıldığı dönemin kurum kazancının tespitinde dikkate alınacak. Düzenleme 1 Ocak 2024 tarihinden (özel hesap dönemi tayin edilen mükellefler için 2024 yılında başlayan hesap döneminden) geçerli olmak üzere yayımı tarihinde (yani 31 Ekim 2024'te) yürürlüğe girdi. Bu görüşe katılmıyorum, çünkü mükellef lehine olan bu uygulamanın bir an önce yürürlüğe girmesi için gösterilen çabayı, dönem bitmiş olsa bile beyan döneminin henüz geçmemiş olmasını, uygulamanın zaten üçüncü geçici vergi döneminde ve yıl sonunda uygulanacağı göz önünde bulundurulduğunda ikinci dönem için uygulatılmamasının haksız vergilemeye neden olabileceği, gereksiz iade formaliteleri ile tarafları uğraştıracağı, geçici vergide yüzde 10'a kadar yanılma halinde ceza kesilmeyeceği ve son olarak benzer bir durum olan 2021 yılına ilişkin enflasyon düzeltmesinin ertelenmesine ilişkin düzenlemenin yıl kapandıktan sonra 20 Ocak 2022 tarihinde yürürlüğe girmesini de dikkate alarak ikinci geçici vergi döneminde düzenlemenin uygulanması gerektiğini düşünüyorum. Düzenleme, 1 Ocak 2024 tarihinden geçerli olmak üzere 31 Ekim 2024 yürürlüğe girdiği için bu tarihten önce aktifleştirilen yapılmakta olan yatırımlarla ilgili olarak aktifleştirme tarihine kadar olan süre için hesaplanan enflasyon kârları için uygulamadan, yani fona alınarak gelir yazılma ertelemesinden yararlanılabileceğini düşünüyorum. Bu nedenle 1 Ocak – 30 Haziran döneminde aktifleştirilen yapılmakta olan yatırımlar için aktifleştirme tarihine kadar olan süre için hesaplanan enflasyon kârlarının özel fona alınması gerekir. 30 Haziran 2024 tarihinden sonra aktifleştirilen tutarlar için de 30 Haziran 2024 tarihine kadar hesaplanan enflasyon kârları için de uygulamadan yararlanılabilecektir. Geçici vergi döneminde aktifleştirilen yapılmakta olan yatırımlarla ilgili fonda izlenen tutarların beşte birinin geçici vergi matrahına eklenmesi gerektiğini düşünüyorum.

13 Kasım 2024 12:54

Erdoğan Sağlam

Enflasyon Kâr Veya Zararı İndirimli Orana Tabi Kazançların Tespitinde Nasıl Dikkate Alınır?

İhracat faaliyetiyle iştigal eden ya da sanayi sicil belgesini haiz olup üretim faaliyetiyle uğraşan ve faaliyetleri münhasıran bu faaliyetlerden oluşan kurumların enflasyon düzeltmesi kazançlarına da kurumlar vergisi oranları indirimli şekilde uygulanacak Buna göre, 2024 yılı için geçici vergi dönemleri için yapılan/yapılacak enflasyon düzeltmesi işlemleri ile yıl sonunda 2024 yılı için yapılacak enflasyon düzeltmesi işlemleri sonucunda hesaplanan enflasyon kâr veya zararları vergiye tabi kazanç ile ilişkilendirilecek. Yani dönem kâr veya zararı enflasyon kâr veya zararı da dikkate alınarak belirlenir. Başka bir ifade ile yıllık beyannamelere yazılacak dönem kâr veya zarar tutarı enflasyon kâr veya zararını da içeren dönem kâr veya zarar tutarı olacaktır. Mükellef 2024 hesap dönemi sonunda 3.000.000 TL kazanç elde etmiş, bu kazançların 750.000 TL'si ihracat faaliyetinden oluşmuştur. Ayrıca, dönem sonu bilançosunun enflasyon düzeltmesine tabi tutulması sonucu mükellefin 500.000 TL enflasyon düzeltme kârı ortaya çıkmıştır. Mükellefin, ihracat faaliyetine ilişkin maliyetinin 1.250.000 TL, bu hesap dönemi içerisindeki toplam maliyetinin de 5.000.000 TL olduğu dikkate alındığında, enflasyon düzeltme kârına indirimli KV uygulanacak kısım ((1.250.000/5.000.000)*500.000)=125.000 TL olacaktır. Buna göre, 125.000 TL enflasyon düzeltme kârına yüzde 20 KV oranı uygulanacak, (500.000-125.000=) 375.000TL enflasyon kârına ise yüzde 25 KV oranı tatbik edilecektir." Mükellefin, ihracat faaliyetine ilişkin maliyetinin 1.250.000 TL, bu hesap dönemi içerisindeki toplam maliyetinin de 5.000.000 TL olduğu dikkate alındığında; enflasyon düzeltme kârının ((1.250.000/5.000.000)*500.000)=125.000 TL'lik kısmının KV oranı 5 puan indirimli uygulanan ihracat faaliyetine, kalan (500.000 – 125.000)=375.000 TL'lik kısmının ise normal orana tabi faaliyete ilişkin olduğu kabul edilecektir. Buna göre, (750.000 + 125.000=) 875.000 TL ihracat kazancına yüzde 20 KV oranı uygulanacak, (2.250.000 + 375.000=) 2.625.000 TL'lik kazanca ise yüzde 25 KV oranı tatbik edilecektir."

