×Uygulama Logosu

Habokado - Akıllı Haber Özeti

Özetleri Okuyun ve Dinleyin

İyi Örneklerle Gastronomi Türkiye'nin İtici Gücü Olur

Gastronomisini turizmi için iyi kullanan ülkelerin başında İtalya geliyor. Bu açıdan, her yıl düzenlenen ve Türkiye'de de coşkuyla kutlanan "İtalyan Mutfağı Haftası" sadece damakları değil, gastronomi dünyasına açılan yeni pencereleri de canlandırıyor. Bu yerel ürünlerin korunması İtalyan mutfağının kalitesini ve otantikliğini dünya çapında simgeliyor. İtalya, gastronomi festivalleriyle turistlere farklı deneyimler sunuyor. Bence son yıllarda Türkiye'de iyi festivaller düzenleniyor. Bu yaklaşım sadece İtalyan mutfağının sürdürülebilirliğini sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda dünya çapında çevre dostu gastronomi örneklerine ilham veriyor. Türkiye de son yıllarda benzer adımlar atarak Gaziantep veya Ege mutfağını öğrenmek isteyenler için yerel atölyeler ve gastronomi festivalleri düzenliyor. İtalya, turistlerin gastronomi yolculuğunu derinleştirmek adına lezzet rotaları yaratıyor. Ve Urla en çok ziyaret edilen ve gidilen gastronomi ilçesi haline geliyor. İtalya öyle yapıyor, bir ilham kaynağı oluyor. İTALYAN Mutfağı Haftası, Türkiye'de de her yıl düzenlenen etkinliklerle İtalyan mutfağının tanıtılmasına katkı sağlıyor. Restoranlar özel İtalyan menüleri sunarken, İtalyan şefler Türk izleyicilere özel atölyeler düzenliyor. İzmir veya İstanbul'daki İtalyan restoranlarında bu hafta boyunca özgün İtalyan yemeklerini deneyimlemek mümkün hale geliyor. Kasım ayında İzmir'de de bazı etkinler olacak. İtalyan sinemasından 'Özel Bir Mesele' filminin galası yapılacak.

Deniz Sipahi

Kaynak: Hürriyet

31 Ekim 2024 07:41

Alıntıdır : Haber Kaynağı İçin Tıklayınız

Yazarın Diğer Yazıları

Bu habere çok benzer konularda diğer kaynaklardaki haberlere aşağıdan ulaşabilirsiniz.

Deniz Sipahi

Sadece Yeteneğiyle Değil Yüreğiyle De Fark Yarattı

Altın Kelebek Ödülleri, Türkiye'de gelenekselleşmiş birkaç etkinlikten biri. 50 yıldır hayatımıza dokunan yıldızları ödüllendiriyor, başarılarını kutluyor. Sarp Kaan, "En İyi Çocuk Oyuncu" ödülünü almak için sahneye çıktığında, öyle bir şey söyledi ki, hepimizi derinden etkiledi. "Bugün ilk hayalimi gerçekleştirdim. Şimdi bir hayalim daha var; savaşların bittiği, şiddetin olmadığı ve dostluk olduğu bir dünya diliyorum. Bazen sosyal medyada ve televizyonda üzgün çocuklar görüyorum, onların da mutlu olmasını çok istiyorum. Bu ödülü, Narin gibi hayalleri yarım kalmış tüm çocuklar için alıyorum." Bu sözleri duyunca, salonda bir an için nefesler tutuldu. Bir çocuğun masumiyeti, sadece kendi mutluluğunu değil, başkalarının mutluluğunu da düşünebilmesi, hepimize unutulmaz bir ders verdi. Sarp Kaan'ın "savaşların olmadığı bir dünya" dileği, aslında her çocuğun hayali. Bu yıl Altın Kelebek sahnesinde bir kez daha gördük ki, başarı sadece ödüllerle ölçülmüyor. Sarp Kaan Altınçapa, yalnızca ödül konuşmasıyla değil, hayaliyle de geceye damgasını vurdu. Beşar Esad rejimi düştü, Baas Partisi'nin 61 yıllık iktidarı son buldu. Bugün Beşar Esad'ın Moskova'da olduğunu öğreniyoruz. Dünyanın dört bir yanında sınırların sıkıca kapandığı, dikenli tellerin örüldüğü, insanların duvarlarla ayrıldığı bir Türkiye tüm dünyaya insanlık dersi verdi. Türkiye, bu insanlara yalnızca sınırlarını değil, aynı zamanda kalbini de açtı. Avrupa, sınırlara duvarlar örerken; Amerika, mülteci kotalarını tartışırken Türkiye, bu tartışmaları bir kenara bıraktı. Türkiye, bu süreçte ekonomik ve sosyal zorluklarla karşılaştı. Türkiye'nin bu tutumu, aslında tüm dünyaya bir mesaj: İnsanlık, sınırların ötesindedir. Türkiye'nin yaptığı tam da buydu. Ancak Türkiye'nin bu tavrı, bir ülkenin sadece ekonomik ya da askeri gücüyle değil, vicdanıyla da büyük olabileceğini gösterdi. Ukrayna Rusya savaşı, Ortadoğu'daki gelişmeler ve elbette Suriye'den gelen büyük göç akını konut fiyatlarını da artırdı.

