Panelde konuşan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "başörtüsüne özgürlüğü savunduğum için 25 yıl önce yargılandığım ve o dönemde Devlet Güvenlik Mahkemesi olan Bahçeşehir Üniversitesi binasında bugün Türkiye Cumhuriyetinin Adalet Bakanı olarak bulunmaktan mutluluk duyuyorum" dedi. Bakan Tunç, Filistin'de 7 Ekim 2023'ten bu yana dünyanın gözü önünde soykırım işlendiğini, 50 bine yakın insanın şehit edildiğini söyledi. Bakan Tunç, şunları kaydetti: "Burası Devlet Güvenlik Mahkemesi'ydi. Nereden nereye geldiğimizin, ülkemizin yüksek standartlı bir demokrasiye kavuşması konusunda nasıl mesafe aldığımızın bir göstergesi. Devlet Güvenlik Mahkemeleri vardı bundan 25 yıl önce. Başörtüsüne özgürlüğü savunduğumuz için genç bir avukat olarak hakkımızda iddianame düzenlenmişti. Başörtüsüne özgürlük diye bir imzadan dolayı bir iddianameyle karşı karşıya kalmıştık ve burada yargılanmıştık. Burada, duruşmada karşımızda bir askeri hakim ve 2-3 üyeyle beraber ifademizi almışlardı. Bugün o mekanda bir eğitim yuvası olarak ülkemizin geleceğine imza atacak, Türkiye Yüzyılı'nı inşa edecek gençlerin eğitim gördüğü bir yuvada bu sefer sanık olarak değil, Türkiye Cumhuriyeti'nin Adalet Bakanı olarak, sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti belirtmek istiyorum." Yargının ve medyanın geçmiş dönemlere göre çok yol aldığını kaydeden Tunç, geçmişte 12 Eylül'de, 28 Şubat gibi dönemlerde Türk yargısının adaletten yana değil de darbecilerden yana olduğunu anımsattı. Ancak artık Türk yargısının milletin yanında olduğunu 15 Temmuz Darbe girişimindeki kahramanlıkla gösterdiğini dile getiren Tunç, "Türk yargısı, maalesef vesayetçi anlayışın arka bahçesi olarak görev yaptığı yıllarda maalesef hukuk sistemimize çok zararlar vermişti. Ama onlar artık geride kaldı. 15 Temmuz'da verdiği sınav gerçekten takdire şayandı ve vesayetçi anlayışla milletiyle beraber mücadele etmeyi başardı. Büyük bir sınav verdi. Yine Türk medyası da aynı şekilde." ifadesini kullandı. Yılda 12 milyon karar verildiğini ifade eden Tunç, "Bu 12 milyon karardan milyonlarcası doğru karar, ama içlerinde birkaç tane olumsuz karar maalesef 25 bin hakimimizin görev yaptığı bir sistemin tamamının eleştirilmesine de yol açıyor. Doğru bilgiyse, gerçekten haklı bir eleştiriyse başımızın üstünde yeri var." dedi.
Kaynak: Sabah, Halit TURAN
01 Kasım 2024 00:46
Alıntıdır : Haber Kaynağı İçin Tıklayınız
Bu habere çok benzer konularda diğer kaynaklardaki haberlere aşağıdan ulaşabilirsiniz.