12 Kasım 2024 00:48

Erdoğan Sağlam

31.12.2023 Tarihli Bilançolar İçin Yapılan Enflasyon Düzeltmesinin 2024 Ve İzleyen Yıllara Etkileri

Maliye bu Sirkülerinde, VUK'un geçici 33'üncü maddesi uyarınca 31.12.2023 tarihli bilançoların enflasyon düzeltmesine tabi tutulması nedeniyle peşin ödenen gelecek dönem giderleri için hesaplanan enflasyon farklarının, gider yazıldığı takip eden dönemlerde, 2023 yılı için yapılan vergisiz düzeltmeden kaynaklandığı için gider olarak dikkate alınamayacağını, bunların beyannamede kanunen kabul edilmeyen giderler (KKEG) kısmında gösterilmesi gerektiğini açıkladı. 180 ve 280 no.lu hesaplarda izlenen peşin ödenen gelecek dönem giderleri için bu açıklamayı yapan Maliye, ne ilginçtir ki 380 ve 480 no.lu hesaplarda izlenen ve 2023 yılında düzeltmeye tabi tutulan peşin tahsil edilmiş gelirlerle ilgili bir açıklama yapmadı! Oysa Maliyenin peşin ödenen giderlerle ilgili yaklaşımı doğru kabul edilecek olursa, peşin tahsil edilen gelirlerle ilgili olarak da aynı yaklaşıma uygun hareket edilmesi gerekir. Yani 380 ve 480 no.lu hesaplarda izlenen tutarlar için hesaplanan enflasyon farkları, gelir yazıldığı dönemlerde "vergiye tabi olmayan gelir" olarak beyanname üzerinde matrahtan indirim konusu yapılmalıdır. Şimdi 2023 yılında kayda alınan ve düzeltmeye tabi tutulan peşin ödenen giderlerin 2024 yılında gider hesaplarına aktarılması durumunda, 2023 yılında vergiye tabi kazanca dahil edilmemiş gelirin karşılığını oluşturan bu giderin 2024 yılında vergi matrahından indirimine izin verilmemesi, yani KKEG olarak dikkate alınması tutarlı bir yaklaşım olarak değerlendirilebilir. Bu gözle 2023 düzeltmesinin yasal dayanağını oluşturan VUK'un mükerrer 298 inci maddesinin (A) fıkrası ile geçici 33'üncü maddesini okuduğumuzda, Maliyenin sirkülerde yer alan yorumuna dayanak olabilecek hiçbir bir hükme rastlayamıyoruz. Gerek geçici 33'te gerekse mükerrer 298/A maddede, geçici 25'tekine benzer bir hüküm yer almıyor.

08 Kasım 2024 01:13

Erdoğan Sağlam

Stokların Enflasyon Düzeltmesine Tabi Tutulması Konusunda, Geçmiş Dönem Geçici Vergi Matrahlarını Da İlgilendiren Açıklamalar Mükellef Ve Mali Müşavirleri Çileden Çıkarıyor!