10 Aralık 2024 04:18

Deniz Sipahi

Bu Kadar Kağıdın Arasında Kaybolan Gençlerin Hayali

Birilerinin "sınır" dediği şey, onların özgürlük hayalleri… Ama bu kadar "döküm" arasında insanın ne heyecanı kalıyor, ne yeni bir şeyler yapma isteği… "Her şeyi eksiksiz teslim ettim" diyor. Ama yine de vize çıkmamış. "Geri döneceğinize dair yeterince güvence sunamamışsınız." Kimi ülkeler, kendi gençlerine dünya vatandaşlığı fırsatı sunuyor. Bir an düşünün. Her ret, sadece bir vize değil; bir insanın kapısından dönmesi demek. Bu mesele, sadece seyahat etmek isteyen gençler değil. Vize sorunu sadece bir "problem" değil; bir çözüm fırsatı olmalı. Gençlerin hayallerini sınır kapılarında bırakmak yerine, onlara dünya vatandaşlığı fırsatı vermeliyiz. Son olarak "Haikularla Allaturca" adlı konser dizisiyle üç büyük şehirde ayakta alkışlanan konserler verdi. Demirkol dedi ki: "Haiku, kadim Japon şiirinin özellikle tabiata ait imgeleri, çok az sözcükle ve ustalıkla bir söz dizimiyle tasvir eden, üstelik 17 heceye sığdırılmış, özel bir formudur. Allaturca ise dünyada 2-3 milyar insanın duygularına tercüman olan makam müziğinin, bu coğrafyadaki tavrına verilmiş yaygın ismidir. Klasik batı müziğinde 4 el piyano için bestelenmiş eserler, 18. yüzyıldan itibaren repertuvarlarda yer alır ve oda müziği performansı adına önemli bir literatüre sahiptir. Buna karşılık; Alaturka'da 1 piyanonun bile varlığı tartışılmalıdır. Bu itibarla; 'duoallaturcaimpropiano' olarak '2 piyano ve 4 el' yorumu ile sahneye taşıdığımız repertuvarların her biri, özgün ve butik bir tasarımın, heceye ve hatıraya imzasını taşır. Haiku ve Allaturca ile ilk kez buluşuyor. Ve sizler, aslında bir dünyanın prömiyerine tanıklık etmektesiniz." Demirkol'un sözleri beni özellikle etkiledi. Kadim Japon şiiri Haiku'nun 17 hecelik özlü ve derin yapısını, Türk makam müziğinin dünya çapındaki 2-3 milyar insanın duygularına tercüman oluşuyla birleştirme fikri, dinleyicileri alışılmışın ötesine taşıdı. PEKİ ya "Allaturca?" Sahnede ilk kez buluşan Haiku ve Allaturca, yalnızca iki piyanonun uyumundan ibaret değildi. Bu, klasik Batı müziğinin yıllardır benimsediği "4 el piyano" geleneğine Alaturka'nın zarif bir dokunuşuydu. Nihat Demirkol'un sözleriyle, bu performans "butik bir tasarım, heyecan ve hatıranın" bir araya gelişi olarak tanımlandı. "Müzik, insanlığın ortak dilidir ve sınır tanımaz." BİR kafede oturuyordum. Masada sadece kahve fincanlarının tıkırtısı duyuluyordu.

