×Uygulama Logosu

Habokado - Akıllı Haber Özeti

Özetleri Okuyun ve Dinleyin

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin Yapısı Tartışmaları - Prof. Dr. Hikmet Sami Türk

Geçtiğimiz günlerde medyada yer alan habere göre; 27 Eylül 2024 günü Üsküdar'daki Hz. Ali Camisi'nde kıldığı cuma namazının ardından basın mensuplarınca Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nin olması gereken yapısı hakkında tavsiyeleri sorulan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan şunları söyledi: "Her şeyden önce 'Dünya beşten büyüktür' derken bizim ısrarla üzerinde durduğumuz konu, 5 daimi üye ve onun yanında 15 geçici üye. Bu daimi üyeler, iki dudak arasında her kararı rahatlıkla verebiliyor. 15 geçici üyenin herhangi bir tesiri söz konusu değil. 5 daimi üye, şu an itibarıyla dünyayı yöneten ülkeler konumunda. Japonya, Çin, bizler, Almanya ve saire gibi üyelerin her ne kadar daimi üye olma teşebbüsü varsa da şu an itibarıyla herhangi bir tesirleri söz konusu değil. Türkiye olarak biz de daimi üye olmanın gayreti içindeyiz, ama şu ana kadar aldığımız bir netice yok; daimi üyelerin de bizleri daimi üye yapma gibi bir hesapları yok." II. Dünya Savaşı ertesinde 26 Haziran 1945 günü San Francisco'da aralarında Türkiye de bulunan 51 devletin temsilcileri tarafından imzalanan Birleşmiş Milletler Antlaşması ile kurulan Birleşmiş Milletler Örgütü, o dönemin devletlerarası güç dengelerini yansıtan yapısal özellikler taşır. Antlaşmaya göre; "Genel kurul Birleşmiş Milletler'in bütün üyelerinden oluşur." (m. Güvenlik Konseyi ise "Birleşmiş Milletler'in 15 üyesinden oluşur. Çin Cumhuriyeti, Fransa, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği, Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Krallığı, Amerika Birleşik Devletleri, Güvenlik Konseyi'nin sürekli üyeleridir. Genel kurul, Birleşmiş Milletler üyelerinin uluslararası barış ve güvenliğin korunmasındaki ve örgütün diğer amaçlarının sağlanmasındaki katkılarını, aynı zamanda hakça bir coğrafi dağılımı göz önünde tutarak Birleşmiş Milletler'in diğer on üyesini 'Güvenlik Konseyi'nin sürekli olmayan üyeleri olarak seçer. Sürekli olmayan üyeler iki yıllık bir dönem için seçilirler." (m. Toplam üye sayısı 15'tir. Birleşmiş Milletler'in kuruluşundan bu yana 79 yıl geçti. Üçte iki çoğunluk tarafından tavsiye edilecek her değişiklik, "Güvenlik Konseyi"nin sürekli üyelerinin tümünü kapsamak üzere, Birleşmiş Milletler üyelerinin üçte ikisi tarafından her birinin anayasa kuralları gereğince onaylandığında geçerlik kazanacaktır (m.109/1-2).

Olaylar Ve Görüşler

Kaynak: Cumhuriyet

02 Ekim 2024 04:32

Alıntıdır : Haber Kaynağı İçin Tıklayınız

Yazarın Diğer Yazıları

Bu habere çok benzer konularda diğer kaynaklardaki haberlere aşağıdan ulaşabilirsiniz.