Maliyenin 1 Kasım 2024 tarihinde kamuoyuna duyurduğu 176 Vergi Usul Kanunu (VUK) Sirküleri ile yaptığı açıklamalar, başta toplulaştırılmış yöntemler kullanılarak stokların enflasyon düzeltmesine tabi tutulmasına ilişkin kısımları olmak üzere çok büyük bir tepki topladı. Vergi sistemimizde özelge yoluyla görüş açıklanması başarılı bir şekilde uygulanıyor. 176 sıra no.lu Sirkülerde; bu formülde yer alan "bir önceki geçici vergi dönemi" olarak enflasyon düzeltmesinin uygulanmadığı son geçici vergi döneminin değil, enflasyon düzeltmesinin uygulandığı en son geçici vergi dönemi ya da hesap döneminin dikkate alınması gerektiği açıklandı. 31 Aralık 2023 tarihli gelir tablosundaki brüt satışları toplamı 50 milyon TL'nin altında olduğu için 2024 yılının ikinci ve üçüncü geçici vergi dönemleri sonu itibarıyla enflasyon düzeltmesi yapmayan mükelleflerden yıl sonunda basit ortalama yöntemini kullanacakların da, bir önceki geçici vergi dönemi sonu endeksi olarak Aralık/2023 dönemine ait Yİ-ÜFE endeksini kullanmaları gerekiyor. Bu nedenle, Sirkülerde yapılan bu açıklama açıkça kanuna aykırı bulunuyor. Sirkülerde yapılan bu açıklama, VUK'un mükerrer 298/A maddesinin uygulanmasına yönelik olarak 13/08/2004 tarihinde yayımlanan ve halen yürürlükte olan 338 sıra no.lu VUK Genel Tebliğine de aykırıdır. Söz konusu Tebliğde verilen bir örnekte, enflasyon düzeltmesi yapılmayan 2004 yılının birinci geçici vergilendirme döneminden sonra enflasyon düzeltmesi yapılan 2004 yılının ikinci geçici vergilendirme döneminde " dönem ortalama katsayısı" hesaplanırken, bir önceki geçici vergi dönemi olarak enflasyon düzeltmesi yapılmamış dönem olan Mart 2024 dönemi esas alındığını görüyoruz. Yani enflasyon düzeltmesi yapılmış olan 31 Aralık 2003 tarihine göndermede bulunulmamış. Oysa aynı durumda 176 sıra no.lu Sirkülerde önceki dönem olarak 31 Mart 2024 tarihinin değil, 31 Aralık 2023 tarihinin esas alınması gerektiği ifade ediliyor. Özetle 176 sıra no.lu Sirküler halen yürürlükte olan 338 sıra no.lu VUK Genel Tebliğine de açıkça aykırı. 2024 yılı birinci geçici vergi dönemi için enflasyon düzeltmesi yaptırılmamıştı. İkinci dönem için ise 31 Aralık 2023 tarihli gelir tablosundaki brüt satışları toplamı 50 milyon TL'nin üstünde olanlar enflasyon düzeltme yaptılar. Şimdi bu mükellefler 176 sayılı Sirkülerdeki gecikmiş açıklamaya uyum sağlamak isterlerse, ikinci dönem düzeltme hesaplarını Aralık 2023 endeksine göre revize edecekler, yani daha yüksek enflasyon kazancı hesaplayacaklar ve dolayısıyla ikinci dönem geçici vergi beyannameleri için düzeltme vermeleri gerekecek.

07 Kasım 2024 00:48

Erdoğan Sağlam

Nihai Tüketiciler Dikkat, 7 Bin Tl'yi Aşan Alımlarınızı Finansal Kurumlar Kanalıyla Ödemezseniz Ciddi Cezalara Maruz Kalabilirsiniz!