08 Aralık 2024 04:00

Deniz Sipahi

Suçlamalar Yerine Konuşmayı Denesek Mi?

Dünya nefesini tutmuş, nereye savrulacağını izliyor. Ülke siyasi ve ekonomik bir bilinmeze sürüklendi. Herkesin bu tabloya bir yorumu var: Mathilde Panot (France Unbowed lideri): "Demokrasi kazandı!" Marine Le Pen (Ulusal Birlik lideri): "Bu bir zafer değil ama başka çare yoktu." Valérie Pécresse (Paris bölgesi başkanı): "Ülke için kara bir gün." Fikirler farklı ama herkes kaosu görüyor. Emmanuel Macron'un istifası sadece muhalefetin hayali olabilir. Görev süresi 2027'ye kadar devam ediyor. Bizim siyasi kültürümüz de genelde böyle. Siyasi partiler, sırf hükümeti düşürmek için bir araya geldi. Büyük bir belirsizlik var. Fransa'da kriz sadece siyasi değil, aynı zamanda ekonomik. Siyasi belirsizlik, yatırımları durduruyor, piyasaları tedirgin ediyor. GÖZTEPE, Mehmet Sepil'in liderliğiyle büyük bir dönüşüm yaşadı. Şirketleşme, doğru stratejiler ve altyapı yatırımlarıyla önce Süper Lig'e çıktı, sonra da yabancı bir yatırım grubuyla birleşerek geleceğini güvence altına aldı. Bugün Göztepe'nin hikayesi, "futbolda doğru yapılanmanın meyvesi" olarak anlatılabilir. Stadyum meselesi de Karşıyaka'nın önündeki en büyük engellerden biri. Göztepe, değişim rüzgarını arkasına aldı; Karşıyaka ise geçmişine takılıp kaldı. Karşıyaka'nın bu krizden çıkabilmesi için yapması gerekenler net…. Karşıyaka'nın ise hâlâ zamana ihtiyacı var. Karşıyaka'nın kendi hikâyesini yeniden yazmaya ihtiyacı var. NARİN Güran cinayetini bütün Türkiye dikkatle izliyor. Bir senaryo yazsanız ancak oyuncular bu kadar profesyonel olabilir.

06 Aralık 2024 02:40

Deniz Sipahi

Belli Ki Körfez Üzerinden Daha Çok Konuşacağız

Körfezle ilgili tartışmalar Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum'un TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda bakanlığının bütçe sunumunda İzmir Körfezi'nden getirdiğini söylediği bir şişe deniz suyunu göstermesiyle başladı. Kurum; "Biz bu sorunu çözmek adına; 15 maddeden oluşan 'İzmir Körfezi Acil ve Kısa Vadeli Eylem Planımızı' milletimizle paylaşmış durumdayız. Orta ve uzun vadeli eylem planlarımızı da çok yakında açıklayacağız. Ve altını çiziyorum, bu işin takipçisi olacağız. İzmir Körfezi'nin, umursamaz ellerde heba olmasına, 'her seçim öncesinde Körfez'de kulaç atacağız deyip tek bir olumlu adım atmayan zihniyete' müsaade etmeyeceğiz. Ben Çevre Bakanı olarak diyorum ki; bunu herkes not alsın, o Körfez bir zahmet temizlenecek. Büyükşehir Belediyesi bir zahmet sorumluluklarını yerine getirecek. Yapması gerekenleri yapacak. İlgili herkese vazifelerini hatırlatmaya, İzmir halkı ve milletimiz adına devam edeceğiz" demişti. Ardından da CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Kurum'un İzmir Körfezi'nden getirdiğini söylediği deniz suyu şişesini göstermesine tepki göstermişti. Ve Özel "Çevre Şehircilik Bakanı dün vicdanını göstermiş orada. Yalandan getirdiği o karanlık, Çevre Şehircilik Bakanı'nın kara vicdanıdır" diyerek bakan Kurum'u ağır eleştirmişti. İzmir körfezi üzerinden siyasi tartışmalar devam ediyor. Geçen gün Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ne istedikleri, ne yapmaya çalıştıkları belli değil. Çevre politikalarının çerçevesi de aynı şekilde tutarsızlıklarla dolu. Lafa gelince 'çevreciyiz', 'doğayı seviyoruz' diyorlar; ama İzmir Körfezi'nin kirlemesini önleyecek dişe dokunur hiçbir adım atmıyorlar. Balıklar ölmüş, kötü koku almış başını yürümüş; bunların umurlarında dahi değil" dedi. Aslında bu konu İzmir'i, Türkiye'nin dış ticaretini yakından ilgilendiriyor. Rotterdam, "su yönetimi ve liman temizliği" için akıllı teknolojiler ve biyolojik filtreleme sistemleri kullanarak dünyanın en temiz endüstriyel limanlarından biri haline geldi. Hatta Binali Yıldırım'ın önerdiği 35 projenin liste başında da marinalar vardı. "Yüzülebilir körfezden" o günden bugüne "kirli körfeze" yeniden geldik. 112 yıllık bir geçmişi var Karşıyaka'nın…