Olaylar Ve Görüşler

Yoksulluk Şişmanlığı - Prof. Dr. Çağatay Güler

"Yoksulluk şişmanlığı" yoksulluk ile daha yüksek şişmanlık oranları arasındaki paradoksal ilişkiyi yansıtır. Bu kavram, yoksulluk içinde yaşayan bireylerin, ekonomik zorlukların genellikle besin kıtlığı veya yetersiz beslenmeyle ilişkilendirilmesine rağmen, şişmanlama olasılıklarının genellikle daha yüksek olduğunu vurgular. - Sağlıklı besinlere erişim kısıtlılığı: Düşük gelirli topluluklardaki insanlar genellikle taze, besleyici ve uygun fiyatlı gıdalara kısıtlı erişebilmektedir. - Besin çöllerinin oluşması: Yoksul bölgelerde sağlıklı besin seçenekleri sunan market veya pazarlar bulunmadığından, sakinlerin daha iyi beslenme seçimleri yapması zorlaşır. Özellikle sağlıklı besin fiyatlarındaki artışlar, besin maliyetlerini artırarak daha ucuz seçeneklere yöneltir. Nitelikli besinlere erişim zorlaşır.

08 Ekim 2024 04:37

Olaylar Ve Görüşler

Toplumsal Muhalefet - Deniz Öztürk

Türkiye Cumhuriyeti'nde ilk defa Terakkiperver Cumhuriyet Fıkrası ismi ile muhalefet partisi kurulmuştur. Fakat Terakkiperver Cumhuriyet Fıkrası, 1924 yılında kurulmuş ve 1925 yılında başta Şeyh Sait isyanı olmak üzere çeşitli nedenler ile kapatılmıştır. Almanya'da Weimar Cumhuriyeti döneminde muhalefet partisi varken Nazi Partisi'nin iktidarında muhalefet baskı altına alınmış ve yasaklanmıştır. 2023 seçimleri öncesinde birçok muhalefet partisi, iktidara karşı birleşerek çeşitli iddialı tezler ileri sürdü. Birleşik Karalık'ta, Boris Johnson hükümetine karşı İşçi Partisi kararlı bir duruş sergilemiş ve ciddi bir muhalefet oluşturmuştur. Muhalefet varsa demokrasi vardır.

08 Ekim 2024 04:34

Olaylar Ve Görüşler

Kimlik Kartı - Günay Güner

Diğer koşullar bir yana, Türk bayrağımız al zemin üzerine beyaz ay ve yıldızdan oluşması gerekirken TC kimlik kartında al zemin bulunmamakta, ay ile yıldız ise kabartma duygusu verilir biçimde ve kırmızı, al renkte yapılmıştır. Pasaportta yapılabilecek bu uygulamanın kimlik kartında yeri olamaz. Dünyada ne yazık ki özellikle son dönemde "rüşvet" konusu ile anılan bir hükümeti yönetiminin yaptığı kimlik kartı bu kadar olur ve suçtur!

08 Ekim 2024 04:31

Olaylar Ve Görüşler

Türk-iş'in 20 Ekim Mitingi - Dr. Engin Ünsal

Bağımsız olmayan sendikaların üye olduğu Türk-İş 20 Ekim'de işçi tarihinin en büyük mitingini yapma karararını aldı. Sendikalar üye sayısı yönünden güçlü, hukuken bağımsız olduğu zaman bulundukları ülkelerin ekonomik, sosyal ve siyasal yaşamına çok olumlu katkılarda bulunabilirler. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) sendika özgürlüğünün varlığı için devletin işçi-işveren ilişkilerine en alt düzeyde müdahalesini öngörmektedir; oysa 6356 sayılı yasamızda devletin bu ilişkiye müdahalesi en üst düzeydedir ve en önemlisi 41. maddede düzenlenen toplusözleşme yetkisi sorunudur. Maddeye göre bir sendika örgütlendiği işkolunda çalışan işçilerin yüzde birini, toplusözleşme kapsamına girecek işyerinde başvuru tarihinde çalışan işçilerin yarıdan bir fazlasını ve işletmelerde çalışanların yüzde kırkını üye yapmış olması koşullarını öngörmektedir. Buna göre bakanlığın yetki vermediği durumlarda başvuran sendika bakanlık kararına karşı yargıya başvurmak zorundadır. Oysa sorunun çözümü basittir. Oysa Almanya'da örneğin sendika ve toplusözleşme yasası yoktur. Türk-İş yüz binleri meydana toplayıp bu düzeni değiştirmek için ısrarla erken seçim istemek zorundadır.