Türk Medyası Filistin Konusunda Da Gerçekten Önemli Bir Sınav Vermiştir
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Türk medya sı Filistin konusunda da gerçekten önemli bir sınav vermiştir ve takdire şayandır bu konuda. Özellikle Anadolu Ajansının topladığı deliller, TRT'nin kaydettiği görüntüler, özel televizyonlarımızın kaydettiği görüntüler, bunlar hepsi birer kanıt." dedi. Tunç, Adalet Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı işbirliğinde Bahçeşehir Üniversitesi Beşiktaş Kampüsü'nde düzenlenen Adalet ve Medya İlişkisi Paneli'nde yaptığı konuşmada, Filistin'de 7 Ekim 2023'ten bu yana dünyanın gözü önünde soykırım işlendiğini, 50 bine yakın insanın şehit edildiğini söyledi. Bakan Tunç, şunları kaydetti: "Burası Devlet Güvenlik Mahkemesi'ydi. Nereden nereye geldiğimizin, ülkemizin yüksek standartlı bir demokrasiye kavuşması konusunda nasıl mesafe aldığımızın bir göstergesi. Devlet Güvenlik Mahkemeleri vardı bundan 25 yıl önce. Başörtüsüne özgürlüğü savunduğumuz için genç bir avukat olarak hakkımızda iddianame düzenlenmişti. Başörtüsüne özgürlük diye bir imzadan dolayı bir iddianameyle karşı karşıya kalmıştık ve burada yargılanmıştık. Burada, duruşmada karşımızda bir askeri hakim ve 2-3 üyeyle beraber ifademizi almışlardı. Bugün o mekanda bir eğitim yuvası olarak ülkemizin geleceğine imza atacak, Türkiye Yüzyılı'nı inşa edecek gençlerin eğitim gördüğü bir yuvada bu sefer sanık olarak değil, Türkiye Cumhuriyeti'nin Adalet Bakanı olarak, sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti belirtmek istiyorum." Yargının ve medyanın geçmiş dönemlere göre çok yol aldığını kaydeden Tunç, geçmişte 12 Eylül'de, 28 Şubat gibi dönemlerde Türk yargısının adaletten yana değil de darbecilerden yana olduğunu anımsattı. Ancak artık Türk yargısının milletin yanında olduğunu 15 Temmuz Darbe girişimindeki kahramanlıkla gösterdiğini dile getiren Tunç, "Türk yargısı, maalesef vesayetçi anlayışın arka bahçesi olarak görev yaptığı yıllarda maalesef hukuk sistemimize çok zararlar vermişti. Ama onlar artık geride kaldı. 15 Temmuz'da verdiği sınav gerçekten takdire şayandı ve vesayetçi anlayışla milletiyle beraber mücadele etmeyi başardı. Büyük bir sınav verdi. Yine Türk medyası da aynı şekilde." ifadesini kullandı. Bunları yeterli görmediklerini söyleyen Tunç, şöyle devam etti: Yılda 12 milyon karar verildiğini ifade eden Tunç, "Bu 12 milyon karardan milyonlarcası doğru karar, ama içlerinde birkaç tane olumsuz karar maalesef 25 bin hakimimizin görev yaptığı bir sistemin tamamının eleştirilmesine de yol açıyor. Doğru bilgiyse, gerçekten haklı bir eleştiriyse başımızın üstünde yeri var." dedi.
31 Ekim 2024 17:53
Bakan Tunç: Türk Medyası 27 Mayıslarda, 28 Şubatlarda İyi Sınav Vermedi
O günkü Türk medyasının manşetlerine baktığımız zaman, daha yakın tarihimizde "411 el kaosa kalktı" diye kılık kıyafet özgürlüğünün önünü açan bir meclis kararına karşı maalesef manşetler atılabildi' dedi. Tunç, Adalet Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı işbirliğinde Bahçeşehir Üniversitesi Beşiktaş Kampüsü'nde düzenlenen Adalet ve Medya İlişkisi Paneli'nde yaptığı konuşmada, Filistin'de 7 Ekim 2023'ten bu yana dünyanın gözü önünde soykırım işlendiğini, 50 bine yakın insanın şehit edildiğini söyledi. Bakan Tunç, şunları kaydetti: Bahçeşehir Üniversitesi'nin bulunduğu mekanda 25 yıl önce yargılandığını aktaran Tunç, şunları paylaştı: Yargının ve medyanın geçmiş dönemlere göre çok yol aldığını kaydeden Tunç, geçmişte 12 Eylül'de, 28 Şubat gibi dönemlerde Türk yargısının adaletten yana değil de darbecilerden yana olduğunu anımsattı. Ancak artık Türk yargısının milletin yanında olduğunu 15 Temmuz Darbe girişimindeki kahramanlıkla gösterdiğini dile getiren Tunç, "Türk yargısı, maalesef vesayetçi anlayışın arka bahçesi olarak görev yaptığı yıllarda maalesef hukuk sistemimize çok zararlar vermişti. Ama onlar artık geride kaldı. 15 Temmuz'da verdiği sınav gerçekten takdire şayandı ve vesayetçi anlayışla milletiyle beraber mücadele etmeyi başardı. Büyük bir sınav verdi. Yine Türk medyası da aynı şekilde." ifadesini kullandı. Yılda 12 milyon karar verildiğini ifade eden Tunç, "Bu 12 milyon karardan milyonlarcası doğru karar, ama içlerinde birkaç tane olumsuz karar maalesef 25 bin hakimimizin görev yaptığı bir sistemin tamamının eleştirilmesine de yol açıyor. Doğru bilgiyse, gerçekten haklı bir eleştiriyse başımızın üstünde yeri var." dedi.