7 bin TL'yi aşan tahsilat ve ödemeleri, aracı finansal kurumlar kanalıyla yapma ve bunlar tarafından düzenlenen belgelerle tevsik etme zorunluluğu kapsamına mükellef olmayanlar da dahil edildi. Hazine ve Maliye Bakanlığının, mükelleflere, tahsilat ve ödemelerini banka, benzeri finans kurumları veya posta idareleri kanalıyla yaptırma ve bu kurumlarca düzenlenen belgelerle tevsik etme zorunluluğunu getirme yetkisi bulunuyor (Vergi Usul Kanunu -VUK- Mükerrer Md.257/1-2). Bakanlık bu yetkisine istinaden 459 sıra no.lu Vergi Usul Kanunu (VUK) Genel Tebliği ile mükelleflere, 7 bin TL'yi aşan tutardaki her türlü tahsilat ve ödemelerini aracı finansal kurumlar [1] kanalıyla yapmaları ve bu tahsilat ve ödemeleri söz konusu kurumlarca düzenlenen belgeler ile tevsik etmeleri zorunluluğunu getirmişti. 2 Ağustos 2024 tarihinde yürürlüğe giren yasal değişiklikle Hazine ve Maliye Bakanlığına, tevsik zorunluluğunun kapsamına mükellef olmayanları da dahil etme yetkisi verildi. (7254 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi ile değişik VUK'nun mükerrer 257/1-2 nci maddesi) Bakanlık bu yetkisini 572 sıra no.lu VUK Tebliği ile 18.10.2024 tarihinde kullandı ve mükellef olmayanlara, tevsik zorunluluğu kapsamında olanlardan [2] yapacakları alımlarına ilişkin 7 bin TL'yi aşan ödemelerini aracı finansal kurumlar kanalıyla yapma zorunluluğunu getirdi. Örnek 2: Herhangi bir banka hesabı veya kredi kartı bulunmayan nihai tüketici Bay (C), mobilya perakende ticareti ile uğraşan (D) AŞ'den 15 bin TL tutarında bir masa satın almıştır. Buna göre, 2 Ağustos 2024 tarihinden beri, tevsik zorunluluğuna uymayan, yani tahsilat ve ödemelerini banka, benzeri finans kurumları veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsik etme zorunluluğuna uymayanların her birine (yani alıcı ve satıcıya ayrı ayrı), her bir işlem için yukarıda belirtilen cezalardan az olmamak üzere işleme konu tutarın yüzde 10'u oranında özel usulsüzlük cezası kesiliyor. Mükellef olmayanlara 7 bin TL'yi geçen mal veya hizmet alışlarını banka ve benzeri finans kurumları, ödeme kuruluşları veya PTT aracılığıyla yapmamaları ve belgelememeleri halinde 5 bin TL'den az olmamak üzere, işleme konu tutarın yüzde 10'u oranında özel usulsüzlük cezası kesilmesini çok ağır/fahiş bir yaptırım olarak değerlendiriyorum.

26 Ekim 2024 01:28

Erdoğan Sağlam

Torba Yasa Görüşmeleri Sonlandırıldı, Enflasyon Düzeltmesi İle İlgili Değişiklikler Ne Olacak?