05 Aralık 2024 00:50

Deniz Sipahi

Ev Almak Hayali Bizim Değil Avrupalının Da Hayali Artık

Konut meselesi artık yalnızca bir ülkenin değil, tüm dünyanın sorunu. Türkiye'de de durum farklı değil. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula Von Der Leyen, geçtiğimiz günlerde Danimarka'dan Dan Jørgensen'i Avrupa'nın ilk Konut Komiseri olarak atadı. Konut, artık Avrupa'nın bir numaralı önceliği. Hatta bir adım daha ileri giderek "Avrupa Uygun Fiyatlı Konut Planı" nı başlattılar. Viyana, dünyaya örnek olmayı sürdüren bir şehir. "Ortak iyilik için konut" felsefesini benimseyen bu şehir, sosyal konut politikalarıyla fark yaratıyor. Türkiye'nin acilen kapsamlı bir konut stratejisine ihtiyacı var. Ege kent projeleri aklıma geldi. Dünyada sosyal konut denince akla gelen ilk şehirlerden biri Viyana. "Ortak iyilik için konut" modeliyle bir dünya markası olan bu şehir, sadece Avusturya'nın değil, tüm dünyanın sosyal konut politikalarına ilham veriyor. 1980'lerde başlatılan Ege Kent Projesi, binlerce İzmirliyi uygun fiyatlarla ev sahibi yaptı. Bu proje, sadece bir konut hamlesi değil, aynı zamanda bir vizyondu. Örneğin, İzmir'in birçok ilçesinde kullanılmayan kamu arazileri, sosyal konut projeleri için değerlendirilebilir. İzmir'in deprem riski göz önüne alındığında, aynı zamanda kentsel dönüşümle entegre bir sosyal konut modeli üzerinde çalışılması gerekiyor. Ege Koop; 50 bine yakın konut üretti.

04 Aralık 2024 05:45

Deniz Sipahi

Zihinlerdeki Düğümü Çözmek Bazen Yeni Başlangıç Demek

İzmir'de de böyle semboller var. "Basmane Çukuru" olarak bilinen alan, yıllardır süregelen bir sorunun simgesi haline geldi. "Nitelikli bir proje hazırlandı. Kent estetiğini bozmayacak, yüksek ve çirkin bir yapı inşa edilmeyecek." Bu ifade Basmane Çukuru'nun artık İzmir'in eksikliklerini değil, estetik duyarlılığını temsil edeceği bir dönüşümü müjdeliyor. Hilton Oteli de İzmir'in zihinlerindeki başka bir sembol. Hilton'un geleceği, İzmir'in geçmişini nasıl sahiplendiğiyle ilgili bir sınav. Eğer bu yapı yenilikçi bir yaklaşımla değerlendirilirse, bir zamanlar İzmir'in modern yüzünü temsil eden Hilton, geleceğin İzmir'ine de hizmet eden bir sembol olabilir. Basmane Çukuru ve Hilton, İzmir'in zihinsel haritasında yıllardır çözüm bekleyen düğümler gibi duruyor. Basmane Çukuru'nda estetik kaygılarla hazırlanan proje ve Hilton Oteli'nin geleceğine dair belirsizliklerin netleşme süreci, İzmir'in yıllardır beklediği bir çözüm umudu. Ve her düğüm çözüldüğünde, İzmir yeniden doğar. 1989'da duvarın yıkılmasıyla birlikte Berlin, geçmişiyle yüzleşip geleceğini yeniden inşa etmeye başladı. Duvarın bazı bölümleri bugün hala ayakta ve "East Side Gallery" gibi alanlarda sanatla dönüştürülmüş bir hafıza mekanı olarak ziyaret ediliyor. Örneğin Barselona, 1992 Olimpiyatları için kapsamlı bir dönüşüm geçirdi. İzmir de Basmane ve Hilton sembolleri üzerinden yeni bir hikaye yazmalı. Ünlü gastronomi yazarı Vedat Milor'un "İstanbul'un en iyi lahmacunu" dediği, ancak izinsiz fotoğraf çekimi nedeniyle eleştirdiği Kilisli Ömer Usta, sosyal medyada patlayan bir fenomene dönüştü. O ise "Beni ikna etmeden bu proje vücut bulmaz" diye düşünürdü.

