Devlet Bahçeli ve arkasından Erdoğan " yeni Kürt çözümü " konusunu bir şekilde gündeme getirince yazmam gerektiğini düşündüm. Hayatı paramparça eden tekelci kapitalizm hakkındaki görüşlerimizin doğruluğu konusunda halen şüphem yok. Bu ülke için kişisel menfaat beklemeksizin binlerce devrimci can verdi, hapis yattı, işsiz kaldı. Nesne/eşya haline getirilen, yabancılaştırılan insanı kazanma mücadelemizi sürdürelim. O halde gelelim -solcu- siyasi Kürt hareketine… PKK'nın 50 yıllık şiddet sürecinden bahsediyoruz. Kan akıtmaya/ kan kaybına devam etti/ ediyor… Dünyadaki benzeri çok siyasi hareket legalleşmeyi tercih etti. Düşünsel rehberliğe ihtiyaçları var.
Kaynak: Odatv
11 Ekim 2024 04:55
Alıntıdır : Haber Kaynağı İçin Tıklayınız
Bu habere çok benzer konularda diğer kaynaklardaki haberlere aşağıdan ulaşabilirsiniz.
Vedalar Acıtsa Da Bazen Gitmek Gerekir...ayrılık Yazısı...
Türkçe olarak ilk gazete Sultan İkinci Mahmut emriyle Tanzimat döneminde/1831'de yayınlanan Takvim-i Vakayi' dir. 1908 Temmuz Devrimi'nin gazetesi Tanin'dir. İttihatçıların yayın organı… Kurtuluş Savaşı'nın yarattığı gazete Hâkimiyet-i Milliye'dir. 12 Mart askeri darbesi Yankı gibi dergilerin tiraj kazanmasına neden oldu. 12 Eylül askeri darbesi ise bir gazetenin yıldızını parlattı: Cumhuriyet! Örgüt 12 Eylül'de büyük darbe yiyince yayın organım Cumhuriyet gazetesi oldu. Profesyonel çalışmaya 1987 yılında 2000'e Doğru dergisinde başladım. Altı yıl çalıştım… Ve ilk köşe yazım 3 Aralık 2013'te yayınlandı: "Neden Sözcü'deyim." O yazımda Hakimiyet-i Milliye gazetesinin 10 Ocak 1920 tarihli baş yazısından alıntı yaptım: Bu "merhaba" yazısının üzerinden 11 yıl geçti…
06 Kasım 2024 04:55
Toplumsal Çürümenin Örtülü Sebebi: İyinin Düşmanı Vasatlık
Muhalefet medyasından da kendini "dev aynasında gören" -ki aslında dünyası dar- kimi konuşmacıları ekranda izlerken şunu düşündüm: Temel mesele iyi insan olmaktır. Çünkü, "İyi ve Kötünün Ötesinde" eserinde "yüreksizi, korkağı, basit şeyleri önemseyeni, dar çıkarını düşüneni" hakir gördü. İyinin düşmanıdır vasatlık! Kavramın ahlâk ile yakın ilgisi bulunmaktadır. Bunu örnek üzerinden açıklayayım: Ama vasat, çıkarlarını gözeterek hırsıza, haksıza, zalime arka çıkar. Vasat, kendisine sus payı olarak teklif edileni elde etmek için taraf tutar ve aktif şekilde yalan söylemeye, hatta benzer durumda olan veya olabilecek başkalarıyla tavır işbirliğine başlar. Vasatlığın doğurduğu çürüme budur. Düne kadar "iyi bir gazeteci" olacağını düşündüklerimin ekrandaki siyasete yamanma gayretinin bana düşündürdükleri budur: Şöhrete uzanan vasat kolaycılığı seçiyorlar... Maalesef, sayının azlığı vasat "çetenin" büyüklüğü ile orantılı… "Güçlüden" değil, haklıdan ve doğrudan yana olmak, iyi insan olmak demektir!
05 Kasım 2024 04:55
Erdoğan'ın Uyguladığı Politik Strateji: İmamoğlu Odaklı Kişiselleştirilmiş Siyaset
Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer 'in tutuklanmasına neden olan yargı boyutu bu yazının konusu değil... El kanlı Öcalan'a el uzatıp, "telefon görüşmesi yaptı" diye seçilmiş belediye başkanının eline kelepçe vurmanın siyasi boyutunu evet kanımca ülkede bilmeyen yok: Ekrem İmamoğlu! Otoriter iktidarların, karşısına çıkma potansiyeli olan, halk arasında popülerliği bulunan bir adayın önüne çeşitli yollarla engeller koyması "siyasi engelleme", "siyasi yasaklama" ya da "siyasi baskı" olarak adlandırılır… Ülkemizde yaşanılan tam da budur: Erdoğan iktidarını sürdürmek için İmamoğlu'nu tek rakip görüyor. 2019 yerel seçiminden itibaren Erdoğan'ın temel iç siyaseti kişiye odaklanma ve politikasını tek kişiyi engelleme eğiliminde oldu/oluyor! İktidar, siyasi rekabeti kontrol altında tutmak istiyor… Evet: İktidar, güçlü rakibini itibarsızlaştırmayı tek siyasi mücadele yolu olarak görüyor! Politik görüşünü pek tasvip etmediğim belediye başkanı Ahmet Özer'in hapse atılmasının siyasi açıdan değerlendirmesi bence budur.