Artık herkesin çok iyi bildiği gibi, enflasyon düzeltmesi, yatırımları devam eden mükellefleri vergisel açıdan olumsuz etkiliyor. Eğer bu kazancı dengeleyecek enflasyon düzeltme zararları yoksa (yani öz sermayeleri düşükse) enflasyon düzeltmesi nedeniyle vergi ödemek zorunda kalıyorlar. Bu mükellefler, enflasyon düzeltmesinin uygulandığı dönemlerde, parasal olmayan kıymetler grubunda yer alan yapılmakta olan yatırımlar hesabını enflasyon düzeltmesine tabi tutacaklar, ancak düzeltme sonrası oluşan ve enflasyon düzeltmesi kârı olarak dikkate alınması gereken düzeltme farklarını dönem kazancıyla ilişkilendirmeyip, bu tutarları pasifte özel bir fon hesabında izleyecekler. Özel fon hesabına alınan bu tutarlar, yatırımın tamamlanarak ilgili iktisadi kıymetin aktifleştirildiği dönem ile bu dönemi takip eden dört hesap dönemi içerisinde eşit taksitler halinde dönem kazancının tespitinde dikkate alınacak. Ayrıca, özel fon hesabında izlenen tutarlar, dönem kazancının tespitinde dikkate alınıncaya kadar her yıl yeniden değerleme oranında artırılacak. Gerekçedeki örneğe göre, yapılmakta olan yatırımlar hesabında 10 milyon TL harcaması bulunan ABC A.Ş., bu hesabı dönem sonunda enflasyon düzeltmesine tabi tutmuş ve düzeltme işlemi sonrasında 3 milyon TL enflasyon düzeltme farkı ortaya çıkmış olsun. Düzenlemeyle söz konusu mükellef, enflasyon düzeltmesi sonrası oluşan farkı gelir hesaplarıyla ilişkilendirmeyerek özel bir fon hesabına kaydedecek ve bu tutarı dönem kazancının tespitinde dikkate almayacak. Yatırımın bir sonraki yıl tamamlandığı, iktisadi kıymetin bu süre sonunda işletmenin aktifine alındığı ve bu süre zarfında yeniden değerleme oranının %20 olduğu varsayıldığında, özel fon hesabında yer alan tutar 3,6 milyon TL olarak dikkate alınacak ve iktisadi kıymetin aktifleştirildiği dönemde, söz konusu tutarın beşte biri olan 720 bin TL, kazancın tespitinde gelir olarak dikkate alınacak. Özel fon hesabının bakiyesi 2 milyon 880 bin TL ise sonraki hesap döneminde yeniden değerleme oranında artırılacak ve değerlenmiş tutarın bu defa dörtte biri, sonraki yıllarda değerlenmiş tutarın sırasıyla üçte biri, yarısı ve kalanın son yılda tamamı bu hesap dönemlerine ilişkin kazancın tespitinde gelir olarak dikkate alınacak. Bu düzenlemenin 1/1/2024 tarihinden (özel hesap dönemi tayin edilen mükellefler için ise 2024 yılında başlayan hesap döneminden) geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girmesi öngörülüyor. Bu nedenle, 2024 hesap dönemine ilişkin geçici vergi dönemlerinde bu hesaptan kaynaklanan düzeltme farklarını vergi matrahının tespitinde dikkate alan mükellefler, hesap döneminin başından itibaren kayıtlarını düzeltmek suretiyle söz konusu düzeltme farklarını hesap dönemi sonuna kadar özel fon hesabına alacaklar. Diğer maddeyle, halihazırda geçici vergi dönemleri de dahil olmak üzere 2024 ve 2025 hesap dönemlerinde yapılan enflasyon düzeltmesinden kaynaklanan kâr/zarar farkının, vergiye tabi kazancın tespitinde dikkate alınmayacağı mükellef grubuna, tasfiye ve iflas hallerindeki şirketler ile 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname kapsamındaki iktisadi devlet teşekkülleri ve kamu iktisadi kuruluşlarının da dahil edilmesi öngörülüyor. Eğer maliye bu fonu enflasyon düzeltmesi bakımından parasal olmayan kalem olarak değerlendirmezse, enflasyon düzeltmesinin yapıldığı dönemlerde yatırımlar veya aktifleştirilen tutarlar enflasyon düzeltmesine tabi tutulurken, fonun düzeltmeye tabi tutulmaması, haksız enflasyon kârlarının ortaya çıkmasına neden olacaktır.

22 Ekim 2024 00:34

Erdoğan Sağlam

Savunma Sanayii Destekleme Fonu'nu Düzenleyen Torba Yasa Teklifi Ertelendi; Bütçe Görüşmelerinden Sonra Tekrar Gündeme Gelecek!