03 Aralık 2024 01:42

Deniz Sipahi

Kurap: Bu Platform Turizm İçin Kuruldu

2018'de kurulan KURAP, kurumsal şirketlere hizmet veren acenteleri bir çatı altında toplayarak sektöre hem eğitim hem de teknoloji odaklı bir vizyon kazandırmayı amaçlıyor. Kurucular arasında turizmin önemli isimleri var. Başkan Moris Kohen Kasar (Moris Turizm), Hande Arslanalp (Italtur), Ahmet Kozikoğlu (Vista Turizm), Muammer Güner (Eltra Turizm), Tarık Sökmenoğlu (Türk Ekspres) bu isimlerden... 6 Şubat depremleri, Antakya gibi köklü bir tarihe ve kültüre sahip bir şehri derinden sarstı. Antakya'da yeniden bir kıvılcım yandı; o kıvılcımı ateşleyenlerden biri de The Museum Hotel Antakya oldu. Asfuroğlu Ailesi'nin cesur adımıyla, bu eşsiz otel 26 Eylül'de kapılarını yeniden açtı. KURAP, Kasım ayı toplantısını da The Museum Hotel Antakya'da düzenledi. "10 Kasım'da Antakya'da olmak, bu toprakların önemini bir kez daha hatırlattı. Mustafa Kemal Atatürk'ün 'Benim şahsi meselemdir' dediği Hatay'da, Ata'mızı anarken bu şehrin dirençli ruhuna da bir kez daha tanıklık ettik." Gastronomi Çarşısı'nda yeniden hayat bulan lezzetler... Antakya halkı artık bir şey istiyor: Çalışmak, üretmek, yeniden nefes almak... Hande Arslanalp, şöyle diyor: "Bölgeyi ziyaret etmek, bu şehrin ekonomisine katkı sağlamak demek. The Museum Hotel Antakya'nın 160 kişiye iş imkanı yaratması, bu destekte küçük bir örnek. Daha fazlasını yapmak elimizde. Şirketlerin ve sivil toplum kuruluşlarının toplantılarını İstanbul veya Antalya yerine Antakya'da düzenlemesi önemli. Bölge restoranlarında yemek yiyerek, açılan işletmeleri desteklemek, HASAT gibi yerel projelerde bir gün geçirmek çok değerli. Tarihi ve kültürel değerleri gezerek turizmi canlandırmalıyız. Antakya'da yaşanan her yeniden doğuş hikayesi, bir umut ışığı yakıyor." Depremde en ağır yarayı alanlardan biri de çocuklar oldu. Antakya halkı vazgeçmedi, vazgeçmiyor. 6 Şubat depremleri, Türkiye'nin tarihindeki en büyük felaketlerden biri olarak hafızalara kazındı. Burada, rehabilitasyon hizmetleri sunmak için 30 Mart'ta Büyükdalyan Geçici Barınma Merkezi'nde bir rehabilitasyon merkezi açıldı. Şimdi hepimize düşen, bu iyileşme sürecine katkı sağlamak ve Antakya'nın yeniden doğuşuna tanıklık etmek.