07 Ekim 2024 05:20

Olaylar Ve Görüşler

'Topuk Kanı Testi'nin Önemi - Prof. Dr. Ülkü Sarıtaş

Ülkemizde ilk olarak 1986'da Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Pediatrik Metabolizma ve Pediatrik Endokrinoloji Bilim Dalı öğretim üyeleri tarafından başlatılan "Ulusal Tarama Programı", 2006'da Sağlık Bakanlığı'na devredilmiştir. Yıllardır başarı ile yürütülmekte olan bu program, ortak çaba ve özverili çalışmalar sayesinde ülkemizdeki yeni doğan bebeklerin yüzde 99'una ulaşmış, her yıl 5 binin üzerinde bebek hastalık belirtileri ortaya çıkmadan saptanabilmiştir. İlk olarak ülkemizde topuk kanı ile araştırılan hastalıklar listesinde otizm yoktur; ikincisi bu testin amacı akraba evliliklerini önlemek değil, akraba evliliklerinin yol açabileceği kalıtsal hastalıkları, hastalık belirtileri ortaya çıkmadan teşhis etmektir; son olarak DSÖ hegamonik bir yapı değil, dünya sağlık otoritelerinin bağlı olduğu tıbbi bilimsel gerçeklere göre çalışan dünyanın en büyük sağlık örgütüdür. Nitekim Sağlık Bakanlığı karara şu açıklama ile itiraz etmiştir: "TC Kars Aile Mahkemesi tarafından 20.08.2024 tarihinde, Yenidoğan Tarama Programı kapsamında çocuklarımızın hastalıklarını erken teşhis ederek tedavilerini başlatmak amacıyla topuk kanı alınması hakkında verilen karar, ilk derece mahkemesi kararı olup kesin hüküm niteliğinde değildir. Kesin hüküm niteliği taşımayan mezkur kararın hatalı olduğunu değerlendirdiğimizden, bu karara karşı bakanlığımızca istinaf yoluna başvuru süreci ivedilikle başlatılmıştır. Hukukun, adalet ve doğruluk temelinde vereceği karara olan inancımız tam olduğundan, yargı süreci sonuçlanıncaya kadar Yenidoğan Tarama Programı aynı şekilde devam edecektir".

07 Ekim 2024 04:42

Olaylar Ve Görüşler

Yargı, Barolar Ve Sorumlulukları - Av. Dr. Başar Yaltı

Yargılama; yargıç, savcı ve avukat üçgeninde yaşanan diyalektik bir süreç olduğundan adaletin yerine gelip gelmemesinden, diğer unsurlarla birlikte avukatların ve meslek örgütleri olan baroların da sorumlulukları bulunduğu açıktır. Türkiye'de 81 il barosu dışında Avukatlık Kanunu'nda 2020 yılında yapılan değişiklik sonucu biri İstanbul'da diğeri ise Ankara'da olmak üzere kurulan iki baroyla birlikte 83 baro bulunmaktadır. Bu barolara kayıtlı avukat sayısı ise (31.12.2023 tarihi itibarıyla) 185 bin749'dur. (Avukatlık Kanunu m76/1, m.95/21, m.110/17) Zaten uzun yıllardan beri, hukuk ve yargı sisteminin olumlu bir görüntü vermediği gerek hukukun üstünlüğü sıralaması dikkate alındığında (142 ülke arasında 117. sırada) gerekse yargıya güven endekslerinde (sondan üçüncü) kendisini göstermektedir. Mevcut siyasal iktidarın (tek adam yönetimin); ülkeyi ve yargı sistemini felç eden, anayasayı askıya alan, yargı kararlarını tartışmalı hale getiren ve uygulamayan, kuvvetler ayrılığını ve hukuk güvenliğini yok eden, yargıyı giderek özelleştiren, avukatı teknisyenleştiren ve yok sayan, ülkeyi suç ve suç örgütlerinin cenneti yapan, buna karşın düşünce ve ifade özgürlüğünü kullanılmaz hale getiren, toplumda adalete olan güveni yok eden uygulama ve politikaları karşısında genel olarak sessiz ve tepkisiz kalan baroların ve TBB'nin payının olduğu görmezden gelinemez. Ekim ayı içerisinde seçilecek baro yönetimleri ile aralık ayında seçilecek TBB yönetimini bekleyen görev ve sorumlulukların çok ağır olduğu ortadadır. Baro yönetimlerinin, avukatlık mesleğinin sorunlarına, yargı sisteminin işleyişine, ülkede yaşanan hukuksuzluklara ve çağın gereklerine yabancı kalması ise avukatların barolara yabancılaşması sonucunu yaratmaktadır.