Değerli okurlar, 3238 sayılı Savunma Sanayii İle İlgili Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun'a göre kurulmuş olan Savunma Sanayii Destekleme Fonu (Fon)'un gelirlerini/kaynaklarını artırmak için TBMM Başkanlığına 11 Ekim 2024 tarihinde sunulan teklifin yoğun tepkiler üzerine geri çekildiği açıklandı. Bu yükümlülükler şunlardı: *488 sayılı Damga Vergisi Kanununa ekli (1) sayılı tablonun "IV. Makbuzlar ve diğer kağıtlar" başlıklı bölümünün "2. Beyannameler" başlıklı fıkrasının (b), (c), (e) ve (f) bentlerinde yer alan beyannamelerden alınan damga vergisi tutarı kadar alınan pay (Yıllık gelir vergisi beyannamesinde, bu beyannameden alınan damga vergisinin yarısı kadar pay alınacaktı.) * Tapu ve kadastro işlemlerinden; taşınmaz satışlarında alıcı ve satıcıdan ayrı ayrı 750 TL (Bir taşınmaza ilişkin aynı anda aynı kişiler arasında birden fazla yapılan alış ve satışlarda alım satım sayısı ile ilişkilendirilmeksizin alıcı ve satıcının her birinden bir kez alınır.), diğer işlemlerde adına işlem yapılandan 375 TL olarak alınan pay *23/2/2006 tarihli ve 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu kapsamında çıkarılan kredi kartlarından aynı Kanunun 9 uncu maddesine göre belirlenen limiti 100 bin Türk lirası ve üzerinde olan kartların hamillerinden her bir kart başına yıllık alınan 750 TL pay Hayır, getirilmek istenen yükümlülükler " vergi " niteliğinde değil. Kamuoyunda bunlara " vergi " denilmesi yanlış. Oysa vergi benzeri mali yükümlülükler çoğunlukla belli bir amaca yönelik tahsil edilirler. Vergi benzeri mali yükümlülük ibaresine ise Anayasa'nın 73'üncü maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkralarında yer veriliyor. Buradan hareketle mali güç ilkesinin vergi benzeri mali yükümlüklere uygulanmayacağı yolunda görüşler var.

21 Ekim 2024 00:56

Erdoğan Sağlam

Sekiz Soruda Yurt İçi Asgari Kurumlar Vergisi Uygulaması Ve Bu Konuda Yaşanan Tartışmalar…