29 Kasım 2024 03:50

Deniz Sipahi

Eski Alışkanlıklar Tarihe Gömebilir Miyiz

İlk adım; evden çalışmaya son vermek. Şimdi aynı Musk, ABD'nin devasa bürokrasisini yeniden şekillendirecekmiş. Hükümetin "DOGE" isimli departmanında (ki bu kısaltma bile Musk'ın mizah anlayışını ortaya koyuyor) çalışanlar artık evlerinden çıkacak, ofislerin yolunu tutacak. Bu adım, sadece ABD için değil, dünya çapında da evden çalışma üzerine süregelen tartışmaları yeniden alevlendirebilir. Almanya'da Volkswagen, hibrit modelin kalıcı olması gerektiğini savunurken, Japonya'da bazı şirketler "evden çalışma modeli aile düzenini bozuyor" gerekçesiyle çalışanları geri çağırdı. Öte yandan, Twitter'ı satın aldıktan sonra çalışanlarını bizzat ofise çağıran Musk, şirketteki üretkenliği artırmak yerine çalışan istifalarıyla karşılaşmıştı. İngiltere'de yapılan bir araştırmaya göre, hibrit modelle çalışanların yüzde 70'i, ofistekinden daha üretken olduklarını belirtiyor. ABD'de ise evden çalışmanın iş gücünde çeşitliliği artırdığı, taşradaki çalışanlara fırsatlar sunduğu biliniyor. Tesla fabrikalarında çalışan mühendisleri üretim hattına yerleştirirken, SpaceX'te yönetim kadrosuna; "Bize sadece sonuç lazım" demişti. Şimdi aynı Musk, federal çalışanlara da benzer bir mesaj veriyor: "Evden çalışmayı bırakın, ofise gelin ve hükümeti yeniden inşa edelim." Evden çalışmanın sonlandırılması, sadece verimlilik veya ekonomi ile sınırlı bir mesele değil. Türkiye'de de pandemi sonrası uzaktan çalışmanın yerini hibrit modeller aldı. Kamuda ise evden çalışma neredeyse tamamen sona erdi. Dünyanın gözleri şimdi Musk ve Trump yönetiminde. Kim bilir, belki DOGE departmanı gerçekten Amerikan bürokrasisinin "eski alışkanlıklarını" tarihe gömebilir. Tıpkı Musk'ın kendisi gibi. Oysa hiçbir şey aynı değildi. Bazen bir göz teması, bazen bir el sıkışma, bazen de aynı ortamda nefes alıp vermek… Bu yüzden, yüz yüze çalışmanın yerini hiçbir şeyin tutamayacağına inanıyorum.

27 Kasım 2024 08:54

Deniz Sipahi

Doğru Strateji Zamanlama Ve Elbette Doğru Yöntem

Ege Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği'nin (ESİAD) düzenlediği Üçüncü Yatırım Zirvesi'nde yine önemli mesajlar vardı. "Türkiye'nin uluslararası rekabet gücünün ve kişi başına düşen milli gelirimizin artmasının yolu teknoloji ve inovasyona dayalı katma değerli üretimden ve verimlilikten geçiyor. Bilim, teknoloji, üretim, yatırım ekosisteminin oluşturulması son derece önemli. Finansmana erişim ve yüksek maliyetler bu hedeflere ulaşmanın önündeki en büyük engeller arasında. Sermaye ihtiyacı içinde olan firmaların değer yaratmasında sıkıntılar yaşanıyor. Yüksek faiz oranları iş dünyasını olumsuz etkiliyor. Yüksek enflasyonun devam ettiği ortamda sermayeler ve şirket karlılıkları eriyor. Bu kadar hayati sorunlarla uğraşan şirketler, küresel rekabette kendilerini oyunda tutacak yatırımlardan uzak kalıyorlar." 2000'lerin başında dünya milli gelirinde yüzde 3.5'luk bir paya sahip olan Çin, bugün 16.9'a ulaşmış durumda. Daha da ilginci, milli gelirinin 41.5'i dijital ekonomiden geliyor. Çin, teknolojiyi sadece üreten değil, aynı zamanda pazarlayan bir dev haline geldi. "Bizim de büyük adımlara ihtiyacımız var, ama öncelikle yatırımcıyı çeken bir güven ortamı yaratmalıyız. Hukukun üstünlüğü, bağımsız yargı ve şeffaflık artık sadece iç mesele değil; küresel rekabetin temel koşulu..." Türkiye'nin İzmir-Manisa aksı bu anlamda müthiş bir potansiyele sahip... Dünya son 20 yılda girişimcilik açısından olağanüstü bir dönüşüm geçirdi. 2000'lerin başında, bir garajda başlayan teknoloji hikayeleriyle tanışmıştık. Steve Jobs, Bill Gates ve Elon Musk gibi isimler, girişimcilik dünyasının simgeleri haline geldi. Ancak bugün geldiğimiz noktada, girişimcilik yalnızca teknolojiyle sınırlı değil. Son yıllarda girişimcilik, "derin teknoloji" adı verilen yeni bir alanla yeniden şekilleniyor. Ancak girişimcilik sadece bir şehirle sınırlı kalamaz. Ege'nin incisi İzmir, tarih boyunca ticaretin, kültürün ve üretimin önemli bir merkezi oldu. Bugün ise bu güçlü altyapısını yenilikçi girişimcilik ekosistemiyle taçlandırma potansiyeline sahip. İzmir'i geleceğin girişimcilik merkezlerinden biri haline getirmek elimizde.