05 Ekim 2024 04:40

Olaylar Ve Görüşler

Esenyurt'ta Halkın Yararına Yeni Bir Model - Prof. Dr. Ahmet Özer

Bu anlamda yaşanan sorunlar nedeniyle İstanbul'un zayıf halkası ve en stratejik yeri Esenyurt'tur. Kentleşmenin ve kentlileşmenin gerçekleşmediği yer Esenyurt'tur. Esenyurt, 1989'da bir köyden beldeye, ardından 2008'de ilçeye dönüşmüş. 2009'da nüfusu 373 bin iken 2019'da resmi verilere göre nüfus 1 milyona ulaşmıştır. Gerçekte nüfus 1.5 milyondur. 101 ülkeden insanın yaşadığı, 80 dilin konuşulduğu bir yerdir Esenyurt. Öte yandan Esenyurt 81 ilimizden göç almıştır. Bu manada İstanbul küçük bir Türkiye, Esenyurt ise küçük bir İstanbul'dur. Ne ki Esenyurt'un güçlü ve zayıf yanları var. İşsizliğin dayanılmaz boyutlara ulaştığı Esenyurt'ta 300 bin genç yaşıyor. 1 kreşi hizmete açtık, 3 kreşin temelini attık, 11 kreşi daha tamamlamak istiyoruz. Öğrencilerimize yeni eğitim ve öğretim yılında belediyemiz tarafından 10 bin 600 adet, İBB desteği ile de 15 bin adet olmak üzere toplamda 25 bin 600 adet okul çantası ve kırtasiye malzemesi dağıttık. 5.5 ayda 3 bin gencimizi "Kariyer Merkezimiz" aracılığıyla işe yerleştirdik. Artık Esenyurt'u imar sorunları çözülmüş planlı bir yer haline getirmek için çalışıyoruz. Temiz, ulaşılabilir, yeşil bir Esenyurt için dur durak bilmeden çalışıyoruz. Kişi başına 72 cm2 yeşil alan düşen Esenyurt'u yeşille buluşturmak için 3 park açtık. Bunun için barış ve kardeşliğin merkezi Esenyurt'u hemşerilerimizle birlikte inşa ediyoruz.