31 Ekim 2024 11:20
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç: Eski Yargı Sistemi Geride Kaldı
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Adalet ve Medya İlişkisi konulu konferansta açıklamalarda bulundu. Bakan Tunç, "Yargısal anlamda milletin hukukunu koruyan değil vesayetçi anlayışın yanında olan yargı sistemi vardı ve bunu geride bıraktık." dedi. Bakan Tunç, konuşmasında şu ifadelere yer verdi: Adalet medya ilişkisinin tüm boyutları bugün burada değerlendirilecek. Medya temsilcilerinin düşünceleri bizim için önemli. Yargı reformu strateji belgesi çalışmasının son aşamasına gelmişken medya temsilcileri ile adalet - medya ilişkisini masaya yatıralım istedik. Bugün bu mekanda 25 yıl önce yargılanmıştım. Türk yargısı milletin yargısı olduğunu 15 Temmuz'da gösterdi. 12 Eylül'lerde 27 Mayıs'lardı darbecilerin sözcülüğünü yapan medya yerine bugün 15 Temmuz'da kahramanlık yapan milletin medyası da kahramanlık yaptı. Ülkemizin hem yargı hem medya alanında nereye geldiğinin göstergeleri bunlar. Yine Filistin konusunda da 7 Ekim'den bu yana bir soykırım işleniyor. Uluslararası medya, o katledilen çocukların hakkını koruyamıyor. Katledenleri destekleyen dezenformasyon yapıyor. İnsan unsuru çok önemli. Medya adalet ilişkisi çok önemli. Sosyal medya özgürlük alanı. Sosyal medya şirketlerinin Türk hukukuna kanuna uyma zorunluluğu var. Katil yüksek güvenlikli cezaevinden açık cezaevine çıkarıldı dedi. Sosyal medya yıkılıyor. Yılda 12 milyon karar veriliyor. Hep birlikte yargı mensuplarımız da medya mensuplarımız da kritik görev yapıyor. Medya mensuplarımızın tecrübeleri bizim için çok kıymetli.
31 Ekim 2024 14:18
Adalet Bakanı Tunç: Türk Yargısı Vesayetçi Anlayışla Hukuk Sistemimize Çok Zararlar Verdi
Bakan Tunç,hukuk sisteminin değiştiğine vurgu yaparak, "Türk yargısının Türk adaletinin geçmişte belli dönemlerde, 27 Mayıs'larda, 12 Eylül'lerde, 28 Şubat'larda, demokrasinin yanında, demokratik hukuk devletinin yanında değil de maalesef darbecilerin yanında saf tuttuğunu, adeta onlara destek olduğunu, onlara yargısal anlamda milletin hakkını hukukunu koruyan bir yargı sistemi değil de maalesef vesayetçi anlayışın destekçisi olarak ortaya çıkan bir yargı sistemi vardı ve bunu geride bıraktık. Türk yargısı milletin yargısı olduğunu 15 Temmuz'da gösterdiği o kahramanlıkla gösterdi. Milletimiz 15 Temmuz'da o darbecilere karşı meydanlara koşarken Türk yargı mensupları da cumhuriyet savcıları da evlerinde oturmadılar. Millet meydanlarda darbecilerle mücadele ederken, şehitler verilirken, bu ülkenin cumhuriyet savcıları adliyelere koştular, darbecilere gözaltı yaptılar, yakaladılar ve yargı önünde hesap vermelerini sağladılar. Türk yargısı vesayetçi anlayışın arka bahçesi olarak görev yaptığı yıllarda hukuk sistemimize çok zararlar vermişti ama bunlar artık geride kaldı" dedi. Türk medyasının dönem dönem kötü sınavlardan geçtiğini vurgulayan Tunç, "Yine Türk medyası da aynı şekilde 27 Mayıs'larda, 12 Eylül'lerde, 28 Şubat'larda Türk medyası iyi sınav vermedi. Darbecilerin adeta sözcülüğünü, vesayetçi anlayışın sözcülüğünü yapan medya yerine bugün 15 Temmuz'da, yargısıyla milletiyle kahramanlık yapan milletin medyası da kahramanlık yaptı. Bunu da takdir etmeden geçmemek lazım. Türk medyası büyük sınav verdi, 15 Temmuz hain darbe kalkışmasında ekranlar canlı yayın yaptı, sesler kesilemedi. Gazetecilerimiz milli iradeye sonuna kadar sahip çıktı. Ve milletçe bu darbecilere karşı koymamız lazım, bağımsızlığımıza sahip çıkmamız lazım dedi ve milletin meydanlara inmesinde medyanın çok büyük rolü oldu. Yine Filistin konusunda da 7 Ekim'den bu yana bir soykırım dünyanın gözü önünde işleniyor. 50 bine yakın insan şehit edildi. Uluslararası medya, o katledilen çocukların hakkını koruyabiliyor mu? Maalesef. Katledenleri adeta destekleyen bir dezenformasyon yapıyor. Ama bunun yanında Türk medyamıza baktığımız zaman her birinin muhabirleri Filistin'den Gazze'den, İsrail'den, Lübnan'dan, oralarda insanlık suçunun işlendiği bölgelerden canları pahasına yayınlar yapıyor ve toplumu aydınlatıyor. Hem milletimizi aydınlatıyor hem de dünyaya mesaj veriyor" diye konuştu.