01 Kasım 2024 04:55
Bugün Bu Yazıyı Yazmak Zor... Chp Yozlaşmaya Yenik Düşmemeli
Uluslararası evrensel temel hukuk kavramını hatırlatmak zorundayım: " Presumption of innocence " yani masumiyet karinesi/suçsuzluk ilkesi... Suçsuzluk karinesi olmaz ise, önceden ulaşılmış peşin hüküm baskısı yargı sürecini etkiler ve usulen yapılmış muhakeme kesin yargı kararına dönüşür! En büyük hatalar da buradan çıkar; gerçeğe ulaşılmış olmaz! Bu süreçte hakkımda yazılmadık yalan kalmadı. Buna yenik düşmemek lazım. Bunun için muhakeme, birbirine denk üç makama ihtiyaç duydu: İddia makamı savcı, savunma makamı avukat ve yargılama makamı/hüküm makamı hâkim … AKP'ye yenik düşmemek gerek. Kamu düzeni başka türlü sağlanamaz. Senin hukukun benim hukukum olmaz. Temel evrensel ilkelerden bahsediyorum; yoksa siyaset-yargı ilişkisini bilmiyor değilim. CHP, gözaltına alınan Esenyurt belediye başkanı Ahmet Özer 'e sahip çıkmasının ön koşulu da masumiyet karinesi olmalı. CHP ayrı anlayışta olduğunu göstermeli. Yani: CHP'li gençler kamu vicdanına sahip çıkarken, evrensel hukuk ilkelerini göz ardı etmemeli… Evrensel hukuka mecburuz.
31 Ekim 2024 04:55
Barış Düşmanlar Arasında Yapılır... Atatürk Hedef Belirledi
Liberal solcular "S. Demirtaş" adını ileri sürüyor. İlk olarak Gürcistan'ı yazdım; Soros destekli renkli devrim sürecini ayrıntılarıyla anlattım. Sırbistan'daki renkli devrimin mimarlarından M. Blagojevic gibi, Soros destekli CeSID (Özgür Seçimler ve Demokrasi İçin Yurttaş Girişimi) üyeleri de Gürcistan'a gitti. O günlerde " Taraf "ını açıkça belli eden, Soros destekli yayınlar hayata sokuldu: 24 Saat gibi… 2 Kasım 2003 seçimlerine "hile karıştırıldı" diye " Soros birlikleri " sokaklara döküldü. Sonuçta E. Şevardnadze düşürüldü, Soros'un adamı M. Saakaşvili devlet başkanı yapıldı. Bugün Ukrayna'da olduğu gibi o dönem Rusya- Gürcistan Savaşı çıkarıldı. Hafta sonu Gürcistan'da seçim oldu; Batı'ya mesafeli Gürcistan Rüyası-Demokratik Gürcistan Partisi farkla kazandı. Soros destekli muhalifler yine ayaklandı; "seçim sonucunu tanımıyoruz!" Sadece Ukrayna değil, sadece Gürcistan değil bölgede Batı'nın ipine sarılanlar ile tam bağımsızlıkçı ulusalcılar arasında mücadele sürüyor. Evet, barış yapmak hiç kolay değil.
30 Ekim 2024 04:55
"Bahçeli Açılımı - Cumhuriyet İlişkisi"... Tek Çözüm Yolu
1789 Fransız Devrimi, milli egemenlik, tam bağımsızlık, milliyetçilik, laiklik, eşitlik gibi siyasi kavramları doğurdu. Osmanlı düşünürleri, cumhuriyet ile ilgili bir görüşe uzun zaman sahip olmadı. "Milli egemenlik/cumhuriyet" kavramları saltanat karşıtı anlamına getirildi. Sadrazam Mustafa Reşit Paşa hayranı olan Şinasi, onun için -yanlış yorumlayarak- "Eya ahali-i fazlın Reis-i Cumhuru" dedi. Ki bunlar Fransız Devrimi'den yaklaşık yüzyıl sonra oluyordu! Fransız İhtilali'nin de etkisi ile yükselen ulusçuluk Osmanlı'da hızla taraftar buluyordu. "İlaç" peşindeki Osmanlı münevveri Cumhuriyete soğuktu. Milli egemenlik siyasi kavramını Osmanlı'da olumlu anlamda kullanan -Türkçülük fikrinin ilk eylemcisi- " Sarıklı İhtilalci " Ali Suavi oldu. Modernleşmeci Jön Türkler, meşrutiyeti yeterli görürken, K. Marks ısrarla yazıyordu o dönem; Osmanlı'nın çözülüşünü durduracak tek siyasi rejim Cumhuriyet' tir. Ama bir genç askeri öğrenci, Fransız Devrimi'ne düşünceleriyle katkıda bulunan J. J. Rousseau kitaplarını okuyordu: Mustafa Kemal. Atatürk bir günde, 29 Ekim 1923'te Cumhuriyeti kurmadı.