04 Ekim 2024 04:27

Olaylar Ve Görüşler

4 Ekim Hayvanları Koruma Günü - N. Erdinç Orhan

4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü, her yıl hayvan haklarına dikkat çekmek ve hayvanlara yönelik şiddet ve ihmalleri önlemek amacıyla tüm dünyada kutlanmaktadır. 2024 yılı teması, "Dünya onların da evidir" olarak belirlenmiştir. Bu tema; ev hayvanları, sahipsiz hayvanlar ve yaban hayvanlarının dünya üzerindeki varlıklarını kabul etmemizi ve onların haklarına saygı göstermemizi hatırlatan güçlü bir mesaj taşır. Sahipsiz hayvanların toplu şekilde barınaklara kapatılması ve devamında uyutulmalarına kadar varabilecek uygulamalar yalnızca bu hayvanların yaşam hakkına zarar vermekle kalmayacak, aynı zamanda toplumda hayvan haklarına yönelik olumsuz bir bakış açısının da pekişmesine neden olacaktır. Türkiye'de evcil hayvan sahiplenme oranı giderek artmaktadır. Evcil hayvanların sokaklara terk edilmesi, onları savunmasız ve tehlikelerle dolu bir yaşama mahkûm ederken sahipsiz hayvanlar sorununu da derinleştirmektedir. Evcil hayvanların bakımında sorumluluk yalnızca bireysel değil, toplumsal bir yükümlülüktür. Sahipsiz hayvanlar, ev hayvanları, çiftlik hayvanları ve yaban hayvanları insan faaliyetleri sonucu tehlikelerle karşı karşıya kalmakta ve onların haklarına yeterince saygı gösterilmemektedir.

03 Ekim 2024 20:00

Olaylar Ve Görüşler

Türkiye'de Orta Vadeli Plan Ve Ekonomik Sefalet - Prof. Dr. Mehmet Tomanbay

Bakan Şimşek'in işsizlik, enflasyon ve toplumsal refah hedefleri ile ilgili savını doğrulayan bir çalışma Almanya'da İş Ekonomisi Enstitüsü tarafından Ekim 2023'te yapıldı. Sayın Şimşek'in göreve geldiği Haziran 2023'te enflasyon yüzde 38.21, işsizlik yüzde 9.6 oranındaydı. Haziran 2024'te ise enflasyon yüzde 71. 60'a çıkmış, işsizlik de yüzde 8.9 olmuş. Yaz bolluğu ve enflasyon hesaplamada olumlu baz etkisi yaratan önceki yılın temmuz, ağustos aylarının yüksek artışları hesaplardan çıkmasına rağmen güvenilirliği kalmamış, TÜİK rakamlarına göre bile Ağustos 2024'te enflasyon yüzde 51.97 gibi yüksek bir oranda gerçekleşti. İşsizlik ise temmuzda yüzde 8.8 oldu. John Hopkins Üniversitesi iktisatçılarından Steve Hanke'in düzenlediği sefalet endeksine göre Türkiye 2022'de dünyanın en kötü onuncu, 2023'te yedinci, akılcı yönetime rağmen 2024 yılında da dünyanın ekonomik açıdan en sefil beşinci ülkesi olmuş. Dr. Mutlu'ya göre enflasyon, Kasım 2002'den Ağustos 2024'e kadar yani AKP döneminde yüzde 2742 oranında, farklı söyleyişle Kasım 2002'den beri 27.4 kat artmış. 22 yıldaki artışın yüzde 441'i ilk 18 yılda. Kasım 2020-Ağustos 2024 enflasyon artış oranı ise yüzde 2453. Yüksek enflasyon ve DİSK-AR'ın TÜİK verilerinden yaptığı hesaba göre Temmuz 2024'te 10 milyon 681 bin geniş tanımlı işsizle toplumun yaşadığı ekonomik sefalet yaygınlaşmakta.