31 Ekim 2024 14:33
İletişim Başkanı Altun: Reyting Kaygısı İnfiale Yol Açmamalı
Medya mahremiyete riayet etmeli.' dedi. "Medya, modern dönemde toplumsal adalet ve bireylerin hak arayışları açısından merkezi önemi haiz bir kurumdur. Medya, adaleti tehdit eden ve toplumsal vicdanı zedeleyen olaylara karşı toplumun sesi ve adaletin savunucusu olmak durumundadır. Fakat önümüzdeki soru şudur; nasıl bir medya? Hakikat zemininden ayrılmayan bir medya. Hakikati merkeze alarak toplumsal adalet için mücadele eden bir medya. Medya bunu yaptığı takdirde hem toplumsal adalet arayışları için hem de bireysel hak ve adalet arayışları için merkezi önemdedir. Her şeyden önce medya, demokratik toplumlarda hesap verilebilirliği temin eden en önemli vasıtalardan biridir. Medya, toplumsal talepleri öne çıkararak kamu adına denetleyici bir fonksiyon icra eder. Medya bu denetleyici fonksiyonunu yerine getirirken aynı zamanda bir bilinçlenme ve farkındalık sağlar, kamuoyu oluşmasına aracılık eder. Diğer yandan, medya, toplumdaki müşterekleri, ortak duygu ve düşünceleri görünür kılar, bu anlamda toplumsal dayanışma duygusunu pekiştirir. Adalet hizmetleri açısından meseleye bakacak olursak, medyanın en önemli fonksiyonu hak ihlallerini sağlıklı bir şekilde duyurabilmesi ve bu sayede yargılama süreçlerinin şeffaf bir şekilde ilerlemesine olumlu yönde katkı sağlayabilmesidir." Sıhhatli bir medya ve adalet ilişkisinin tesisinde kamu otoritelerine de büyük sorumluluk düştüğünü aktaran Altun, "Bu alanda birincil derecede sorumlu kurum ve kuruluşlarımız öncülüğünde yargı okuryazarlığını artırmak belki de en önemli meselelerimizden bir tanesidir. Adalet Bakanlığımız ile birlikte İletişim Başkanlığımızın üzerinde durduğu temel meselelerden biri, bu hususta bir bilinç oluşturmak, bu anlamda yargı okuryazarlığını hem medyamızda hem toplumda yaymaya, arttırmaya dönük çaba sarf etmektir. Medya ve yargı organları arasında sistematik iletişim mekanizmaları oluşturulmalı ve kamuoyunun düzenli şekilde bilgilendirilmesi de bu bağlamda son derece önemlidir. Söz konusu mekanizmalara üniversiteler ve STK'ların da dahil edilmesi, hukuki süreçlerle ilgili bilinç ve farkındalık eğitim programları, etkinlikler ve projeler bu süreçte elbette yaygınlaştırılmak durumundadır." değerlendirmesinde bulundu. Bu projelerin en önemli çıktısının masumiyet karinesinin ve basın özgürlüğünün zarar görmeyeceği dengeli yayın anlayışı için etik standartlar inşa etmek olduğunu kaydeden Altun, "Bir tarafta masumiyet karinesini korumak, öbür tarafta basın özgürlüğünü korumak durumundayız. Her ikisi arasında bir denge oluşturulmalı ve bu dengeyi esas kılan, bu dengeyi kurumsallaştıran medya etik standartlarını oturtmak durumundayız. İletişim Başkanlığı olarak, yakın zamanda yayımladığımız 'Doğru Habercilik ve Medya Etiği' kitabımızda bu konuya özel bir bölüm ayırdık. Bu bölümde şu ilkelerin altını çizdik. Medya mensubu daima masumiyet karinesi ilkesine saygı göstererek haber hazırlamalıdır. Suçlara ilişkin olarak ön değerlendirme yapılmamalı, önyargılı olunmamalıdır. Bir