"Küfre rıza küfürdür; zulme rıza zulümdür" hakikatini dikkate almayıp, hukuksuzluklara seyirci kalıp, "Neme lâzım" demek yapılanlara ortak olmayı netice verdiğini unutmamak lâzım. Yahya Efendi de padişahın bu sualine karşı yazdığı mektupta: "Neme lâzım sultanım" diye kısa bir cümle ile cevap verir. "Sanki bu sualimi geçiştirmişsin" deyince Yahya Efendi:
Kaynak: Yeni Asya
11 Kasım 2024 00:39
Alıntıdır : Haber Kaynağı İçin Tıklayınız
Bu habere çok benzer konularda diğer kaynaklardaki haberlere aşağıdan ulaşabilirsiniz.
Bediüzzaman Ve Hızır Aleyhisselâm
Erol Sarı: "Üstad Hazretleri Hızır ile görmüş müdür? Kaynak var mıdır?" "Hızır gibi bir hayırhah, nuranî bir zat," "Hızır gibi bir zat-ı semavî"1 gibi ifadelerle Hızır'a çok atıflar yapan Bediüzzaman, Risale-i Nurların da bu dehşetli helâket ve felâket asrında imdada yetişerek imanları kurtardığına işaret eder. Bediüzzaman Hazretlerinin Hazret-i Hızır ile görüşmüş olması gayet makuldür. Hastayım diye özür beyan ettiyse de özrünü kabul etmediler."5 1 Sözler, s. 45. 2 Mektubat, s. 17. 3 Sikke-i Tasdik-i Gaybî, s. 48. 4 Abdil Yıldırım, Yeni Asya Gazetesi Eskişehir Eki, 16/ 10/2012, s. 40. 5 Son Şahitler, (Dr.
09 Aralık 2024 03:42
Gayeleri Üzüm Yemek Mi?
15 Temmuz kalkışmasında yetkililerin gerçek suçluları bulup yargıya teslim etmelerini beklerken, hain darbecilerin işine yarayacak şekilde, darbeyle ve darbecilerle alâkası olmayan binlerce kişi işinden aşından edilerek ihraç edildi, çoluk çocuk demeden, kadın-erkek demeden hapishanelere dolduruldu. 15 Temmuz fitnesinin ağır bedelini, kendi ifadeleriyle "tabanı ibadet" dedikleri, insanlar ödemiş oldular ve hâlen de ödemeye devam ediyorlar. Görülüyor ki suçun şahsîliği esasını kulak ardı eden, yaşın yanında kuruyu da yakmayı âdet edinenler, senelerce övgüler yağdırarak kişiler için birdenbire "aldanmışız" diyerek bu defa toptan hain ilân ettiler. Gidişata baktığımızda bir zamanlar "Cemaatlerin, tarikatların kökünü kazıyacağız" şeklinde beyanda bulunanların tehditleri istikametinde yol alınmaya devam ettiği anlaşılıyor.
09 Aralık 2024 00:27
Öncelikli Vazifelerimiz
Barla'da iki odalı bir köy evini; hem mülkiyeti kendisine ait olmayan geçici bir evi olarak, hem gelen misafirlere misafirhane olarak hem de Nurların telifi ve neşri için kullandı, Üstad Bediüzzaman. "... bir ehl-i keşif ve tahkik, bir yerde kırk vefiyattan yalnız birkaç tanesi kazandığını sekeratta müşahede etmiş, ötekiler kaybetmişler.", "Eski zamanda bir memlekette bir kâfir-i mutlak yerine, şimdi bir kasabada yüz tane bulunabilir.", "... her dakikada, şimdiki tarz-ı hayat-ı içtimaiyede yüz günah insana karşı geliyor." tespitlerinde bulunan Bediüzzaman'ın; "... yüz elimiz de olsa ancak Nura kafi gelir" şeklindeki ifadelerinden de anlıyoruz ki, insanların manevi hayatını ciddî manada tehdit eden tehlikelere karşı, hâdimler olarak bütün gayretimizi, himmetimizi doğrudan iman-Kur'ân hizmetlerine teksif etmeliyiz. Üstad Bediüzzaman'ın: "Nur şakirdleri mümkün olduğu kadar her yerde küçücük bir dershane-i Nuriye açmak lâzımdır."1 tavsiyesinden anlıyoruz ki külliyeler değil; küçücük dershaneleri açmak bizi aslî hizmetlerden alıkoyamayacağı gibi ihtiyaçlarımıza da kâfidir. 1- Emirdağ Lâhikası, s. 445.
02 Aralık 2024 00:19
Saldırılara Karşı Mukabele Nasıl Olmalı?