7524 sayılı Torba Yasa ile 01.01.2025 tarihinden itibaren elde edilecek kazançlara uygulanmak üzere, hesaplanan kurumlar vergisinin, indirim ve istisnalar düşülmeden önceki kurum kazancının yüzde 10'undan az olamayacağı yönünde bir düzenleme yapıldı. Öncelikle gerek 2024-2026 dönemine ilişkin Orta Vadeli Programda (OVP), gerekse OVP (2025-2027)'de etkin olmayan istisna, muafiyet ve indirimlerin kaldırılacağının ilan edildiğini belirtmek isterim. Nitekim OVP (2025-2027)'de, vergi harcamalarının gözden geçirilerek etkin olmayan istisna, muafiyet ve indirimler kaldırılacağı öngörülüyor. Bu kapsamda, kaldırılamayan veya kapsamı daraltılamayan (bazı sektörlerin lobicilik faaliyeti sonuç vermiş anlaşılan) istisna ve indirimlerin etkisini dolaylı olarak azaltmak için indirim ve istisna öncesi kurum kazancı üzerinden yüzde 10 oranında hesaplanacak asgari kurumlar vergisi ihdas edildi. Hatta bazı istisna ve indirimlerin asgari kurumlar vergisi matrahından indirilmesi öngörülerek, bu istisna ve indirimlerin asgari vergiye tabi tutulması da engellendi. Komisyonda yapılan değişiklikle asgari kurumlar vergisi kapsamından çıkarılan istisna ve indirimler şöyle: Yurt içi asgari kurumlar vergisinin mükellefini, kurumlar vergisi mükellefleri (zorunlu veya ihtiyari beyanname veren dar mükellef kurumlar dahil) oluşturuyor. İlk defa faaliyete başlayan kurumlar için ilk 3 dönem için asgari vergi hesaplanmayacak. - 2024 yılında işe başlayanlar 2025 ve 2026 yıllarında asgari vergiye tabi olmayacaklar. * Hesaplanan kurumlar vergisi ile yurt içi asgari kurumlar vergisi karşılaştırılacak ve bunlardan yüksek olanı tahakkuka esas alınacak. - Kurumlar Vergisi Kanununun 32/C maddesinin yürürlüğe girdiği 2/8/2024 tarihinden önce Sanayi ve Teknoloji Bakanlığından alınmış olan teşvik belgelerindeki yatırıma katkı tutarlarının kullanılması nedeniyle Kurumlar Vergisi Kanununun 32/A maddesi hükmüne istinaden ilgili hesap döneminde alınmayan vergi. Tebliğe göre, bu kapsamdaki yatırıma katkı tutarının tespitinde, 2/8/2024 tarihinden önce mevcut yatırım teşvik belgelerinde kayıtlı olan yatırım tutarı dikkate alınacak, bu tarihten sonra yatırım teşvik belgesinde gerçekleştirilen revizeler sonucundaki artışlar hesaplamaya dahil edilmeyecek. 2/8/2024 tarihinden sonra (bu tarih dahil) alınan teşvik belgeleri kapsamında yatırıma katkı tutarlarının kullanılması nedeniyle alınmayan vergi, hesaplanan asgari vergiden düşülemeyecek. * Kurumlar Vergisi Kanununun 32'nci maddesinin altıncı, yedinci ve sekizinci fıkraları ile 32/A maddesinin aynı kazanca uygulandığı durumlarda, indirimli oran uygulamaları dolayısıyla alınmayan vergilerin tamamı asgari kurumlar vergisinden indirilebilecek. * Yüzde 5 uyumlu vergi mükellefi indirim hakkı bulunan kurumlar, hesaplanan asgari kurumlar vergisi için de bu haklarını kullanabilecekler. * Son olarak yıl içinde kesinti suretiyle ödenen kurumlar vergisi ve geçici vergi mahsup edilerek ödenecek kurumlar vergisi bulunacak. *Yüzde 10'dan daha az vergi yükü taşıyan yurt dışı kaynaklı istisna kazançların ise, taşıdığı vergi yüküne isabet eden kazanç kısmı asgari vergi matrahından düşülebilecek. Enflasyon düzeltmesi, indirimli kurumlar vergisi oran uygulamaları derken, yurt içi asgari kurumlar vergisinin de geçici vergide uygulanması geçici vergiyi gerçekten çok zahmetli hale getirdi. Ancak Tebliğde (32.5.6. Bölüm), geçmiş yıl mali zararlarının yurt içi asgari kurumlar vergisi matrahından İNDİRİLEMEYECEĞİ, yani asgari vergiye tabi tutulacağı belirtiliyor. Asgari vergi bakımından "indirim"den kasıt, kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde geçmiş yıl zarar mahsubu yapıldıktan sonra pozitif bir rakamın kalması halinde, bu rakamla sınırlı olarak, matrahtan indirim konusu yapılabilecek tutarların indirilmesidir. Mükellefin gider fazlasıdır ve beş yıllık zarar mahsup hakkı kapsamında hem mükellefin beyanı üzerinden hesaplanan kurumlar vergisi matrahından hem de asgari kurumlar vergisi matrahından mahsubu mükellefin yasal bir hakkıdır. Başta Vergi Konseyi ve TÜSİAD olmak üzere pek çok mesleki sivil toplum kuruluşunun vergi çalışmalarına katkıda bulunuyor. Mayıs 2020'den itibaren T24'te yazmaya başladı.