mahkemenin veya yetkilinin kararına ilişkin tahmin yürütülmemelidir. Medya mensubu adil yargılanma hakkına saygı göstermelidir. Bir suçla ilgisi olmayan akrabaların ya da etkilenen diğer kişilerin isim veya fotoğrafları haber içerdiğinde kullanılmamalıdır. Basın mensubu, hiçbir surette 18 yaşından küçük suç faili veya mağdurlarının kimliğini açıklamamalıdır. Kişilerin geçmişleri sebebiyle suçlanmaları yanlıştır. Hazırlık soruşturması sırasında soruşturmada zafiyet yaratacak şekilde haber hazırlanmasından kaçınılmalıdır. Medya mensubu yargı sürecinde taraf olmamalıdır. Hülasa, medya profesyonelleri bu saydığımız ilkeler başta olmak üzere medya etiği standartlarını içselleştirmeli ve bunlara harfiyen uymaya özen göstermelidir." diye konuştu. Günümüzde adalet-medya ilişkisini etkileyen bir diğer faktörün ise dijital iletişim dönemi ve sosyal medya platformları olduğunu vurgulayan Altun, şöyle devam etti: "Sosyal medya platformları, konvansiyonel medya araçlarına nazaran etkileşim ve popüler olma kaygısı nedeniyle dezenformasyonun, yanlış bilgilerin daha hızlı yayıldığı mecralar. Sosyal medya platformları siyasi ve ticari kaygılarla da sıklıkla manipüle edilen bir yapıya sahip. Sosyal medya platformları bu suçun işlenmesine aracılık ettiği ve göz yumduğu müddetçe birincil derecede sorumludur. Geçen hafta gerçekleştirilen TUSAŞ'a yönelik terör saldırısına değinen, şehitlere rahmet ve yaralılara şifa dileyen Altun, "Emniyet güçlerimiz terör saldırısına müdahale ettiği sıralarda biz sosyal medyada neredeyse terör propagandasına eşdeğer görüntülerle karşı karşıya kaldık, bu görüntülere maruz kaldık. Aynı görüntüler, aynı görseller maalesef konvansiyonel medyada da yayımlandı. Sosyal medyada yayımlanması bir mesele ise konvansiyonel medyada aynı görüntülerin yer alması da çok büyük bir meseledir. Bu yayınların, ilkeli ve sorumlu yayıncılık anlayışıyla bağdaştırılması mümkün değildir. O süreçte elbette o görüntüleri servis edenler de yayılmasını temin edenler de suçludur ve devletimizin ilgili birimleri bu süreci aydınlatmak için de titiz bir soruşturma yürütmektedir. Milletimiz bu konuda son derece hassastır." dedi. "Son 6 ayda CİMER'e yapılan başvurular içinde 76 bin 400'ü, medyadan ve sosyal medyadan ilkeli ve sorumlu yayıncılık talebinde bulunuyor. Halkımızın gösterdiği bu hassasiyet doğrultusunda, ben bir kez daha, medya kuruluşlarımızı ve sosyal medya platformlarını, yukarıda zikrettiğim medya etik ilkelerine uygun, sorumlu yayıncılığa davet ediyorum. Kuşkusuz tam da bu noktada kamu görevlilerine yönelik de hatırlatmamız olmalı. Kamu görevlilerimizin vazife esnasında tarafınıza tevdi edilmiş yahut bir şekilde ulaşmış olduğunuz her bilgiyi, kendi namusları gibi, kendilerine kamu adına emanet edilmiş bilgiler olarak görmeleri gerekir. Her ne sebeple olursa olsun bu bilgi ve görsellerin kontrolsüz paylaşımı, bunların kamu çalışanlarımız eliyle yaygınlaşması etik dışıdır ve suçtur. Kamu görevlilerimiz ve medya mensuplarımız başta olmak üzere herkesi bu konuda daha özenli olmaya davet ediyorum."