03 Ekim 2024 05:38

Olaylar Ve Görüşler

Nüfus Dinamikleri, Demografi Ve Büyüme - Tarık Köseoğlu

Birleşmiş Milletler'in projeksiyonlarına göre, dünya nüfusu 2050 yılında yaklaşık 9.7 milyara ulaşacak ancak bu büyüme eşitsiz bir şekilde dağılım gösterecektir. Özellikle Afrika ve Güney Asya'da nüfus artışı hızla devam ederken Avrupa, Kuzey Amerika ve Doğu Asya gibi bölgelerde nüfus düşüşü ve yaşlanma eğilimleri baskın olacaktır. Özellikle Japonya'da, 2050 yılı itibarıyla nüfusun yüzde 40'ının 65 yaş üstü olacağı tahmin edilmektedir. Buna karşın, Afrika ve Güney Asya'daki hızlı nüfus artışı, küresel ekonomi için önemli bir fırsat sunmaktadır. Özellikle Afrika, genç ve dinamik işgücü sayesinde uzun vadede küresel büyümenin lokomotifi olabilir. Nüfusun bölgesel olarak dengesiz dağılımı, göç hareketlerini artırarak küresel ekonomi üzerinde önemli etkiler yaratabilir. Demografik değişimlerin küresel ekonomiye etkisi sadece nüfus büyüklüğüyle sınırlı değildir. Sonuç olarak, küresel ekonominin geleceği, demografik değişimlerin iyi yönetilmesine ve sürdürülebilir kalkınma politikalarının uygulanmasına bağlı olacaktır.

03 Ekim 2024 04:40

Olaylar Ve Görüşler

Eğitim Ve Özgür Düşünce - Halit Payza

Başlıktaki sorunun yanıtını geçtiğimiz günlerde AKP milletvekili Hulusi Akar, "Bir Allah korkusu, iki kuldan utanmak" olarak açıkladı. Akar'ın bu söylemi dinsel eğitimi, bilimsel, laik, çağdaş eğitimlerin yerine koyduğu için yanlıştır. Eğitim dinler üstü, bilimsel, kültürel ve etik içeriğe sahip olmalıdır. Eğitimin Allah korkusu, kuldan utanma gibi teolojik sınırlandırılması, bilimsel düşüncenin, özgürce sorgulamanın önünü kesebilir. Bilimsel, teknolojik gelişmeler, toplumların ilerlemesinin dini eğitim modelleriyle değil, çağdaş, seküler eğitim yönetmeleriyle olacağını göstermiştir. Bu nedenle, eğitim dini bir amaca yönelik olarak değil, tarafsız, çok yönlü birey yetiştirme anlayışıyla ele alınmalıdır.

02 Ekim 2024 04:36

Olaylar Ve Görüşler

Bozulan Ekolojinin Getirdikleri - Dr. Rüştü Taştan

Son yılların bilimsel çalışmaları, geriye dönük analizler, öngörü araştırmaları göstermektedir ki "Antroposen" olarak tanımlanan 150-200 yıllık sürecin son çeyrek yüzyılında KİD, AHO, ekolojik bozulmalar artarak sürmektedir. Kontrolsüzce süregelen Antroposenik tehditler insan, hayvan, bitki, çevre, ekosistem (İHBÇE) arayüzündeki dinamikleri derinden etkilemiş, 21. yüzyılda meydana gelen pek çok karmaşık sağlık sorunu (KSS) günümüzün en başat problemi, sağlık tehdidi olmuştur. Antroposenik tehditlerle mücadelede geleneksellik ile güncel yaklaşım arasındaki en temel fark şudur: Geleneksel eğitimde bilim disiplinlerinde edilgen düşünce ve tekillik sürdürülmekte; güncel yaklaşımda ise çağdaşlığın gereği, eleştirel düşünce öncelemektedir. Antroposenik tehditleri doğru anlamanın vazgeçilmez seçeneği, sağlık eğitiminde paradigma değişimi yaparak düşünce evrimini gerçekleştirmek; tek sağlık eğitimini (TSE) uygulamaya koymaktır.

02 Ekim 2024 04:34

İletişim Formu

captcha

Kişisel verilerinizi işlemekte ve kanunlarda öngörülen teknik ve idari tedbirleri alarak bu verilerinizin korunması için elimizden gelen çabayı göstermekteyiz. İşlenen kişisel verilerinize ilişkin bilgilere aydınlatma metnini ziyaret ederek ulaşabilirsiniz.

Değerlendirme için doğrulama kodunu girin.

captcha