29 Ekim 2024 04:55
Bahçeli Güvenli Siyasi Hayatını Neden Tehlikeye Attı... Sorun Çözme Sorunumuz Var
Bahçeli bir konuştu pir konuştu: Bu sözler üzerine günlerdir " niyet okumalar " yapılıyor. Nedir "niyet okuma"; kişinin, başkalarının düşüncelerini, duygularını veya yapacaklarını bildiğini varsayarak onun sözlerini-davranışlarını yorumlaması… Evet, "niyet okuma" önyargının kardeşidir! -Bahçeli'nin amacı şudur… Herkes " Bahçeli kehanetinde " bulunuyor. Hemen tepki veriyor! Bunun temel sebebi, " olumsuz otomatik düşünce " hastalığı. Kuşkusuz bu sorular bile, "niyet okuma" yapılarak yanıtlanacaktır! Bahçeli çıkışını buralardan görmek lazım. Bunun nedeni/niçini üzerinde ancak bilgi sahibi olarak durabilir; niyet okunarak, kehanette bulunarak değil. Evet, Bahçeli'nin çıkışı iç politikadan çok, genelde dış politikayı ilgilendiriyor. Bırakalım niyet okumaları, olumsuz yıkıcı otomatik düşünceleri…
25 Ekim 2024 04:55
Herkesi Şaşırtan Bahçeli'ye Farklı "Pencereden" Bakmak: Şiddet Sarmalı
Onlarca soru yazılabilir... Son bir aya bakın: Bebeklere şiddet, çocuklara şiddet, kadınlara şiddet, mültecilere şiddet, eşcinsellere şiddet, intihar gibi kişinin kendine uyguladığı şiddet… Sadece fiziksel şiddet yok; otoriter iktidar şiddeti var, ekonomik şiddet var, sosyal medya şiddeti var, psikolojik şiddet var, sözlü şiddet var… Şiddet ile ilgili teşhisin ekonomik, politik, kültürel yığınla sebebi yazılabilir… Şiddeti yok etmek için şiddet kullanmak sorunu çözmüyor. Kanıksandı şiddet, meşrulaştırıldı… Ölüm, sadece sayı/istatistik haline dönüştü. Bahçeli'nin politik tavrı bu açıdan önemlidir. Biliniz ki, aklın bittiği yerde şiddet başlar. Haklı, iyi, doğru, güzel, adil bir şiddet yoktur!
24 Ekim 2024 04:55
Özgürlük Karşısında Korku Duyanların Silahı: Aptallaştırma
Francisco Goya, İspanyol ressam. İki yıl sonra, iki yıl sürecek Los Caprichos/"Kaprisler" adını verdiği 80 gravür resim yaptı. Resimler arasında Capricho No. 43, The Sleep of Reason Produces Monsters/" Akıl Uyursa Canavarlar Yaratır " adlı suluboya resim dünyada ikonik statüye ulaştı. Tablo Goya'nın kişisel manifestosudur: Goya'yı hatırlamamın nedeni bu soru oldu. Toplumsal hayattan aklı çıkarırsanız FETÖ konusunu salt ceza maddesi olarak değerlendirirsiniz. Neoliberalizm ülkemizde 12 Eylül darbesi ve ardından Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla "gemi azıya" aldı, toplumsal yapıyı darmadağın etti. Neydi Goya'nın tablosu, "akıl uyursa canavarlar yaratır." Akıl ne kadar güçten düşer hastalanırsa, toplumsal hayatta ideolojik manipülasyonlar, komploculuk gibi en kaba yalanlar elverişli hale gelir ve "canavarlar" hüküm sürer. Evet, FETÖ meselesi salt yargı konusu değildir. Goya yanıtı verdi.