31 Ekim 2024 10:57
İstanbul - Bakan Tunç: Türk Yargısı Vesayetçi Anlayışla Hukuk Sistemimize Çok Zararlar Vermişti Ama Bunlar Geride Kaldı
Bakan Tunç,hukuk sisteminin değiştiğine vurgu yaparak, "Türk yargısının Türk adaletinin geçmişte belli dönemlerde, 27 Mayıs'larda, 12 Eylül'lerde, 28 Şubat'larda, demokrasinin yanında, demokratik hukuk devletinin yanında değil de maalesef darbecilerin yanında saf tuttuğunu, adeta onlara destek olduğunu, onlara yargısal anlamda milletin hakkını hukukunu koruyan bir yargı sistemi değil de maalesef vesayetçi anlayışın destekçisi olarak ortaya çıkan bir yargı sistemi vardı ve bunu geride bıraktık. Türk yargısı milletin yargısı olduğunu 15 Temmuz'da gösterdiği o kahramanlıkla gösterdi. Milletimiz 15 Temmuz'da o darbecilere karşı meydanlara koşarken Türk yargı mensupları da cumhuriyet savcıları da evlerinde oturmadılar. Millet meydanlarda darbecilerle mücadele ederken, şehitler verilirken, bu ülkenin cumhuriyet savcıları adliyelere koştular, darbecilere gözaltı yaptılar, yakaladılar ve yargı önünde hesap vermelerini sağladılar. Türk yargısı vesayetçi anlayışın arka bahçesi olarak görev yaptığı yıllarda hukuk sistemimize çok zararlar vermişti ama bunlar artık geride kaldı" dedi. Türk medyasının dönem dönem kötü sınavlardan geçtiğini vurgulayan Tunç, "Yine Türk medyası da aynı şekilde 27 Mayıs'larda, 12 Eylül'lerde, 28 Şubat'larda Türk medyası iyi sınav vermedi. Darbecilerin adeta sözcülüğünü, vesayetçi anlayışın sözcülüğünü yapan medya yerine bugün 15 Temmuz'da, yargısıyla milletiyle kahramanlık yapan milletin medyası da kahramanlık yaptı. Bunu da takdir etmeden geçmemek lazım. Türk medyası büyük sınav verdi, 15 Temmuz hain darbe kalkışmasında ekranlar canlı yayın yaptı, sesler kesilemedi. Gazetecilerimiz milli iradeye sonuna kadar sahip çıktı. Ve milletçe bu darbecilere karşı koymamız lazım, bağımsızlığımıza sahip çıkmamız lazım dedi ve milletin meydanlara inmesinde medyanın çok büyük rolü oldu. Yine Filistin konusunda da 7 Ekim'den bu yana bir soykırım dünyanın gözü önünde işleniyor. 50 bine yakın insan şehit edildi. Uluslararası medya, o katledilen çocukların hakkını koruyabiliyor mu? Maalesef. Katledenleri adeta destekleyen bir dezenformasyon yapıyor. Ama bunun yanında Türk medyamıza baktığımız zaman her birinin muhabirleri Filistin'den Gazze'den, İsrail'den, Lübnan'dan, oralarda insanlık suçunun işlendiği bölgelerden canları pahasına yayınlar yapıyor ve toplumu aydınlatıyor. Hem milletimizi aydınlatıyor hem de dünyaya mesaj veriyor" diye konuştu. Bakan Tunç, anayasal değişikliklere değinerek, "Tabi anayasamızdaki bu vesayetçi anlayışı azaltmaya, ortadan kaldırmaya yönelik çabalara rağmen, yönetimde reform da buna dahil, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi, halkın doğrudan doğruya yönetime katıldığı, cumhuriyeti güçlendiren bir yönetim sistemi de dahil olmak üzere, anayasamızda küçümsenemeyecek reformları hayata geçirdik. Basınla ilgili de anayasamızda önemli düzenlemeler yaptık. Basın araçlarına el konulamayacağına yönelik düzenleme, 2004 yılındaki anayasa değişikliği ile anayasamızda yer almıştı. İfade özgürlüğü kapsamında daha da genişleten düzenlemeleri hem anayasal düzeyde hem alt düzeyde hayata geçirdik. Basın özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü konusundaki çabaları da küçümsememek lazım. Hem Türk Ceza Kanunu'muzda hem Terörle Mücadele Kanunu'muzda hem de Basın Kanunu'muzda eleştiri sınırını aşmayan, haber değerini aşmayan düşünce açıklamalarının suç teşkil etmeyeceğini mevzuatımızda düzenledik" şeklinde konuştu.
31 Ekim 2024 14:27
Bakan Tunç: Sosyal Medya Bir Suç İşleme Özgürlüğü Alanı Değildir
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, medya ve adalet ilişkisinin çok önemli olduğunu, son dönemlerde görülen davalarla ilgili sosyal medyada yorumlar yapıldığını, yargı kararını verdikten sonra eleştirilebilir olduğunu, bu eleştirilerin de yargının kalitesini artırmaya vesile olabileceğini söyledi. Yargının ve medyanın geçmiş dönemlere göre çok yol aldığını kaydeden Tunç, geçmişte 12 Eylül'de, 28 Şubat gibi dönemlerde Türk yargısının adaletten yana değil de darbecilerden yana olduğunu anımsattı. Ancak artık Türk yargısının milletin yanında olduğunu 15 Temmuz darbe girişimindeki kahramanlıkla gösterdiğini dile getiren Tunç, "Türk yargısı, maalesef vesayetçi anlayışın arka bahçesi olarak görev yaptığı yıllarda maalesef hukuk sistemimize çok zararlar vermişti. Ama onlar artık geride kaldı. 15 Temmuz'da verdiği sınav gerçekten takdire şayandı ve vesayetçi anlayışla milletiyle beraber mücadele etmeyi başardı. Büyük bir sınav verdi. Yine Türk medyası da aynı şekilde." ifadesini kullandı. Bunları yeterli görmediklerini söyleyen Tunç, şöyle devam etti: Düşünce ve ifade özgürlüğünün sonuna kadar arkasında olduklarını dile getiren Tunç, şunları kaydetti: Yılda 12 milyon karar verildiğini ifade eden Tunç, "Bu 12 milyon karardan milyonlarcası doğru karar, ama içlerinde birkaç tane olumsuz karar maalesef 25 bin hakimimizin görev yaptığı bir sistemin tamamının eleştirilmesine de yol açıyor. Doğru bilgiyse, gerçekten haklı bir eleştiriyse başımızın üstünde yeri var." dedi.