Üstad Bediüzzaman bir taraftan haricî zındıka komitelerinin acımasız taarruzlarını püskürtürken; diğer taraftan da adına "sofîmeşrep", "yarım hoca", "ihtiyar hoca", "bid'akâr bazı hocalar" dediği, dindar olarak bilinen dahilî çevrelerin tenkitlerine ve itirazlarına mukabele ederek, muknî cevaplar vererek onları susturmaya çalışıyordu. Bunların itirazlarının münafıkların ellerinde bir senet olacağına dikkat çekerek, ısrarla böyle hocalarla münakaşalardan kaçınmamızı tavsiye ediyor Üstad Bediüzzaman. Bu meyanda, değil böyle enaniyetli yarım hocalardan veya gururlu bazı şeyhlerden; "Mekke-i Mükerreme'de dahi –farz-ı muhal olarak– Risale-i Nur'un aleyhinde bir itiraz kutb-u a'zamdan dahi gelse Risale-i Nur şakirdleri sarsılmayıp o mübarek kutb-u a'zamın itirazını iltifat ve selâm suretinde telakki edip teveccühünü de kazanmak için medar-ı itiraz noktaları o büyük üstadlarına karşı izah etmek, ellerini öpmektir." diyerek tavsiyelerde bulunuyor Üstad. Konu ile alakalı olarak Üstad Bediüzzaman'ın şu dikkat çekici tespitine kulak verelim: "Risale-i Nur'a daha vatana, idareye zararı dokunmak bahanesiyle tecavüz edilmez, daha kimseyi o bahane ile inandıramazlar. Fakat cepheyi değiştirip din perdesi altında bazı safdil hocaları veya bid'a taraftarı veya enaniyetli sofîmeşreplileri bazı kurnazlıklarla Risale-i Nur'a karşı –iki sene evvel İstanbul'da ve Denizli civarında olduğu gibi– istimal etmek ve Risale-i Nur'a ve şakirdlerine ayrı bir cephede tecavüz etmeye münafıklar çabalıyorlar. İnşaallah muvaffak olamazlar."
25 Kasım 2024 23:13
Siyasallaşan Kurum Ve Kuruluşlar
Merhum Demirel ülkemizin ve milletin huzurunu, birlik ve beraberliğini düşünerek okula, kışlaya ve camiye siyaset girmemesi gerektiğini, milletin ortak kullanım alanları olan bu yerlere şayet siyaset girerse ülkenin birlik ve beraberliğinin, milletin huzur ve sükûnunun zarar göreceğini hep dile getirdi. Geçmişte "kartel medya" dediğimiz medyanın; attıkları manşetlerle, yaptıkları yalan yanlış haberlerle, döşedikleri köşe yazılarıyla propaganda yapmalarının yerini, iktidarın bugüne kadar besleyerek kendine bağımlı hâle getirdiği ve iktidarın bedihî yanlışlarını dahi alkışlamayı âdet hâline getiren medya aldı.
18 Kasım 2024 00:42
Muhalefetin Performansı
Bize göre, Altılı Masa, iktidarın yaptığı yanlışlara son vermek için bir çare olabilirdi. Muhalefet, iktidarın sebep olduğu sıkıntılara, problemlere karşı hiçbir şey yapmadı demek istemiyoruz. Görebildiğimiz kadarıyla halk, bugüne kadar iktidarın hemen her alanda yaptığı yanlış işlerden artık bıktığı için, bunaldığı için, çaresizlik içinde başka bir iktidar arayışında.
04 Kasım 2024 00:22
Kudsî Hizmetlere Perde Olma Tehlikesi
Demek oluyor ki hizmetlerde bulunmayı gaye edinen müntesiplerin öncelikli olarak dikkat etmeleri gereken husus; bu ulvi dâvâya perde olacak, zarar verecek hal ve davranışlardan kaçınmaktır. Elbette gerçek manada Bediüzzaman'dan hakikat dersini alan hiçbir hâdim; bilerek, isteyerek Nur hizmetlerine zarar vermekten şiddetle kaçınır. Ama şurası da acı bir gerçektir ki geçmişten bugüne bazı hadimler isteyerek değil, bilerek değil; bilmeden, farkına varmadan kudsî hizmetlere zarar verme ihtimali olur. Cenab-ı Hak hepimizi, birer ihsan-ı İlâhî olarak omzumuza konulan iman-Kur'ân hizmetlerimize perde olacak, zarar verecek beyanlardan, hal ve davranışlardan, tavır ve tercihlerden muhafaza eylesin.