23 Ekim 2024 04:55
Farkında Değilsiniz Önce "Babayı" Öldürdüler...hakiki Sebep Gözden Kaçıyor
Batı merkezli kapitalist tıp anlayışını sorgulayan "Kara Kutu/Yüzleşme Vakti" kitabını yazdım. Özeleştiri yapmıyor, kapitalist tıp müfredatını ve bunun yarattığı anlayışı sorgulamıyor, ezberlerini bozmak istemiyorlardı. Yenidoğan Çetesi ne ilktir, ne de son olacaktır. "Kara Kutu" kitabımda onlarca benzer vaka yazdım. Yerim dar uzatmayayım, -örneğin- 2007-2010 yılları arasında başta İsrail olmak üzere yabancıların ülkemizde yaptıkları ilaç deneylerinde 893 Türk vatandaşı hayatını kaybetti. Yenidoğan Çetesi ilkmiş gibi yazılıp konuşuluyor. Yeteri kadar test yapılmadığı itirazı yapılsa da "tıp otoriteleri" bunu önemsemedi. Başta Kıbrıs olmak üzere Hollanda, İspanya, Belçika gibi ülkelerde ölü-sakat bebekler doğdu. Yıl, 2015. Hollanda'da bebekleri karnında yeteri kadar büyüme göstermeyen annelere Viagra verilmesi yüzünden 19 bebek ölü doğdu. Sağlığı para kazanma aracı yapan kapitalist tıp anlayışını sorgulamadan Yenidoğan Çetesi ile mücadele edemezsiniz.
22 Ekim 2024 04:55
Farkında Değilsiniz Önce "Babayı" Öldürdüler... Hakiki Sebep Gözden Kaçıyor
Batı merkezli kapitalist tıp anlayışını sorgulayan "Kara Kutu/Yüzleşme Vakti" kitabını yazdım. Özeleştiri yapmıyor, kapitalist tıp müfredatını ve bunun yarattığı anlayışı sorgulamıyor, ezberlerini bozmak istemiyorlardı. Yenidoğan Çetesi ne ilktir, ne de son olacaktır. "Kara Kutu" kitabımda onlarca benzer vaka yazdım. Yerim dar uzatmayayım, -örneğin- 2007-2010 yılları arasında başta İsrail olmak üzere yabancıların ülkemizde yaptıkları ilaç deneylerinde 893 Türk vatandaşı hayatını kaybetti. Yenidoğan Çetesi ilkmiş gibi yazılıp konuşuluyor. Yeteri kadar test yapılmadığı itirazı yapılsa da "tıp otoriteleri" bunu önemsemedi. Başta Kıbrıs olmak üzere Hollanda, İspanya, Belçika gibi ülkelerde ölü-sakat bebekler doğdu. Yıl, 2015. Hollanda'da bebekleri karnında yeteri kadar büyüme göstermeyen annelere Viagra verilmesi yüzünden 19 bebek ölü doğdu. Sağlığı para kazanma aracı yapan kapitalist tıp anlayışını sorgulamadan Yenidoğan Çetesi ile mücadele edemezsiniz.
22 Ekim 2024 04:55
"Anadolu'nun Kaplanları" Kavramından "Coğrafya Kaderdir" Söylemine...cehalet Hipotezi...
İkili 15 bölümlü kitaplarında, neolitik/cilalı taş çağından günümüze tarihsel bir kesitte yoksulluğun-zenginliğin kökenlerini ekonomi politik perspektifle analiz etti çünkü… " Anadolu Kaplanları nın " (neoliberalizmin başladığı) 1980'lerden günümüze Türkiye ekonomisindeki payları dikkat çekici ölçüde ve hızda arttığı, itibariyle bunun ülkeyi zenginleştirdiğine dönük kültür hipotezi var. Din ve ekonomik başarı arasındaki ilişki de çok sınırlıydı. Protestanlıkla ekonomik başarı arasında özel bir ilişki olduğunu gösterecek pek fazla bir kanıt yoktu… Türkiye'de sıklıkla dile getirilen " cehalet hipotezi " var. Siyaset insanları, ülkeyi ekonomik başarısızlıklardan nasıl kurtaracaklarını bilmedikleri için ve yanlış bir tavsiye izlediklerinden yoksulluğu aşamıyorlardı. Bu hipoteze Acemoğlu ve Robinson karşı çıkıyor. Acemoğlu ve Robinson'a göre bu da yığınla işe yaramaz hipotezler, sadece kafa karışıklığı yaratıyordu. İkiliye göre, tarih, iklim, coğrafya ve kültür ile ekonomik başarı arasında kalıcı bir bağlantı yoktu. Örneğin ikili kitabı yazdığı 2009'da Çin gibi totaliter ülkelerin ekonomik büyümeyi sürdüremeyeceğini iddia etti.
18 Ekim 2024 04:55