11 Ekim 2024 00:37

Erdoğan Sağlam

T24 Yıllık Toplantısından…

Dünyanın bir düzensizliğe doğru gittiğini ifade eden Dr. Mahfi Eğilmez, "Biz onlara gidemedik, dünya bize doğru geliyor" derken Emrah Akın da bütçe açığının gidişatına göre, önümüzdeki dönemde yeni vergisel düzenlemelerle de karşı karşıya kalabileceğimiz uyarısını yaptı Bu panelde konuşmacılar iki eski Maliye Müfettişi Dr. Mahfi Eğilmez ile Emrah Akın'dı. Sayın Eğilmez para politikası ile Emrah Akın ise maliye politikası ile ilgili sorularımı cevaplandırdılar. Mahfi Eğilmez'in değerlendirmeleri… Emrah Akın'ın değerlendirmeleri… Sayın Akın, vergilemede adalet konusunda en büyük açmazın -ÖTV ve KDV başta olmak üzere- "dolaylı vergilerin" toplam vergi gelirleri içindeki payının yüksek olduğunu belirterek söze başladı. Bütçe vergi gelirlerinin yüzde 60 ila 65'inin dolaylı vergilerden geliyor olmasının başta "vergilemede adalet ve ödeme gücü" prensipleri ile çeliştiğini vurgulayan Akın; doğası gereği vatandaşın gelir düzeyini dikkate almayan dolaylı vergilerin, bütçe içindeki payı azaltılmadan daha adil ve kamu için daha öngörülebilir bir vergi sistemi kurulamayacağının altını çizdi. Akın, bu bağlamda OVP'de yer alan "doğrudan vergilerin (kurumlar ve gelir vergisi) bütçe vergi gelirleri içerisindeki payının, dolaylı vergilere kıyasla arttırılması" hedefini doğru bulduğunu; ancak bu hedefe ulaşmanın hiç de kolay olmayacağını söyledi. Enflasyonla mücadele bağlamında iç ekonomiyi soğutmaya/yavaşlatmaya yönelik atılan adımların, dolaylı vergiler üzerinden bütçeye ciddi olumsuz yansıması olacağını da belirten Akın, bütçe açığının gidişatına göre, önümüzdeki dönemde yeni vergisel düzenlemelerle de karşı karşıya kalabileceğimiz uyarısını yaptı. Akın ayrıca "oransal (nispi) dolaylı vergilerin yarattığı enflasyonla alakalı da dikkat çekici konulara değindi ve üretici fiyatı ya da maktu vergilerdeki bir birimlik artışın nihai satış fiyatına ne oranda yansıyacağını ifade eden "mali çarpan" mekanizması uyarınca, bir malın üzerinde ne kadar yüksek oranda oransal (nispi) dolaylı vergi varsa; o malın enflasyon yaratma potansiyelinin o kadar yüksek olacağına işaret etti. Bu noktada çarpıcı bir örnek veren Akın, bu yıl içerisinde atılan iki adımla oransal (nispi) ÖTV'si yüzde 63'ten yüzde 53,5'e düşürülen (enflasyon sepetindeki ağırlığı da yüzde 5'e yakın olan) sigaralara ilişkin "mali çarpan"ın 7,5'ten 4,4'e düşürüldüğünü; yeni durumda sigaradaki 1 TL'lik bir maliyet artışının bu ürünlerin perakende satış fiyatına 7,5 TL yerine 4,4 TL olarak yansıyacağını vurguladı. Sayın Akın'a OVP'de kayıt dışılık konusuna ciddi vurgu yapıldığını belirttikten sonra bu konudaki görüşlerini sorduğumda, Sayın Akın, içinde bulunduğumuz 2023 ila 2025 yıllarını kapsayan " Kayıt Dışı Ekonomi ile Mücadele Eylem Planı "nın deneyimlediğimiz beşinci eylem planı olmasına rağmen hala GSYH'nın yüzde 25 ila 30 arasında bir kayıt dışı ekonomi büyüklüğünden bahsediyor olmamızın garipliğine değindi. Akın, kayıt dışı ekonominin -nakit ekonomisinin yaygınlığı, vergi ve SGK prim yükünün ağırlığı, vergi mevzuatının karmaşıklığı, sık sık tekrarlanan vergi afları, vergi ve SGK incelemelerinin etkinliğinin düşüklüğü, yüksek enflasyon ve işsizlik oranları- gibi yapısal sorunlarına neşter vurmadan bu alanda bir ilerleme beklemenin aşırı iyimser olacağını belirtti. Yasa dışı ticaret konusuna da değinen Akın bu konuda çarpıcı bir örnek vererek, BDO olarak 2023 sonunda yapmış oldukları araştırmanın güncel fiyatlara uyarlandığı durumda, devletin sadece tütün ve nikotin ürünlerinin yasadışı ticaretinden yıllık 130 milyar TL'nin üzerinde bir vergi geliri kaybı yaşadığını tahmin ettiklerini söyledi. 2003 -2010 yılları arasında ve 2020 yılında Milliyet gazetesinde, çalışma hayatı boyunca mesleki dergilerde vergisel konularda çok sayıda makalesi yayımlandı. Mayıs 2020'den itibaren T24'te yazmaya başladı.

09 Ekim 2024 01:20

İletişim Formu

captcha

Kişisel verilerinizi işlemekte ve kanunlarda öngörülen teknik ve idari tedbirleri alarak bu verilerinizin korunması için elimizden gelen çabayı göstermekteyiz. İşlenen kişisel verilerinize ilişkin bilgilere aydınlatma metnini ziyaret ederek ulaşabilirsiniz.

Değerlendirme için doğrulama kodunu girin.

captcha