31 Ekim 2024 11:34
Yılmaz Tunç: "Sınırlar İçerisinde İfade Özgürlüğünün Yanındayız"
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Masumiyet karinesi hukukun en temel ilkelerinden birisi. Düşünce ve ifade özgürlüğünün sonuna kadar yanındayız. Daha da önünü açmak için mücadele etmeliyiz. Ancak düşünce ve ifade özgürlüğünün de bir sınırı var. Bu sınır herkesin kendi kişisel görüşüne göre yapılmış bir sınırlama değil" dedi. Sosyal medya evet bir özgürlük alanı. Bu sınır herkesin kendi kişisel görüşüne göre yapılmış bir sınırlama değil. Anayasa'nın 26. maddesinde, Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi'nin 19. maddesinde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 10-11. maddelerinde bu sınırlar bellidir. "SOSYAL MEDYA SUÇ İŞLEME ÖZGÜRLÜĞÜ ALANI DEĞİL" Özellikle sosyal medya bir suç işleme özgürlüğü alanı değildir. Bunu sosyal medyada yaptığınız zaman bu basın özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü anlamına gelmez.
31 Ekim 2024 12:48
Bakan Tunç: Türk Yargısı Milletin Yargısı Olduğunu 15 Temmuz'da Gösterdi
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, türkiye'de yargı ve basının özgür olduğunu savunarak; "Türk yargısı milletin yargısı olduğunu 15 Temmuz'da gösterdi. Savcılar o gece boş durmadı milletin hakkını, hukukunu korudu. Türk yargısının 15 Temmuz'da verdiği sınav takdire şayandı. Ülkemizin hem yargı hem medya alanında nereden nereye geldiğimizin göstergeleri bunlar. leştiri sınırını, haber değerini aşmayan düşünce açıklamalarının suç teşkil etmeyeceğini mevzuatımızda düzenledik" ifadelerini kullandı. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Adalet ve Medya İlişkisi Paneli'nde konuştu. Yine Filistin konusunda da 7 Ekim'den bu yana süren soykırım işleniyor. Eleştiri sınırını, haber değerini aşmayan düşünce açıklamalarının suç teşkil etmeyeceğini mevzuatımızda düzenledik."
31 Ekim 2024 11:18
Bakan Tunç: Türk Medyası Önemli Bir Sınav Vermiştir
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Türk medyası Filistin konusunda da gerçekten önemli bir sınav vermiştir ve takdire şayandır bu konuda. Özellikle Anadolu Ajansının topladığı deliller, TRT'nin kaydettiği görüntüler, özel televizyonlarımızın kaydettiği görüntüler, bunlar hepsi birer kanıt." dedi. Tunç, Adalet Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı işbirliğinde Bahçeşehir Üniversitesi Beşiktaş Kampüsü'nde düzenlenen Adalet ve Medya İlişkisi Paneli'nde yaptığı konuşmada, Filistin'de 7 Ekim 2023'ten bu yana dünyanın gözü önünde soykırım işlendiğini, 50 bine yakın insanın şehit edildiğini söyledi.
31 Ekim 2024 13:38
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'tan Yargı Sistemi Çıkışı
Türk medyasının 27 Mayıslarda, 28 Şubatlarda iyi sınav vermediğini belirten Tunç, "O günkü Türk medyasının manşetlerine baktığımız zaman, daha yakın tarihimizde "411 el kaosa kalktı" diye kılık kıyafet özgürlüğünün önünü açan bir meclis kararına karşı maalesef manşetler atılabildi." şeklinde konuştu. 'Yargımız milletin yargısı olduğunu 15 Temmuz'da gösterdi.' diyen Tunç, " Eski yargı sistemi geride kaldı. Türk yargısı vesayetçilerin değil milletin yanındadır" dedi.