26 Kasım 2024 08:35

Deniz Sipahi

35 Metrekarelik Dükkandan İlham Veren Bir Hikayeye

Ancak bu başarı ne tesadüf, ne de bir "altın bulma" hikâyesi… Davut Doğan'ın da altını çizdiği gibi başarının arkasında bir aile dayanışması, sıkı bir çalışma ve sabırla uygulanan altı altın kural var. "Kenar mahallede doğmuş altı kardeşiz" diyerek başladığı bu hikayede, yokluktan gelen bir ailenin eğitime, çalışmaya ve fırsatları değerlendirmeye olan inancıyla nasıl başarıya ulaştığını öğreniyoruz. Doğanlar ailesi, önce 35 metrekarelik dükkânlarını 80 metrekarelik bir üretim alanına taşımış. Daha sonra "Doğan Mobilya" olan marka, "Doğanlar Mobilya" ve nihayet "Doğtaş" adıyla tanınan bir dünya markasına dönüşmüş. Ben Doğan ailesini 90'dan beri tanıyorum. DOĞANLAR ailesinin başarısını anlamak için Davut Doğan'ın sıkça bahsettiği '6 altın kural'a bakmak gerekiyor. Davut Doğan, yaşadıkları başarıyı anlatırken, bir dönem ortaya çıkan "Bunlar altın bulmuş" dedikodularını da samimiyetle ele alıyor. Kitap gelirleriyle şu an burs verilen 200 öğrencinin sayısını 1000'e çıkarmayı hedeflediklerini belirten Davut Doğan, deprem bölgesindeki kız çocuklarına öncelik vererek eğitime daha fazla katkı sunmayı amaçlıyor. Genç girişimcilere, "Her şey bir hayalle başlar" diyen Doğan, hayallerin peşinden koşmanın ve sebat etmenin önemine vurgu yapıyor. Davut Doğan, kardeşleriyle birlikte babalarının 35 metrekarelik mobilya dükkânından yola çıkarak Doğtaş'ı kurarken, aralarındaki güçlü bağların ve işbirliğinin farkındaydı. Davut Doğan, bu noktada aile anayasasının önemini şu sözlerle açıklıyor: "Aile şirketlerinde sürdürülebilir başarı için kurallar çok önemli. Biz, babamızın değerlerini korurken işimizi profesyonel bir yapıya oturttuk. Bunu tüm aile şirketlerine tavsiye ediyorum." Doğanlar Holding'in hikâyesi, sadece bir aile şirketinin nasıl büyüyebileceğini değil, aynı zamanda bir aile içindeki değerlerin nasıl korunduğunu da gösteriyor.