28 Ekim 2024 00:18
Samimî Tavsiyeler Dikkate Alınsaydı
Ama ne yazık ki bu önemli ikazlarımız dikkate alınmadı. Bir taraftan siyasî iktidara yönelik bu samimi tavsiye ve ikazlarda bulunurken, diğer taraftan da aslî vazifeleri din-i mübine hizmet olan cemaatlerin siyasî faaliyetlerde bulunmalarının yanlış olduğunu, dinî değerlerin bundan zarar göreceğini ısrarla ifade etmemize rağmen, onlar da söylediklerimizi hiç dikkate almadan ellerindeki bütün medya organlarıyla fiilen iktidarın propagandasını yapmaya devam ettiler. Ve 15 Temmuz'un hemen ertesi gününde, olup bitenler daha yargıya intikal etmeden, herhangi bir inceleme/soruşturma yapılmadan keskin bir manevra ile "bunlar eşittir terör örgütü" diyerek, kadın-erkek çoluk çocuk demeden tutuklayarak hapishanelere doldurdular. Yapılan samimî, doğru ve tarafsız tavsiye ve ikazlarımızı her iki taraf da dikkate alsaydı 15 Temmuz felâketi yaşanır mıydı bilemiyoruz.
21 Ekim 2024 00:39
Dinî Değerleri Rencide Eden Kaybeder
Bütün güçleriyle dünyaya çalıştıkları hâlde, çoğu zaman dünyanın işini dahi bilmiyorlar. İktidara muhalefet yapıyoruz diye, dinî değerleri rencide edecek beyanlarda bulunmak fayda vermez. Eski hataları ve kusurları tekrarlayan siyasî dil ve beyanlarda bulunmak artık ülkemizde taraftar ve destek bulmaz. Yoksa, dinî değerleri ve dindarları rencide eden beyanlarda bulunmaya devam edenler iktidar yüzü görmezler.
14 Ekim 2024 00:27
Avrupa Üflüyor, Biz Oynuyoruz
Tabiî Üstad'ın: "Avrupa üflüyor, biz burada oynuyoruz." ifadesini, "Amerika üflüyor biz burada oynuyoruz", "Rusya üflüyor biz burada oynuyoruz", "Almanya, Fransa vs. üflüyor biz burada oynuyoruz" şeklinde anlayıp yorumlamakta herhâlde bir sakınca yoktur. Bu meyanda herhâlde, söz gelimi, mesela hemen hemen bütün dünya bizi kıskandığına(!) göre şöyle demekte de bir sakınca olmaması lazım: "Türkiye üflüyor Amerika oynuyor", "Türkiye üflüyor Rusya oynuyor", "Türkiye üflüyor hemen bütün Avrupa ülkeleri oynuyor." Kısaca Türkiye üflüyor dünya yerinden oynuyor değil mi?! Bundandır ki bizi idare edenler gerek içeride, gerek dışarıda bir gün "ak" dediklerine, ikinci gün "kara" demekte bir sakınca görmediler.
07 Ekim 2024 00:14
Cep Telefonlarını Nasıl Kullanıyoruz?
Birer medeniyet harikası olan interneti ve cep telefonlarını maksatlarına uygun bir şekilde kullandığımızda sayılamayacak kadar çok faydaları var. Muhabbet etmek, hasret giderip dertleşmek için dostlarla, ahbaplarla ve akrabalarla bir araya geliyorsunuz; hemen herkes elindeki cep telefonu ile meşgul oluyor. Hane halkı sayısı kadar cep telefonları… Anne-baba ile beraber, beş-altı yaşındaki çocuklara ve ileri gençliktekilere kadar hepsinin elinde cep telefonları... Ve kimsenin kimse ile bir araya gelip muhabbetle, sohbette bulunmadığı, derin bir sessizliğin hüküm sürdüğü böyle bir aile ortamı..
30 Eylül 2024 00:26
Cerbeze Marazı
Yine bu meyanda cerbeze ile alâkalı Üstad'ın şu tespitine bakalım: "...cerbezeyle, insan adalet yaparken, zulme düşüyor. Zira insan kusursuz olmaz. Hâlbuki bu tarz, bir zulm-ü şedittir [şiddetli zulümdür.] (Eski Said Dönemi Eserleri, s.120) Cerbezenin bu malum zararlarını ve yaptığı tahribatı dikkate alıp şiddetle kaçınmanın ötesinde, Üstad Bediüzzaman'ın: "Propaganda cerbezenin nameşru [meşru olmayan] veledidir." şeklindeki tespitini de görmezden gelerek, aynı davaya baş koyan hadimlere yönelik başta sosyal medya olmak üzere olur olmaz yerlerde cerbezeli propagandalarda bulunmak hiçbir hadimin tevessül ve tenezzül edeceği iş değildir.
23 Eylül 2024 00:23