31 Ekim 2024 12:12
İstanbul - Fahrettin Altun: Dezenformasyon Adaleti Tesis Etmenin Önünde Engele Dönüşmektedir
Kübra SONKAYA - Ataberk KURT / İSTANBUL, (DHA)- CUMHURBAŞKANLIĞI İletişim Başkanı Fahrettin Altun, 'Adalet ve Medya İlişkisi Adalet Mülkün Temeli, Medya Gerçeğin Sesi' panelinde konuştu. Altun burada yaptığı konuşmada, "Sansasyon yaratma ve reyting kaygısıyla teyit edilmemiş, editöryal süreçlerden geçmemiş bilgilerin hızla servis edilmesi, bunların da popülerlik kazanmış sosyal medya hesaplarından paylaşılması toplumda infial yaratabilmektedir. Bu süreçte ortaya çıkan bilgi kirliliği ve dezenformasyon ise adaleti tesis etmenin önünde büyük bir engele dönüşmektedir." diye konuştu. CİMER'e konuya ilişkin şikayetler geldiğini belirten Altun, "Milletimiz de bu konuda son derece hassastır, halkımız da son derece hassas bir şekilde bu konuya yaklaşmaktadır. Bakınız CİMER sistemimize yapılan başvurularda halkımızın aynı hassasiyeti paylaştığını görüyoruz. Biz zaman zaman CİMER verilerini vatandaşımızın kamuoyunun görüşünü almak için verileri analiz ediyoruz. Son 6 ay içerisinde CİMER'e yapılan başvurular içinde 76 bin 400 başvuru medyadan ve sosyal medyadan ilkeli ve sorumlu yayıncılık talebinde bulunuyor.Açık ve net bir şekilde vatandaşlarımızın talebi olduğunu görüyoruz. Halkımızın gösterdiği bu hassasiyet doğrultusunda, ben bir kez daha, medya kuruluşlarımızı ve sosyal medya platformlarını, yukarıda zikretmeye çalıştığım medya etik ilkelerine uygun, sorumlu yayıncılığa davet ediyorum" şeklinde konuştu.
31 Ekim 2024 15:00
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç Açıkladı! İmralı'ya Ziyaret Trafiği Artabilir
Tunç, "Neticede bir hükümlüyle yakınının nasıl görüştürüleceği bizim mevzuatımızda belli. Yönetmelikler çerçevesinde kişiler hakkını kullanabilir" dedi. Bakan Yılmaz Tunç, yeni anayasa vurguları da yaptı. Yılmaz Tunç, "Türkiye Yüzyılı'nın eşiğindeyiz. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına adım attığımız şu anlamlı günlerde Türkiye'nin demokratik sivil katılımcı bir anayasa ile yola devam etmesi lazım. İnşallah bunu başarırız. Yeni bir anayasaya bu ülkenin ihtiyacı var. İnşallah parlementoda bu uzlaşma gerçekleşir." dedi.
31 Ekim 2024 17:09
Bakan Tunç: Türk Medyası 27 Mayıslarda, 28 Şubatlarda İyi Sınav Vermedi
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Bahçeşehir Üniversitesi Beşiktaş Kampüsü'nde "Adalet ve Medya İlişkisi Adalet Mülkün Temeli, Medya Gerçeğin Sesi Paneli"ne katılarak konuşma yaptı. "Türk medyası 27 Mayıslarda, 28 Şubatlarda iyi sınav vermedi. O günkü Türk medyasının manşetlerine baktığımız zaman, daha yakın tarihimizde "411 el kaosa kalktı" diye kılık kıyafet özgürlüğünün önünü açan bir meclis kararına karşı maalesef manşetler atılabildi"
31 Ekim 2024 11:20
Yılmaz Tunç: Vesayetçi Yargı Sistemi Geride Kaldı
Adalet ve medya ilişkisi temalı panelde konuşan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, vesayetçi anlayışın arka bahçesi olarak görev yapan yargı sisteminin geride kaldığını söyledi. Tunç, burada bir de konuşma yaptı.
31 Ekim 2024 12:05
Yılmaz Tunç: Eski Yargı Sistemi Geride Kaldı
Yargımız milletin yargısı olduğunu 15 Temmuz'da gösterdi. Türk yargısı vesayetçilerin değil milletin yanındadır.
31 Ekim 2024 11:55
Medya Ve Adalet Paneli! Bakan Yılmaz Tunç'tan Önemli Açıklamalar
Bakan Tunç,'' Türk yargısı vesayetçi anlayışın arka bahçesi olarak görev yaptığı yıllar artık geride kaldı.
31 Ekim 2024 12:41