24 Kasım 2024 09:24

Deniz Sipahi

Ev Genci Diye Bir Gerçek Var

Örneğin; eğitim sistemimizin iş dünyasının dinamiklerine göre yeniden düzenlenmesi, NEET gençlerin kalıcı bir şekilde istihdamda yer bulabilmesi için çok önemli bir adım. Artık gençlerin ekonomiye katılmaları, toplumsal içermelerinin sağlanması, sadece onların değil, tüm toplumun refahı için kritik bir önem taşıyor. "KURUMLARIN oluşumu ve refah üzerindeki etkileri" konusundaki çalışmalarıyla bu yıl Nobel Ekonomi Ödülünü alan Daron Acemoğlu'nun bu ödülü almasına vesile olan bazı tespitleri de dikkat çeken Yelkenbiçer, "Acemoğlu, tüm çalışmalarında kurumların öneminin, kurumlardaki toplam faktör verimliliği ve genel üretkenlik düzeylerinin belirleyiciliğinin altını çizmektedir. Yapay zekânın getireceği değişimler ise NEET problemi açısından içinde hem fırsatlar hem de zorluklar barındırıyor. Yapay zekâ destekli eğitim platformları, kişiselleştirilmiş öğrenme deneyimleri sunarak NEET gençlerin eksikliklerini gidermelerine ve işgücü piyasasına hazırlanmalarına yardımcı olabilir. Gençlerin yenilikçi iş fikirleri geliştirmelerine ve girişimcilik faaliyetlerinde bulunmalarına olanak sağlayabilir. NEET gençler, bu becerileri kazanmakta zorlanırlarsa işgücü piyasasında geride kalabilirler" diyor. TÜRKİYE, yüzde 27,9 gibi oldukça yüksek bir NEET oranıyla OECD ülkeleri arasında başı çekiyor. İzmir özelinde bile bu oran genç kadınlarda yüzde 32.9 seviyelerinde. EGİAD Başkanı Avni Yelkenbiçer diyor ki: "İlk olarak, eğitim ve istihdam arasındaki geçiş sürecinin kolaylaştırılmasına yönelik politika önerisi, NEET gençlere yönelik mesleki yönlendirme ve kariyer danışmanlığı hizmetleri sunarak, gençlerin eğitimden işgücüne geçişini desteklemeyi amaçlıyoruz. NEET gençlerinin girişimcilik öykülerini destekleyeceğiz. Bu sayede, gençlerin yenilikçi fikirlerini hayata geçirmeleri ve ekonomik kalkınmaya katkıda bulunmaları sağlanabilecektir. Dijital iletişim ağları, koordinasyon merkezleri ve farkındalık kampanyaları ile gençlere erişim artırılacak ve paydaşlar arasında etkin iş birliği sağlanacaktır. NEET gençlerin İzmir işgücü piyasasına katılmalarını sağlayarak, bölgenin sosyoekonomik kalkınmasına katkıda bulunmayı hedefliyoruz."

17 Kasım 2024 06:19

Deniz Sipahi

Belediyeler Daha Verimli Çalışmak Zorundalar

BELEDİYELERİN konser harcamaları ya da kültür, sanat giderleri Türkiye'nin gündeminde… ELON Musk'ın Donald Trump tarafından yeni kurulan Hükümet Verimlilik Bakanlığı'nın başına getirilmesi, modern devlet yönetimi için bir milat olabilir. Musk, girişimcilikteki cesur ve hızlı karar alma tarzıyla biliniyor. Yine de, Musk'ın bu zorluklara yaratıcı çözümler getirebileceği söylenebilir. Belki de Musk'ın liderliğinde devlet bürokrasisinin ne kadar dönüşebileceğini göreceğiz. E-devlet bu yönüyle Türkiye'yi dijital kamu hizmetleri alanında dünya genelinde örnek gösterilecek bir seviyeye taşıdı. COVID-19 döneminde insanlar dışarıya çıkamıyordu, ancak devletin sağladığı yardımlar ve birçok kamu hizmeti e-devlet üzerinden yürütüldü. Bu dijital başarı kamunun, belediyelerin her alanında da olmalı. Geçen ay toplam 165 bin 138 konut satılmış. Kredili satışlar da önceki aya göre yüzde 278 artışla 21 bin 95 olarak gerçekleşti. Yabancılara yapılan satışlar ise yüzde 16 düşüşle 2 bin 122 oldu. Evet, ekonomi yavaş düzeliyor ama bu rakamları ben öncü olarak kabul ediyorum.

15 Kasım 2024 06:15

İletişim Formu

captcha

Kişisel verilerinizi işlemekte ve kanunlarda öngörülen teknik ve idari tedbirleri alarak bu verilerinizin korunması için elimizden gelen çabayı göstermekteyiz. İşlenen kişisel verilerinize ilişkin bilgilere aydınlatma metnini ziyaret ederek ulaşabilirsiniz.

Değerlendirme için doğrulama kodunu girin.

captcha